29 Temmuz 2010 Perşembe

Ay'ı nefesimizle Su'dan yarattık...

Sahildeyiz...
Hepimiz...
Yüzlerce mi, binlerce mi? Bilmem. Çok kalabalık olduğumuzu biliyorum.
Bedenlerimiz yumuşak. Katı madde olmamışız hala. Dünya yumuşak. O da henüz katılaşmamış. Adeta şeffafız. Ateş, su, hava, yer; hepsi farklı. Hepsi akışkan, nasıl desem, jöle kıvamında. Ben de öyleyim. Bembeyaz, geçirgen ve anda. Zaman kavramı henüz oluşmamış, öyle bir bilincimiz yok daha.
Yatıyoruz. Metrelerce sahilde yanyana yatıyoruz, el ele. Hep birlikteyiz. El ele sanki tek parça gibiyiz. Doğum için buradayız. İlk adımını atmak için. İçimizde büyük bir istek, arzu, inanç var. Neşe değil, sanki meditatif bir ruh hali. Düşüncelerden, duygulardan, yorumlardan bağımsız. Saf bir kabul ve inanç var sadece.
Hep birlikte odaklanıyoruz, hep birlikte alabileceğimiz en derin nefesi alıyoruz, hep birlikte doğruluyoruz, hep birlikte nefes veriyoruz, deniz kalkıyor, havalanıyor, nefes vermeye devam ediyoruz, deniz dev bir kütle halinde göğe yükseliyor, nefese devam ediyoruz, kütle yuvarlaklaşıyor ve fırlayıp yerine doğru gidiyor...
Biz, ben, hep birlikte içimizdeki dişi yanla ay'ı yaratıyoruz!

27 Temmuz 2010 Salı

Kendimi Bulduğum Sahil...

Kendimi bulmak için çıktığım bu yolda hergün bir mucize oluyor, hergün bir şeyler keşfediyor, biraz daha şaşırıyor, biraz daha mutlu oluyor ve yürekten şükrediyorum. Bundan bir 10 yıl önce olsa, bunları söyleyen birini duysam ciddi bir küfür ederdim sanırım. :) Şükürler olsun ki şimdi bulunduğum yerdeyim, bu andayım. Tam olmam gerektiği yerde...

Geçen hafta, zannederim Perşembe akşamıydı, biraz meditasyon yapmak ve aslında tam yapamadığım 17-18 Temmuz enerjilerine yönelik bir çalışma yapmak için kanepeye uzandım. Her hafta yaptığımız transformal nefes çalışmalarında onlarca mucizeye şahit olduğumdan artık her meditasyona 1-2 dakikalık nefes ile başlıyorum ve çok iyi geliyor, düşüncelerden uzaklaşmak ve kendimi bulmak için süper bir yöntem bence. Müzik olarak da tamamen tesadüfen yoğun dalga seslerinin olduğu bir müzik seçmişim. Çok da bilinçli olmadan kendimi bir anda bir sahilde buldum, o dalga sesleri gerçek, ben gerçek, deniz gerçek, ayağıma değen dalgalar gerçek, tam karşımda batan güneş gerçek. Nasıl anlatsam, sanki yüreğim açılmış, genişlemiş (aynen böyle, gerçekten) genişlemiş de hem benmişim, hem o'ymuşum, hem oradaymışım, hem de buradaymışım...

Sonra sahilde yürürken küçücük bir kız geldi. Baktım, ben'im. Benim küçüklüğüm elbette. Elimde bir balon koşuyorum, suları sıçratarak eğleniyorum. Yine gözlerim kapalı, yine kendimi korumadayım, yine görmeye korkuyorum ama o anda görmeye de ihtiyacım yok aslında. Kendimi çok güvende hissediyorum. Olmam gereken yerdeyim. İçimdeki çocuk da neşeli ben de. Herşey olması gerektiği gibi...

Bu arada, ben kendime bakıyorum, yani asıl ben'e. Yani, bir arayıştayım, bunun da gayet farkındayım. Gözüm çevrede. İşte o sırada ben geliyorum. Ben. Kocaman altın ve beyaz rengi bir ışık halinde. Önce yüzü var. Sonra yiyorum zılgıtı: "Bir surat koymak zorunda mısın mutlaka?" gibi bir şey söylüyor. Kendimi rahat bırakıyorum ben de. Bakıyorum. Işık büyüyor, büyüyor, büyüyor...

Ben o'yum. O ben'im. Üçümüz tek bir ruha ait 3 farklı varoluş olarak oradayız. Güneş aynı sıcaklığında. Farkediyorum ki o küçük çocuğu iyileştirmek oradayız biz. Annem, babam, büyük babaannem, anneannem de oradalar, hepsi ışık varlıklar olarak yanımızda. Hep birlikte ona ne kadar sevildiğini söylemek, onu ikna etmek için...

Uzun bir terapi sonrası, çocuk ben gökyüzüne kaldırıyor başını, bakmaya başlıyor. Gözlerini açıyor!

Asıl ben diyor ki: Bak! Artık bakıyor, henüz görmeye başlamadı belki ama bakıyor işte. Bu ne kadar büyük bir gelişme biliyor musun?

İçim huzur dolu. İçimde bir genişlik, derinlik, doygunluk var...

Şükürler olsun. Ne diyeyim?..

Kilo...

Son 1,5 yılda çok ciddi kilo almış biri olarak bu kilo meselesini araştırıyor, neden üzerimde bu kadar yükü taşıdığımı anlamaya çalışıyordum ki "Ask Eden" (Eden'a sor! anlamında) diye bir sitede (hem site hem blog aslında) bu konu ile ilgili beni tatmin eden bazı açıklamalara rastladım. Şöyle diyor:

Kilo almanın farklı aşamaları ve nedenleri olabilir. Bedenimiz, her zaman için, yakın gelecekte ciddi bir enerji kaybı yaşayacağını hissettiği zaman ya da bundan korktuğu zaman fazla kilo toplamaya başlar. Bazı durumlarda kişi enerjisini korkunç bir şekilde harcar, kötü kullanırsa beden onun yapmadığını yani enerjisini efektif kullanma işini gerektiğinde harcamak üzere kilo biriktirerek yapmaya çalışır. (Biz fiziksel bedeni katı madde zannediyor, onun da enerji olduğunu henüz tam olarak kavrayamıyoruz malum) Yeni anne baba olmuş ebeveynlerde bu durum sık görülür çünkü beden bilir ki yakın gelecekte bebekle ilgilenmek için ciddi bir enerji gereksinimi olacaktır. Korku kilo almanın en önemli nedenlerinden biri olup kişi kilo vermeye başlarken aynı zamanda buna neden olan derindeki korkuyu da temizlemelidir yoksa kilolar aynen geri dönecektir. Korku bitmedikçe kilo da bitmez.

12 Temmuz 2010 Pazartesi

Canan Yolaç'ın Habertürk Ropörtajı

Canan Hoca'yı gerçekten çok seviyorum. Geçtiğimiz Cumartesi günü Habertürk'de yayınlanan röportajı da meseleyi çok güzel özetlemiş, o yüzden paylaşayım dedim.

9 Temmuz 2010 Cuma

Çok bilinen bir anektod ama çok severim...

Cherokee kabilesinin yaşlılarından biri hayat, aşk ve evlilik üzerine konuşurken... şunları söylüyor:

"İçimizde iki kurt var ve bunların arasında da korkunç bir savaş.

Kurtlardan biri; korkuyu, öfkeyi, kıskançlığı, pişmanlığı, açgözlülüğü, aşağılık duygusunu, yalanları, üstünlük taslamayı ve benciliği temsil ediyor.

Diğeri ise; zevki, huzuru, sevgiyi, umudu, paylaşmayı, cömertliği, dinginligi, alçak gönüllülüğü, nezaketi, yardımseverliliği, dostluğu, anlayışı, merhameti ve inanci temsil ediyor."

Gençlerden biri "hangi kurt kazanacak?" diye soruyor.

Yaşlı adam kısaca cevap veriyor:

"Hangisini beslersen o!"

Kendini Sevmek için Dua - Don Miguel Ruiz

Bugün, Evrenin Yaratıcısı, kendimizi olduğumuz gibi, yargılamadan kabul etmemize yardım etmeni istiyoruz. Tüm duygularımızla, umutlarımızla ve hayallerimizle zihnimizi, kişiliğimizi, varlığımızın eşsizliğini kabul etmemize yardım et.

Bedenimizi tüm güzelliği ve mükemmelliği ile olduğu gibi kabul etmemize yardım et. Kendimize duyduğumuz sevgi o kadar güçlü olsun ki, bir daha asla kendimizi reddetmeyelim veya mutluluğumuzu, özgürlüğümüzü ve sevgimizi sabote etmeyelim. Bu andan itibaren her eylem, her reaksiyon, her düşünce, her duygu sevgiye dayalı olsun.

Yaradan, yaşamımızın tüm rüyası korku ve dramadan sevgi ve sevince dönüşene dek, kendimize olan sevgimizi artırmaya yardım et. Kendimize duyduğumuz sevginin gücü, inanmaya programlandığımız tüm yalanları, yeterince iyi veya yeterince güçlü ya da yeterince zeki olmadığımız, yapamayacağımız yalanlarını yıkmaya yeterli olsun.

Kendimize olan sevgimizin gücü, yaşamımızı başka insanların fikirlerine göre yaşamaya gereksinimimiz olmayacak kadar güçlü olsun. Yapmamız gereken seçimleri yapmak için tamamen kendimize güvenelim. Kendimize olan sevgiyle, artık yaşamımızda herhangi sorumluluk ile veya herhangi problemlerle karşılaşmaktan korkmayız ve onlar ortaya çıkarken çözeriz. Neyi başarmak istiyorsak, kendimize olan sevginin gücüyle yapalım.

Bugünden başlayarak, bize karşı herhangi bir durum oluşturmayacak kadar kendimizi sevmemize yardımcı ol. Yaşamımızı kendimiz olarak yaşayabiliriz.

Başka insanların bizi kabul etmelerine veya ne kadar iyi olduğumuzu söylemelerine artık gereksinimimiz yok, çünkü ne ve kim olduğumuzu biliyoruz. Kendimizi sevmenin gücüyle, aynaya baktığımız her seferinde gördüğümüzden zevk alalım. Yüzümüzde, içsel ve dışsal güzelliğimizi zenginleştiren büyük bir gülümseme olsun.

Kendimize yoğun sevgi hissetmemize yardım et, her zaman kendi varlığımızdan haz alalım. Kendimizi yargılamadan sevelim, çünkü yargıladığımız zaman, suçlama ve suçluluk taşırız, cezalandırmaya gereksinimimiz olur ve senin sevginin perspektifini kaybederiz. Bu anda kendimizi bağışlamak için irademizi güçlendir.

Zihinlerimizi duygusal zehirden ve kendini – yargılamadan temizle ki, tam bir huzur ve sevgi içinde yaşayabilelim. Kendimize olan sevgimiz yaşamımızın rüyasını değiştiren güç olsun. Kalplerimizde bu yeni güç ile, sahip olduğumuz her ilişkiyi dönüştürelim. Başkaları ile olan anlaşmazlıklarımızdan özürleşmemize yardımcı ol.

Zamanımızı sevdiklerimizle paylaşmak için mutlu olalım ve onları zihnimizde hissettiğimiz herhangi haksızlıklar için bağışlamamıza yardım et. Kendimizi sevmemize yardım et ki, yaşamımızda bizi inciten herkesi bağışlayalım. Ailemizi ve arkadaşlarımızı koşulsuzca sevmemiz için ve ilişkilerimizi en pozitif ve sevgi dolu şekilde değiştirmemiz için bize cesaret ver. İlişkilerimizde yeni iletişim kanalları yaratmamıza yardım et ki, kontrol, güç savaşı olmasın, kazanan veya kaybeden olmasın. Birlikte sevgi, sevinç ve uyum için bir ekip olarak çalışalım.

Ailemiz ve arkadaşlarımız ile ilişkilerimiz saygı ve sevince dayansın, artık onlara nasıl olacaklarını ve nasıl düşüneceklerini söylemeye gereksinimimiz olmasın. Romantik ilişkilerimiz en olağanüstü ilişkiler olsun. Başkalarını oldukları gibi, yargılamadan kabul etmemize yardım et, çünkü onları reddettiğimiz zaman, kendimizi reddederiz. Kendimizi reddettiğimiz zaman, seni reddederiz.

Bugün yeni bir başlangıç. Bugün yaşamımıza kendimizi sevmenin gücü ile başlamamıza yardımcı ol.Yaşamımızdan zevk almamıza, ilişkilerimizden haz almamıza, yaşamı keşfetmemize, riskler almamıza, canlı olmamıza ve artık sevgi korkusunda yaşamamamıza yardım et.

Kalbimizi doğuştan hakkımız olan sevgiye açalım. Minnettarlığın, Cömertliğin ve Sevginin Üstatları olmamıza yardım et, ki tüm yarattıklarından ebediyen zevk alabilelim.

Amin - OMmmmmmmmmmm

Yemin Bozma

Bu bedende iken ettiğim, ve genetik soyumdaki herhangi birine ait olan tüm yeminleri & kontratları iptal ediyorum.

Şimdi bu yeminlerin & kontratların bu enkarnasyonda ve uzay ve zamandaki tüm enkarnasyonlarda, tüm paralel realitelerde, paralel evrenlerde, alternatif realitelerde, alternatif evrenlerde, tüm gezegen sistemlerinde, tüm kaynak sistemlerde, tüm boyutlarda ve boşlukta geçersiz ve hükümsüz olduğunu ilan ediyorum.

Ruh, lütfen bu yeminler & kontratlar ile ilişkili olan tüm yapıları, araçları, varlıkları, alışkanlıkları veya etkileri salıver (uzaklaştır)

7 Temmuz 2010 Çarşamba

Mevlana'dan

Hiç bir zaman geç kalmadınız, kaç kere yoldan dönmüş de olsanız, kaç kere döndürülmüş de olsanız, dünyanın bütün günahını taşıyor da olsanız, hayatınızdaki her şeyden kendinizi suçlu hissediyor da olsanız, kendinizin “Yüreğiniz” tarafından kabul edileceğine inanmıyor olsanız da siz yine de “kendinize-Yüreğinize” yürüyünüz. Hiç kimse size inanmasa da siz kendinize inanınız.

5 Temmuz 2010 Pazartesi

Karmik bağları salıvermek...

Altın rengi bir varlığım, sonsuzlukta, ışığın tam içinde ve ışığın ta kendisiyim...

Ruh ailemdeki herkesi çağırıyorum. Tek tek. Geliyorlar. Annem, babam, anneannem, dedem, babaannem, büyükbabam, teyzelerim, dayılarım, amcalarım, tüm akrabalar. Uzak yakın. Eşim... Tüm arkadaşlarım. Dostlarım, tanıdıklarım, iş arkadaşlarım. Sevdiğim, hayatıma girmiş herkes... Bir şekilde bir yerlerde karşılaştığım, bir şekilde aynı evrende olduğumuz herkes. Bembeyaz ışıktan varlıklar hepsi. Yüzleri dingin, bağışlayıcı...

Başroldekiler en üstte olacak şekilde herkes sıralanıyor, bir huni gibi. Aramızda altın rengi karmik bağlar var, incecik. Hissedebiliyorum...

Altın rengi bir kılıç alıyorum. Herkesten tek tek bağışlanma talep ediyor, helalleşiyorum. Tek tek karmik bağları kesiyorum. Sakince ve kendimden emin. Ve derin bir kabul ve sevgi ile. Sevgi bir ışık ve sel gibi aramızdan akıyor...

Bağı kesilen yoluna doğru yükseliyor, ışığı rengarenk oluyor ve herkesin kendine özgü bir sesi var sanki. Bir sesi ve bir renk kombinasyonu. Hepsi öylesine güzel ki bir yandan büyülenmiş gibi seyrediyorum. Bu ışık bolluğu fiziksel beden içindeki ben'in başını döndürüyor.

Ben Ben'im...

Tüm karmik bağlarımı kestim.

Salıverdim ve özgürleştim...

O kadar hafifim ki artık. Tüm yüklerimi attım, rüzgarda özgürce salınabilirim... Bembeyaz bir yelkenli gibi...

Ben Ben'im...

Ve Sevgi'yim...

1 Temmuz 2010 Perşembe

Ruhun Özgürlüğü

Bugün, burada olup da dinleyenlerden, ve bu materyeli sonraki bir tarihte okuyanlardan, şimdi yaşamınızda olup da sıkışıp kalmış olan…. belki de kendi varlığınızda çürümüş, kokuşmuş olan bir şeyi….ya da belki buna dengesiz enerjiler demek isterseniz….enerjilerinin yeni bir alanda şifalanmasına ya da yeniden dengelenmesine ihtiyaç duyan bir şeyi….sizi endişelendiren bir şeyi….bedeninizde olan bir şeyi….doğru bir biçimde şifalanmayan bir şeyi, sahip olduğunuz ve uzun zamandır taşıdığınız korkuları ele almanızı rica ediyoruz.

O, ihtiyaç duyduğunuz bir şifaysa….bir depresyonsa….sizi zaman zaman donup kalacak kadar etkileyen bir korkuysa….bırakın şimdi çıksın. Uzun zamandır sahip olduğunuz bir kederse, bırakın şimdi çıksın. Salın onu bu alana. Bu şifa alanına salın onu.

Şimdi hep birlikte bir dakika kadar nefes alalım Şambra. Baş etmeye ve çalışmaya çalıştığınız şeylerin olduğunu biliyoruz. Ve, onlar sizi tüketiyor. Ve geri tutuyor. Onları odaya salmak üzere birlikte nefes alalım. Tanrısal enerjilerimizin bunları yeniden-dengelemesine ve sıkışıp kalmış bu şeyleri yeni bir düzeye geliştirmesine izin vermek üzere nefes alalım. Bu şeylerin çıkmasına izin verebilirsiniz. Onların, yaşamınızda travma ve dramlar yaratmadan şifalanmasına ve temizlenmesine ve gelişmesine izin verebilirsiniz