31 Temmuz 2012 Salı

Ne Harika Bir Dünya

Tanrı dedi ki:

Dünya müphemdir, fludur. Net olarak göremeziniz onu. Öyle yaptığınızı sansanız bile sadece soluk, ürkek bir resim görürsünüz. Dünya kelimesi yerine dünyayı Yaratı olarak, Hilkat olarak düşünmek, Tanrı'nın Yaratısı olarak düşünmek daha faydalıdır, hayırlıdır. Tanrı'nın Yaratısı, Tanrı'nın Hilkatı -elbette kendi Yaratınızdır da bu- dahilinde yaşarsınız.

Canlarım, Hilkat'a, Yaradılış'a kabul edilmeyi istemiş olduğunuzu farz edin; ki istemiştiniz de. Kabul bedavaydı ama içeri girmek için sırada beklemeniz gerekiyordu. Giriş bedelinden feragat edilmişti. Önünüze serdiğim bu güzel dünyaya kabul edilmenin, giriş hakkı kazanmanın bedeli yüklü bir miktar altına denk olurdu zaten. Bir an düşünün Benim can yeniyetmelerim. Ergen olmak zorunda değilsiniz artık. Her damla suyun ve bu suyun kaynaklarına kıymet veren masum bir çocuk veya bilge bir yetişkin olun siz.

Artık Tanrı'nın açısından, Onun gibi düşünüyorsunuz dolayısıyla sabahları kalktığınızda "Öf, bu dünyada bir gün daha," demeyeceksiniz. Tabii ki "Kahretsin bu dünyada bir gün daha," diye de düşünmeyeceksiniz.

Böyle yapabilirsiniz de ama Tanrı'nın Hilkatını düşündüğünüzde mutlaka "Yaşasın be, Tanrı'nın Hilkatında bir gün daha!" diyeceksiniz. Bir huşu olacak. Bir hayret, bir takdir duygusu ve hizmet olacak.

Siz ki Tanrı'nın Yaratısı, O'nun Hilkatısınız, Tanrı'nın Hilkatı dahilinde yaşayın. Sizin için yaratılmış yerdir bu. Davet edilmiş ve daveti kabul etmiştiniz. Kendisine sunulan imkanları takdir eden bir konuk olun siz.

Başmelek Mikail - Ruhların Toplanması


Ronna Herman kanalıyla, LM-08-2012

Sevgili üstatlar, bir kez daha Kutsal Kalbinizi ve Ruhunuzun Baba/Anne Tanrımızın İlahi sevgisiyle doldurmak için yüksek bilinciniz ile harmanlanma fırsatına hoş geldiniz. En sonunda Kendinin Üstatlığına götüren yüksek farkındalık yolunda size ilham vermek ve rahatlatmak, her zaman bizim en büyük arzumuzdur. Bu zamanda RUHLARIN TOPLANMASI yılı adını verdiğimiz bu çok önemli yıl boyunca belirginleşen şeyleri size bildirmeyi diliyoruz. Niyetim siz YILDIZ TOHUMLARI, Kozmik Işık Konseyi ve bu Alt – Evrendeki biz Işık Lejyonları arasında telepatik iletişim kavramını pekiştirmektir. Bu mesajlar vasıtasıyla gerçekten her bininiz ile birlikte olduğumu, içsel duyularınızla hissetmeniz ve Kutsal Zihninizde ve Kutsal Kalbinizde onaylamanız önemlidir. Sizin izninizle, Üst Ruhunuz/Yüksek Benliğinize bağlanacağım ve bu özel zamanda barındırabileceğiniz seviyede Özümün bir fasedini sizinkiyle birleştireceğim.

Bu çok önemli yıl boyunca bir çok kutsanmış YILDIZ TOHUMU RUHLARI toplamaları oldu ve olacak. Sevgili kanalım son zamanlarda Sedona’daki büyük önemi olan bir olaya katıldı. Ayrıca Sacramento, Kaliforniya’daki takipçilerin içsel grup üyeleri için küçük ama güçlü bir olay gerçekleştirdi. Ruhsal ailelerine katılmak ve sunulan bilgelik öğretilerini almak için bu olaylara gezegenin çok uzaklarından gelmiş olanlar için, uyum, sevinç ve enerjilerin harmanlanması zamanı idi. Çoğu insan için, ayrıca en derin, en iç çekirdek seviyede olağanüstü bir dönüşüm zamanı idi. Negatif enerjilerin, duygusal ve fiziksel bedenleri üçüncü ve alt – dördüncü boyutların acı ve ıstırabından korumak ve izole etmek için geçmiş zamanlarda kalbin etrafına yerleştirilmiş olan enerjilerin bir çok katmanlarının çözündüğü bir zaman idi. Bu enerjiler çözünürken ve Yaratıcı Ateş Işığın değerli armağanının bir kez daha Kutsal Kalp/Ruhsal oda içinde yerleşmesine izin verilirken, duygusal bedenin bent kapakları patlayarak açılır.

Ruhsal ailenizin fasetleri yeniden birleştiği ve herkesin en yüksek hayrına ortak amacın sinerjik kuvvetini kullandığı zaman, nadir bir tanıma anı ve zirve hissi olur. Sizler titreşimlerinizi yükseltirken ve ruhsal ailenizin tanıyacağı RUHSAL YANKILAR gönderirken, Ruh ailenizin daha fazla üyesi sizi arıyor olacak. İçsel Ruh ailesi grubunuzun bir üyesi ile karşılaştığınız zaman, aranızda nadir ve güzel bir kalp/Ruh bağlantısı olduğunu hiç şüphe etmeden bileceksiniz. Eylemlerinizi herkesin hayrına olduğu zaman, benzer düşüncede, Ruha odaklanmış insanların destek sistemine sahip olma hakkını kazanırsınız.

Bu olaylara katılan tüm dünyadan gelen YILDIZ TOHUMU temsilcileri vardı ve bu kutsanmış Varlıklar evlerine geri dönerlerken yeni bir farkındalığın TOHUMLARINI taşıdılar. Yanlış anlamayın; kendi bölgenizde veya tüm dünyada diğer toplanmalarda Baba/Anne Tanrımızın kalp özünden gelen bu olağanüstü ince enerjiye erişenlerinize Yaratıcı Işığın Beyaz Ateş Adamantine Parçacıklarının aşılaması armağan ediliyor ve edilecek. Sizler İlahi Işığın bu yüksek frekanslarına uyumlanırken, zaman veya mekan sınırlamaları, herhangi türde engel olmaz, çünkü Kutsal Sevginin uyumlu frekanslarının kabul edilebilir seviyesine geri dönmüş olan tüm Işık Taşıyıcıları bir çok seviyelerde Ruhun Birliğini deneyimlemeye başlayacak. Bu çok önemli olaylarda herkes üstatlar ile bütünleşecek ve İlahi Yaratıcı Ateş Işık kutsamasını alacak. Aslında, çekirdeğinin derinliklerine Dünya İlahi Işık Maddesinin görkemli ışın demetinde yıkanmakta ve Dünyadaki her yaratık kutsanacak. Hatırlayın, bir seviyede herkes evrim ve aşkınlık yolundadır; hiç kimse arkada bırakılmaz. Tüm insanlık etkileniyor, ya olumlu olarak ya da olumsuz olarak. Dönüşümün İlahi armağanının ne kadarını kabul edip kullanacaklarına karar vermek her bir bireysel Ruha bağlıdır.

Osho'nun Ego Analizi

Tam da düşündüğüm konunun üzerine denk geldi...
--------------

Bir Zen üstadı sokak boyunca yürürken başına böyle bir şey gelmiş. Bir adam koşarak gelmiş ve sert bir şekilde ona vurmuş. Üstat yere düşmüş. Ayağa kalkmış ve önceden yürüdüğü yönde, geriye bile dönüp bakmadan tekrar yürümeye başlamış. Yanında bir öğrencisi varmış. Şoka uğramış. "Bu adam da kim? Bu nedir? Böyle birileri yaşıyorken, herhangi birisi gelip sizi öldürebilir. Ve siz adamın kim olduğunu, bunu neden yaptığını merak edip dönüp bakmadınız bile" demiş. Üstat da, "Bu onun sorunu, benim değil" demiş.

Siz aydınlanmış birisiyle çatışabilirsiniz, ama bu sizin sorununuzdur, onun değil. Ve bu çatışmada incinirseniz o da sizin kendi sorununuzdur. O sizi incitemez. Bu bir duvarı yumruklamak gibidir canınız yanacaktır ama duvar değildir sizi inciten.

Ego sürekli problem peşinde koşar. Neden? Çünkü kimse size ilgi göstermezse, ego acıkmış hisseder. O ilgi ile yaşar. Dolayısıyla, birisi size kızgın ve sizinle kavga ediyorsa, bu bile iyidir, çünkü en azından ilgisi üzerinizdedir. Eğer birisi severse, iyidir. Eğer kimse sizi sevmiyorsa, o zaman kızgınlık bile iyi olacaktır. En azında ilgi üzerinizde olacaktır. Fakat, kimse size hiç bir ilgi göstermezse, kimse sizin önemli birisi olduğunuzu düşünmezse, o zaman egonuzu nasıl besleyeceksiniz? Diğerlerinin ilgisine ihtiyaç vardır.

