T E S L İ M İ Y E T Y A S A S I
YÜKSEK İRADEYİ KUCAKLAMAK
Teslimiyet, açık kollarla bu anı, bu bedeni, bu hayatı kabul etmektir.
Teslimiyet, kendi yolunun önünden çekilerek, yüksek İradeyle uyum içinde
yaşayabilmektir.
Teslimiyet, yüreğin bilgeliğidir.
Teslimiyet, pasif bir boyun eğme değildir.
Teslimiyet, her zorluğa ruhsal gelişim ve genişleyen farkındalık olarak
bakabilmektir.
BİR NEHRİN KIYISINDA DOLAŞIRKEN, YA DA BİR KÖPRÜDEN GEÇERKEN AKAN SUYUN NE
KADAR YUMUŞAK VE AYNI ZAMANDA GÜÇLÜ OLDUĞUNA HİÇ DİKKAT ETTİN Mİ?
Güçlü ve akışkan su, yerçekimine karşı mücadele vermediği gibi neyin içine
konursa onun şekline uyum gösteriyor. Su, her koşulda verebileceğimiz en zekice
ve güçlü tepkinin ne olduğunu bize öğretiyor.
NASIL BİR TEPKİ DİYE SORMAK HAKKIN?
Genellikle klasik öğretide bize inandığımız şey için mücadele etmemiz ve
asla yılmamamız gerektiği öğretilir değil mi? Oysa asıl öğrenmemiz
gereken teslimiyettir.
ANLAMAKTA ZORLANIYORSUN DEĞİL Mİ?
Teslimiyet Yasası yaşamamızda ne olursa olsun olduğu gibi kabul etmemiz
anlamına gelmesine rağmen hoşlanmadığımız şeyler içip pasif davranmamız,
tolerans göstermemiz anlamına gelmiyor.
Adaletsizliği görmezden gelmek ya da kontrol edilmenize, kurban olmanıza
izin vermeniz demek de değil.
Gerçek teslimiyet, aktif, olumlu, etkin bir şekilde durumunuzdan bir değer
çıkararak yaratıcı çözümler üretmektir.
Soğuk algınlığında, patlayan lastikte ya da diğer problemlerde bir değer
varmış gibi davranmamalısın.
Bu yasa herhangi bir şey demiş gibi davranman ya da gerçek duygularını
yadsıman anlamına gelmiyor. Yasa, sorunları dönüştürebilmekle ilgili.
Bakış açını değiştirebilmek teslimiyeti öğrenmenin yoludur.
"Şöyle bak, beden eğitimi dersinde eğitilirken koç sana bir gün ödül
verir. Ertesi gün pestilin çıkana kadar çalıştırır. Bunu eğitiminin bir
parçası olarak kabul eder, hatta değerini bilirsin.
Aynı şey günlük yaşamın için de geçerli. Ruh senin koçun, hayat da
eğitimindir.
ŞİMDİ SORUYORUM: EĞER, PATLAMIŞ LASTİĞİ YA DA SOĞUK ALGINLIĞINI ÖĞRENİMİNİN
VE GELİŞİMİNİN GEREKLİ BİR PARÇASI OLARAK GÖREBİLSEYDİN NE OLURDU?
En gerçek anlamıyla bu yasa sana ana teslim olman için yol gösteriyor... Ne
olursa olsun ve nasıl tepki gösterirsen göster. Olanı kabul edebilmenin yolunu
gösteriyor. Sadece yaşamın iniş çıkışlarını değil, bedenini, düşüncelerini,
duygularını yani kendini kabul edebilmek anlamına geliyor.
Kendini olduğun gibi kabul ettiğini öğrendiğinde, ne olursa olsun teslimiyet gösterdiğinde yaşamın
kolaylaşacağını sanma sakın.
Yaşam önüne çözmen gereken sorunlar ve testler çıkarmaya devam edecek. Ama
yaşama gergin değil, rahat yaklaştığında en zor durumlarda bile zevk alacak bir
şeyler bulabileceksin. Tıpkı bir bulmacayı çözerken, satranç oynarken aldığın
zevk gibi.
Her şeyin söylenmesi yapılmasından kolaydır!.
Küçük şeylerle başla. Ufak bir anlaşmazlık yaşadığında karşındaki kişinin
bakış açısını anladığını göster. Bak o zaman ne oluyor. Küçük düş
kırıklıklarını önemseme. Yunanlı filozof Epiktetus'un
öğrencilerine söylediklerine kulak ver. “Her şeyin gitmesi gerektiği gibi
gittiğini bilmeyi öğrenin.”
Bu gerçekten de, çok zor gibi görünebilir. Hatta arzularından,
değerlerinden, seçimlerinden, kendinin bir bölümünden vazgeçmek zorunda
kalacakmışsın gibi hissedebilirsin.
Teslimiyet Yasası her ruhun kendi özgünlüğünün kutsallığına saygı duyar.
Bundan vazgeçmek zorunda değilsin.
Yalnızca kendi yolunun önünden çekilmen gerekiyor; Küçük arzulardan yüksek
seçimler uğruna vazgeçmek sık görünen bir davranış değildir. Çünkü kendi istediğini yapmak istersin. Bunu anlıyorum.
Ama hayat bize daima kendi isteklerimiz doğrultusunda olanaklar sunmuyor.
Bu yüzden isteklerimizin esiri oluyoruz. Bu da endişe, çaresizlik ve umutsuzluk
yaratıyor. Küçük arzuların peşinden gitmek geçici doyumlar verebiliyor ama
kalıcı mutluluk sağlamıyor. Hayatın, isteklerini elde etmeye çalışmaktan ibaret
olmadığını netçe görebildiğinde elde ettiklerini sevmeyi öğrenmenin ve değerini
bilmenin de, hayatın ta kendisi olduğunun bilincine erdiğinde, hayatını
Teslimiyet Yasasıyla uyumlu hale getirmiş olursun.
BU YASAYI NASIL HAYATA GEÇİREBİLECEĞİNİ ÖĞRENMEK İSTİYORSUN DEĞİL Mİ?
Öncelikle her durumda şu soruyu sormakla işe başla: 'Bu durumla ilgili
herkesin yararına en iyi olan nedir?' Bu bazen evinin çatısı akacak
bile olsa susuzluk çekilen bir yerde yağmur yağması için dua etmek bile
olabilir. Gerçek teslimiyet için arzu edilen şeyi yürekten istemek gerekir.
“Akşam çok yağmur yağdı, tarlalara iyi geldi ama dam aktı” derken bile sevgi ve
şefkatle gülerken, şükran duygusuyla teslim olabilmelisin.
Bilmelisin ki bu herkes için oldukça esneklik, çaba ve geniş düşünmeyi
gerektirir. Ama esneklik yaşamın bir parçasıdır. Geniş düşünce, enerji ve
dikkatini küçük arzularından yüksek iradenin bilgeliğine yöneltmektir.
ŞİMDİ TANRI İRADESİNDEN SÖZ EDİP ETMEDİĞİ SORUP SORMAMAKTA TEREDDÜT
EDİYORSUN ÖYLE DEĞİL Mİ?
Bu dışsal bir Tanrıya inanmayı gerektirmiyor. Sadece yüreğinden şu soruyu
sor: Eğer sevecen, bilge ve anlayışlı bir Tanrı bana yol gösteriyor olsaydı,
bu durumda ne yapardım?
Sonra yüreğini hisset, yüksek beninin sesini dinle; ne yapman gerektiğini
bileceksin. Yapabilmen için ihtiyacın olan cesaret ve sevgiyi de hissedeceksin.
Çünkü Ruh, farkında olsan da olmasan da senin aracılığında kendisini ifade
ediyor.
Nasıl uygulamaya başlayacağına emin olamayabilirsin…
Hangi seviyede uygulamaya geçirebileceğine inanıyorsan o noktada hayata
kendini aç. Zaman içinde teslimiyet duygun derinleşecek ve yoğunlaşacaktır. O
zaman yağmur bulutlarından da pırıl pırıl güneşli günden aldığın haz kadar haz
duyacak hale geleceksin.
Gevşemeyi rahatlamayı hep hatırla! Gevşeme, bedenin “an’a” teslim
olma yoludur. Ne olması gerektiği konusundaki kesin fikirlerinden
vazgeçtiğinde her “an'a” yargı ve beklentiden uzak doğal ve içten tepkiler
verebilirsin.
Hiç kedilere dikkat ettin mi? Kediler nasıl da gitmek istedikleri bir yere
gitmekte engel tanımıyorlar. Fakat bir şey yollarını engellediğinde oturuyor,
rahatlıyor ve bunu kendilerini yalama fırsatı olarak değerlendiriyorlar. Çok az
insan teslimiyeti kediler ve Uzakdoğu sporları ustaları kadar iyi
öğrenebiliyor.
TESLİMİYETİN BİR SAVAŞ SANATI OLAN UZAK DOĞU SPORLARIYLA İLGİSİNİ KURAMADIN
DEĞİL Mİ?
Gerçek Uzakdoğu sporu, tıpkı su gibi akıcı ve esnektir. Katı ya da tepkisel
değil, etkiseldir. Uzakdoğu sporu bize itildiğimizde çekmeyi, çekildiğimizde
itmemiz gerektiğini söyler, Güce güçle tepki verip mücadele ederek enerjiyi ziyan
etmek yerine, yaşam gücüyle işbirliği yaparak enerjiyi doğru kullanmayı
öğretir.
Eski Japon masalarında kılıç ustası olmak isteyen genç ve fakir bir
Samuray’ ın hikayesi anlatılır. Hikayede genç Samuray her gün uzun saatler
boyunca kendi kendine kılıç kullanma teknikleri üzerinde çalışmaktadır. Bir gün kendisine
ücretsiz kılıç kullanmayı öğretmeyi kabul eden bir usta bulur.
Zorlu çalışmalar sırasında usta, genç Samuray’ın geliştirdiği teknikler
hakkında hiçbir şey söylemiyor, sadece tekniğin ikinci derecede önemli
olduğunda ısrar ediyordu. Bunun yerine, kazanmaya, zafere, emniyete ya da
istenilen sonuçlara bağımlı olmaktan vazgeçmesinin önemini vurguluyordu. Ancak,
egosunun arzularından, korkularından ve bağımlılıklarından vazgeçebilen bir
savaşçının rahat ve odaklanma yeteneğine sahip olabileceğini söylüyordu. Bir
düelloda ölüme teslimiyet yaşamak, yaşama yapışmak kaybetmek anlamına geldiğini
yineliyordu…
ANLAYABİLİYOR MUSUN?
Bu yasa yaşam-ölüm seçimini bile belirliyor. Bağımlılıklarından kurtuldukça
daha büyük özgürlüğe doğru yol alıyorsun.
Bağımlılıklardan vazgeçmek insanın evini ya da mallarını dağıtması anlamına
gelmiyor. Teslimiyet içsel bir davranıştır. Ne olursa olsun olanı kucaklamaya
hazır olmaktır.
ŞİMDİ TAM OLARAK NE ZAMAN BU YASA GÜNLÜK YAŞAMA UYGULANABİLİR DİYE MERAK
İÇİNDESİN DEĞİL Mİ?
Peki işte cevap: Uygulanması gerekmediği zaman! Normal olarak
reddettiğin, kaçındığın ya da tepki gösterdiğin herhangi bir olay düşün; olaya
tümüyle teslim ol, arkanı dön ve yapabileceğinin en iyisini yap. Yaşamında
olumlu değişiklikler yapabilmek için en yüksek dürtülerine teslim ol.Fakat
tıpkı kedi gibi kontrol edemeyeceğin ya da değiştiremeyeceğin koşullar
için enerjini ziyan etme.
Dünyanın şu andaki durumuna teslim olmanın ne kadar zor olduğunu anlıyorum.
Dünya açlık, açgözlülük ve adaletsizliklerle dolu ama zaman içinde herkesi ve
her şeyi Ruhun bir boyutu olarak göreceğin an gelecek. Tüm görünen zorluklara
rağmen her şeyin olması gerektiği gibi olduğuna güven duyacaksın. Teslimiyet
alçakgönüllülüktür. Hayatın aklın alamayacağı kadar derin bir gizem olduğunu
hissedebilmektir.
Teslimiyet Yasası, doğal halinize giden yolu açacak, inancınızın artmasını
ve tüm varlıklarla olan temel birliğinizin farkına varmanızı sağlayacaktır. Bu
farkındalığın derinliği öylesine güçlüdür ki, evriminizin insan potansiyeli
yolunda hızını artırarak sizi madde dünyasından çok daha önce varolan Spiritüel
gerçekliğe doğru götürecektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder