30 Haziran 2012 Cumartesi

Hayatın Amacı


RAMTHA-HAYATIN AMACI ile  erasmus_9

2012 Elçileri

METATRON-2012 Elçileri-James Tyberonn kanalıyla ile  erasmus_9

Lyra'ya Geri Dönüş

Judy Satori

Rehberlerim DNA’nın 12 ipliğinin onların alt cennetsel dünyalar adını verdikleri 12 boyut ile ilişkili olduğunu anlattılar. Bunun ne anlama geldiğini sorduğum zaman, bana bir boyutun titreşen bir ışık zarfı, enerjinin bir dalga bandı gibi olduğunu, o boyut içinde varlıkların fiziksel bedenlerde var olabildikleri titreşim frekansı hızında rezonansa girdiklerini anlattılar. Bu 12 alt cennetsel dünyalarda, her ruh fiziksel form alabilir ve bu form, ruhun ölümlü yaşamı deneyimlemek için içine doğduğu boyutsal ortama bağlıdır. Ayrıca DNA’nın her bir ipliğinde 12 alt (ikincil) iplik olduğu açıklandı – 144 alt (ikincil) iplik!

Ruhsal rehberlerim alt cennetsel dünyaların on iki boyutunda var olan bir çok farklı yaşam formunun ve her ruhun fiziksel formunun içine doğdukları frekans dalga bandına veya ışık zarfına bağlı olduğunu, aynı zamanda ‘yuva’ olan gezegenin veya yıldızın eşsiz çevresel karakteristiklerine bağlı olduğunu açıkladılar.

Dünya’da insan varlıkların çok uzun zamandır üçüncü boyut, 3B realitesi adı verilen boyutta var olduklarını öğrendim. Bu ışık dalga bandında ruhlar oldukça yoğun olan fiziksel bedenlerde, anne babadan alınan genlere bağlı olan beden formunda barınıyorlar. Daha sonra, insan varlığının enkarne formuna, onun tüm yaşamlarında ruh ile birlikte kalan enerjinin morfogenetik alanları adı verilen şey tarafından katkıda bulunulduğunu keşfettim. ‘Morfo’ sözcüğü ‘oluşturmak’ veya ‘inşa etmek’ anlamına gelir. Bu morfogenetik enerji alanları, fiziksel bedenin enerjisel yaratımının kalıbı olan ışık, ses ve skalar dalgalardır.

Dalga: Peter Deunov’un Kehanetleri

Peter Deunov’un uygarlığımızın sonu ve dünyada Altın Çağın başlaması ile ilgili kehaneti. Beinsa Douno spiritüel ismi ile de tanınan Bulgar Üstat Peter Deunov (1864-1944) tüm hayatı boyunca saflık, bilgelik, zeka ve yaratıcılığın bir örneği sergileyen çok yüksek bilinç seviyesinde bir varlık idi, aynı zamanda emsalsiz bir müzisyen idi. Yıllar boyunca sayısız öğrencisiyle çevrelenmiş olarak yaşadığı Sofya’ya yakın idi, ışıltısıyla Bulgaristan’da ve ayrıca Avrupa’nın kalanında binlerce ruhun spiritüelliğini uyandırdı.

Öteki dünyaya geçişinden bir süre önce, derin medyumik trans halindeyken, bugün geçtiğimiz sıkıntılı zamanımızla ilişkili olağanüstü kenahetler yaptı, “bitiş zamanı” ve insanlığın yeni Altın Çağının gelişi hakkında kehanet.

***********

“Zamanın geçişi sırasında, insanın bilinci çok uzun bir karanlık periyottan geçti. Hinduların “Kali Yuga” adını verdikleri bu safha sona ermenin eşiğindedir. Bugün kendimizi iki çağın arasındaki sınırda buluyoruz: Kali Yuga ve girdiğimiz Yeni Çağ.

İnsanların düşüncelerinde, görüşlerinde ve eylemlerinde kademeli bir ilerleme zaten gerçekleşiyor, ama herkes yakında onları Yeni Çağa hazırlayacak ve arındıracak olan İlahi Ateşin hükmü altına girecek. İnsan kendisini bilincin üstün derecesine yükseltecek, bu Yeni Yaşama giriş için zorunludur. Bu “Yükseliş” olarak anlaşılacak.

29 Haziran 2012 Cuma

"En İyinin İyisinin" Bir Özeti, Başmelek Mikail'in Bilgelik Öğretileri

Ronna Herman, Kutsal Kabile: LM-07-2012

Sevgili üstatlar, ortasında bulunduğunuz farklı aşamaları ve ayrıca sizler bu kritik evrimsel dönüşüm zamanlarından geçerken, gelecekte deneyimleyeceğiniz şeylerin bazılarını anlamanız çok önemlidir. Sizler "uyanış sürecinde" yeni başlayan birinin uygulamalarının ötesine evrimleşirken ve Yoldaki tam donanımlı bir aday olarak rolünüzü kabullenirken "ruhsal gündeminizin" dökümünü yapmanızın zamanıdır. Birçok takdiri ilahi bağışlanıyor ve sizler, Işığın can atan Taşıyıcıları için öncekinden daha fazla yardım mevcuttur. Geçmişte, "Ruhun duygusal doğasını" "Ruhun zekası" ile birleştirmenin zamanı olduğunu açıklamıştık. Sizler fiziksel, duygusal ve zihinsel bedenlerinizi ÜstRuh Benliklerinizin birçok fasetlerinin bütünleştirilmesiyle yeniden birleştirmeye, dengelemeye ve armonize etmeye çabalarken, Duygusal Bedeniniz ve Zihinsel Bedeniniz bilgide gelişmeli ve bilinçte genişlemelidir. Geçmişteki bilgelik öğretilerinin bazılarını yeniden gözden geçireceğiz ve gelecekte aylık mesajlarda sevgili kanalımıza verdiğimiz ileri öğretilerin daha fazlasını aktaracağız.

BİLGİNİN IŞIK FREKANSLARI BİLGELİĞİN IŞIĞI OLUR:

BİLGİ = KİŞİLİK IŞIĞI ** BİLGELİK = RUH IŞIĞI ** SEZGİ = KALP IŞIĞI

Saf Işık maddesi Yaratıcı Bilincin çoklu Işınlarına kırılan kozmik zekayı içerir. Tüm yaradılış kendisiniz formun sınırsız varyasyonlarında ifade edilmesine izin veren Mutlak Yaratıcıdır. Her biriniz o varyasyonlardan birisiniz. İçsel dünyanıza veya Ruhun tapınağına odaklanmayı öğrenmelisiniz.

Ruhun, fiziksel bedenin ve özellikle zihnin kendi ritmik döngüleri ve gündemleri vardır. Ruhun arzusu aydınlanmış olmaya odaklanmıştır. Zihin bilgi elde etmeye ve bilgiyi alıkoymaya odaklanır. Fiziksel beden duyular vasıtasıyla deneyimlemeye odaklanır. İnsanlık sürekli olarak büyüme, durağanlık ve bozulma döngülerini deneyimler, ki bunlar yeni bir büyüme ve genişleme döngüsünün yolunu açar. Uyanmamış Ruhlar haz verici, fiziksel duyular ve maddi mal varlıkları vasıtasıyla dürtü ve hoşnutluğu dışta ararken, üstat içine döner ve zengin bir hayat kalitesi için çabalar. Dışsal bir odak, sizin dışınızda olan bir şey olarak sevgi her zaman bir incinebilirlik duygusu getirir, her zaman birileri veya bir şeyler tarafından sürekli onaylanmaya ihtiyaç duyar. Dışarı yansıtılan içsel bir odak olarak sevgi, kendine güvenin, kendini kabullenmenin sürekli akışıdır, her zaman tüm yaradılış ile birlik ve uyumun bu saadet hissinin daha fazlasını kapsamaya ve yansıtmaya çabalar.

Aydınlanma Kıpırtıları

Tanrı dedi ki:

Kendinizi bitmiş tükenmiş, ezilip çiğnenmiş, yenik düşmüş hissediyor olabilirsiniz ama bu deneyimlediğiniz şeyler aydınlanmanın kıpırtıları olabilir. Aydınlanmış olmak için, aydınlanmış bir hale gelmek için onu bloke eden karanlığın elbette ki bertaraf olması gerekir. Cennet'teki tüm ışığa zaten kendi içinizde sahipsiniz; yalnızca karanlığın çekip gitmesi gerekiyor, o kadar. Peki tepenize asılı duran o karanlık neyin nesi canlarım? Mazidir bu. Geçmişin kalıntıları, geçmiş itibariyle varılan sonuçlar, geçmişin imgeleri, resimleridir bu; sıkı sıkıya sarılırsınız onlara. Geçmişse onu serbest bırakmanız için size yalvarmaktadır. Zamanını doldurmuştur o; günü bitmiştir. Sizinse bu günde, burada olan günde yaşamanız gerekmektedir.

Bilinçli ya da bilinçsiz olsun geçmişe saplanıp kaldığınızda bu tıpkı bir uçurumda asılı kalmanız, kenara parmaklarınızla tutunmanız gibidir. Tepenize düşecek bir baltayı bekliyorsunuzdur. Geçmişten gelen kapkaranlık bir gölge- siz farkında olmasanız bile- size tehlikede olduğunuzu haykırıyordur; dolayısıyla kendinizi tehlikede hisseder ve sanki de emniyet ağıymış gibi uçurumun kenarına ya da alarmı çalıp "Yangın! Yangın!" diye bağıran bir arkadaşa tutunursunuz.

Geçmişteki bir sıkıntıyı hatırlayıp bu nedenle korku duymak lüzumlu bir şey değildir. Bunun yerine hayatınıza hoşlukları çekin siz. İyi niyeti çekin. Sevgiyi çekin. Ondan korkmak, çekinmek yerine; bilinmez, görünmez bir baltanın tepenize inmesini beklemek yerine hayatı kucaklayın siz. Bu bekleyişe, bu korkuya, endişeye de bir son verin.

28 Haziran 2012 Perşembe

Özgürleşmek...

"Tek bir amacım var: İnsanın özgürleşmesi; insana sınırlarını yıkmak konusunda yardımcı olmak. Ancak böylesine bir iç özgürlükle insan sonsuz mutluluğu ve farkındalığı yakalar. Beni anlamak isteyenlerin özgür olmalarını, peşimden gelmemelerini, beni kafese koymamalarını istiyorum. Çünkü bu bir din yaratır. İnsanlar tüm korkulardan özgür olmalılar: din korkusu, ölüm korkusu, yaşam korkusu. Gerçek ruhsallık (spiritüellik), güdülmeyen Ben yani mantık ve sevgi uyumudur.Yaşamın kendisi koşulsuz gerçek'tir. Gerçek her birimizin içinde, onu ancak her birimiz yalnız başına, yine kendimiz keşfederiz. Koşullandırılmış beyinler, teoriler, rahatlatıcı tezler, cehaletimizi ve bencilliğimizi görmemizde bize yardımcı olamaz. Tüm acı ve ıstıraplarımızın kaynağı da bu cehalet ve bencilliktir. Kendinize berrak gözlerle bakabildiğiniz zaman gerisi kendiliğinden gelecektir."
Jiddhu Krishnamurti
Farkındalığın Işığı adlı kitabından

27 Haziran 2012 Çarşamba

Şifa

Tanrı dedi ki:

Dışarıya yönelik yürüttüğünüz o savaş ve uyumsuzluk hali her zaman sizin dahilinizde, sizin bünyenizdedir. Bu savaştığınız her zaman için kendinizsiniz. Hasmınız kendinizsiniz. Anlaşmazlığın görünen sebebi her ne olursa olsun siz kendinizle savaşırsınız. Karşınızdaki olarak algıladığınız biri sizi gücendirmiş, sizinle kavgaya girmiş vb. göründüğü içindir ki bu sözünü ettiğim şey sizin için bariz olmayabilir. Lakin her halükarda kavga ettiğiniz sizin içinizde bir şeylerdir.

