Kendimle konuşuyorum. Kendimle mi konuşuyorum, onunla mı konuşuyorum? O Kim? Ben miyim? Ben olan beni gözlemleyen bu öteki ben kim? Gerçek ben kimim? Bu dünyada işim ne? Bütün bu yaşamın anlamı ne? Nereden geldim, nereye gidiyorum? Kendim olarak mı yaşıyorum yoksa bana ezberletilmiş, programlandığım bir hayatı mı yaşıyorum? Kendimi tanımak için uzun bir yoldayım.
9 Ocak 2011 Pazar
Yeni Bilinçte İlişkilere Bakış
http://indigodergisi.com/44/eduman.htm
İlişkiler bizim kendimizle olan ilişkimizi, kendi benliğimizi anlayabilmemizin harika araçlarıdır.
Tüm ilişkiler bize kendimizle olan ilişkimizin bir göstergesidir. BEN dediğimiz, çok boyutludur ve çevremizdeki her insanla, doğayla, hayvanlarla ve tüm varlıklarla olan ilişkimiz bize kendimizle olan ilişkimizin bir veçhesini gösterir. Yani tüm olanla ilişkim, kendimle olan ilişkimdir.
Benim anne/baba /kardeşimle ilişkim, eşimle, sevgilimle, çocuğumla, patronumla, iş arkadaşlarımla, arkadaşlarımla, diğer insanlarla ve doğayla, hayvanlarla, diğer canlılarla ilişkim.
Göstermektedir derken, bu çoğu kez yanlış anlaşılır ve birebir kelime anlamıyla algılanır.
Yeniçağ bilgilerinde ve modern psikolojide bu konu genellikle bu şekilde işlenir ki biz burada Yeni Bilinçte bunun ötesine geçmekteyiz ve SİZ de seçerseniz şu anda bunun ötesine geçebilirsiniz.
Gösterir demek karşımdaki birebir beni bir ayna gibi bana gösteriyor demek değildir.
Bu ayna ve aynalık kavramı Yeni Bilinçte ötesine geçmekte olduğumuz bir kavram.
Eskide en çok kullanılan araç -anlayış şuydu
Örneğin;
“Agresif patronum benim aynam, demek ki ben kendimi o olarak algılayacağım ve böyle tanımlayacağım ve, hmm benim içimde de böyle agresif bir yön var ki bu şekilde karşıma çıkıyor, demek ki bu benim “bakış açısını edineceğim ve ilişkimizi, kendimi bu şekilde değerlendireceğim.
Hiç de değil, siz bu eski yöntemle kendinize baktığınızda yaptığınız aslında olan şudur.
Size hiç ait olmayan bir özelliği aldınız ve anında sahiplendiniz onu aslında hiç gerekmediği bir şekilde, zihninizde, kalbinizde, ruhunuzda ve hatta çoğu zaman bedeninizde işlemeye başladınız, bu da sizi uzun, meydan okuyucu, dolambaçlı bir yolculuğa çıkarır.
Burada önemli olan Neyin size ait olduğunu, neyin ait olmadığını çok iyi ayırabilmektir.
Tabi ben burada anlaşılması için bunu bu şekilde yazıyorum, aslında tüm bunlar siz hiç fark etmeden otomatik olarak başlamıştır ve siz kendinizi bir dizi tatsız deneyimin içinde buluverirsiniz.
Sonra da bu labirentten çıkmanın yollarını kendinizce arar, hatta bunun için başkalarına gidersiniz. Başkalarına gitmekte uygun olmayan bir şey yoktur elbette, ancak çoğu kez o kişide aldığı eski bilince ait eğitimler, toplumsal eğitim, toplu bilinç inanç sistemleri vs dolayısıyla konuya bu bakış açısıyla yaklaşmaktadır.
Geçmişten gelen pek çok kadim öğreti hep bunun üstüne yapılandırılmıştır.
Buradaki bakış açısı ve farkındalık noktaları şunlar olmalıdır ki bu işlem otomatik olarak başlamasın.
Bu ilişkimde ben nasıl davranıyorum?
Kendimden ne kadar ödün veriyorum, ya da vermiyorum?
Ne kadar kendim oluyorum, ne kadar açık ve dürüstüm?
İfade etmek istediklerimi, istediğim şekilde ifade ediyor muyum?
Bu kişiyle gerçekten istediğim için mi beraberim? Yoksa onunla olmama sebep ihtiyaçlarım, yalnızlık korkum, hayatta tek başına olma korkum ya da bunun gibi sebepler mi?
Ne kadar maskeliyim?