Milyonlarca şekilde insanların ilgisini çekersiniz; belli bir tarzda giyinirsiniz, güzel görünmeye çalışırsınız, çok kibar olursunuz, roller edinirsiniz, değişirsiniz. Ne tür koşulların geçerli olduğunu sezinlediğinizde, hemen insanların size ilgi göstereceği yönde değişiverirsiniz. Bu çok derinden bir dilenciliktir Gerçek bir dilenci ilgi arayan ve talep eden kişidir. Ve gerçek imparator da kendi içinde yaşayandır; onun kendi merkezi vardır, başka kimseye bağımlı değildir.

Buddha bodhi ağacının altında oturuyor; o an dünya yok oluverse, Budha için bir şey fark edecek midir? Hiçbir şey. Hiçbir şey fark etmemiş olacaktır. Tüm dünya kaybolsa bir fark yaratmayacak çünkü o merkezine ulaşmıştır.

Orion Takımyıldızı ve İnsanoğlu: Kesişen Geçmiş


Orion Takımyıldızı, Ekvator bölgesinde, çıplak gözle bakıldığında dört tanesi dörtgen, Orion kuşağı denilen üç tanesi de bu dörtgen içinde eğik bir çizgi üzerine sıralanmış toplam yedi yıldızdan oluşur. İnsanlık tarihinin yolu, bu takımyıldızı ile bir çok kez kesişmiştir. Neredeyse ilk çağlardan beri her zaman Güneş, Ay, Merkür veya Venüs gibi gözümüzün önündeki gök cisimleri kadar insanlığın dikkatini çekmiştir.

Örneğin neden yapıldığı hala gizemini koruyan ve pek çok spekülasyona konu olan Güney Amerika’da ki Nazca çölünde yere kazınmış çok çeşitli dev figürlerden biri olan örümcek motifinin Orion Takımyıldızının yer küredeki temsili olduğu iddia edilmektedir. Antik Yunan mitolojisine göre Orion, Poseidon’un oğludur. Her zaman köpeği ile gezen büyük bir avcıdır. Yakışıklılığı ve kadınlara düşkünlüğü ile ün salmıştır. Hera’yı kıskandıracak kadar güzel karısını kaybettikten sonra, misafir olduğu Oinopion’un kızı Merope’yi baştan çıkarmaya kalkışmıştı, Oinopion da bunun üzerine onu kör etti. Daha sonra Eos tarafından kaçırılan Orion’u, bakire tanrıça Artemis bir akrebe sokturarak öldürdü. Akrep, ödül olarak burçlar arasında yerini aldı. Orion’a gelince, o da gökyüzünün karşı yanında bir takım yıldız haline gelmiş; köpeği ise Sirius yıldızı olmuştur. Sirius’un aynı zamanda Köpek Yıldızı olarak da anılması bu sebepledir.

Bir başka coğrafya, Hindistan’da ise Orion Takımyıldızı Zaman-Adamı anlamına gelen Kal-Purush olarak bilinir.

Bu yıldız kümesinin en güçlü motif olarak kullanıldığı kültür, eski Mısır medeniyetidir. İnanışa göre Gök Tanrıçası Nut, Osiris ile Seth adlı iki erkek tanrıyla, İsis ve Nephthys adlı iki kardeşi dünyaya getirir. Osiris, hem tanrı hem de insan olduğu için Mısır’ın ilk kralı olmuş, kız kardeşi İsis de onun eşi olmuştur. Osiris iyi bir yönetimle, insanlara dini ve uygarlığın sanatlarını öğretmiş, Mısır’ı zenginleştirmiştir. Ancak, kralın kardeşi Seth bir komplo kurarak, onu öldürür. Vücudunu parça parça doğrar ve Mısır’ın dört bir yanına saçar. Bu sırada Osiris ve İsis’in tahta geçecek bir velihatları yoktu. Ancak İsis kendi sihir gücüyle kocasının vücudunun parçalarını gizlice toplar; bir araya getirip Osiris’in vücudunu yeniden oluşturur, böylece ilk mumyayı yapmış olur. Mısırlıların mumya kültürünün kaynağının bu olay olduğu bilim adamlarınca kabul edilir. İsis, yeniden hayata dönen Osiris ile cinsel ilişkiye girerek hamile kalır. Osiris, kendisi için geçici ve kısa süreli bu olaydan sonra, bir yıldız varlık haline dönüşür. İnanışa göre, Orion Takımyıldızı böyle oluşur.

Eski Mısırlıların Orion ile ilişkileri bununla sınırlı değildir. Örneğin Keops ve Kefren isimli dev piramitleri ile beraber bu piramitlerin tepe noktalarından geçen eksenden az kaçık şekilde inşa edilmiş küçük Mikerinos piramitleri de bu takımyıldız ile ilişkilendirilmektedir.

Maya Takvimi ve Bilincin Evrimi: 21 Aralık 2012'de Maya Piramitlerindeyiz

Bu geziye gitmeyi çok isterim. Hayırlısı bakalım. :))

Maya Takvimi ve Bilincin Evrimi: 21 Aralık 2012'de Maya Piramitlerindeyiz: 21 Aralık 2012 Maya Takviminin bu çok gizemli tarihinde Fatih Keçelioğlu ile Meksika & Guatemala Maya takviminin neden 21 ...

