30 Ekim 2011 Pazar

28 Ekim 2011 Cuma

Yeni Dünya Enerjileri - Ekim 2011

11/11/11 ~ İKİNCİ ÜÇLÜ YILDIZ KAPISI & YENİLENME KODLARI
Başmelek Mikail ~ Celia Fenn kanalıyla

Sevgili Işık Ailesi, bu, Dünya Gezegeninin Dönüşümünde ve Yeni Dünya’nın ve Barış ve Sevginin Altın Çağını oluşturmada harika bir andır. 11 Kasım 2011’deki 11/11/11 adı verilen Zaman Portalına veya Yıldız Kapısına ulaştınız. Bu, Küresel Uyanış ve Birliğin “Kozmik Anını” ve Yenilenmenin “Işık Kodlarının” veya “Kozmik Kodlarının” Dünya’nın Kristal ızgaralarına alındığı Anı temsil eder. Yenilenmenin Kodlarının Alınması Dünya Hologramının frekanslarını tekrar hızlandıracak, Gezegen Çok – Boyutlu Bilincin İlahi Kalbine yolculuğuna devam ederken Bilincin Yedinci Boyutu ile Yeniden Bağlantıyı sağlayacak. Bu aslında Sevinç ve Kutlama Anıdır. Hem Bireysel hem de Gezegensel bir Uygarlık olarak “Yuva”ya giden yoldasınız. Büyük Uyanış devam etmekte! Hazır olanlarınız Yeni Dünya Ruhsal Amacınıza adım atıyorsunuz ve İnsanlık için Çok – Boyutlu yol göstericiler oluyorsunuz. Dünya Beşinci Boyut Holografik Yeni Dünya Matriksine yerleşirken, İnsanlık Beşinci Boyutun Özü olan Birliğin ve Birbirine Bağlı Olmanın Birlik Bilincinin nasıl ifade edileceğini öğreniyor. Her gün, ortak sorunları ve problemleri olan gerçekten Gezegensel Vatandaşlar, Tek Aile olduğunuzu algılamaya başlıyorsunuz. Ve, bu problemleri yalnızca ileriye doğru giden Yeni Yolu yaratmak için Barış ve Sevgiyle bir araya gelerek çözebileceğinizi görmeye başlıyorsunuz.

Sevgili Işık Ailesi, sizinle Dönüşümün bu Harika Anını kutluyoruz. 2010’un sonunda Dünya Eski Üçüncü Boyut Zaman Çizgisinden yeni Beşinci Boyut Zaman Çizgisine “Yükseliş” sıçramasını yaptığı zaman çok mutlu olduk. Bu noktada, Dünya ve onun tüm Canlı varlıkları Yeniden – Doğuş ve Yeni Dünya Realitesine uyumlanırken, tüm “Bitiş Zamanı” senaryoları geçersiz kılındı. Sonra Ağustos 2011’de Aslan Kapısı zamanında, Yeni Dünyanın kapısını açacak olan Altıncı Boyut ve Bolluk ve Tezahür Akışına bağlandığınızda, ileri doğru başka bir Büyük Sıçrama yaptınız. Hazır olanlarınız bu enerjileri Kristal ızgaraların “Pembe Hatlarına”, İlahi Kalpten Gezegenin Kalp Izgarasına Kozmik Mesih Bilincini taşıyan o enerji meridyenlerine demirlediler.

Şimdi, 11/11/11’de Yol Göstericiler olarak Çok – Boyutlu Bilince girenleriniz Yedinci Boyutu, Işığın Yükselmiş Üstatlarının Bilincini demirleyecek. Sadece Dünya Planı realitesinde Üstatlar olmayacaksınız, aynı zamanda sizi Yeni Dünya Hizmetkarları ve Koruyucuları ve Yeni Dünya realitesinin Muhafızları olarak Yeni Rollerinize hazırlayacak olan Ruhsal Üstatlığı ve bilgeliği de bütünleştireceksiniz. Bu bağlantı organize kontrol araçları olarak “dinin sonu” ve sonunda İlahi Kalp ile Bireysel Ruhsal Bağlantının tanınması anlamına gelecek. Işığın Yedinci Boyutunda, her şeyde İlahi Işığın Berrak Anlayışı ve Kutsal Birlik ve Sevgi Seremonilerinde İlahi Işığı ve Kalbi kutlamanın Sevinci vardır. Ayrıca kendi Uyanış Yolculuklarına ve Beşinci – boyut Gezegensel Üstatlığının Yüksek Farkındalığı için üçüncü boyut matriksini terk etmeye henüz başlayanlar için Rehberler ve Öğretmenler olacaksınız. Bu Yeni Realitenin yeteneklerinde ustalaşmak için çalışmış olduğunuz gibi, başkalarına nasıl Üstatlar olacaklarını ve Kim Olduklarını Hatırlamalarını ve Güçlendirme ve Sevgide Yürümeyi göstermek için çağırılacaksınız.

Yenilenme Kodları

Sevgililer, 11/11/1’e yaklaşırken, Yenilenme Kodlarını almaya şimdiden başlıyorsunuz. Bunlar Dünya’da Yenilenme süreçlerini aktive edecek ve enerjilendirecek olan Işık Kodlarıdır. “Yenilenme Kodları” Kozmik Doğumun bu Yeni Döngüsünde Tüm Yaradılışın Yenilenmesi için İlahi Kalpten gelen talimatları taşıyan Kozmik Işık Bilgisi “paketleri” veya yüklemeleridir. “Bitiş” Sona Erdi… Bu gerçekten Doğum ve Başlangıç Zamanıdır.

20 Ekim 2011 Perşembe

Pleiades Mesajı - Gelecek Günler

James Gilliland
11 Ekim 2011

Dünyadaki karışıklığı ele alan ileri varlıklar kurulunda doğası çokboyutlu olan birçok toplantılar yapıldı. Hepimizin oturduğumuz ve ifade ettiğimiz bir birleşik alan vardır ve milyonlarca ruhun adalet için haykırmaları nedeniyle, tiranlığın ve aldatmanın sonu ele alındı. Bu konuyu tartışan konseyler ve konsorsiyumlar vardır. Kadim zamanlarda son büyük koloniler Atlantis ve Mu veya Lemurya Pleiades kaynaklı idi. Yerli Amerikalı Büyükler, Güney Amerikalı Büyükler, Endonezyalı Büyükler, Hawaiili Büyükler ve birçok diğerleri ile konuşursanız, onların hepsi Pleiadeslilerden kadim orijinleri olarak söz ederler. Pleiadeslilerin Gaia’da en büyük genetik stokları vardır, sadece insan değil, bitki ve hayvan olarak da. Onlar uzun zaman önceden yeryüzünü oluşturanlar idi. Bu deneye katılmak için gelip giden diğer Yıldız Ulusları vardı, onların bazıları deneyi gaspeden daha az gelişmiş ruhlardı.

Ayrıca Archon’lar olarak sözedilen, İnsanlığın ve Dünyanın evrimini gaspetmekte ve raydan çıkarmakta rol oynayan görülmeyen varlıklar vardır. Bunlar birçok isimlerle anılan düşük 4B yoğunluk varlıklarıdır. Sadece bu galaksi değil, diğer galaksiler de bu görünen ve görünmeyen negatif etkiler ile baş etmektedir. Elitler (İllüminati) başkaları üzerinde güç elde etme ritüellerine bu etkileri çağırmaktalar, ama bunu yaparken kendi ruhlarını kaybediyorlar ve bu varlıklar tarafından ele geçiriliyorlar. Şu anda farkında olmadığımız şey, bu negatif etkilerin yukarıda ve aşağıda temizlenmekte olmasıdır. Küresel elitlerin dayandığı temel ızgara ve güç üsleri azalıyor ve çöküyor. Tanrılar görünmeyen şekillerde çalışıyor. Şimdi neden Tanrının çoğul olduğunu sormadan önce, Elohim’in çoğul olduğunu biliyorsunuz ve Genesis’in doğru tercümesinde, “Başlangıçta tüm Babaların Babası cennetleri ve Dünyayı yaratan Tanrıları yarattı” der.

Tanrı ne erkek ne de dişidir, o bir frekanstır ve bir kuvvettir, ilahi zekadır; çoklu evrenlerde tüm planlarda ve boyutlarda her zaman her yerde var olandır. Sakallı erkek Tanrı imajı Annunaki’den geldi, Dünyaya göklerin Cennetinden gelen, teknolojik olarak ileri Tanrı benzeri varlıklar. Bunların bazıları Yaratıcıya tüm Yaradılışta hizmet eden iyi varlıklar idi, diğerleri kendine hizmet eden kötücül varlıklardı, dinin bölünmeleri çoğunlukla buradan gerçekleşti. En kadim anlayışlarda Tanrı dişi idi, bu galaksinin merkezi kara deliktir, bu kara delikten her şey ortaya çıkar, tüm yaşam birbirine bağlıdır ve ailedir. Bu, yaradılış süreci ve bilim insanlarının big bang dediği şey ile daha fazla uyumludur.

11.11.11 Portalları

ARKTURUSLULAR - 11:11:11 PORTALLARI
Suzan Caroll
12 Ekim 2011

Sevgili Arkturuslular,

Lütfen bu sabah uyandığımda gördüğüm vizyonları anlamama yardım edin.

Önce muazzam bir Portal gördüm, şimdi bunu açıklamaya çalışacağım. Portalın ortasında parlak pembe bir açıklık vardı, oradan enerji çıkıyordu. Portal dışına birçok renklerin yayıldığı mükemmel bir çember idi.

Sonra şöyle bir şeyler işittim, “O başladı, savaş sona erdi veya o sona erdi.”

Sonra bir şeylerin üzerinden dışarı çıkan insanlar gördüm. Bu sanki bir denizaltının kapağının açılması gibiydi ve onların bir tür uzay elbisesi veya derin deniz dalgıç giysileri vardı. Onların yüzlerinde kocaman gülümsemeler vardı ve hepsi çok mutluydular.

Bu imgeyi görünce ilk izlenimim İllüminati’nin yarattığı ve mağaralar yok edildiğinde ortadan yok olan yer altı şehirlerindeki insanların şimdi ilk kez dünyanın yüzeyine çıkmalarıydı. Bu insanların yerin derinliklerinden çıkıp geldiklerini ve çağlardır ilk kez doğal gün ışığını gördüklerini hissettim.

Biten “savaş”ın çoğu insanın yapılmakta olduğunu bile bilmedikleri savaş olduğunu hissediyorum.

Sevgili Suzille,

Evet, okuyucularına aktarman için bu sabah sana bir mesaj gönderdik. Karanlık olanların yanlışlarının “temizlenmesi” neredeyse tamamlanıyor ve 11:11:11’deki sayısız Portal açılışları için zamanında bitirilecek. Elbette bu Portal açılışları sadece onları “görmeye” gönüllü olanlar tarafından algılanacak ve her insan tarafından kendi kişisel eğilimlerine göre algılanacak. Dünya üzerindeki sakinlerin engin çeşitliliği nedeniyle, bu her zaman bu şekilde olmalıdır. Buna ek olarak, deniz memelileri büyük okyanuslarda ve engin sularda Portal açılışlarında çok etkili olacaklar.

Bu Portalların açılışı korkutucu olmayacak, çünkü bunlar dördüncü boyutun ortaları ve beşinci boyutun alt seviyeleri ile tınlar. Bu nedenle, sadece kendi çok boyutlu algılarını geri kazananlar bu portalların orada olduklarını bilecekler. İletişim sistemlerin vasıtasıyla bunu dağıtman için bu mesajı veriyoruz.

13 Ekim 2011 Perşembe

Kendini İyi Hisset! O kadar...

Hergün e-posta kutuma Abraham-Hicks Publications'dan o günün sözü geliyor. Tabii ki bu sözler istisnasız o gün duymam gereken sözler oluyor. Hiç bir şeyin tesadüf olmadığının güzel bir kanıtı daha. Son bir kaç gündür, içimde kalmış bütün alınganlıklar,aşağılık duyguları, yetersizlik korkuları, suçluluk duyguları açığa çıkmakta. Oysa ben, bunların hepsini temizlediğimi düşünmüştüm. Komikdeğil mi? Oysa içinde bulunduğumuz zamanlar son kalan bütün toz ve pisliklerin, dip köşelerde kalan en son kırıntıların bile temizlenmesi gereken zamanlar. O yüzden olan şeyler beni çok da şaşırtmadı. Bunları yaşarken sakin kalmak, sevgide kalmak ne kadar zor oldu anlatamam. Her neyse, bugün gelen günlük mesaj tam da duymak istediğim şeydi, paylaşmak istedim o yüzden...

Konu ne olursa olsun, kendini kötü hissediyor olmanı haklı çıkarmaya çalışma. Neden farklı hissetmen gerektiği ile ilgili bahaneler de bulma. Kendini iyi hissetmekten seni alıkoyan her neyse onu suçlamaya da kalkma. Bunların tamamı boşa çabadır sadece. Kendini tam şu anda iyi hisset! O kadar.

Ne kadar doğru değil mi? Zihnimizin bu olayın neden olduğu, nasıl olduğu, sonuçlarının ne olacağı, olmasaydı nasıl olurdu gibi yüzlerce soru ile bizi zehirlemesine izin vermediğimizde, zaten kendimizi iyi hissetmeye konsantre olabiliriz. Aslında teori çok basit. Uygulama her zaman bu kadar basit değil doğrusu, en azından benim için değil ama ne yapabileceğimizi biliyoruz. Bu çok büyük bir fırsat. Tam şu anda, tam şu ana odaklanıp, iyi olmayı seçebiliriz. Bu kadar.

Sevgi ve ışıkla kalın...

12 Ekim 2011 Çarşamba

Haydi uyan! Galaktik bir insan olmaktasın...

Hızlanmayı hissediyor musunuz? Çağların değişimi çoktan başladı bile!

Kadim kehanetlerde öngörülmüştü. Yerli gelenekler hep bunu söylemişti.

Dünyadaki değişim uyku düzenimizi, ilişkilerimizi, bağışıklık sistemimizi ve zaman algımızı etkiliyor.

2.000 yıl önce bize söylenen, bedenimizdeki büyük değişimi kabul etmek için bir inisiyasyon süreci yaşıyoruz. Bu değişim şu anda gerçekleşmekte!

Değişimin olası bazı etkileri:

- Migren ağrıları, yorgunluk

- Eklemlerde, omurgada elektriklenme hissi

- Kas ağrıları, karıncalanma

- Gribal semptomlar

- Derin rüyalar

- Yeni titreşimlerin bedenimizde yarattığı hassasiyet

- Zamanın – ya da yaratımın – hızlanması

- Fiziksel bedenin değişimi başladı bile. Yeni bir ışık beden yaratılıyor.

- DNA’mız evren tarafından yeniden programlanıyor (Maya kehanetlerinde öngörüldüğü üzere)

- Sezgilerde ve şifa yeteneklerinde artış

- Yeni doğan bebekler büyük olasılıkla telepatik olarak doğuyorlar

Bu sabah gerçekleşen dolunay ve etkileri

Serpil Doğançay'ın bu sabah gerçekleşen Dolunay'dan önceki yazısı. Okuyamaya değer...

12 Ekim 2011 Çarşamba günü sabaha karşı 05:07 gibi Koç burcunda dolunay gerçekleşiyor.

Bu yüzden bazılarımız patlamaya hazır bombalar gibi dolaşıyoruz ya da etrafımızda bu enerjiyi algılıyoruz bugünlerde. Bu dolunayın gezegeni Savaş Tanrısı Mars çünkü. İçimizdeki Kahraman savaş hazırlıklarında sanki. Mars’ı ve Koç enerjisi güçlü olanlar bir süredir içsel bir savaş alarmı içinde hissediyor olabilirler kendilerini. Fethedilecek topraklar var yine sanki bir yerlerde ve kuşandık kılıçlarımızı Allah Allah sesleriyle.

Ateş elementi büyüdükçe büyüdü içimizde, yarın sabah en yüksek noktasına ulaştıktan sonra azalmaya başlayacak dolunayın üzerimizdeki bu etkisi. Zorlananlara iyi haber olsun bu. Ateş elementi karın çakramızın elementidir ve en az bir haftadır bazılarımızda bu bölge kendini bir şekilde belli ediyor; yanmayla, bağırsak bozukluğuyla ya da çeşitli bağırsak sorunlarıyla, belki karın ağrılarıyla. Karnımız 2. Beynimiz.

Zihinlerimiz de çok güçlü bir şekilde tetiklendi son günlerde. Sanki zihnimizi etkisi altına almaya çalışan güçler güçlenmiş gibi… Zihnimizle bağlantılı olan gezegen Merkür, Satürn ile yakın ilişkideydi Terazi döneminde. Şu anda da son demlerinde olmakla birlikte öyle yine… Düşünme biçimimiz ve kalıplarımız bir kez daha karşımıza çıktı son günlerde. Özellikle ilişkilere yönelik. Önce kendimizle sonra da partnerimizle ve sevdiklerimizle ilişkilerimizde kuşkulara düşmüş olabiliriz. Şu ya da bu şekilde zihinlerimize düşmüş olabiliriz.

Merkür üst dünyalarda da alt dünyalarda da dolaşabilen bir gezegen. İçinde bulunduğumuz dönemdeki bu yüksek enerjilerin zihnimizi etkilemesi son derece normal. Akıl Oyunları adlı filmde (Beautiful Minds) olduğu gibi; görsek de, eteğimizden, paçamızdan aşağıya çekse de bizi akıl oyunlarımız, ilgilenmeyelim… Orada duruyorlar, bakıyorlar eski düşünme şekillerimiz, varsın dursunlar, ilgilenmeyelim. Ancak fark edelim ki, var olan potansiyelimiz ne ise o oranda zorlanıyoruz. Yani zihnimiz nasıl etkiler altına girebiliyorsa, o oranda zorlanıyoruz. Ama hepsi geçici zorlanmalar bunlar. Daha önce yapamadığımız bir şeyi yapabilmeye, söyleyemediğimiz bir şeyi söyleyebilmeye, zihin kalıbımız şu anda bizi hayatımızın hangi alanlarında etkiliyorsa, kırmaya niyet edelim. Dolunay enerjisi bizde bu yardımı sunuyor.

Jill Bolte Taylor's stroke of insight | Video on TED.com

Jill Bolte Taylor's stroke of insight Video on TED.com

Bu olağanüstü deneyimi mutlaka seyretmelisiniz... Sevgi ve ışıkla.

Bilincin Altın Çağına Doğru

Çoğunuz dünyanın manyetik bir alana sahip olduğunu biliyorsunuz. Dünyanın eriyik çekirdeği dönerken, manyetik alan yaratılır. İnsan zihninin düşünce küresi (alanı) dünyanın manyetik alanında yerleşiktir. Bu manyetik alan son on yıldır dramatik şekilde zayıflamaktadır.

Fizikte "Schumann Rezonansı" olarak adlandırılan bir parametre vardır. Bunu kullanarak, dünyanın manyetik alanının gücünü belirleyebiliriz. Bu, yüzyıllardır 7.80 döngü/saniye civarında sabit idi, son 7 - 8 yıldır, saniyede 11 döngüye yükseldi ve dramatik olarak yükselmeye devam ediyor. Eğer bunu matematiksel olarak hesaplarsanız, 2012 ye kadar Schumann Rezonansının olası olarak 13 döngü/saniye olacağı ortaya çıkar. Bu rezonans 13 döngü/saniye olduğu zaman, dünyanın çekirdeği dönmeyi durdurur, manyetik alanın gitmesi ile birlikte, zihniniz de gider. "Zihniniz" dediğimde, "samskaralar" (geçmiş izlenimler/hafıza ; kişilik ; geçmiş yaşantılarımızla edinmiş olduğumuz yapımız) demek istiyorum. Samskaraların geçen 11.000 yılının baskısı ortadan kaybolur.

Dharma'da, "Zihin Karmadır" deriz. Tüm eylemler zihninizden başlar. Zihin, tüm eylemlerin içinden ortaya çıktığı samskaraların veya geçmiş yaşam vasalarının deposundan başka bir şey değildir. Bu, dünyanın manyetik alanında saklanır. Böylece, 2012 de, o birkaç gün için sıfır olacaktır. Bundan sonra çekirdek tekrar dönmeye başlayacaktır. Bu, insanlık için taze bir başlangıç veya Altın Çağın şafağı olacaktır. 2012 nin önemi budur. Bunun gerçekleşeceğini nasıl biliriz ? Fosil kayıtlarının incelenmesi, bunun kabaca 11.000 yılda bir gerçekleştiğini göstermiştir. Bu sadece kısa bir süre uzaklıktadır ve sonra hepimiz yeniden başlayabiliriz. Bu nedenle 2012 ye dek aydınlanmanızı istiyorum. Eğer tüm samskaraların gidişiyle, aydınlanmış olursanız yeni bir yuga'ya başlayabiliriz, bu Sathya Yuga veya Altın Çağ olarak adlandırılabilir. İnsanlar değiştirilmiş bilinçliliğin yeni bir haline girecekler.

Daha önce söylediğim gibi, dünyanın rezonansının artması, dünyanın kalbinin bir dönüşümden geçtiği anlamına gelir. Dünya, sizin bir bedene sahip olmanız gibi, fiziksel bir bedene sahiptir. Ayrıca bilinçliliğe de sahiptir. Şimdi, rezonans yükselirken, dünyanın kalbi öncesinden çok farklı fonksiyon yapmaktadır. Şimdi, sizin kalbiniz ve dünyanın kalbi birbirine bağlıdır. Dünyanın kalbi sizin kalbiniz ile etkilenebilir ve sizin kalbiniz dünyanınkinden etkilenebilir. Bu nedenle, kalbinizin kalp - atışının dünyanın rezonansı ile senkronize olması önemlidir. Bu, kalbinizin çiçek açması gerektiği anlamına gelir. İlişkilerinizde sevgiyi keşfettiğiniz zaman, kalbiniz çiçek açar.

Eğer sevgiyi keşfetmişseniz, anne babanızı, eşlerinizi vs içsel olarak yargılamayı bırakmalısınız. Tüm evren direkt olarak tüm olayları, insanların davranışını bile etkilerken, hiç kimse yargılanamaz.

Öyleyse yaşamı deneyimlemeyi öğrenin. İster acı olsun ister haz, yaşam deneyimlenmelidir.

Sri Bhagavan

10 Ekim 2011 Pazartesi

Ego ve Ruh



Bu kez çevirisini yapmayı başardım. Umarım sizlere faydası olur. :)
Sevgi ve ışıkla...

Ego ve Ruh

Ruhumuz başkalarıyla birleşince coşar. Ruhun, özel olduğunu hissetmeye ihtiyacı yoktur çünkü bilir ki hepimiz birbirimizle ilişkiliyiz, hepimizi “bir”iz.

Hiç kimse diğerinden daha özel değildir ve ruh bu gerçekle mutludur.

Ego ise, bu fikirle savaşır. O karşılaştırılmak ister. Üstün olmak ister.

Ego kral olduğu sürece, sen köle olmaya mahkumsundur. Oysa bir kez ruh kral oldu mu, özgür kalırsın. Çünkü sadece ruhun sana gerçekten rehberlik yapabilir. Sadece ruhun seni gerçekten sevebilir. Egoda sevme duygusu yoktur, o aşkı anlamaz.

Ruh sevgi üzerine yaratılmıştır ama bu bencil bir sevgi değildir. Bu bencil olmayan bir aşk, bencil olmayan bir bakış açısıdır, grup bakış açısıdır.

Ego ne kadar aşağılık, küçük ise ruh o kadar yüce gönüllüdür. Ego haindir, ruh verici. Ego biriktirir, depolar, kendine saklar. Ruh verir, verir ve vermeye devam eder.

Yedinci Güne Giriş

6 Ekim 2011 Perşembe

Pleiades'lilerden Mesaj 4 Ekim 2011



Bu videoda harika mesajlar var. Çok üzgünüm, zamanımı iyi ayarlayıp bunları size tercüme edemiyorum ama en kısa zamanda bunu da yapmak istiyorum. Sevgi ve ışıkla...

5 Ekim 2011 Çarşamba

Zekanın Işığını Aramak

Başmelek Mikail’den Mesaj LM-10-2011
Ronna Herman kanalıyla aktarılmıştır

Sevgili üstatlar, yükseliş sürecinde med cezir ritmi vardır. Zorlayıcı ve zihin – genişletici deneyimler tarafından yaratılan yoğun aktivite periyodunu deneyimleyeceksiniz, bunu içeriye dönme arzusu ve derin düşünme ve yalnızlık ihtiyacını takip edecek.

En sonunda yaşamınızda baskın kuvvet olacak olan güçlü bir Ruhsal bilinç geliştirmek için çabalıyorsunuz. Zihinsel bilinciniz ve duygusal bilincinizin Ruhsal – Benliğinizin yönetimi altında olmasına ve ego kişiliğiniz tarafından kontrol edilmemesine niyet edilmişti. Aydınlanma ve ruhsal farkındalık zihinsel beden/zihin ile başlar. Kendinin – üstatlığına ulaşmak için, zekanın Işığını aramanız çok önemlidir. Bilinçli farkındalık, tartışmalı senaryonun her iki yanını görebilmeniz için daha büyük resmin farkında olduğunuz zaman başlar. Yaşamın keskin – görüşlü gözlemcisi olmayı öğrenmelisiniz ve yargıda bulunmamaya istekli olmalısınız. Bir üstadın sürekli olarak bir fikre sahip olmaya veya her zaman etrafındakileri etkilemeye çalışmaya ihtiyacı yoktur. Ruhsal olarak evrimleşmiş bir insan ona ifşa edildiği şekilde gerçeği sunar ve kendi gerçeklerini aramaları için başkalarını teşvik eder.

Koşulsuz sevginin frekansları dördüncü boyutun ortalarında başlar ve her bir daha yüksek alt – boyut ile artar. Bu frekansların altı çok kırık ve uyumsuzdur. İyi ve kötü kutupluluğu orijinal İlahi planın parçası değildi. İlahi Mavikopya sizlerin, Tanrı – Bilincinin Kıvılcımlarının dualiteyi deneyimleyebilmesi için tasarlandı. Işık ve gölgenin kabul edilir spektrumu içinde, çeşitlilikte, zıtlıklarda bir deney olacaktı. Asla iyinin kötüye karşı olduğu bir realite olmasına niyet edilmedi.

YÜKSELİŞİN BÜYÜK NEFESİ (nefes alma), alt alemlere inişinize son vermek ve Ruhun yüksek alemlerine geri yükselişe başlamak için, her bir Ruhun içinde kodlanmış olan bilinç Zaman Tohumu Kristalleri vasıtasıyla dürtüldüğünüz anlamına gelir. Ancak, önce fiziksel bedeninizde ve bilincin astral bedeni/planında depolanmış yanlış yaratımları deneyimlemeli ve iyileştirmelisiniz. Çağlar boyunca yaratmış olduğunuz yanlış yaratımlarınızı ve negatif damgayı sahiplenmelisiniz. Artık insanlık geçmişin ve şimdiki zamanların tüm acıları, ıstırabı, kaosu ve yıkımı için Şeytanı veya İblisi suçlayamaz. En sevgi dolu, ince frekanslardan en düşük, en uyumsuz düşünce formlarına kadar tüm yaratımlarınızı kabullenmeli ve sahiplenmelisiniz.

Hint Felsefesinin 4 Kuralı

İlk kural :

"Karşına çıkan kişiler, her kimse, doğru kişilerdir."
...
Bunun anlamı şudur, hayatımızda kimse tesadüfen karşımıza çıkmaz. Karşımıza çıkan, etrafımızda olan herkesin bir nedeni vardır, ya bizi bir yere götürürler ya da bize bir şey öğretirler.

İkinci kural :

"Yaşanmış olan her ne ise, sadece yaşanabilecek olandır."

Hiç bir şey, hem de hiç bir şey yaşadığımız şeyi değiştiremezdi.

Yaşadığımızın içindeki en önemsiz saydığımız ayrıntıyı bile değiştiremeyiz. "Şöyle yapsaydım, böyle olacaktı" gibi bir cümle yoktur. Hayır, ne yaşandıysa, yaşanması gereken, yaşanabilecek olandır, dersimizi alalım ve ilerleyelim diye. Her ne kadar zihnimiz ve egomuz bunu kabul etmek istemese de, hayatımızda karşılaştığımız her olay, mükemmeldir.

Üçüncü kural :

"İçinde başlangıç yapılan her an, doğru andır."

Her şey doğru anda başlar, ne erken ne geç.

Hayatımızda yeni bir şeyler olmasına hazırsak, o da başlamaya hazırdır.

Dördüncü kural:

"Bitmiş olan bir şey bitmiştir. Bu kadar basittir."

Hayatımızda bir şey sona ererse, bu bizim gelişimimize hizmet eder.

Bu yüzden serbest bırakmak, gitmesine izin vermek ve elde etmiş olduğumuz bu tecrübeyle ileriye doğru bakmak daha iyidir.

4 Ekim 2011 Salı

Kendi Yolunuza Sadık Kalın - Başmelek Zadkiel, Ekim 2011

Sizi Sevgi ve Işık'la selamlıyorum.

Bu gerçekten tüm insanlık için hayırlı bir zaman. Hepinize ilerlemeniz için fırsat veriliyor. Bu bireysel bir karar zamanı olduğundan, nasıl ilerleyeceğinizi seçerken, size dilediğiniz kadar hızlı ya da yavaş ilerlemeniz için izin veriliyor.

Artık herkesin aynı yolu takip etmesine gerek yok. Bu birçoğunuzun çok dehşete düşmesine sebep oluyor, çünkü geçmişte sürü zihniyeti kural olmuştur. Bugün ve bu zamanda durum böyle değil. Artık bireyler, kendi yollarını seçmeliler ve kendi yollarında ilerlerken kendilerine sadık kalmalılar. Eğer seçtiğiniz yol, şimdiye kadar yürüdüğünüz yol ve diğerlerininin sizden yürümenizi beklediği yol ile çelişiyorsa, bu, büyük ayrılık ve yalnızlık duygularına sebep olabilir. Ancak, herkes kendi yolunda olacak ve bu yüzden, kim olduğunuzu onurlandırmanız çok önemli. Kendi ilahi misyonunuz var ve bu ilahi misyonu yerine getimek için, çağrıldığınızı hissettiğinizi yapmanız önemlidir. Kendi yolunuz sizi şimdiye kadar yürüdüğünüze benzer bir yola çıkarabilir ya da tamamen farklı bir yöne hareket edebilirsiniz. Önemli olan, ilerlerken, kalbinizde ve ruhunuzda olanı onurlandırmanızdır. Sizi yolunuzdan caydırmaya çalışacaklar için, kendi merkezinizde, güçlü ve sakin kalmanız gerektiğini idrak edin. Onlar size yanlış yolda olduğunuzu ve farklı yönde hareket etmeniz gerektiğini anlatmaya çalışacaklardır.

Sevgililer, hiçbir zaman hepinizin aynı anda aynı yöne hareket etmesi gerekmediğini hatırlayın. İnsanlığın karanlık çağlarında bu kaçınılmazdı, ama şimdi aydınlık zamanlardasınız. Bu nedenle, her birey için, bu yönde ilerlelerken kendisinin ne ile rezonansa girdiğine cevap verme zamanı. Sakince merkezinizde kalabildiğiniz sürece, kendi yönünüzde memnuneyetle ilerleyebilirsiniz. Doğru yönde gittiğinizi bileceksiniz, çünkü kalbinizde mutluluk ve haz hissedeceksiniz. Yaptığınız şeyin sizin için doğru olduğunu ve insanlık için bir hizmet yapmakta olduğunuzu da hissedeceksiniz. Herkes aynı yoldan gitseydi, yapılmamış bazı şeyler kalırdı, çünkü birçok yol var. Bu, tüm görev ve yolların yerinde olacağının daha da büyük bir güvencesidir.

3 Ekim 2011 Pazartesi

İndigo'dan Kristale Geçiş Krizleri

Celia Fenn

Basmelek Mikail tarafindan, çok - boyutlu farkindaliga hizli geçis deneyimine veya bilinçliligin Indigo halinden Kristal haline geçis deneyimine maruz kalan bir çok insana yardim etmek için bu makaleyi yazmam istendi.

Geçisi göreceli olarak nazik sekilde yapan insanlar var, ama geçis gerçeklesirken bir kriz deneyimleyen bir çok insan vardir. Bunlar genellikle daha yüksek boyutlara açik olmayi seçmis olan insanlardir. Bu seçim, rasyonel (mantikli) zihin tarafindan yapilmis mantiksal bir seçim degildir, Dünya'nin kendisinin mevcut geçis enerjilerine yanit olarak yapilan bir ruh seçimidir. Böylece, bazan kisi psikolojik, duygusal ve bedensel degisimlere itilir, onlar bu degisimlere mantikli bir açiklama bulamazlar. Bu, bir krize neden olabilir. Deneyimim su ki, ortodoks doktorlar ve psikologlar kisinin deneyimledigi sey hakkinda fikirleri olmadigi için çok az yardimci olabiliyorlar. Testler negatif çiktiginda, kisinin isterik oldugu veya topraklanmamis oldugu veya hatta sizofrenik oldugu düsünülüyor.

Bu geçis çogunlukla spiritüel yolda olan ve geçisleri idare etmek için daha iyi donanimli olan insanlara oluyor. Ancak, ayrica deneyimim su ki Indigo Çocuklar, onlarin spiritüel farkindalik durumu ne olursa olsun, geçisin dogal (kendiliginden olan) deneyimine veya daha yüksek boyutlarin farkindaligina ani geçise özellikle hassaslar. Ayrica Indigo ergenleri arasinda oldukça genel olan herhangi türde ilaçlarin kullanilmasinin, kisi etkilerle basetmeye gerçekten hazir olmadan önce bu geçissel krizleri çogu zaman hizlandirdigini ilave etmeliyim.

Asagida krizler veya ani geçis sürecinde deneyimlenen belirtilerin bir listesi var :

a.. Insanlara ve çevreye ani asiri hassaslik. Daha önce sosyal ve aktif olan bir kisi aniden tasitlara kapali olan alisveris bölgelerinde veya restoran gibi kalabalik çevrelerde bulunmaya dayanamadigini görür.

b.. psisik yetenek ve farkindalikta artis. Bu, en sikça baskalarinin içsel düsüncelerini ve hislerini "isitmek" yeteneginde tezahür eder. Eger, kisi diger herkesin de onun kendi düsüncelerini ve hislerini okuyabildigini imgelerse bu telaslandirici olabilir. Ayrica, bazi çevrelerdeki veya insanlardaki negatif enerjiye asiri hassaslik, daha önceden yakin olan bazi kisilere tolerans göstermekte yetersizlik olabilir.

c..Bu artan hassaslik panik ataklara veya endise ataklarina götürebilir. Bunlar herhangi bir anda olabilir, kisi gece uyandigi zaman bile. Çogu zaman kisi bir neden aramasina ragmen atak için geçerli bir neden yoktur.

d..Kisi uzun zaman periyotlari boyunca, sadece oturarak ve hiçbir sey yapmayarak kendisini "bölgeden çikmis" bulabilir.bu daha önce çok enerjik ve aktif olan kisiler için sinirlendirici olabilir. Bu, daha yüksek boyutlarda daha fazla zaman geçirmek ve 3 ncü ve 4 ncü boyutlarda daha az zaman geçirmek için sadece bilinçliligin ayarlanmasidir. Bununla ilgili olarak öncekinden daha uzun uyku ve dinlenme gerekir ve genel bir yavaslama gerekli olur.

e..Insan varliklarin tahribati ile ilgili obsessif endiseler (kirlenme, kaynaklarin azligi, yaratiklar, teknoloji vs). Bunun nedeni çok - boyutlu bilinçliligin grup zihninin tüm seviyelerine erisebilmesidir, türlerin yasamini sürdürmeleri ile ilgili korkulari ve endiseleri tasiyan bölümler dahil. Kisi çogu zaman kendi yasamda kalmasi ile ilgili oldugu için, onlar grup zihninin veya morfogenetik alanin bu bölümü ile rezonansa girmeye egilim gösterir.

f..Nelerin oldugunu anlamak için saplantili bir ihtiyaç, zihni asiri aktif hale getirir ve kisi zihnini kaybetmekten veya "yanip tükeneceginden" korkar. Ayrica delirme ve gelecekte günlük yasami ile basa çikamama korkusu olur. Tekrar, psikologlar ve doktorlarin çok az yardimci olabildigi görülüyor.