10 Mart 2017 Cuma

Kimlik Travması ve İstenmeyen Çocuk Olmak

Genel olarak yaşamımızın doğumumuzla başladığını düşünürüz. Her sene “doğum günümüzün” kutlamasını yaparız. Ama doğumdan önce, neredeyse hiç dikkate almadığımız, 9 aylık bir yaşam süreci vardır. Yaşamımız aslında ana rahmine düştüğümüz an başlar. Aslında gerçekte kutlamamız gereken gün budur ama o gün ile ilgili bilgimiz çok sınırlıdır. Muhtemelen annemiz hangi gün olduğumuzu hatırlamaz bile.

Kimlik odaklı psiko-travma terapilerinde gördüğümüz; anne karnında geçirdiğimiz dönemin kimliğimizin oluşmasında ya da oluşamadan tahrip olmasında çok büyük etkisi olan bir dönem olduğudur. İlk ve en hayati ilişkimizin; karnında bizi taşıyan kişiyle, annemizle ilişkimizin başladığı dönemdir bu. Bu sürede, hamilelik boyunca, doğum ve doğum sonrası ilk günlerde bizim dünyamız annemizden ibarettir, beslenme kaynağımız odur, içinde büyüdüğümüz ve geliştiğimiz ve bildiğimiz tek yuva odur.

Kimlik odaklı psiko-travma terapisinde; bu dönemin ne kadar önemli olduğunu ve bu dönemin sağlıklı, kendine güvenen bir birey olmamızda ne kadar etkili olduğunu çok net biliriz.
Daha yeni, birçok insanların bilinçsizce taşıdığı, korkunç ve kendimizle ilgili tamamen reddettiğimiz bir durumun ayırdına vardım. Ama ondan önce kimlik travması dediğimiz şeyi biraz incelemek ve açıklamak istiyorum.

Kimlik Travması

Kimlik travması yaşayan insanlarla yaptığım çalışmalardaki deneyimim; genelde her seferinde doğum öncesinde, anne ile bebeğin ilişkisinin daha ilk aşamalarında yaşanan bir travma olduğudur.
Anne kendi psişesinde netlik içinde ve sağlıklı parçası daha baskın ise, örneğin, kendisi de bir travma mağduru değilse, o zaman doğmamış çocuğunu; ondan ayrı, kendi hakları, istekleri ve ihtiyaçları olan bağımsız bir birey olarak görebilmektedir. Çocuk için sağlıklı bir başlangıç zeminidir bu, böylece psişesini parçalamak zorunda kalmadan kendi bağımsız kimliğini geliştirebilir.

Ama benim tecrübeme göre bu çok ender olan bir olaydır. Genelde zaten anneler, kendi erken yaşta yaşadıkları travmalarının etkisi ile psişelerini parçalamak zorunda kalmış haldedirler. Bu yüzden gerçekleri algılama şekilleri yaralanmıştır ve bir çocuk sahibi olma sebepleri de karmaşıktır. Çocuğu kendinden bağımsız, ayrı ve özgün bir birey olarak algılamak yerine kendine ait bir parça, bir uzantı şeklinde algılar. Bebeği, kendine ait bir hayatı olan ayrı bir özne olarak görmek yerine nesneleştirmeye, kendi yaşamında ona keyif verecek bir obje olarak görmeye, bir eşya gibi kullanmaya eğilimlidir.

Karma Nedir? Türleri ve İşleyişi Hakkında