Serbest bırakmadığınız, özgür kılmadığınız bir şeyler vardır. Sizin içinizde olan bir şeyler. Kavga eden sizsiniz. Siz kavga ediyorsunuz. Kavga sizsiniz. Hepsi sizin bünyenizde yatıyor bunların. Kavgayı sıkı sıkı elinizde tutuyor ve gitmesine izin vermiyorsunuz. Koşullar ve olaya dahil olan insanlar tamamen farklı olabilirler ama kavga, sizin içinizdeki kavganın tezahürüdür.

Sürdürdüğünüz kavgaya istinaden uygun sözler bulacak olsam, önünüze koyduğunuz ve ihtiyaç olarak gördüğünüz meseleye teşhis koyacak olsam, her daim sahip olduğunuz o öfkenin kökenine inecek olsam bu şöyle bir şey olurdu, bakın: "Yeterince seviliyor muydum? Yeterince seviliyor muyum? Çok sevilmem, yeterince sevgi görmem gerekiyor. Çok sevilmeyi istiyor, bunu talep ediyorum."

22 Haziran 2012 Cuma

İnsan ve Ego Arasındaki Muhteşem Savaş

http://spiritualcoffee.org/

Spiritüellik bir inanç sistemi, bir ideoloji değildir. İnsan egosunun, Evren'in sonsuz bilgeliğine ve bilgisine teslimidir...

DNA Aktivasyonu ve Genetik Yeniden Modelleme Hakkında

“DNA’yı yeniden programlama ruhsal büyümeyi hızlandırmak, kilo vermek, yaşlanmayı tersine çevirmek, fiziksel özellikleri değiştirmek, vb. için kullanılacaktır. Sayısız olasılık vardır.”

“Bir kez aktive edildiğinde, iki sarmallı DNA’nız, ışık bedeniniz yeni yaradılışlar dediği şey olan 12 sarmallı, ölmeyen ve sonsuza kadar yaşayan bir beden haline gelecektir.”

Işık bedenlerimizi yeniden oluşturma süreci devam ettikçe, yavaşça tümüyle bilinçli ya da çok boyutlu hale gelmenin etkilerini fark etmeye başlayacağız. Bu durum 12 iplikli DNA’mız sonunda yeniden birleştiğinde, yeniden bağlandığında ve aktive olduğunda ortaya çıkacaktır.

O zaman yaşamı çok boyutluluk bilinci içinde deneyimleyeceğiz. Bu bilinç düzeyinde daha yüksek alemlerdeki varlıklar ile bağlantı ve ilişkilerimizi sürdürürken, üçüncü boyutta yaşayabileceğiz. Kalp merkezli bir merhamet halinden (Mesih bilinci) işlev gördüğümüz ve göreceğimiz için, artık diğer boyutlar ile ilişkimiz kesilmeyecek. Bu, hangi boyutta yaşadığımızdan bağımsız olarak gerçekleşecek. Nihayet galaktik ve en sonunda evrensel bir toplumda nasıl başarılı bir şekilde yaşayacağımızı öğreneceğiz. Şu anda pek çok insan birbirine sarılmış bir çift sarmal ile temsil edilen iki aktif DNA ipliğine sahiptir. Bazı kişiler geliştiler ve üç ya da daha fazla ipliği birleştirdiler ve şu sıralarda birçok aktif DNA ipliği olan çok sayıda yeni bebek (kristal çocuklar) dünyaya gelmektedir. Basit bir kan testi bu gerçeği doğrulayabilir.

Boğaz Problemleri

http://www.hurriyetaile.com/yazarlar/nevsah-fidan-karamehmet/bogaz-problemleri_2616.html

19 Haziran 2012 Salı

Öğrenmekte olduğunuz şeyler

Tanrı dedi ki:

Çektiğiniz sıkıntılara, yaşadığınız zorluklara dair uzun bir listeniz olduğunu düşünebilirsiniz. Genellikle kategorize etmem Ben ama bugün çektiğiniz sıkıntıları iki ayrı takıntı bazında kategorize edeceğim: Ego ve bağımlılık/düşkünlük.

Ego, sizin kimlik krizinizden fazlası değildir; bağımlılık, zaaf ya da düşkünlük diyeceğimiz şey ise size ait, size uygun addettiğiniz her şeye sarılıp saplanmanızdır.

Aslını isterseniz ego ve bağımlılık birdir. "Olması gerekir," diye inandığınız şeye esir olmuşsunuzdur. Sonra da inandığınız, sahip olmanız gerektiğine inanmanın size öğretildiği şeye bağımlı olursunuz. Örneğin yaptığınız ya da verdiğiniz her şey için size itibar edilmesi, övgüde bulunulması gerekiyordur, değil mi? Hakkınız olan itibarı görmediğinizde, övgüyü almadığınızda kendinizi yok sayılmış, göz ardı edilmiş, mahrum bırakılmış hissedersiniz ve -haydi yüzleşin bakalım- bu hislerle de pek baş edemezsiniz. Canlarım yok sayılmıyorsunuz, göz ardı edilmiyor, mahrum bırakılmıyorsunuz. Gelişmeniz, büyüyüp tekamül etmeniz için size her türlü fırsat tanınıyor. Bu fırsatlar önünüze saçılmış durumda.

SaLuSa’dan Laura'ya – 18 Haziran 2012 – Dünya Ana’nın Başkalaşımı

Işık kardeşlerim, yaşamınızın bu zamanında yüksek frekanslı enerjileri hissedebiliyor musunuz? Şu an, birçoklarının gönüllü olarak başvurduğu ve deneyimlemeyi arzuladığı günleri yaşıyorsunuz. Başvuran herkes kabul edilmedi. Sadece en çok güvenilenler Dünya Ana’nın frekansını olabilecek en yükseğe çıkaracak bu görev için seçildiler ve buraya yollandılar. Yaptığınız işlerden ve bu gezegene ve insanlığa verdiğiniz koşulsuz sevgiyi görmekten çok gururluyuz.

Frekanslarınızın bizim, beklenen ziyaretçiler olarak güzel dünyanıza iniş yapmamız için yetecek kadar yükselmesini büyük bir neşe ile beklemekteyiz. Bilinçli çabalarınız ve sevginizle titreşimlerinizi yükseltmek için dünya çapında çabalarınızı zaten görüyoruz. Dayanıklılığınızı ve cesaretinizi selamlıyoruz. Artık özümseyebildiğiniz titreşimler dünyanıza yayılıyor ve Dünya Ana’yı bilinçli, saf ve koşulsuz sevgiden oluşan bir battaniye gibi sarıyor. Bu, Dünya Ana için sevginin en yükselmiş formu. Dünya Ana bu zamanda sizlerin, hakiki evlatlarının bu desteğine ihtiyaç duymakta.

Günün Sözü

Teoride; insanlar her şeyin bencilce yapılmasından endişe ederler. “Herkes kafasına göre her istediğini yapsaydı, dünyanın hali nice olurdu?”. Biz de diyoruz ki, çok ama çok iyi olurdu. Çünkü herkes her istediğini yapsaydı, herkes özgür olurdu. Eğer özgürsen, kendini güçlü hissedersin. Ve var olan her bir olumsuz duygu – buraya dikkat edin – var olan olumsuz duyguların tamamı özgürlüğünün kısıtlanmış olması hissinden çıkar.

- Abraham
Syracuse, New York'ta 29 Eylül 2004 Çarşamba günü verilen bir seminerden alıntı. # 476

18 Haziran 2012 Pazartesi

Cennet’in kapısını aşındırırken

Tanrı dedi ki:

Benimle kalın canlarım. Ne yapacağınızı ya da nereye gideceğinizi bilmediğiniz zaman Benim yanımda olun, Benimle kalın. Sizin Limanınız Benim. Evet, Limanınız ya da eğer isterseniz Cennet'iniz(*).Her zaman bağrıma basarım sizi Ben. Bağrıma basmak da yeterince güçlü bir tabir değil burada. Meselenin özü hiçbir zaman sizden ayrı, sizden uzakta olmayacağımdır. Size gelirim Ben. Zaten sizinleyim. Bunu idrak edin ve mutlu olun. Size olan sevgim muazzamdır, size olan sevgim daimidir.