Bu ben gerçek ben miyim?
Bu ilişkide deneyimlemekte olduklarımın ne kadarı gerçekten bana, özüme ait, seçimim bu mu, bu oyuna devam etmek istiyor muyum?
Dualite benim içimde mi, gerçekten bunun bir parçası olmaya devam etmeyi seçiyor muyum?
Yoksa özgürleştirici, güzel, neşe ve sevgi-şefkate dayalı ilişkileri mi seçiyorum?
Bunun gibi size ait diğer sorular…
Ve bu farkındalık yaşamınızdan size ait olmayan tüm ilişkileri silip süpürecek bir temizliğin başlangıcı olur.
Seçiminize ait olan ilişkiler dönüşürler, dönüşmesi mümkün olmayanlar da yaşamınızdan çıkıp gideceklerdir.
Bu noktada korkmayın, cesur olun, çünkü bazen bazı noktalarda size hiçbir şey kalmamış gibi görünecektir.
Sevgililer, arkadaşlar hatta aile üyeleri yaşamınızdan gidebilir.
İzin verin…
Ve onların yerine sizin Özünüzden ilişki kurma seçiminize uyan yeni insanlar, yeni ilişkiler gelecektir size.
Ve bu yeni ilişkilerde hiç çabalamanız gerekmediğini şaşkınlıkla izleyeceksiniz. İlişkinin her ayağındaki kişiler için uygun eşzamanlılık siz ve evren tarafından birlikte yaratılacaktır.
Pek çok kulağa imkansız gelebilir ama ÖZ’ümüze ait ilişki.
Her günün, her anın yeniden ve bilinçli seçimle, yani kalbimizde gerçekten o kişiyle olma isteğiyle sürdürülen, kalbimize şarkı söyleten, neşenin, eğlencenin, özgürlüğün paylaşıldığı, bizi genişleten, ilham veren, yaratıcılığımızı arttıran ilişkilerdir.
Dünyada henüz Yeni Bilinci ve yeni yolları anlamış ve uygulamaya başlamış çok fazla sayıda insan bulunmamaktadır.
Bu bizlerin, ilk grup olarak buna adım atanların bile ilk kez yürüdüğümüz bir yoldur.
Yeni Bilinçteki bakış açısı bize şu araçları sunmaktadır.
Karşımıza ilişkilerle ilgili bir meydan okuma çıktığında, eski yöntemlerle ele almamak, karşımızdakini bizim aynamız olarak görmek yerine bize yeni bir farkındalık kazandıracak bir bakış açısı.
Öncelikle en önemli nokta şudur;
“Ben Şimdi Anında Kim Olmayı Seçiyorsam Oyum!”
Geçmişte kim olduğunuz, neyi nasıl yaptığınız, ilişkilerinizi nasıl yaşadığınız ŞİMDİ anında hiç önemli değildir.
Yeni bilinçte bu çok çok önemli ve hayatidir, kendinizi geçmişe çapalamazsınız.
Geçmiş sadece anılarınızdır ve aslında acı-tatlı nasıl deneyimlenmiş olursa olsun onun şimdi anınızı tanımlamasına izin vermemeyi seçebilirsiniz.
Gelecek ise henüz sizin tarafınızdan yaratılmamıştır, o şimdi anında kim olmayı seçmenizle ilgili olarak yaratılacak ve değişebilecektir.
Eğer bir insan bu yaşamını Uyanış Yaşamı olarak seçtiyse ilişkiler Uyanış Sürecinden geçene kadar o kişiye Özünü, gerçekte kim olduğunu, gerçek sevgi ve şefkati hatırlamasına yardımcı olan araçlar olarak hizmet eder.
Eğer insan bu yaşamını uyanış yaşamı olarak seçmemişse bu tüm yaşamı boyunca sürer.
Eğer Bu yaşamını Uyanış Yaşamı olarak seçtiyse, uyanış sürecinde ilişkiler ile olan deneyimler daha da meydan okuyucu hale gelebilir ki çoğunlukla gelmektedir.
Ancak bu süreç bittiğinde kişi çok farklı yepyeni bir deneyim alanına adım atar, ilişkiler artık ona kim olduğunu, özünü hatırlatan araçlar değildir.
Özün, gerçek sevgi ve şefkatin koşulsuzca paylaşıldığı harika deneyimlere dönüşmüşlerdir ki bu da uyanmış insanın en büyük ve güzel armağanlarından biridir.
Sonsuz ve tanımsız sevgimle yazılmıştır.
http://www.ekinduman.tr.gg/
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder