30 Mayıs 2011 Pazartesi

Inelia Benz ile Ropörtaj


Üzgünüm, bu videonun Türkçe versiyonu yok ama biraz İngilizce'niz varsa kesinlikle izlemeye değer. Sabredenler için içinde çok önemli ipuçları ve heyecan verici detaylar var.
Sevgi ve ışıkla...

Yıldız Çocuğunu Kozmik Bilince Doğurmak

Mayıs 2011 Yeni Dünya Enerjileri
Başmelek Mikail ~ Celia Fenn kanalıyla
Sevgili Işık Ailesi, bir kez daha Sevinç ve Memnuniyet ile sizi bu Işık Mekanında ve Yüksek Bilinçte karşılıyoruz. Son haftalarda birçok değişimlerden geçtiniz ve şimdi Wesak Dolunayının Işığına ve Derin Huzuruna girerken enerji yatışmaya başlıyor! Sevgililer, Buddha’nın Dünyada yürüdüğü, Sevgi ve Uyanmış Şefkatin İlahi Eril enerjisini demirlediği zamanları iyi hatırlıyoruz! Bu enerjinin şimdi Yüksek Bilinç ve Sevgi yolunda yürüyenlerinizde yeniden uyanıyor olması ne kadar muhteşem.

Bunun sizin için kolay olmadığını biliyoruz, çünkü Dünyanızda hala eski yollarda yürüyen ve Kıyamet ve yok olmanın enerjisini ifade etmeye ve sözleri ve inançları ile bazı türde felaketleri aktive etmeye uğraşan birçok insan var. Sevgililer bunun başarılı olmayacağını bilin, çünkü Dünya kesinlikle yeni Zaman Çizgisine girdi ve onunla birlikte evrimleşmekte olanlar İlahi İrade ve İlahi Sevgiyi ifade eden Bilincin Yüksek hallerine ilerliyor.

Böylece, bu mesaja önce bu Wesak Ayı ile aktive edilmekte olan İlahi Eril enerjiden söz ederek başlayacağız ve sonra Ruhtan gelen bu armağanları kucaklamaya hazır olanlarınız tarafından Sevgi ve Rahmet portallarının açılması için kullanılmakta olan Yüksek Bilincin Altın Anahtarlarından söz edeceğiz.


Doğrulama Kuralı

"Doğrulama Kuralı" denen müthiş bir kural vardır. İçinden bir şeyi derinlemesine, bütün ve mutlak olarak doğruladığında, o gerçek olmaya başlar. İnsanlar bu yüzden sefalet içindedirler - sefaleti doğrularlar! İnsanlar bu yüzden mutludur - ama sadece bir kaç kişi hayatlarını nasıl şekillendirdiklerinin farkındadır. Bir kez coşkuyu doğruladıklarında, coşkulu insanlar olurlar.

Bunu amaç edin; olumsuz olanı doğrulamayı bırakıp, olumlu olanı doğrulamaya başla.

Bir kaç hafta içinde, elinde nasıl sihirli bir anahtar tutuyor olduğuna şaşıracaksın.

Örneğin kolay üzülen biriysen, gece yatmadan önce yirmi kere kendi kendine sessiz ve derin bir şekilde - ama kendini duyabilecek kadar yüksek sesle - sevinçli olacağını, bunun gerçekleşeceğini, yolda olduğunu doğrula. Artık son üzüntünü yaşadın... üzüntüye elveda. Bunu yirmi kere tekrar edip uykuya dal.

Sabah uyandığının farkına vardığın anda, daha gözlerini açmadan yirmi kere tekrarla.

Gör bak, günün nasıl değişiyor. Şaşıracaksın çünkü farklı bir nitelik seni sarmalıyor olacak. Yedi gün içinde bir şeyi doğrulamış ve onun sonucunu görmüş olacaksın. Sonra yavaş yavaş olumsuz olan her şeyden kurtul. Her hafta bir olumsuz şey seçip ondan kurtul. Bir tane de olumlu nitelik seçip onu iyice özümse.

Bu tamamen bir seçim meselesidir. Cehennemi yaratan da kendi düşüncelerindir, cenneti yaratan da. "İnsan ne düşünüyorsa odur" Buna tanık olduğun zaman- düşüncenin hem cehennemi hem de cenneti yaratabildiğine-sıfır düşünce noktasına doğru o nihai sıçrayışın gerçekleşmesi mümkün olur.

Kişi o zaman artık hem cehennemin hem de cennetin ötesine geçebilir. Ve unutma cenneti aşmak , cehennemi aşmaktan daha kolaydır. Bu yüzden önce olumsuzdan başlayıp, sonra olumluya geç. Bir paradoks gibi görünsede, güzel bir şeyi bırakmak, çirkin bir şeyi bırakmaktan daha kolaydır. Çirkin şeyler insana yapışıp kalır.

Cehennemi cennete dönüştür. Sonra cenneti de bırak çünkü olumlu bir düşünce hala bir düşüncedir.

Sıfır -düşünceyi, düşüncesizliği doğrulamaya başlarsan, nihai olan gerçekleşecektir.

OSHO

10 Mayıs 2011 Salı

Hepsi bir oyun...

"Alt tarafı bir oyun işte" diyor kafamın içindeki ses...
"Oyunun tadını çıkar".
"Eğlenmek için bu" diyor, "sahip olmanın, kaybetmenin, sevmenin, sinir olmanın, doğanın, karanlığın, güneşin, yağmurun, evinin, işinin, stresin, yoğunluğun, sakinliğin tadını çıkar".

Yavaş yavaş hatırlıyorum. Bir sisin içinde yürür gibiyim bu aralar.
Bazen sanki önümde bir perde açılıyor. Büyük bir boşluğa giriyorum. Zaman, mekan kayboluyor. Herşey algıladığım, her zaman bildiğim anlamından başka bir anlama bürünüyor.

Yıllar yıllar önce bir rüya görmüştüm. Rüya "son" ile ilgiliydi. Herkesin panik içinde kaçıştığı ve sonun geldiğini söylerek koşturduğunu hatırlıyorum. "Duydun mu, sona eriyormuş!" diyorlardı. "Ne sona eriyor?" deyip duruyordum ben de. Detayları geçeyim, bir koridordan geçtim, bir merdivenden indim ve herşey silinmeye başladı. Hala düşünebiliyordum ve algıladığım herşey yavaş yavaş yok oluyordu. Sonunda bedenim, ayaklarımdan başlayarak yok olmaya başladı, sıra kafama geldiğinde hala aklımdan düşünceler geçiyordu ve "son buymuş ha?" diyordum, "bitti işte!".

Bu aralar buna benzer ruh halleri içindeyim. Sanki çağlardır hafızamı yitirmiştim de herşey geri geliyor. Bölük pörçük parçalar geliyor zaman zaman aklıma. Buraya bir oyun olsun diye gelmiştik. Takımlar halindeydik. Her takımda savaşçılar, yöneticiler,  kimyacılar, şifacılar, yiyiciler, rahipler, bilgeler vardı. Dünyaya dağıldık. Herkes kendi takımı ile oynuyordu.

Sonra karanlıklar geldi. Bize aşılar yaptılar. Asıl benliğimizi unuttuk. Oyunun oyun olduğunu unuttuk. Rollerimizi gerçek sandık. Algıladığımız dünyayı, oyun sahasını gerçek yaşam sandık. Bizi hipnotize ettiler. Olmayan duvarlara çarpıyor, olmayan düşmanlarla savaşıyoruz. Oysa gerçek çok basitti ve çok eğlenceli.

Bu aralar oyunu anımsamaya başladım. Anımsayan tek ben miyim gerçekten? Herkes mi bu kadar kaptırdı kendini? Yoksa kendime başka sanal bir gerçeklik mi yaratmaya uğraşıyorum? Oysa kim olduğumu o kadar net hatırlıyorum ki...

Oyun bitiyor. Şu an en zor bölümdeyiz çünkü artık çok yorulduk. Hepimiz çok çok yorgunuz ve öz benliğimiz bitsin istiyor. Farkına varsak, topluca farkına varsak bitmesi öyle kolay ki aslında. Ama önce herkesin uyanması gerek.

Haydi uyanın! Haydi, oyun bitiyor. Artık kutlama zamanı. Artık gerçek hayata dönme zamanı...