Hiçbir iyilik cezasız kalmaz!
“Hiçbir iyilik cezasız kalmaz” diye bir söz var. Bu söz, her toplumda ve kültürde var mı bilmiyorum ama insanı iyilikten de, güzellikten de soğutan bir sözdür.
Sık sık bize “Yani siz bu işi para için mi yapıyorsunuz?” gibi suçlamalarla karşılaşmaya alıştık artık. Yani şunu demek istiyorum, “Bu iş para için yapılmaz!”
Biz ermişleri ellerinde bastonla, bozkırda öyle aç bi ilaç dolanırken, dolaşırken hafızamıza kazımış bir nesiliz…
Şimdi değil ama bir zamanlar (benim gençliğimde!) aç ve sefil bir biçimde, bir köşede ölen sanatçılarla ilgili haberler çıkardı. Bunlar kanıksanmıştı halk arasında. Çocukları sanatçı falan olmak isteyen anne babalar paniğe kapılır, onu bu kararından caydırmaya çalışırdı.
Savundukları gerekçe, toplumun bu konudaki genel yargılarını ifade etmekten ibaretti.
Örneğin, Cahide Sonku alkol ve yoksulluk batağında ölüp gitmişti. Yeşilçam Sokağında figüranlar, tavla oynayıp simit yiyerek iş bekliyorlardı.
Ruhsallıkla uğraştınız mı durum yine çok farklı değildi aslında…
Şifacıysanız, ruhsal bilgilerinizi birisiyle paylaşıyorsanız kesinlikle bundan maddi bir kazanç beklememeniz gerekiyordu.
Nedendi bu? Çünkü para pis ve kirli bir şeydi, ama ruhsallık temiz ve iyi bir şey…
İkisinin bir arada olması mümkün değildi. Hatta dürüst tüccar bile bu şekilde çok para kazanılmayacağına inanır ve tabii ki sonuçta durum aynen böyle olur.
Hele hele peygambersen yanmışsın? Sonun ya idam edilmek ya da taşlanmak en hafifinden...
Sen misin bu kadar iyi, bu kadar güçlü, bu kadar bilge olanı ‘vurun kahpeye!’
Aslında sanatçılardan, araştırmacı bilim adamından, mistikten maddi gücü uzak tutarak, onu zayıf düşürmenin haince bir yolu bu…
Hem bu şekilde kimse bu işlere kalkışmasın, hem de eğer yeltenirse başına geleceklere şimdiden razı olsun. Bunlara katlansın, fakirliği, zorluğu işin doğası sansın garibim…
Bu arada üçkâğıtçılar, benciller, sıradan bir hayatı seçenler, yardakçılar gül gibi geçinip gitsinler. Soranlara da desin ki, “Eeee bakmayın siz bu adamların bu refahına, konforuna, onlar zaten pis adamlar oldukları için pis parayı kendilerine çekiyorlar.”
İnsanlar da iki arada bir derede kalsınlar; Para sahibi ve karaktersiz olmayla, erdem sahibi çulsuz ve pulsuz yaşamak arasında…
Bize “Ne yani, siz bunu para için mi yapıyorsunuz?” diyenlere şöyle diyoruz; “Hayır, para için yapmıyoruz! Biz bunu yapmaktan mutlu olduğumuz için yapıyoruz, ama bu hizmetimiz karşılığını talep etmemek tuzağına da düşmüyoruz.”
Sadece para kazanmak isteseydik, yapacak başka birçok şey vardı kuşkusuz. Kuru bakliyat, emlakçılık, kasap, loto bayii, müteahhitlik gibi…
Biz sevdiğimiz işi yapıyoruz zaten ve sonuç kendiliğinden geliyor: Hizmet, sevgi, tatmin, saygı, para, dost, deneyim, bilgi, haz ve sevinç!
Bundan iyisi Şam’da Beşir Esad!
R. Şanal Günseli
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder