Hepimiz burada, bir dağın eteklerinde toplanmış bulunuyoruz. Biz Yuva'dayız ve hep birlikte mükemmel bir sevgiyle oynuyoruz. O sırada sevgili bir kardeşimiz yaklaşıp şöyle diyor:''Aranızdan kimse yeni bir oyun oynamak ister mi?
Ne tür bir Oyun? diye soruyorsunuz.'' Şimdi oynadıklarımıza benzer bir oyun mu?
''Hayır'' diyor o. Bu daha önce yaptığımız hiçbir şeye benzemiyor. Bir çok sahne dekoru ve kılık değiştirme içeren çok kapsamlı bir Oyun olacak. Gözlerimiz gerçek kimliğimizi ve doğamızı görüp hatırlamayacak şekilde perdelenecek, hatta bu perdeyi bile göremeyeceğiz. Sonra oyunu ve hatırlama sürecini başlatacağız. Bu perde o kadar etkili olacak ki sadece gerçek kimliğimizi değil, Yuvayı da unutacağız. Yolumuz üzerinde birbirimizin yanından geçerken göz göze gelecek, ama birbirimizi tanımayacağız. Perde o kadar etkili olacak ki, çoğumuz sahne dekoruna ve değiştirilmiş kılıklara bakıp var olan tek şeyin gerçekten bu olduğuna inanacağız. Tüm güçlerimize hala sahip olacağız, ancak onları nasıl kullanacağımızı , hatta onlara sahip olduğumuzu bile hatırlamayacağız.
Oyun aşamalar halinde oynanacak ve her aşamayı başlatmadan önce yolumuza- hatırlamamıza yardımcı olmaları için-istediğimiz kadar hatırlatıcı yerleştirebileceğiz. Size birçok hatırlatıcı yerleştirmenizi tavsiye ederim, çünkü çoğumuz onlara mantıksal bir kılıf giydirip kolayca yok sayacağız. Oyun alanlarına girişlerimizin ve çıkışlarımızın (doğumumuzun ve ölümümüzün) zamanını ve yerini biz seçeceğiz. Ayrıca, perdenin o tarafında tamamlamak istediğimiz durumları ve dersleri biz oluşturacağız. Bir puan kaydı tutulacak ve puanlar bir aşamadan diğerine birikecek. Bu puan sistemi sadece bir sonraki aşamanıza nelerin dahil edileceğini belirlemek için kullanılacak. Bir aşamayı yaşarken eski aşamaları hatırlamayacağız; ancak, iyice öğrenip ustalaştığımız belli nitelikleri bir sonraki aşamaya taşıyabileceğiz. Biz daima çekirdek özümüzü ve kişiliğimizi taşıyacağız, ancak onun her defasında bizimle perdenin öbür tarafına geçtiğini hatırlamayacağız.
Mizah duygusu daima, perdenin öbür tarafına değişmeden geçen bir hatırlatıcı olacak, ve eğer rehberlerimiz bizim çok ciddileştiğimizi görürlerse bunun sadece bir oyun olduğunu hatırlatmak için bizi ''gıdıklayıp'' güldürecekler. Ayrıca yol boyunca, eğer yoldan çok saparsak bize yine yolumuzu gösterecek bir çok üstat da olacak. Ah evet oyunun önemli bir parçasını neredeyse unutuyordum. Her zaman özgür seçime sahip olacağız. Her konuda tam bir seçime sahip olacağız, hatta oyunu oynamamayı ya da yerimize geçmesi için bir başkasını çağırmayı bile seçebilir. Biz bu saklambaç oyununda saklanmayı da seçebiliriz, aramayı da bu seçim de bize ait olacak.
Oyun alanında kutupluluk, kutbiyet, olacak. Bu oyun alanının işleyiş biçimiyle ilgili bir şeydir ve gereken zıtlığı tezatı sağlayacağı için gerekli bir unsurdur. Ancak kutupluluk bizim görüşümüzü bozacak. Kutupluluğun bozduğu bir görüşle, biz herşeyi yukarı veya aşağı, aydınlık ya da karanlık, iyi ya da kötü, sevgi ya da korku, doğru ya da yanlış olarak algılayacağız. Bunun sizi aldatmasına izin vermeyin bu sadece ilüzyondur.
Hepimiz yüksek benliklerimizi Oyunun sonuna dek özel bir yerde bırakacağız, aksi takdirde bu oyun çok kolay olurdu ve unutmanın bir anlamı olmazdı. Yüksek benliğimize yine de her daim ulaşabilir olacağız. Burada zorluk ona ulaşmayı öğrenmek ve onun bizim bir parçamız olduğunu hatırlamak olacak. Oyun sırasında sevdiğimiz özel varlıkların omzumuzda durup bize öğütler vermelerini de seçebiliriz. Yine, onların varolduklarını hatırlamak bile Oyunun büyük bir parçasını oluşturacak.
Oyunun hedefi, aramızdan kaçımızın gerçek kimliğini, nereden geldiğini, hangi yaratma güçlerine sahip olduğunu hatırlayabileceğini görmek olacaktır. Bir kez gerçekten hatırladığımızda, o zaman yüksek benliğimizle yeniden birleşecek, ve herşeyi hatırladığımızı göstermek için Yuvayı bu sefer perdenin öbür tarafından yeniden yaratabileceğiz.
Pekala bu oyunu kimler oynamak istiyor?
Deniz Şiva Oflaz tarafından kaleme alınmıştır...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder