Tanrı dedi ki:
Çektiğiniz sıkıntılara, yaşadığınız zorluklara dair uzun bir listeniz olduğunu düşünebilirsiniz. Genellikle kategorize etmem Ben ama bugün çektiğiniz sıkıntıları iki ayrı takıntı bazında kategorize edeceğim: Ego ve bağımlılık/düşkünlük.
Ego, sizin kimlik krizinizden fazlası değildir; bağımlılık, zaaf ya da düşkünlük diyeceğimiz şey ise size ait, size uygun addettiğiniz her şeye sarılıp saplanmanızdır.
Aslını isterseniz ego ve bağımlılık birdir. "Olması gerekir," diye inandığınız şeye esir olmuşsunuzdur. Sonra da inandığınız, sahip olmanız gerektiğine inanmanın size öğretildiği şeye bağımlı olursunuz. Örneğin yaptığınız ya da verdiğiniz her şey için size itibar edilmesi, övgüde bulunulması gerekiyordur, değil mi? Hakkınız olan itibarı görmediğinizde, övgüyü almadığınızda kendinizi yok sayılmış, göz ardı edilmiş, mahrum bırakılmış hissedersiniz ve -haydi yüzleşin bakalım- bu hislerle de pek baş edemezsiniz. Canlarım yok sayılmıyorsunuz, göz ardı edilmiyor, mahrum bırakılmıyorsunuz. Gelişmeniz, büyüyüp tekamül etmeniz için size her türlü fırsat tanınıyor. Bu fırsatlar önünüze saçılmış durumda.
Kimlik krizi ise ego krizi için daha saygın bir tabir olacaktır. Egonun her zaman bir ya da iki krizi vardır zaten. Ego sizin en az, en düşük yanınızdır canlarım. Kimliğiniz egonun bahane ettiği onca palavra değildir. Hem de hiç değildir. Ego görmeniz gereken ama görmediğiniz itibarı ve övgüleri size anlatır ve "Bak, bak bu işte, gördün mü," deyip sırtınızı sıvazlar.
İtibar ve övgü değildir almanız, sahip olmanız gereken şey. Sahip olmanız gereken şey esirgemez, verici, bencillikten uzak bir tutumdur. Bencillikten uzak olmayı öğreniyorsunuz. Verici olmanın, kalan pastanın son dilimini paylaşmaktan çok daha öte bir şey olduğunu öğreniyorsunuz. Bencillikten uzak olmak, verici olmak egoyu peşinen bırakmaktan fazla bir şey değildir. Egoyu kapı dışarı etme zamanıyla ilgili bir şeydir.
Ego size sevilmediğinizi, yeterince sevilmediğinizi ve daha çok sevilmeniz gerektiğini söyler; yani daha çok sevilmek zorundasınızdır. Tüm zorunluluk ifadelerini bir kenara bırakın siz. Aleme Kral olmak gibi bir mecburiyetiniz yok. Hiçbir şey olma mecburiyetiniz yok. Sadece olmanız gerekiyor sizin, olmak zorundasınız. Siz-SİNİZ. Varsınız, Varoluşsunuz. Varoluş hali sahip olmaz. Olur. Olmak zaten her şeydir. Ve Oluş da serbest bırakmak konusunda iki kez düşünmez. Ego-kimliğinin ve bağımlılığın/düşkünlüğün ötesinde sevgi hizmeti uzanmaktadır. Bu sizin sevgi vermeniz, sevgiyi sunmanız değildir. Sizin sevgi olduğunuzdur. Sevgiyi siz meydana getirmezsiniz, onu eyleme dökmezsiniz. Siz sevgisiniz. Kimliğiniz budur. Başka bir kimliğiniz de yoktur. Ve böylelikle o küçük benliğinizin üzerine yükselir ve özgürce kanat çırparsınız. Size Ben yardım edeceğim. Size Ben yardım ediyorum. Sizi lütufkarlıktan, iyilikten, güzellikten alı koymasına izin verdiğiniz; olmak istediğiniz ve öyle olmanız için kaderinizle tayin edildiğiniz her şeyden yana sizi engellemesine müsaade ettiğiniz her ne varsa onları aşmanız için size her fırsatı veriyorum Ben.
Hassasiyetiniz de -bir başkasına yönelik değilse eğer ve bedeniniz dahilinde yaşayan sizin kendi eğilimlerinizle alakalıysa- evet, bu hassasiyet de bağımlılığın ikizi olan egodur.
Kendinize yönelik imgeniz, resminiz de çok dar, çok küçüktür. Bazı insanlarla birlikte bir evde yaşar, belirli bir işi yapar, bir ofise gidip gelir ve Kainat'ta yaşadığınızı unuturusunuz. Eviniz değilsiniz. Aileniz değilsiniz. İşiniz değilsiniz. Fiziksel çekiciliğiniz değilsiniz. Biriktirip bankaya yatırdığınız para miktarı değilsiniz. Bunların hiçbiri değilsiniz. Kozmos'un bir ferdi, bir yurttaşısınız ve Dünya'da da kendi bireysel kimliğiniz için bulunmuyorsunuz. Bir tane egonun size uzattığı kimlikten çok daha engin, çok daha büyük bir kimliğiniz var sizin.
Kimlik-sizlik sizin kimliğinizdir. İlahilik sizin kimliğinizdir. Öyleyse kimliğinizden hareket edin siz, şu kimlik-siz kimlikten. Bu sizin etkisiz, önemsiz biri olduğunuz anlamına gelmez hiç. Neyin önemli, neyin önemsiz olduğunu; ilgilendiğiniz, dikkate aldığınız şeylerin çoğunun da büyük bir önem taşımadığını bildiğiniz anlamına gelir sadece. Siz önemlisiniz ama dünyanın size atfettiği vasıflar nedeniyle değil, zaten Kim olduğunuz için önemlisiniz; sahip olduklarınız için değil, yaptıklarınız, için değil verdikleriniz için önemlisiniz; verdiğiniz şey ise Kainat'a hizmettir, Cennet'e hizmettir, Bana hizmettir ve dolayısıyla bunların hepsine, herkese hizmettir. Düşündüğünüzden çok daha büyüksünüz.
Çeviren: Engin Zeyno Vural
Copyright © 1999-2007 Heavenletters™
Tanrıya ve kendi yüreklerine daha yakın olmaları için İnsanoğluna yardım eden
Gloria Wendroff, Overseer (Sorumlu yönetici)
The Godwriting™ International Society of Heaven Ministries
703 E. Burlington Avenue, Fairfield, IA 52556
Email angels@heavenletters.org
Ziyaret edin www.heavenletters.org
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder