23 Ekim 2012 Salı

Dolu Bir Kaynaktan Vermek


Gillian MacBeth-Louthan tarafından aktarılmıştır.

Her gün dünyayı dualarınızla, sözlerinizle, niyetlerinizle onurlandırıyorsunuz ama kendi hayatınızın dikişleri atıyor. Enerjiniz dağılmış. Fiziksel bedeniniz tükenmiş ve uyku düzenleriniz bozulmuş. Hayatınızın bu şekilde dağınık, toparlanamıyor olmasının sebebi ise ışığını cömertçe dağıtmakla meşgul uçarı bir deniz feneri bekçisi olmanız ve kendi ihtiyaçlarınızı ihmal etmenizdir. Kendinizi kurbanlık koyun gibi feda etmeniz, oyunda sizi öne geçirmeyecek. Çölde bebeğiyle mahsur kalmış bir anne gibi, doğal olarak son suyu bebeğine verecek kendini feda edecek. Peki sonra bebeği kim kurtaracak? Siz gittikten sonra vermekte bir gelecek yoktur.

Kadim kitaplar ve gizem okulları, verme enerjisinden bahseder. Dolu bir kuyudan vermekten, temiz ve arınmış bir kuyudan vermekten bahsederler. Sevgi ve ışık dolu olduğunuzda – 360 derecede yoluna çıkan her şeye dokunacak şekilde yayılır. Bu yayılmada, dalga etkisi vardır, enerji çoğalır, otlardan bilinmeyen yıldızlara kadar her şeye dokunur.

Kişisel olarak boş olduğunuzda – ne kadar dua ederseniz edin, ne kadar ışık yayarsanız yayın, ne kadar olumlama ya da meditasyon yaparsanız yapın – istenilen odaklara ulaşmayacaktır. Ancak gerçekten dolu olduğunuzda verebilirsiniz.



Sürekli dışarı odaklanıp önce kendinizi onurlandırmıyorsanız, hayata haksızlık ediyorsunuz. Kendinizi yeterince sevmemek ve sadece dış ihtiyaçlarınıza odaklanmakla tüm yaratımda bir dengesizliğe sebep oluyorsunuz. Bu dengesizlik her birinizle başlıyor ve bitiyor. Önce kendinizi tamamlamadığınız sürece kimseye ve hiçbir şeye yardım edemezsiniz. Gönderdiğiniz güzel düşünceler, ışıklar, dualar ve şifalar, boşa gider, hedefine ulaşmaz. Hepsi yaşam departmanının kayıp postaları arasında yerlerini alırlar çünkü varmaları gereken yere yetecek kadar benzinleri yoktur.

Hepiniz, sizden dua ya da yardım etmenizi isteyen birinden telefon ya da e-posta almışsınızdır. Çok yorucu bir günün sonunda kapıdan girmişsinizdir, düşünmeye dahi mecaliniz kalmamıştır ve sizden azıcık kalmış yaşam gücünüzden biraz göndermeniz istenmektedir. Ki aslında tek yapmak istediğiniz oturmak, dinlenmek ve yemek yemektir ki kendinize gelesiniz, ama öyle yapmadınız. İçinizdeki “suçluluk tanrısı” istenilen şifa ya da sevgiyi hemen göndermeniz konusunda ısrar etti. Önce kendi benzin deponuzu doldurmadınız, o nedenle boş depoyla atış yapmaya çalışıyorsunuz, ama dualarınız sonuçsuz kalıyor.

Çok fazla efor ve zaman sarf ediyorsunuz ve deponuzdaki benzini boşa harcıyorsunuz – hedefinizden şaşıyorsunuz. Bir benzin istasyonuna gittiğinizi düşünün ve etrafınızdaki tüm arabalara benzin dolduruyorsunuz. Araç sahipleri size minnet duyuyorlar ve arabalarına atlayıp giderlerken el sallıyorlar. Ama siz sonunda kendinizi birilerinin gelip deponuzu doldurmasını beklerken buluyorsunuz çünkü maalesef size benzin kalmadı.

Yaratımın yedinci gününde, Evren kendini doldurmak için dinlenmiştir, daha fazlasını yaratmak için hazırlanmıştır. Tanrı önce kendini onurlandırır. Yaratılan her şey, bir bütünlük noktasından yaratılır yoksa hiç yaratılmaz. Verilen her şey, bir bütünlük noktasından verilir yoksa hiç verilmez.

http://www.thequantumawakening.com/
http://www.2012limitsiz.com/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder