29 Kasım 2011 Salı

Bono & The Coors - Summer Wine



Biliyorum biliyorum... Kel alaka gibi gelecek. Ama bugünlerde öyle bir ruh hallerindeyim ve içinde "melek" kelimesi geçen her şeye karşı öylesine bir çekim duyuyorum ki anlatamam. Ve bu şarkıdaki meleklerin öpücüklerinden yapılmış şarap fikri beni inanılmaz mutlu ediyor. Şarkı zaten büyüleyici bir şarkı. O yüzden paylaşmak istedim. Müzik ve ses... Bence evrenin temeli ses... Müzik de bunun en güzel ifadesi. Aslında meditasyonlardan birinde, "ses müzik içindir" demişti bir ses. :)))

Kryon 11.11.11 Büyük İnsanlık Uyanışı

Okuyucuya not: Enerjinizin kanallıkta hazır bulunan grupla uyumlanması için, “ŞİMDİ” anında bulunma niyetinizi belirtin.

Kryon ~ David Brown kanallığıyla
11 Kasım 2011, Santiago – Şili
“Büyük İnsanlık Uyanışı”

Selamlar sevgili varlıklar, BEN Manyetik Hizmetten Kryon.

11.11.11’de Santiago’da olmak harika, ve bu kanallık gerçek bir ruhsal buluşmadır. Bu odadaki herkes aynı ruh grubundan; hepiniz yolculuktaki şifacılarsınız ve hepiniz 21 Aralık 2012’deki yeni enerjilere doğru yol almaktasınız. Yaşamlarınızda bir çok değişim olmaktadır; yeni dünya gelmekte ve insanlık uyanmaktadır. Bundan böyle, bu gezegenin bilincinin şu ankinden daha aşağı inmesine müsaade edemeyiz. Bilinç ve teknoloji konusunda kafanız karışmasın; teknoloji sizi ancak sorunlar yaratan bir yola çeker, derin, derin sorunlar.

Sevgi tek yoldur. Onu ne kadar bedenlerseniz, teknolojiye o kadar az gerek duyarsınız. Bedenleriniz güncelleniyor, tıpkı bir bilgisayar güncellemesi gibi, ve siz yeni bir bilinç seviyesine yükseliyorsunuz. Bu odada hepiniz epeyce kişisel gelişim ve içsellik çalışması yaptınız. Yeni dünya gelmektedir sevgililer, ve bu özel bir zamandır. Bu zamanda, eski Yerkürenizle vedalaşıp yeni dünyayı karşılamaya başlayacaksınız, kendi yollarını yürümüş ve sevgiyi bulmuş olan bilinçli erkekler ve kadınların yönlendirdiği bir yeni dünya. Bu bireysel anlamda bir kutup değişimidir; kutuplarınızı negatiften pozitife çeviriyorsunuz ve ne kadar çok içsellik çalışması yaptıysanız, bedeniniz ne kadar uyum içindeyse, bu değişimi o kadar kolay bulacaksınız. Hiçbir şey tesadüf değildir; dediğimiz gibi, siz burada bulunmayı seçmiştiniz ve sevgi yegane cevaptır. Bu gezegen için sevgiye geri dönmekten, evrenle ve Toprak Ana ile tam bağlantıda olmaktan başka cevap yoktur. Çok, çok uzun zaman boyunca, 3600 yıldır, gezegenin bilinci yavaş ama kesin bir şekilde azaldı. Böyle görünmüyor olabilir ama siz Tanrıdan, evrenden kopmuştunuz, ve şimdi tanrısal bağlantınıza geri dönüyorsunuz.

Siz bu tanrısal evrenin sihirli varlıkları olacaksınız ve sihirli bir yol yürüyeceksiniz. Gelen bu yeni dünyanın gelişimi birkaç yıl sürecek; 21 Aralık 2012’de bedeninizde çok net bir enerji değişimi hissedeceksiniz, negatif duyguları sevgiye aktaran çok kesin bir değişim. Bu odada bulunan sizler için bu gayet açık olacak ve yaşamlarınız o günden itibaren değişmiş olacak. Tam olarak bütünlenmeniz biraz zaman alabilir, ama yine de enerjileriniz dönüşmüş olacak, yeni dünyanızı yaratmak için gereken sevgi-temelli enerji mevcut olacak. Daha önce de öğrenmiş olduğunuz gibi, negatif düşünceler ve negatif duygular negatif gerçekliği yaratır. Bir elektrik devresi kapanmış gibi olacak ve bedeninizde bir şekilde negatif enerjiler varsa, yavaşça ama kesin olarak salıverilecekler. Bazıları için bu elektrik devresi şimdiden kapanmıştır, çakralarınız da daima saat yönünde dönüyor olacak, ve yavaş yavaş ama kesin olarak yaşamlarınızı sevgiden yaratmakta olacaksınız.

25 Kasım 2011 Cuma

Pleiades Mesajları 23/11/11




Belli bir yöne itiliyor ya da çekiliyor değilsiniz. Rehberleriniz, melekleriniz ve yüksek benliğiniz yolculuğunuzda size sakince eşlik etmekteler. Girmeye cesaret ettiğiniz her yol her zaman sizin seçiminiz oldu ve biz yükselmiş diyarlardakiler verdiğiniz her bir karara büyük saygı duyuyoruz. Farkında olsanız da olmasanız da karşınıza çıkan her kavşakta bir seçim yapmaktasınız.

Bugün yeni bir gün ve macerayı seven bir yolcu olarak yeni günle yapacağınız yeni seçimler var. Biz, önünüzdeki süreci görebiliyoruz. Siz de bizim olduğumuz yerden bakabilseniz belki zaman zaman başka seçimler yapardınız. Yaptığınız seçimleri doğru, yanlış olarak düşünmek yerine eğitiminiz için gerekli deneyimler olarak görmeye çalışın. Bu deneyimler sayesinde amacınıza, yüksek boyutlara süzülen kartallarla birlikte uçmaya daha da yaklaşıyorsunuz.

Birçoğunuz yakında bu rüyanızı gerçekleştireceksiniz ve uzun, zorlu yıllar boyunca kazandığınız deneyimler bunu alın terinizle kazandığınızı size gösterecek en önemli kanıtlar. Çevrenizde gerçekleşen değişimleri büyük felaketler olarak görmemeye çalışın. Daha önce de defalarca söylediğimiz üzere yükseliş herkes tarafından farklı şekillerde deneyimlenecek. Yeni yaratılmış verimli topraklardan yepyeni şeylerin köklenip filizlenmesi için önce eski yöntemlerin yıkılması, çökmesi gerek çünkü.

Bu değişimleri hep hayal ettiğiniz, arzuladığınız yaşama kavuşmanız için çalan bir kalk borusu olarak alın, kabul edin. Bu gerçek olamayacak kadar güzel mi geliyor kulağa? Buna değmeyeceğinizi mi düşünüyorsunuz? Yaratıcının hediyelerine layık olmadığınızı düşünmeniz bir şekilde ayrılık illüzyonuna kanıyor olduğunuzun bir göstergesidir. Sizi kısıtlayan bu sanal inanışlardan kurtulmanın ve yaratıcının sizi çok sevdiğini ve yarattığı her şeyden zevk almanızı istediğini hatırlama zamanı geldi de geçiyor bile. Zaman geldi. Gerçek olamayacak kadar güzel diyebileceğiniz hiçbir şey yok.

22 Kasım 2011 Salı


Tam bir birliği aradığımız ama bulamadığımız ve bunun acısını çektiğimiz onca yaşamdan sonra, zaman bu zaman. Kapılar açıldı. Gidip almak bize kaldı. Artık koşulsuz sevgiye geçiş yapabiliriz. Daha önce çok çok az insan başarabildi bunu. Ama artık, hepimiz başarabiliriz. İçimizdeki fitil ateşlendi bir kere. Şimdiye kadar hayal edebildiğimiz her şey gerçek oluyor. Sakince, nefes al ve ışığı çek içine. Bırak tüm varlığına aksın. Evrene ve ötesine genişlediğini göreceksin. Sen her şeyi yaratan kaynakla "bir"sin.

Melchizedek 22.11.11

Size hitap ederken dikkatinizi özünüze odaklayarak başlamak istiyoruz. Her birinizin içinde bu dünyaya geldiğiniz ilk günlerden beri sizinle olan bir kristal öz bulunmaktadır. Bu öz, dualite ve zıtlıkların olduğu bu dünyada yaşanabilecek tüm deneyimleri yaşadı ve süreç içinde, yolda yönünü kaybetti. Bu yaşamınızda, her biriniz içinizdeki ışığı hatırlama yolundasınız ve artık içinizdeki ilahi öz yaşama açılıyor.

Her biriniz muhteşem yaratıldınız ve artık size çok yardımcı olacak ve şifalandıracak şekilde ruhunuzun armağanlarının ortaya çıktığı bir zamandasınız. Çevrenizde, hem kendi özel hayatınızda hem de dünyada olan olayları gözlemlemeye başladığınızı görüyoruz. Yaşamınızdaki olayları nasıl yarattığınızı ve inançlarınızın çevrenizdeki insanlar ve biyolojik aileleriniz vasıtasıyla gerçekleştiğini görüyorsunuz. Onlar, sizin uyanmanız, kendi gücünüzü ve özgürlüğünüzü elinize almanız için rollerini mükemmel bir biçimde yerine getirerek size yardım etmek üzere buradalar.

Yaşamınızdaki her insan bir çok durumda, olayda size öğretmenlik yapar, sizin de onların yaşamında ruhlarının açığa çıkması ve tekamülü için belirli bir rolünüz vardır. Böylelikle çevrenizi saran büyük gizemlere uyanmak için sizi harekete geçirecek şeyleri hatırlamanız, öğrenmeniz için karşılıklı olarak birbirinize sevgiyle hizmet edersiniz. Çok yol kat ettiniz sevgililer, kendi hakkınızı teslim etmeye zaman ayırın ve başarınızı kutlayın. Altı ay önce dahi şimdi olduğunuzdan ne kadar başka bir insandınız.

21 Kasım 2011 Pazartesi

ŞİMDİ! Geçmişle yüzleş, ŞİMDİ! Yeniden geleceğini YARAT!

Geçmişle yüzleş, geleceğini yarat!

Geçmişe takılı kalan duygu ve düşünceleriniz yaşama gücünüzü azaltabiliyor. Ama hemen karamsarlığa kapılmayın. Bu durumu değiştirmek için sadece 10 güne ihtiyacınız var.
İşte iyi anıları parlatmak ve kötü hatıralardan kurtulmak için psikoterapist Derek Draper ve klinik psikolog Cecilia d’Felice tarafından Psychologies dergisi için hazırlanan 10 günlük anı egzersizi!

Geçmişini bilmeyen geleceğe bakamaz derler. Sayfalarımızda yer verdiğimiz egzersiz de bu mantıktan yola çıkıyor. O nedenle 10 gün boyunca, çocukluktan beri sizi etkileyen ve bugünkü sizi oluşturan her olayı ve kişiyi ele almanız gerekiyor. Çünkü eğer kendimizi bu eski metinlerde çözebilirsek yeni hissetme, düşünme ve var olma yolları geliştirebiliriz.

10 adımlı bu egzersiz, geçmişin size hükmeden yönlerinden kurtulup iyi bir gelecek kurmanıza yardımcı olacak. Nasıl mı? Zihninizi değişik yollardan düşünmeye cesaretlendirerek. Psikoterapist Derek Draper ve klinik psikolog Cecilia d’Felice tarafından hazırlanan anı egzersizinin her adımını sırasıyla uygulamanız şart.

Geçmiş üzerinde düşünmek ıstırap verici olabilir. Eğer bu çalışmadan dolayı kendinizi çok mutsuz hissederseniz, özellikle de çocukluğunuzda bir travma yaşadıysanız, profesyonel yardım almanızı öneririz ama pek çok insanın da bu egzersizden fayda gördüğünün belirtildiğini not etmek isteriz. Kolay gelsin.

BİRİNCİ GÜN

Yüzleşin

Öncelikle şu an kafanızda dolanan sorunlarınızı alt alta yazarak bir tablo oluşturun. Patlamamak için kendinizi zor susturduğunuz olayları ya da pek önemli olmadığını düşündüğünüz hatta komik bulduklarınızı bile yazın. Bunlar günlük veya genel problemler olabilir. Sonra hemen yanına bunların kritiğini yapın. Aşağıda size yardımcı olması için nasıl bir tablo oluşturmanız gerektiğini göreceksiniz.

Örnek: Önemli bir telefon numarasını kaybettim / Ben salağım
Patronum yaptığım hatayı düzeltmemi söyledi / Neden daima hata yapıyorum
Postaneden almam gereken bir paketi almadım / Çok tembelim

Cennetin Kuşları

İnsanın içini ısıtan harika bir müzik bu. Sevgi ve Işıkla...

Yaşayan Dünya


Earth | Time Lapse View from Space, Fly Over | NASA, ISS from Michael König on Vimeo.

20 Kasım 2011 Pazar

Saf Bilinçte Patlamaya Hazır Bir “Aşk” Volkanı

Ne zaman olacak? Bu yeni volkan nerede patlayacak? Neden şimdi?

Diyorsun ki: “Neden Şimdi?”… Biraz daha, birkaç yüz yıl, birkaç yaşam süresi daha cahil kalsaydım ben… Farkına varamadığım bu hapishane içinde “mutlu” olsaydım… Olsaydım! Bırak bütün oyuncaklarım, sahip olduklarım, param, dalaverelerim, güç saydıklarım, korkularımla “olayım”!

Soruların var: “Bu geri zekalı uzaylılar ne zaman kendilerini gösterecekler peki? Ne kadar acı çektiğimizi görmüyorlar mı? Uzaylılar, uzaylılar, hadi bize bir hediye verin. Bir değişim oluversin…”

Tereddütlerin var: “Kendilerine tanrı diyen bu yaratıklar da kim? Anne tanrı, baba tanrı, yok efendim anne/baba tanrı? Hangi illüzyondan geliyor bunlar? Bu laflarla kimi kandırıyorlar? Kendilerini tanrı mı sanıyorlar yani?”

Sormaya devam ediyorsun: “Hangi tarih?.. Bana tarih falan vermeyin çünkü bıktım artık boyuna her şeyin açığa çıkacağı tarihlerin değişmesinden. Ben, eski yalnız ve mutsuz hayatıma dönmek istiyorum. O zamanlar…

… Her gün ne olacağını bilirdim. Aynen Fenerbahçe’nin bu hafta kiminle maç yapacağını bildiğim gibi. Her ay ne kadar maaş alacağımı bildiğim gibi. Aynen tek derdimin zamanı gelince düzgün bir emekli maaşı alabilmek olduğunu bildiğim gibi.

Evet ya, o zaman her şeyi bilirdim. Ama şimdi hiç biri yok. Bütün o kendini güvende hissetme duygusu, yalan yanlış da olsa yarın ne olacağını, mevsimine göre, moda neyse nasıl giyinmem gerektiğini bildiğim günler geride kaldı. Önceden belirlenmiş, 40 yıl çalışıp çaresizlikle “ne yapacağım şimdi” diye sorarak emekli olduğum ve bir sürü hastalıkla hayattan 2-3 yıl keyif almayı dilediğim günler.

Aile Konstellasyonu ve Her Şeyin Bizim Seçimimiz Olması Meselesi

Daha önce Aile Dizimi/Aile Konstelasyonu çalışmalarından bahsetmiştim. Ocak'ta bu sistemin eğitimini almaya başlıyorum ve bunun için çok heyecanlıyım. Belki hikayeleri sevdiğimden belki de bir başkası olmayı deneyimlemeyi büyüleyici bulduğumdan bu çalışma beni çok ama çok etkileyen bir çalışma. Aslında hepimizin "bir" olduğumuzun, herkesin benzer şeyleri farklı hikayelerle yaşadığının, zamandan ve mekandan bağımsız varlıklar olduğumuzun da en güzel kanıtı bence. Herkesin yaşaması gereken bir deneyim diyorum ve mutlaka tavsiye ediyorum.

Geçen gün hocamız Göksel Karabayır ile (kendisi gerçekten mükemmel, sevgi dolu bir insan) konuşurken, "her şeyin bizim seçimimiz" olduğu konusuna geldi laf. Baştan beri her şeyin tamamı ile bizim seçimimiz olması, ailemizi, hayatımızdaki önemli seçimleribaştan yaptığımızı, başlangıç, bitiş ve aradaki keskin dönüşleri baştan seçtiğimizi ve bu yaşama doğduğumuzda yine her an bir seçim yaparak o yaşamı şekillendirdiğimizi söylüyoruz. Yani aslında olacak ana olaylar, ana yaşam amacımız ya da bu yaşamda deneyimleyeceğimiz temel konular baştan belli olmak şartı ile bunlara nasıl yaklaşacağımız ile ilgili seçimleri her an yaparak sonsuz potansiyellerden birine doğru ilerliyoruz diye konuşuyoruz. Peki ama bazen gerçekten biz ne kadar kendi hayrımıza olacak seçimi yaptığımızı düşünürsek düşünelim sanki bir bataklıktayız ve çıkamıyoruz gibi hissettiğimiz olmuyor mu? İşte bu noktada Göksel Hoca'nın söyledikleri benim kafa karışıklığıma yeni bir bakış açısı getirdi.

Sistem yani tüm bu yaratılan sistem düşündüğümüzden daha karmaşık bir sistem. Buna çapraşıklık anlamında değil de komplike bir yapı anlamında bakalım. Evet seçimler bizim ama bir yandan da aile sistemi içerisinde nesilden nesile aktarılan, bize ebeveynlerimiz yolu ile geçen travmalar da var. Ve bizler, bunların hiç farkında olmadan, bu tıkanıklıklar ile yaşayıp, hiç çözemediğimiz bir yün yumağına takılmışız gibi hissedebiliyoruz. Bu yüzden sisteme girip, bunların enerjisini temizlemek önümüzde yepyeni yollar açılmasına fırsat verebilir. Ata yapar evlat öder girdabından kurtulmak işten bile değil yani.

Seçim tabii yine bizim. İçimizdeki blokajları, bilinçaltımızdaki kayıtları temizlemek için bir çok yöntem var. Kaldı ki yöntemi içimize döndüğümüzde kendimiz zaten bulabiliriz. Belki de bilinen hiç bir yöntem, hiç bir kural ya da kaide ile değil sadece kendi iç sesimizle yapacağız bunu. Örneğin nefes muhteşem bir yöntem. Nefes neyin nasıl ve ne zaman olduğuna bakmaz, sadece nefes alarak tıkanıklıkları çözer. Ama benim gibi hikayeleri seviyorsanız kesinlikle Aile Konstellasyonu çalışmasını deneyin derim.

Sevgi ve Işıkla...

Bolluk ve refahımı engelleyen tüm yanlış inanışlarımı şimdi bırakıyorum ve bolluğa kendimi açıyorum. Çevrem tarafından, bilerek ya da bilmeyerek alt ve üst bilincimde oluşturulmuş tüm negatif ve gereksiz kodlamaları, düşünce kalıplarını iptal ediyor, yerlerine bolluk bilincini, sevgiyle yerleştiriyorum. Farkında olarak ya da olmayarak kendimde yarattığım tüm engellemeleri iptal ediyorum. Bolluk akışta olan refahtır. Bolluk akışta olan huzurdur. Bolluk akışta olan sevinçtir, neşedir. Ve Öyledir. 
ŞÜKÜRLER OLSUN
http://www.facebook.com/profile.php?id=100001330905864

19 Kasım 2011 Cumartesi

Gezegen Hizalanmaları ve Bedensel Değişimlere Etkileri

Bugün itibarı ile dünyanın içinde bulunduğu üçüncü boyut seviyesi kainatın görüş açısında bulunmamaktadır. Çünkü enerjisel ve maddesel seviyede realitede olan, bilinç mesafesi olarak kat ettiğimiz yeni dünyadır. Kainatın içindeki tüm seviyeler insanın bilinç mesafesindedir. Her şey bulunduğumuz yerdedir. Huzur da bilincimizde saklıdır, karmaşa da. Ne içerisine gireceğinize seçim yaparsınız. Özgür iradenizle. Huzur yüksek bilinçte mevcuttur, tersi düşük bilinçte. Üçüncü boyutsal realite algısı egonun ilüzyonu ile alakalıdır. Dünyaya baktığınızda gördüklerinizin, şahitlik ettiklerinizin tamamı batışın çırpınışlarıdır. Neyin batışı? Cehaletin. Mantık hesabının. Zihin oyunlarının.

Kainatın bakış açısından en düşük realite seviyesi üçüncü boyuttur. Neden mi? Maddenin tezahüründe mevcut olmayan zihin programını çalıştırdığı için. Zihin tamamen sol beynin egoya tutunması ile çalışır. Gördüğüne inanır, göremediğini yok sayar. Maddeyi tanır, manadan uzak durur. Madde ile ilişkisi sahip olma hırsı ile beden bulur. Sınırı yoktur, kafasına koyduğunu gerçekleştirme yolunda. Bu uğurda, yaradılışında işlenmiş bulunan ahlaki değerleri yok sayabilir. İnsan olmanın temelinde bulunan ayırt etme yeteneğini kaybedebilir. Maddenin aşağısına çekilip, bilincin, idrak etme yeteneğinin bahşedilmediği anti-maddeye dahil olabilir. Bu boyutsal seviyede sadece enerjisel titreşim mevcuttur. Karanlık maddenin teması ile karanlığı tek gerçeklik olarak yansıtır.

Siz neye dahil olmak istersiniz? Lütfen, özünüzden, kalbinizden, vicdanınızdan, kendinizi tanıttığınız isminizden, utanmayacağınız bir seçim yapın. Varoluş sebebinizin ne olduğunu bilerek seçim yapın. Dünyaya maddenizi dolaştırmaya gelmediniz. Gezmeye, tozmaya eğlenmeye, kök çarkınızı tatmine gelmediniz. Acı çekmeye de gelmediniz. Başınıza gelenleri doğru okumaya ve yanlışları tekrarlamamaya geldiniz. Ders almaya. Öğrenmeye. Doğruyu bulmaya. Deneyimleyerek, saadet yolunu bulmaya.

Yaşamınızı her türlü gözden geçirin şimdi. Kalbinizi yoran, zorlayan, üzen ne varsa kelimeler olarak dilinizden dışarı çıkarın. Söylenmedik kelamınız kalmasın. Vicdan muhasebesi bırakmayın. İlgili kişilere iletin. İfade edin. Ağlayın, af dileyin. Lütfen ertelemeyin, kalbinizin üzerindeki siyah perdeyi sağ elinizle kavrayıp yırtın atın. Özünüzdeki altın ışığı ortaya çıkarın. Öz varlığınızda mevcut olanlara sahip çıkın. Bunu ne ölçüde başarabilirseniz, şu andaki göksel yayınları alma gücündesinizdir. 19.11.2011 itibari ile içinde bulunduğumuz güneş sistemi, üçüncü boyutu sona erdirip, yeni insan ve dünyasının programını çalıştıracaktır.

Bilinçaltının Özellikleri

Berna Hoca'nın bloğundaki bu yazı bilinçaltımızla ilgili çok faydalı ipuçları veriyor, okumanızı tavsiye ederim.
http://www.bernaozcandemir.com/bilincalti-konulari/bilincaltinin-30-temel-ozelligi
Sevgi ve ışıkla...

15 Kasım 2011 Salı

Düşüncelerin, Sözlerin Yaratıcılığı Üzerine...

Facebook'ta bir grubumuz var. Dünyanın farklı yerlerinden uyanma yolundaki dostlarla deneyimlerimizi paylaşıyoruz. Bir tartışma gidiyor bu akşam ben de düşüncelerimi burada sizinle paylaşmak istedim...

Artık düşüncenin yaratıcılığı çağına girdik. Düşünün ve olacak! Ve hızla olacak. Bu kadar basit. O yüzden düşüncelerinize dikkat edin, gözlemleyin ve değiştirin. Enerjinizi pozitife, sizi ve yaşamınızı en yüksek potansiyelinize ulaştıracak olana konsantre olun. Azıcık "mış gibi" yapın...

Hepimiz daha özgür, daha adaletli, daha huzurlu, daha mutlu yaşamlarımız olsun istiyoruz. Bunu sadece kendimiz için değil, herkes için, tüm dünya için istiyoruz. Bu çok güzel! Ama önemli bir kaç nokta var:

- Tüm dünyanın derdini üzerinize almayın. Unutmayın, hepimiz bir bütünün parçalarıyız ve herkesin deneyimi kendinin deneyimi. Siz sadece kendi deneyiminize konsantre olun. Dünyadaki insanların açlığı, sıkıntıları, savaşları, acıları, aileniz, arkadaşlarınızın dertleri, sıkıntıları için acı çekmek değil, sevgi dolu dualarınızı, enerjinizi gönderin. Yapabileceğiniz en faydalı şey bu. Hiç bir şeyi sahiplenmeyin, o sizin acınız olur.

- Kendiniz için çok para sahibi olmayı seçin, buna layık olduğunuza inanırsanız, paranın eşit dağılımına da bir katkınız olur, herkes çok paraya layık olduğuna inanır ve paraya ulaşırsa, paranın %99'unu %1'lik bir kitle elinde tutamaz, öyle değil mi? Çünkü onlar bu inançla bunu yapabiliyorlar. Bizi binlerce yıldır kontrolleri altında tutan güç odakları zihin kontrolü ile ve düşünceleri ile istedikleri her şeyi hayatlarına çekebileceklerini çok iyi bilen insanlar. İnanın böyle. Öyleyse siz de onlardan olun ki dağılım gittikçe dengelensin.

- Odak noktanız kalbiniz olsun. Yüreğinizdeki gerçeği herkese ama herkese ve her ne olursa olsun söylemek için cesaretinizi toplayın. Aile, arkadaş, iş arkadaşları herkes ama herkes buna dahil. Aman üzülmesin, kırılmasın, aman onu kaybederim, ah yalnız başıma ne yaparım, bu dertleri, korkuları bir kenara bırakın. Korku gelirse hemen onu kaynağa geri yollayın. Siz korkunuzu şifalandırıp konuşmaya başlayınca herkes de saygı duyacak, emin olun. Korku ile konuşunca zaten korktuğunuzu çekersiniz kendinize.

Daha güzel bir dünyayıp hep birlikte yaratacağız. Hepimiz kişisel deneyimlerimizle...
2012 bir son değil, tam tersine muhteşem bir başlangıç. İlk ve önemli bir adım. Daha aydınlık günler için.
Siz karanlık güçlerin kontrolündeki medyanın, dizilerin, kitapların, gazetelerin felaket senaryolarına kanmayın. Onlar tüm insanlığı yıllardır korkutarak uyuttular. Depremler olacak, içimiz sallanıyor, çalkalanıyor, zihnimiz karmakarışık, deprem nasıl olmasın? Savaşlar da olacak, ölümler, yıkımlar. İçimizde ne varsa dışımızda o olacak. Ama ne zamanki hep birlikte kendi ışığımızla kendi karanlıklarımızı, karmaşalarımızı halledeceğiz bunlar da yok olacak. Akışa güvenin.

Yılmak yok, yorulmak yok. Sevgiyle devam...

12.11.2011 Bizim İçinde Bulunduğumuz Haller ve Ne Değişti?

12.11.2011 bizim içinde bulunduğumuz haller, ne değişti

13 Kasım 2011 Pazar

11.11.11 Deneyimlerim / 11.11.11 Experiences

(please scroll down for the English version)

11.11.11 günü benim için büyük heyecan verici bir gün oldu. Nedenini tam açıklayamıyorum, belki büyük bir şeyler olacağını hissettiğimden, belki yıllar sonra ilkokul 1. sınıf defterimin en arka sayfasına o birinci sınıf çocukluğundaki yazımla 11 (on bir) 11 (on bir) 11 (on bir) yazdığımı tam da 10 Kasım günü keşfettiğimden, belki de bir mucize beklentimin gittikçe bir çığ gibi büyüyor olmasından.

O gün işe gitmemeyi tercih ettim bir kere. Sabah kalktım; Ayşe Ablam'la güzel bir kahvaltı ettik. Ayşe Ablam, 30 yıla yakındır tanıdığım, annemin de benim de yardımcımız ama bir yardımcıdan çok bir dost, yoldaş, bir melek; benim annem kadar yakın bir sevdiğim. Genelde bana Cuma günleri gelir ama bir önceki akşamdan gelir, birlikte televizyon seyrederiz, yemek yeriz, muhabbet ederiz, spiritüel konuşmalar yaparız. Kendisi 5 vakit namaz kılar, hiç okula gitmemiş, doğru dürüst okuma yazma bilmez ama o kadar aydın, o kadar bilgedir ki beni her zaman şaşırtır, güldürür, bilmediğim şeyler anlatır. Neyse birlikte kahvaltı ettik, sonra bir komedi dizisi seyrettik, bol bol güldük, güne güzel bir başlangıç yaptık. Kendisine bir önceki günden durumu anlatmıştım, bu günü ibadetler geçirelim kararı almıştık. Ben saat 10 buçuk gibi, özenle hazırladığım yatak odama çıktım. Kocaman bir minder, mumlar, tütsüler, bilgisayarım ve kocaman kolonlarla odamı düzenlemiştim. Saat 11:11 civarını da meditasyonla ve dünyanın, çevremin, kendimin iyiliği için dualarla geçirdim.

Tom Kenyon'un tavsiye ettiği epifiz bezi aktivasyonunu yaptım. 7 kere üst üste bunu dinledim sonra da yarım saat kadar merkezlenmiş kaldım. Bedenimde yoğun bir enerji akışı hissettim, kendimi bedenimin dışında çok daha büyük bir varlık olarak gördüm, deneyimledim diyebilirim. Bu meditasyonu bayağıdır yapıyorum ve her seferimde gerçekten epifiz bezinin olduğu bölgede büyük bir hareketlilik oluyor.

10 Kasım 2011 Perşembe

11-11-11 Enerji Dalgasını Demirlemek

Aşağıda, 11-11-11 enerji dalgasını demirleme deneyiminizi desteklemek için kullanabileceğiniz bir uygulama bulunuyor. Sevgili Esra Tan'ın çevirisi ile bence yarın için muhteşem bir deneyim olabilir. Biliyorum yarın için bombardıman yaptın diyebilirsiniz ama yüreğinizin doğru bulduğunu yaparsınız nasıl olsa. :))

---

Başmelek Metatron'u, rehberlerimi, melekleri ve başmelekleri ve onların yanı sıra tüm ışık varlıkları, sevgilerini paylaşmaları ve 11-11-11 enerji dalgasını demirlemeye yardım etmeleri için çağırıyorum. Lütfen beni sevginiz ve yüksek titreşimli ışığınızla kuşatın ve yıkayın.

Başmelek Metatron'u önümde, Başmelek Rafael'i (İsrafil'i) solumda, Başmelek Gabriel'i (Cebrail'i) sağımda ve Başmelek Mikail'i arkamda durması için çağırıyorum. Başmelek Zadkiel ve Başmelek Ametist de Başmelek Metatron'un diğer tarafında enerjilerini ve desteklerini vererek dursunlar. Varlığımı meleksi koşulsuz sevgi ile coşturun. 11-11-11 enerji dalgasını kabul etmeye hazırlanırken, sevgiyi kabul edip yaymama izin verin.

Işığın ve sevginin Yükselmiş Üstatlarını, etrafımı kuşatmaları, aktivasyonda ve kendi üstatlığımda beni desteklemeleri için çağırıyorum.

Işığın ilahi varlıklarını, yeni enerji dalgası ile bağlantı kurmam ve onu içime çekip içimde barındırmama destek olmaları için çağırıyorum.

Ruhumu, ışığını parlak bir biçimde, varlığımdan bedenime, aurama ve gerçekliğime yayması için aktive ediyorum.

Yarın için öneriler...

Buraya gelirken DNA'mıza yazılı olan kodlar etkisiz hale getirildi. Bu yüzden 3 boyutlu dünya oyununa kendimizi böylesine kaptırdık. Nereden geldik, neden geldik bilemediğimizden ama derinlerde bir yerlerde bunun altında yatan  başka bir şeyler olduğunu hissettiğimizden yıllardır bir cevap aradık. Oysa şimdi anlıyoruz ki o cevabı yıllardır; sadece bu hayat süremizde değil,  binlerce yıldır, binlerce hayat süremizden beridir aramakla meşgulüz.

İşte yarın, 11. boyuttan yani akaşik kayıtların olduğu boyuttan tüm bu bilginin bize indirileceği ve tüm hücrelerimizde kayıtlı kodların etkili hale getirileceği gün. Evet, o yüzden bu kadar heyecanlıyım. Çünkü yarın cennet dediğimiz gerçek evimizin kapıları açılacak ve bütün bilgi geri gelecek.

Tabii bu kadar önemli bir şey, parmak şıklatmak kadar çabuk olabileceği gibi, bir kaç saat, bir kaç gün süren ve yavaş yavaş bilincimizin uyanacağı bir süreç olabilir. Herkeste farklı olabilecek, özellikle de değişim korkusu ile uzayabilecek bir süreç...

Ama çok önemli bir şey var: Asla Korkulacak Bir Şey Yok!
Lütfen sadece kendi özünüze, kalbinize, gelecek güzel günlere ve evrenin o güzel sevgi enerjisine konsantre olun, lütfen. Korku sadecce 3 boyutlu dünyanın bir manipülasyon aracı. Korkulacak hiç bir şey yok. Korkuya ihtiyacımız yok. O bir oyundu. Bitti!

Elbette bu kollektif bir uyanış olduğu kadar bireysel bir seçim yani yine de korkmayı seçip mevcut halinizi devam ettirebilirsiniz, o ya da bu, bunun bir doğrusu yok. Sadece seçim var. Ama ben şahsen, cenneti tercih ediyorum. :)

Yarın için bazı tavsiyeler yazıyorum, faydalı olabilir. Ben yapmaya çalışacağım.

- Öncelikle yarın olabildiğince huzurlu ve sakin kalmaya çalışın. Mümkünse işe gitmeyin. Sessizce evinizde olsanız çok güzel olur mesela.
- Gün içinde güneşe çıkın. Ormana gidin, sahile gidin. Güneş ışıklarının tadını çıkarın. (Yarın güneşli bir gün olmasını seçiyorum!). Bırakın güneş üzerinize parlasın, enerjisinin tadını çıkarın, sizi şifalandırmasına izin verin.
- Yarın, özellikle yarın kalbinizin sesini dinleyin. İçinizden geleni yapın, içinizden geleni söyleyin. Açık olun.
- Yarın, özellikle yarın geçmişi, geçmişten gelen alışkanlıklarınızı, bağımlılıklarınızı, düşüncelerinizi, önyargılarınızı, inançlarınızı, kalıplarınızı ışığa dönüştürün. Bırakın evrenin sevgi enerjisi onları yıkasın. Para, aile, iş, ilişkiler, devlet, hükümet, polis, asker vs. vs. her şeyi bir kenara bırakın...
- Herkesin kendi olmasına izin verin. Özellikle de hoşlanmadığınız insanların davranışlarını etiketlemeyin, kalıplara koymayın. Bırakın özgürce davransın herkes. Hoşlanmadığınız kişilere ışığınızı yollayın, sevgi yollayın.
- Meditasyon yapmanın elbette çok faydası olur. Özellikle de "herkesin ve herşeyin birliği"ne odaklanabilirsiniz. Malum ayrılıktan birliğe giden yoldayız. İyi kötü, güzel çirkin, siyah beyaz.. Hepsi bir. Ayrıca evrenden bembeyaz sevgi ışığının geldiğini, tepe çakranızdan girip tüm bedeninizi ve dış bedenlerinizi, auranızı yıkadığını imgeleyebilirsiniz, hatta hissedeceksinizdir ki bu da süper bir duygu.
- Mümkünse çok ağır yemek yemeyin. Yine mümkünse organik yeyin. Meyve ve sebze ağırlıklı beslenin. Et ve süt ürünlerinden kaçınırsanız iyi olur.
- Çıkıp yürüyün, hatta koşun. Nefes alın. Bol bol derin nefesle bedeni yıkayın. Nefes yaşam enerjisi. Yeni enerjiler damarlarımıza oradan kalbimize gidecek, çalıştırmakta fayda var.

Söylenen o ki, yarın kodlar açıldıktan  sonra 6 saatlik bir uyku iyi gelecek. Bunu da yapmanız iyi olabilir.

Bu güzel günlerde, özümüzle bir, huzurlu, özgür, adaletli, birlik içinde bir yaşam için, el ele verelim.

Derin sevgilerimle...

(tavsiyeler için kaynak: http://www.youtube.com/watch?feature=player_embedded&v=yU8AqGf81yE)

Muhteşem Görsellik. Muhteşem Müzik...

Işık Aktarımı: Hipofiz Boyutsal Uyumlaması

Bu yazıyı yeniden yayınlamak istedim çünkü 11 Kasım - 11:00'da (Türkiye Saati ile 12 Kasım sabahı 07:- 08:00 saatleri arasında) dünya çapında bir meditasyon yapılacak. Buna katılmak isteyenler olabilir. Hatırlatma yapıyorum, yazıdaki meditasyonu 7 kez dinleyip uyguluyoruz sonra yarım saat kadar merkezlenmiş kalıyor, özümüzle bir dünyanın ve kendimizin hayrı için en yüksek potansiyelleri içeren düşüncelerimize odaklanıyoruz.

Ben çok heyecanlıyım, bu özel günün çok büyük bir açılım olacağını ve kendi cennetimizi yaratma yolunda büyük bir sıçrama yaşayacağımızı hissedebiliyorum.

Sevgi, ışık ve bolluk dileklerimle...
---
Hathor Gezegen Mesajı ~ Tom Kenyon kanalıyla

Bizim perspektifimizden yükseliş süreci iki adet birbirine yakınsayan enerji akımı olarak görülebilir.

Birincisi KA bedeninizi, süptil enerji bedeninizi kapsar (eterik ikiziniz veya spiritüel çift). KA’nın titreşim hızını artıran herhangi bir yöntem yükseliş yöntemidir.

İkinci akım fiziksel bedeni ve maddenin ışığa dönüşümünü kapsar. Maddenin ışığa tam metamorfozu çok ileri bir yükseliş formudur ve genellikle sadece epeyce gelişmiş İnisiyelerde görülür.

Ancak, bu metamorfozun tohum şekilleri kendilerini yükseliş sürecinin çeşitli aşamalarında sunabilirler ve sunarlar.

Sizinle paylaşmak istediğimiz ses meditasyonu, endokrin sisteminize spiritüel ışık (boyutlararası ışık) akışını artırmak için bir araçtır. Yükseliş süreci sırasında bedeninizin biyolojik denizini ve içsel realitelerini oluşturan hormonlar bir arıtımdan geçerler. Bu ses meditasyonu, bu yukarıya doğru hareketi kolaylaştırmak için nazik ama güçlü bir alettir.

Meditasyon

Bu uyumlama ile çalışmak için iki yöntem paylaşmayı diliyoruz.

Birincisi yeni başlayanlar, kendi bilincinizin içsel alemlerine aşina olmayanlarınız içindir. İkinci yöntem daha ileri olanlarınız içindir.

Bu yöntemlerin her ikisi de oldukça iyi çalışır. Kendi gelişiminizde nerede olduğunuzu fark edin ve buna göre seçim yapın.

Birinci yöntem

Bu yaklaşımda odaklanmış dikkatinizi endokrin sisteminizin master düzenleyicisi olan hipofiz bezinizin olduğu bölgeye getirirsiniz. Size verdiğimiz önceki Boyutsal Uyumlamaların hepsinde olduğu gibi, işiteceğiniz sesler ışık alemlerindeki dalgalanmaların analogudur (benzeridir) ve dikkatinizi hipofiz bezinin genel bölgesinde tuttuğunuz sürece hipofizde enerjilerin hareketini yaratır. Bu bölge burun köprüsünün yaklaşık 2 cm arkasında yerleşiktir.

11.11.11

Sevgili Arkadaşlar,

İnsanlık tarihinin en önemli ve kritik dönemi içerisindeyiz , 11.11.2011 ‘de bu güne kadar hiç gerçekleşmemiş bir yoğunlukta , ilahi ışık ve nur dünyamıza ve hepimize akmaya başlayacak. Akacak olan enerji dalgaları dünyamızı ve herbirimizi enerjisel anlamada yıkayacak , hücrelerimizin, dnamızın ve genetik kodlarımızın dönüşümünü hızlandıracak , her anlamda bizi daha da çok özümüzle bütünleştirecek bir kutsanma ve kutlama dönemini başlatacaktır. 11.11.11 tarihinde dünya üzerinde var olan her ruhun ışık kodları aktif hale gelmeye başlayacak , izin verdiğimiz ve hazır olduğumuz oranda varlığımızın çok boyutlu vehçeleri çiçeklenerek sonsuzluğa doğru genişleyecektir.

Bu özel zamana girmeden önce duygusal anlamda içinizde çözümlenmemiş ne varsa ; affederek sevgiyle salıverin , geçmiş kırgınlıkarı tamamen geride bırakın...

11.11.11 günü merkezinizde olun ve tüm günü içsel çalışmalarınıza , meditasyona ve tefekküre ayırın...

11.11.11 ‘de akacak olan enerji dalgasının kalp merkezinize akması için niyetlerde bulunun ve bu günden itibaren tamamen kalp merkezli bir hayatı yaşamanızın önünde ne engeller varsa hepsinden özgürleşmek için niyet ve aksiyonlarda bulunmaya başlayın...

Bu süreç boyunca doğada olmak ve içsel çalışmalarınızın bir kısmını doğa ana ile birlikte yapmak çok önemli...

Unutmayın, yapacağınız çalışmaları ve niyetleri sadece kendiniz için değil , tüm dünya ve yaşayan tüm canlar için yapın...

11.11.11 günü boyunca tüm dünyada 1 milyondan fazla insanın meditasyona oturması bekleniyor.

Sabah ve Akşam : saat 11.11’de olacak olan bu meditasyonlara bulunduğunuz yerden katılabilirsiniz...

11.11.11'de Nefes Çalışması

11:11:11 evrenin titreşiminin artacağı bu özel zamanda güçlü niyetlerimizle CUMA 18.30 da Yogarooms'ta "NEFES SEANSI" yapıyor olacagız.

Eski yeniye yer açmak için çökerken Zerafet ve Kabullenme ile Tam BUTUNLUK için niyetlerimizin BIR olması için 11:11:11 de varlığımıza sunulan güzel armağanları almayı seçiyoruz.

Dönüşümden geçerken NEFES' le ışığımızı parıldatarak, merkezlenmiş ve huzurlu kalmak için hepinizi bekliyoruz.

YogaRooms
Bağdat Caddesi
Emek Apartmanı No. 179/1 Kat:3
Selamiçeşme
(Opet’in karşısında)
http://www.yogarooms.com.tr/

Detaylı bilgi ve rezervasyon için (rezervasyon önemle rica olunur!):
Ebru Ergenç - 0532 746 13 56 - ebruergenc@gmail.com
Ceylan Harmancı - 0532 665 77 72 - charmanci@superonline.com

2012 Umut Mesajı

Işığın İşçileri

8 Kasım 2011 Salı

Duyguları Serbest Bırakmak

11.11.11'e yaklaşıyoruz ve özümüzle bir olmak için önümüzde büyük bir fırsat var. O yüzden bu dönemde olabildiğince merkezlenmiş, anda farkında kalmak, olaylara, durumlara ve insanlara Tanrı bilinci ile yaklaşmak bu büyük fırsattan yararlanmamıza da büyük katkı yapacaktır diye hissediyorum. Bu yüzden aşağıdaki çok basit ama etkili çalışmayı sizlerle paylaşmak istedim. Sizi çok şaşırtacağına eminim. Facebook'ta bir arkadaşımız paylaşmış; sayfasının adı "Sonsuz Şifa". O da bir yerden alıntı olarak aldığından kaynağını bulamadım ne yazık ki ama kesinlikle denemeye değer:

-------

Bu yazıda duygularımızı nasıl serbest bırakacağımızla ilgili bir teknikten bahsedeceğim.

Türkiye de pek fazla kişi tarafından bilinmeyen bu basit teknik gerçekten çok etkilidir.

Tekniğin adı Sedona Method ve bu tekniğin kitabı, Ganj Kitap tarafından da Türkçe'ye çevrilmiş durumda.

Bu tekniğin temeli, Özbenlik olarak adlandırabileceğimiz "Gözlemcinin", duygulardan ayrışmasıdır.

Yani Özne olan Gözlemci, Nesne olan Duygulardan ayrışmakta ve bu ayrışma sonucunda duygu otomatik olarak dönüşmektedir.

Buna bir örnek vermek gerekirse,

Gözlemci olan Şuurumuzu, elimiz olarak düşünelim ve duyguları da bir kalem gibi düşünelim.

Elimize bu kalemi alıp sımsıkı tutmak, duygularımızla özdeşleşmenin sembolü olsun.

Duygularımızla böyle bir özdeşleşme gerçekleştirdiğimiz anda, biz tamamen duygu haline geliriz ve bu durumdayken çözüm üretemeyiz ve kısır bir döngü içine gireriz. Oysa duygu ve özbenliğin ayrı olduğunu farkettiğimiz anda, örneğimizden misalle; elimiz açılır ve kalem yere düşer. Özdeşleşme kırılır.

Bu bildiğiniz gibi meditasyon denilen çalışmanın yapmak istediği şeydir. Buna tasavvuf çalışmalarında da Murakabe ismini vermişlerdir.

Sedona Method denilen bu çalışma, bu öğretilerin içeriklerini boşaltıp sadece tekniği geride bırakmıştır. Böylece olayı basitleştirip herkesin kullanabileceği bir şekle sokmuştur.

1- Rahatsız olduğunuz bir durumu hayal edin, bu duygunun ortaya çıkmasını sağlayacaktır.

Örnek olarak "kıskançlık" duygusunu ele alalım.

Sevgilinize birisinin ilgi gösterdiğini hayal ettiğinizde kıskançlık duygusu ortaya çıkacaktır.

Duygu ortaya çıktığında bunu vücudunuzun neresinde hissettiğinize dikkat edin.

3 Kasım 2011 Perşembe

Pleiades Mesajları 1.11.11



Pleiades'li dostlarımızın son mesajı yukarıda. Müzik çok güzel o yüzden videoyu da koyuyorum. Çeviriyi de ben yaptım. Bu kez zaman bulup yaptığım için çok mutluyum. Yine de hızla yaptığım için hatalar olabilir, affola. Sevgi ve ışıkla.
Pleiades Mesajı 1.11.11
Greg Giles tarafından alınan kanal mesajı
Bir çoğununuz dünyanızdaki herkesi koşulsuz olarak sevmekte ama hala diğerlerini küçümseyen ve sadece kendini düşünen ve topluma hizmet için hiçbir çaba göstermeyenler bulunmakta.
Potansiyelini gerçekten fark eden bir toplum, yaşam deneyimlerini hep birlikte yarattıklarını anlamış bir toplumdur. Anahtar budur.
Kollektif farkındalık sistemi toplumun her bireyinin ona kattığı düşünce biçimleri ile beslenir. Bu sistem bir projektör görevi görerek paylaşılan bu sahneyi hikayenizin görüntüleri ve sesleri ile doldurur.
Her birey, bu birlikte yazılan senaryoda kendi rolünden sorumludur. Bu yüzden lütfen düşüncelerinizi seçerken bir anlamda sizden bağımsız olarak kollektif farkındalığa katılacak ve çevrenizdekilerin üzerinde olumsuz etkileri olabilecek enerjileri beslememeye dikkat edin.
Her şey bir seçim ve kendi  hayatınızı nasıl yaşayacağınızın seçimini yapma hakkı da tamamen sizde olmasına rağmen, başka birinin yaşamını olumsuz etkilediğinizde karma da devreye girmektedir. Bu çok hassas bir danstır ve bilge bir ruh ne verirse onu alacağını bilir.
Karşılığını almak için almayı öğrendiğinizde aslında sadece kendinizden alırsınız. Aslında çalmak diye bir şey yoktur çünkü gerçekte eninde sonunda hesap kapanana kadar karşılığını ödeyeceğiniz bir şeyi ödünç almış sayılırsınız.
Almak için de aynı şey geçerlidir. Verdiğiniz her şey eninde sonunda size geri gelir. Ver, al, paylaş. Bilanço hesabı gün sonunda mutlaka mükemmel olarak tutacaktır.

2 Kasım 2011 Çarşamba

Yükseliş 11.11.11 Yıldız Kapısı

Başmelek Mikail ~ Celia Fenn kanalıyla

Sevgili Işıkişçileri, büyük kargaşa ve değişim zamanından geçiyorsunuz. Bazılarınız 11 Kasım’da zirveye ulaşacak olan 11:11:11 Yıldız Kapısının açılışının yaşamınızdaki etkilerini hissediyor olabilirsiniz. Ama bu, Bilinçli Yükseliş yolunda olanlarınızın hepsi için zorlayıcı bir zaman iken, ayrıca büyük Işıldama ve Berraklık zamanı da olacak. Bu Yıldız Kapısında sunulan armağan Benliğin Yüksek ve Alt Veçhelerinin Mutlak Bütünlükte tam hizalanmasıdır.

11:11:11 Kapısı ve Ne Anlama Geldiği

11:11 Yıldız Kapıları her zaman Gezegenin Ruhsal Aydınlanma akışı deneyimlediği zamanlardır. Bu, Ağustos ayındaki Aslan Kapısından ve 8:8 Armonik vorteksinden sonra ilk büyük Yıldız Kapısıdır. Ancak bu yıl enerji özellikle güçlüdür, çünkü olağan çifte 11 kapısı, üçlü 11 kapısına güncellenmiştir. Bunun nedeni, rakamların enerjisel armonikleridir, 11.11.2005 de bir 11’dir (2+2+7=11).

Bu üçlü 11 vorteksi, Aslan Kapısı portalının açılışında olduğu gibi, bu yılın Temmuz ayındaki üçlü 7 veya 7:7:7 kapısını başlatan enerjilerin zirveye ulaşmasını temsil eder. Bu olayda, enerji Çok – Boyutlu Yükselmiş İnsanların tüm 12 Çakra Sistemini aktive etti. Son birkaç ayda, siz Işıkişçileri ve Yükselişin ilk dalgasının üyeleri Gezegendeki Solar Dişil enerjilerin uyanışı vasıtasıyla İlahi Dişilin yardımıyla On İki Çakra sisteminizi dengelemek ve alt çakraların Turuncu – Pembe Işının ileri enerjileriyle aktivasyonunu kolaylaştırmak için çalışmaktaydınız.

Şimdi, bu dengeye ulaşılırken, Varlığınızın Yüksek ve Alt Veçhelerini tam Uyum ve Hizalanmaya getirmek için 11:11:11 Yıldız Kapısının enerjileriyle çalışabilirsiniz. Bu dengeye Kalp Çakrasında ulaşılır ve bu zamanda Kalbinizin Işığında olmanın ve Kalp enerjilerinin akmasına izin vermenin önemi yeterince vurgulanamaz.