30 Temmuz 2012 Pazartesi

Güneş Patlamaları ve Epifiz Bezi

1998′de New Scientist’te yayınlanan bir çalışmaya göre, Güneş patlamaları ve insan biyolojik etkileri arasında direkt bir bağlantı var.

Güneşten gelen yüklü parçacıkları insana aktarılmasını kolaylaştıran iletken, Dünyanın iklimine yön veren aynı iletkendir – manyetik alan. Hayvanlar ve insanlar onları çevreleyen manyetik bir alana sahipler – Dünyayı koruyucu olarak çevreleyen manyetik alan gibi.

1948′ten 1997′ye kadar, Rusya’daki Kuzey Endüstriyel Ekoloji Problemleri Enstitüsü geomanyetik aktivitenin bu yılların her birinde üç mevsimsel zirve gösterdiğini buldu (Mart’tan Mayıs’a, Temmuzda ve Ekimde). Her zirve Kirovsk şehrinde endişe, depresyon, bipolar hastalığı ve intihar vakalarında artışa karşılık geldi.

Güneşten gelen elektromanyetik aktivite elektronik cihazlarımızı ve insan elektromanyetik alanını etkiliyor. Güneşten gelen elektromanyetik yükler ile fiziksel, zihinsel ve duygusal olarak değişiyoruz, bedenimiz uykulu hissedebilir, ama aynı zamanda epeyce enerjilenir.

CME’lerin (koronal kütlesel püskürmeler) etkileri tipik olarak kısa ömürlüdür ve başağrısını, kalp çarpıntılarını, ruh hali değişkenliklerini ve genel olarak keyifsiz hissetmeyi kapsar. kaotik veya karışık düşünceler ve kararsız, dengesiz davranışlar da artar. Güneş fırtınaları duygularımızı tahrik edebilir ve duygularımızın hem iyi tarafını hem de kötü tarafını maksimuma çıkartabilir – buradaki nokta bunun farkında olmaktır.

Beynimizdeki epifiz bezi de elektromanyetik aktiviteden etkilenir, elektromanyetik aktivite epifiz bezinin aşırı melatonin üretmesine neden olur, melatonin uykuya neden olabilen bir hormondur, ama ayrıca bazı insanlarda ters yan etkiler olduğu da bilinmektedir.

Epifiz bezimiz güneş fırtınaları – elektromanyetik aktivite – sırasında aşırı melatonin üretir. Melatoninin bir çok biyolojik etkileri melatonin alıcılarının aktivasyonuyla üretilirken, diğerleri yayılmacı ve güçlü bir antioksidan rolünden dolayıdır, nükleer ve mitokondrial DNA’nın korunmasında özel rol oynarlar.

Epifiz bezine ayrıca üçüncü göz adı verilir ve üçüncü göz içsel göz olarak bilinir. İçsel alemlere ve yüksek bilinç alemlerine götüren kapı olarak bilinir. Üçüncü göz çoğu zaman vizyonlar, duru görü, önsezi ve beden dışı deneyimler ile ilişkilendirilir.

Çoğunuzun bildiği nedenlerle insanlar epifiz bezlerinin kireçlenmesine eğilimlidir.

Kainatı Güçlendirmek

Tanrı dedi ki:

Kimse vericiliğiniz ya da vericilikten yana olmanız nedeniyle size itibar sağlamak, hürmet göstermek zorunda değildir. Buradaki mesele itibar değildir. Vermektir, vericiliktir. Verilecek şeylere sahip olduğunuz için mutlu olun ve verin.

En kısa şekliyle özetlersek hayat sizin etrafınızda dönmez, sırf sizinle alakalı bir şey değildir o. Bir başka şekliyle de söylersek hayat tamamen sizinle alakalıdır ve sizin etrafınızda dönmektedir ama vermeniz gerekenleri, bu maksatla sizin olanları vermek de size düşmektedir. Kendi kalbinizi hareket ettiren, ona yön veren sizsinizdir. Diğerleri onun yargıcı da hakimi de müdürü de değildir. Neyi, nerede ve ne zaman vereceğinizi söylemekse bir başkasına düşmez hiç.

Sizin yerinizde olmayan, kendisini sizin yerinize koyamayan insanlar ne yapmanız, ne kadar ileri gitmeniz ya da gitmemeniz gerektiğini bildiklerine inanabilirler; bu her zaman olasıdır. Dünya size iyi tavsiyelerde bulunabilir de bulunmayabilir de. Lakin aynı zamanda siz kendi kendinizin danışmanısınız, dolayısıyla kendinize kulak verir ve tavsiyeler alırsınız. Siz kendi kaderini bulansınız. Ama kaderinizi bir çırpıda, tek hamlede bulamayacaksınız muhtemelen, çünkü "kader" sınırlı, ucu-kapalı bir şey değil. Yeryüzünde, insan bedeni içinde mukim oldukça kaderiniz bir süreç içindedir, aktiftir. Kaderinizi buluyorsunuz ama ilerledikçe bu kaderi şekillendiriyorsunuz da.

Sevgi sadağınızdaki en büyük, en muhteşem okun hangisi olduğunuzu bilmeseniz de bu sadaktan ok çekmeye devam edin siz. Dünyanın gidişatını ya da bir başkasının dünyasını hangi okun değiştireceğini bilemezsiniz. Başkaları için geçmişte ya da şimdi ne anlam ifade ettiğinizi de hiç bilmiyor olabilirsiniz. Bir başkasının hayatını hangi sözlerle aydınlatacağınızı, bir başkasını hangi sözlerle mutlu edeceğinizi bilemezsiniz. Bir başkasının gözlerine yönelttiğiniz hangi bakışla onun yolunu, gidişatını değiştireceğinizi bilemezsiniz. Hiç bilemeyebilirsiniz. Bilmek zorunda da değilsiniz ama çitin hangi tarafında çalışacağınıza bilinçli olarak karar verebilirsiniz pek ala. Çitin "verici olmak" denilen tarafında mısınız, yoksa "almak" denilen tarafında mısınız?

29 Temmuz 2012 Pazar

Throat Chakra Music / Boğaz Çakrası Müziği



Bugünlerde kendimizi sevgiyle ifade etmek için her zamankinden daha fazla güce ihtiyacımız var.
Bu yardımcı olur diye düşündüm. :))

Dualite ve Üçlü Kuvvet

Hathor Mesajı ~ Tom Kenyon kanalıyla

Dualistik bir evrende yaşıyorsunuz. Bu, bu evrenin temel doğasıdır. Bu, zıtlar prensibi olarak tezahür eder, bu prensipte kuvvetler eşit ve zıt reaksiyonlara sahiptir. Bu, evreninizin fiziğine ve dualistik bilincin kendisinin temel doğasına uygulanır.

Evreninizin bu dualistik doğası içinden geçmekte olduğunuz Zaman Hızlanmasından etkilenmektedir. Bunun net sonucu dualitedeki veya insan bilincinin kutuplaşmasındaki artıştır.

Uluslar, toplumlar, dinler ve insanlar arasındaki kutuplaşmış çatışmalar yükselişte. Gezegensel ve galaktik enerjiler artarken, işlerin bu talihsiz durumu beklenmektedir.

Mesajımız artan kutuplaşmanın zorluklarından geçmek için bir strateji ile ilgilidir. Aslında sosyal gruplarınızın bazılarında bir tür düşmanlık ve durumların kutuplaşmış görüşleri olduğunun zaten keşfetmiş olabilirsiniz.

Önerdiğimiz stratejiye Üçlü Kuvvet adı verilir.

Bu, spiritüel üstatlığın bir niteliğidir ve kutuplaşmadan çok daha büyük etkinlik ile geçmenizi ve kutuplaşmanın ve çatışmanın dramalarına “yakalanmanın” zıttı olarak arzu ettiğiniz şeyleri tezahür etmenin daha büyük olabilirliliğini sağlayacaktır.

Prensip basittir. Bir insan varlığı olarak insanlara veya durumlara çekilmeye ya da onlar tarafından geri itilmeye eğilimlisiniz. Bu çekilme veya itilme eğilimi çoğunlukla bilinçsiz bir eylemdir.

Biriyle karşılaşıp ona çekildiğinizi hissedebilirsiniz ve çekimin derinliği veya yoğunluğu o kişi ile ilgili diğer bilgileri silmenize neden olabilir. Benzer şekilde, ister sosyal, siyasi ya da dini olsun etrafınızda durumlar ortaya çıkarken, o belirli durumun sizin için “doğru” olup olmadığını belirlemeye yardımcı olacak başka bilgiler olmadan bu durumlara çekildiğinizi görebilirsiniz.

Aynı şey geri itme için de geçerlidir. Birileri veya bir durum tarafından itildiğinizi görebilirsiniz ve benzer şekilde, itilmeyle özdeşleşirsiniz, böylece yardımcı olabilecek diğer bilgilerden kendinizi yoksun bırakırsınız.

Yukarı Bakmayı Öğrenmek

Işık Fenerleri ~ Yuvadan Hatırlatmalar
15 Mayıs 2012
~ Yukarı Bakmayı Öğrenmek ~
Steve Rother tarafından aktarılmıştır.

Yuvadan Selamlar
Biz bu sözleri sarf ederken bu odadaki titreşim, Yuva’nın titreşimdir, sevgili varlıklar. Bu sözcükleri işittiğinizde, sırada neyin olduğunu tahmin edersiniz ve bir mucize olmasını beklersiniz. Yaratıcılar bir mucize bekledikleri an, bir mucize yaratırlar. Yapmanız gereken tek şey bu noktadan ileriye bir adım atmaktır. Doğum konusundan bahsetmeyi oldukça ilginç buluyoruz çünkü perdenin iki tarafında da ve her iki geçiş de – doğum ve ölüm – çok büyük bir öneme sahiptir. Dünya gezegeninde, ölüm geçişinden korkuyorsunuz ancak doğum geçişini ise kutluyorsunuz. Bunda herhangi bir sorun yok, sevgili varlıklar, sadece anlayın ki perdenin öbür tarafında ise bizim için bu durum tam tersidir. Bizim için en zor geçiş doğumdur çünkü bir ruhun ayrıymış gibi davranması demektir. Fakat yeni bir bebek dünyaya geldiğinde hissettiğiniz mutluluğu düşünün, işte sizin ölüm adını verdiğiniz süreçle yeni bir ruhun Yuvaya dönüşünde bizim hissettiğimiz mutluluk da aynen öyledir. Ruhlar bize geri döndüğünde ve bunu Yuvada kutladığımızda, onlara daha fazla bilgi toplamak üzere bir sorumluluk verir ve yeni bir yolculuğa göndeririz.
Parçacık Akım Teorisi
Sevgili varlıklar, bugün size bizim için çok önemli olan bir şeyden bahsetmek istiyoruz çünkü bu algınızda gerçek bir değişime neden olacak. Bu değişim şu anda yavaş da olsa gerçekleşiyor ancak biz bugün bu konuya dikkatinizi çekerek bu süreci biraz hızlandırmak istiyoruz. Siz yeni enerjiye adım atarken tüm insanlık da değişiyor. Şu anda inşa etmekte olduğunuz yeni dünya, kişisel güç dünyasıdır; bu kişisel güç çağıdır. Bu sizin için, enerjileriniz ve yetileriniz için yeni bir sorumluluk anlamına geliyor: hepsini Dünyaya getirmelisiniz. Anlatmaya çalıştıklarımızı örneklendirmemize izin verin; basit bir parçacık akımını anlamınıza yardımcı olabilir. Kar tanelerini düşünün. Örneklememizde bunu kullanacağız çünkü çok kısa süre önce Koruyucu ve Koruyucunun Koruyucusu, Amsterdam’da arabada giderken daha önce hiç deneyimlemedikleri derecede büyük bir kar fırtınasına yakalandılar. Kendinizi bir an için o arabada hayal edin ve o kar fırtınasının ortasında araba kullanırken tuhaf bir şey göreceksiniz. İşte bu noktaya dikkatinizi çekmek istiyoruz. Karlar yukarıdan düşer. Ancak arabadayken sanki kar taneleri karşıdan tam üstünüze geliyor gibi görünür. Yani kendinizi sürekli üstünüze gelen bir kar tanecikleri akımının içinde araba kullanırken hayal edebilirsiniz. Bu benzetmeyi alıp hayatınızda kullanmak istiyoruz ki böylece bu parçacık akımı geldiğinde bu benzetmenin farklı yönlerini size gösterebiliriz.

18 Temmuz 2012 Çarşamba

Hikaye budur işte

Tanrı dedi ki:

Hayat böyledir, hayat budur işte. Okumakta olduğunuz büyüleyici bir romandır o. İçinde kaybolursunuz. Karakterler gerçek bir hale gelirler, çok ama çok gerçek olur onlar; ısrarcı ve talepkar olurlar. Genellikle de farklı amaçları gözetirler yani böyle görünür ve siz de sayfaları çevirmeye devam edersiniz. Ne olduğunu görmek için hep bir sayfa daha çevirirsiniz. Neler olacağını hep önceden bilmek istersiniz. Sizi cezbeden bir şey daha vardır. Şimdide neler olduğunu bilmek istersiniz ve bunun sonrasında ne olacağını da.

Ve sonra roman biter. Bu romanda çevirecek sayfa kalmaz artık. Siz romanın devam etmesini istersiniz. Çünkü tüm karakterlerle sıkı bağlar kurmuşsunuzdur. Ne olacağını kesin bir şekilde bilmek istersiniz ama mevcut haliyle bu kitap bitmiştir artık. Tutunduğunuz halatın koptuğu ve uçurumdan aşağı düştüğünüz hissini yaşayabilirsiniz; lakin hikayenin her nasılsa başka bir yerlerde devam ettiğine dair çekici, hoş bir his daha vardır. Ama eldeki bu roman artık sürmemektedir.

Dolayısıyla gerçek hayatınıza; özde, hakikatte ebedi olan yaşamınıza geri dönmek zorunda kalırsınız. Onunla olan işiniz hiç bitmez. Sadece okumakta olduğunuz büyüleyici kitabın son bölümü bitmiştir ve sizin de devam etmeniz gerekiyordur.

Bazen kitabın bir yerde durmasını dilersiniz. Onu bitirmiş olmayı dilersiniz; insanların düşünceleri ve tüm olaylar gözlerinizin önünden geçip gider. Sizin için o kadar gerçek, o kadar gerçektir ki bunlar. Can dostlar, sevgili aile üyeleri veya o kadar da can olmayan dostlar, o kadar da sevgili olmayan aile üyeleri vardır ama üzerinizde izlerini bırakmışlardır ve siz de onların üzerinde iz bırakırsınız.

Neden mi Değişim?

15 Temmuz 2012 Pazar

Mutlu Yaşam Akademisi: Gurdjieff - Dikkat Nasıl Artırılır?

Mutlu Yaşam Akademisi: Gurdjieff - Dikkat Nasıl Artırılır?: Gurdjieff - Dikkat Nasıl Artırılır? Soru: Dikkati nasıl artırabiliriz? Cevap: Kimsenin dikkati yoktur. Amacınız bunu kazanmak olmalı...

Beynin Gizli Güçleri

GİRİŞ / Zihin Gücü Nedir?

Ne düşünüyorsanız, zihniniz o olur. Güç dayanıklılığın bir formudur. Bu kitaptan sonra düşünme yetiniz güçlenmiş olacaktır. Düşünme yetinizi güçlendirmeniz demek temel bir beceriyi başarıyla tamamlamış olmanız demektir; yani bilinçli olmayı. Gerçek benliğinizin, gerçek durumunuzun ve gerçek yaşamınızın tamamen bilincinde olmalısınız.

Etrafınızda zannettiğinizden çok daha fazla şey vardır ve bunun hep farkında olmanız iyi olur. Örnek: Televizyon seyredebilirsiniz ama televizyon anteninizden gelen frekans dalgalarını göremezsiniz. Hoparlörden gelen müziği duyabilirsiniz ama ses titreşimlerini gözlerinizle göremezsiniz. Fiziksel gözlerinizle bu gibi şeyleri göremezsiniz ama bir parçanız bu görünmez şeylerin bilincindedir. “Bir yanınız bu gibi şeylerin farkındadır” derken göremediğiniz şeylerin var olduğuna inanmak realitenizde vardır. Realiteniz bir şeyin detaylarını kurcalamadan da inanabilir ya da anlayabilir, o şeyleri göremeseniz bile onların var olmaya devam ettiklerini bilirsiniz. Bu gibi görünmeyen şeylerin işleyişini anlayamasanız da size garip bir kavram gibi gelmez. İnanç sisteminizde bunu kabul etmek vardır ve bu içinde yaşadığınız gerçekliğin bir parçası haline gelir. Bir kere realiteniz oldu mu,  genellikle üzerinde bilinçli olarak düşünmezsiniz. Peki, neden birçok insan zihninizin görünmeyen titreşim ve frekansları yaydığını kabul etmekte zorlanır? Elektrik kaynaklarından tüm görünmez elektrik frekanslarına inanıyoruz da neden görünmez insan “sesinin” içimizden geçeceğini anlamakta zorlanıyoruz ya da bunu gözden kaçırıyoruz? Zihninizin etrafınızdaki dünya’yı ve olayları etkileyebilecek yeteneğe sahip olduğu bilgisi halen birçok insana garip görünüyor. Ama gariptir ki cep telefonlarının frekans yayıp çevreyi etkileyeceğine inanırlar.

devamı: http://insanveevren.wordpress.com/2011/10/24/beynin-gizli-gucleri/

14 Temmuz 2012 Cumartesi

Dikkat! Foton Kuşağı Etkisindeyiz!

Son günlerde, aylarda, hatta son 3 yıldır limon gibi sıkıldığınızı mı hissediyorsunuz? Geçmişte yaşayıp, hallettiğinizi düşündüğünüz sorunlar farklı şekillere bürünüp dikildi mi karşınıza yine? Halsizlikten konuşmaya mecaliniz mi yok? Kalabalık ortamlara girmekten kaçınıyor, yalnızlığı mı tercih ediyorsunuz? Meditasyonlarınız sırasında odaklanmakta ve  düşüncelerinizi yönlendirmekte zorluk mu çekiyorsunuz? Korkmayın! Depresyonda değilsiniz. Bedeniniz ve ruhunuz yeni bir boyuta uyarlanıyor.

http://indigodergisi.com/2012/07/dikkat-foton-kusagi-etkisindeyiz/

3 Temmuz 2012 Salı

Azami Yararınız

Tanrı dedi ki:

Sahip olduklarınız için şükran duyun. Şükran duygusu hayattaki muazzam bir vasıtadır. Sizi çok uzaklara taşır. Kadir kıymet bilmemek, nankör bir tutum takınmak ise sizi olduğunuz yerde düşüverir. Gümmm!

Şikayet edip yakınmak da sizi bu şikayet ettiğiniz şeye iyice saplanmış halde tutar. Üstüne üstlük size şikayet edecek daha pek çok şey getirir. Şikayet etmek, yakınmak kadir kıymet bilmemektir, nankörlük etmektir. Nankörlük ise şükran duygusundan, bu bilinçten yoksunluktur. Bir araba kazasından ucu ucuna kurtarmış olabilirsiniz ve şükretmek yerine bu olaya mahal verdiğim için Bana öfke duyabilir, daha da ileri gidip inen lastiğinizden Beni mesul da tutabilirsiniz. Hayatınızla ilgili olarak bir söz hakkınız var, bunu biliyorsunuz. Hayatınızda başınıza sarıldığını düşündüğünüz her ne meydana gelirse gelsin bir daha düşünün. Hayatınızdaki olayların sizden bağımsız olarak meydana geldiklerini düşünmek hatalı bir yaklaşımdır. Hayatınıza dair neler yapmam gerektiği konusunda son derece emin ve bencil olduğunuz izlenimine kapılıyorum bazen. Ne yapacağımı gerçekten de Bana söylemek istiyorsunuz yahu!

Şükran duygusu büyük fayda sağlar. Nankörlük ya da değer bilmezlik ise size hiçbir yarar getirmez. Nankörlüğün hiç kimseye bir faydası yoktur ki, ne size, ne dünyaya ne de Bana.

Şikayet edeceğiniz, yakınacağınız hiçbir meseleniz yok demiyorum burada Ben. Dünya şartları dahilinde bakarsak yakınacak şeyler konusunda her zaman için bir bolluk söz konusudur. Lakin şikayet etmek sizin avantajınıza olan bir şey değildir. Yakınıp, şikayet etmenin elzem olduğunu düşündüğünüz şeylerin o uzun listesini biraz daha uzatmak istemedikçe sizin hiç de avantajınıza değildir bu.

Eğer koca bir yığın kirliniz varsa ve bu yığına biraz daha kirli eklemeye devam ederseniz daha kocaman bir kirli yığınınız olur. Şikayetleriniz ise bu kirli yığını gibidir. Ne demeye şikayetlerinizi güçlendirip köklendirmenin arayışına giriyorsunuz ki?

2 Temmuz 2012 Pazartesi

Yükselişte İnsan Bedenini Desteklemek

Dünya Ana ~ Karen Danrich “Mila” vasıtası ile
Ben, Dünya Ana, üzerinde yaşadığınız gezegenin bilinçliliği biyolojik yükselişe eşlik edebilen sayısız beden ağrısı ve acıları veya yorgunluk ile birlikte yükselişte toksin gideme sürecinden söz etmek istiyorum. Çoğu zaman insan çocuklarımın doğasının bu şeylerle ilgili korkuya kapıldığını ve şimdiki tıbbi kurumlardan yardım aradığını görüyorum.

Maalesef, tıp kurumları ve ilgili hekimlerin biyolojik yükseliş ile ilgili bilgileri yok ve bundan dolayı yardımcı olamıyorlar. Bunun yerine akupunktur, masaj, aromaterapinin yanısıra homeopatik veya bitkisel kaynaklardan destek aramanız için sizi yönlendiriyoruz. Bunlar, biyolojik yükseliş sürecine eşlik eden yorgunluk, ağrı ve acı periyotlarında bedeni en iyi destekleyecek olan doğal tedavilerdir.

YORGUNLUK

Yükselişte, beden büyür. Büyümekte olan bir bebeğin uzun saatler uyuması gibi, beden daha büyük bir boyuta yeniden yapılanırken, bu, yükseliş sürecinde de doğrudur. İnsanlık altı – sekiz saatlik uykunun yeterli olduğunu kabul eder ve on – on iki saat uyumakta yanlış bir şeyler olduğuna inanır. Yükselişte olanlara bedenlerinin gereksinimlerini karşılamalarını öneriyoruz, bu uzun saatler uyumayı kapsayabilir.

Yükselme seçimi spiritüel bir seçimdir. Bu seçim bedende bozulan ve hastalanan şeylerin yeniden yapılanmasını getirir ve insan bedenlenmesine yeni bir birlik bilinçliliği paradigmasını demirler. Bilinçlilik fizikseldir, ve bundan dolayı farkındalığın diğer seviyesini kucaklamak bedenin biyolojik dönüşümünü gerektirir. Bu adanma yaşamınızı buna göre yeniden düzenlemenizi, ruhsal yolculuğunuzu yaşamınızda büyük önemi olduğunu düşündüğünüz şeylerin üzerine koymayı gerektirebilir.