Şu an için zannettiklerinizden daha fazlasını istediğinizi biliyorum. Dünyada, size doğru daha çok sevgi aktığını görmek istiyorsunuz, bunu da biliyorum. Yegane Canlarım, dünyadaki sevginin tamamı da kafi değil bunu biliyorsunuz. Ne denli çok seviliyor olursanız olun, daha fazlasını istersiniz. Daha fazlası Benim. Sevgim sizindir. Siz Özgün, Gerçek Sevgi ile doğdunuz ve bu Özgün Sevgi hep sizinle kaldı. Siz farkındalığınızı baştan aşağı sevince, mutluluğa yöneltmiş, ona daldırmış olabilirsiniz. Sevinç, mutluluk sizindir yine de. Bunu silemez, yok edemez, ondan kaçamazsınız. Hoş, evet bir süre kaçabilirsiniz belki ama sonsuza kadar değil.

Dünyadaki hayat size fazla gelmeye başladığında Bana dönün siz, böylelikle gerçekteki başlangıcınız olan sevgiye dönmüş olursunuz; hiç ayrılmadığınız o sevgiye. Siz ve Ben, sadece hayal gücünüz dahilinde ayrı olabiliriz; o kadar. Lakin hayal içinde yaşamıyorum Ben. Hakikat dahilinde yaşıyor ve sizi de asıl olduğumuz Yegane, Tek Bir Benlik dahilinde Bana katılmaya çağırıyorum. Aramızda farklılıkmış gibi görünen her şey ise sizin Gerçekte Kim olduğunuzu bilmemenizden kaynaklanıyor. Birliği biliyorum Ben ve Birliği sizin Kimliğiniz olarak biliyorum. Diğer herhangi bir isimle de olsa Birlik Birliktir yine. Birliğe Tamlık diyebiliriz; Bütünlük, Enginlik, Sevgi, Sevinç, Mutluluk, Güzellik diyebiliriz ona. Birliğin Herşeyi, Hepsi Bizimdir. Dünya dahilindeki tüm çeşitlilikler Birlik çatısının altına düşer sonuçta. Sadece tek, yegane Bir vardır lakin burada çatıdan da bahsedebiliriz. Ne de olsa bu kurgusal, kurmaca dünyaya hürmet göstermemiz gerekir değil mi?

13 Haziran 2012 Çarşamba

Zen Sana Bilinç Verir – OSHO

Bir akşam Shichiri Kojun sutraları ezberinden okurken hayatını yahut parasını talep eden keskin kılıçlı bir hırsız içeri girdi.

Shichiri ona, “Beni rahatsız etme. Şu çekmecede parayı bulabilirsin” dedi. Sonra da okumasına devam etti.
Kısa bir süre sonra durdu ve “Hepsini alma. Yarın bazı vergiler ödemem gerekiyor” dedi.

Davetsiz misafir paranın çoğunu aldı ve gitmeye hazırlandı. “Birisi sana bir armağan verdiğinde teşekkür et” diye Shichiri ekledi. Adam teşekkür etti ve kayboldu.

Birkaç gün sonra adam yakalandı ve diğerleriyle birlikte Shichiri’ye karşı işlediği suçu itiraf etti. Shichiri tanık olarak çağrıldığında, “Bu adam, söz konusu ben olduğumda hırsız değildir. Parayı ona ben verdim ve bana bunun için teşekkür etti” dedi. Hapiste yattığı süre dolduğunda adam Shicriri’ye gitti ve müridi oldu.

İsa “Yargılama” der. Orada durmuş olsaydı bu mükemmel Zen olurdu. Fakat belki de Yahudilere konuştuğundan ve Yahudi tarzında konuşmak zorunda olduğundan eklemiştir: “…böylece sen de yargılanmazsın.” Artık o Zen değildir. Artık o bir pazarlıktır. Bu eklenti onun niteliğini, onun derinliğini tamamıyla mahvetmiştir.

“Yargılama” kendi içinde yeterlidir; ona hiçbir şey eklemeye gerek yoktur. “Yargılama” demek, yargılayıcı olma demektir. “Yargılama” demek hayata herhangi bir değer yargısıyla bakma demektir.Değerlendirme; “bu iyidir” ve “bu kötüdür” deme. Ahlakçı olma; bir şeye ilahi deme ve bir şeye şeytani deme. “Yargılama” Tanrı yahut Şeytan yok demenin muazzam bir ifade şeklidir.

İsa orada durmuş olsaydı, tek sözcüklük, bu küçük deyiş “yargılama” tüm Hıristiyanlığın karakterini dönüştürmüş olacaktı. Ancak o bir şey ekledi ve onu mahvetti, “…böylece sen de yargılanmazsın” dedi. Artık o koşula bağlandı. Artık o yargısız değildir, o basit bir pazarlık: “Böylece sen de yargılanmazsın.” Bu ticaret gibidir.

Korku yüzünden —böylece sen de yargılanmazsın— yargılama. Ancak yargılamaktan korku nedeniyle, hırs nedeniyle nasıl vazgeçeceksin? Bu sayede yargılanmamak için, yargılama. Ancak korku ve hırs seni değer yargılarından özgürleştirmeyecek. O kendini merkeze alır: “Yargılama, böylece sen de yargılanmazsın.” Bu egoistçedir. Deyişin tüm güzelliği yok olmuştur. Zen tadı kaybolur, o sıradan hale gelir. O güzel bir tavsiye olur. Onun içinde hiçbir devrim yoktur; bu ebeveyn tavsiyesidir. Çok iyi bir tavsiyedir ama onda radikal hiçbir şey yoktur. İkinci cümlecik radikal ifadenin çarmıha gerilmesidir.

Zen orada durur: Yargılama. Çünkü Zen her şey olduğu gibidir der. Hiçbir şey iyi değildir, kötü değildir. Şeyler olduğu gibidir. Bazı ağaçlar uzundur, bazı ağaçlar küçüktür. Birisi ahlaklıdır, birisi ahlaksızdır. Birisi ibadet ediyor, diğeri çalmaya gitmiş. Hayat böyle işler. Şimdi, bundaki devrimci ruha bak! Bu seni korkutacaktır, ürkütecektir. Bu nedenle Zen’de herhangi bir buyruk yoktur. Şunu yap, bunu yapma demez; olmalı ve olmamaları yoktur. O, “olmalı” hapishanesini yaratmamıştır.

Zen mükemmeliyetçi değildir. Ve artık psikanaliz mükemmeliyetçiliğin bir tür nevroz olduğunu gayet iyi biliyor. Zen nevrozlu olmayan yegâne dindir. O kabul eder. Onun kabulü o kadar bütündür, o kadar muazzam derecede bütündür ki bir hırsıza hırsız dahi demez, bir katile bile katil demez. Onun ruhunun saflığını görmeye çalış; muhteşem aşkınlığı görmeye çalış. Her şey olduğu gibidir.

12 Haziran 2012 Salı

Yükseliş...

Yükseliş. Bu zayıf bir sözcüktür ama siz bu niteliği tam olarak ifade edecek başka bir sözcüğe sahip değilsiniz. Yükseliş niteliğini gerçek anlamını ifade etmeye en yakın sözcük mezuniyettir ve o bile tam öyküyü anlatmaz. Yükseliş sözcüğü de doğrudur çünkü o her şeyin titreşiminin yükselişini ifade eder. Her şeyin! Sözlerimize devam ederken bunu da tarif edeceğiz.  Ama, o sizin sandığınız anlamı taşımaz. Bazılarınız bir an önce kişisel yükselişini gerçekleştirmek istiyor ve "Bazı eski üstatlar gibi bulutlara yükselip buradan ve bu biyolojiden kurtulmak istiyorum." diyorlar.

Oysa Ruhun yükselişten kastettiği şey bu değildir, sevgili varlıklar. Bu meshedilmiş bir zamandır ve burada aktarılan bilgi size, aldığınız armağanlarla ve gücünüzle ilgili bir içgörü verecektir. Size yükselişin ne olduğunu söyleyeyim: Yükseliş planlanmış, izin verilmiş bir yükseliştir ve insanın en yüksek biçimde muktedir kılınışıdır. Burada insanların HAK EDEREK bu gezegende KALMALARINI, burada çok uzun bir zaman yaşamalarını ve bu sırada ölümü deneyimlemek zorunda kalmadan kendileri için tasarladıkları bir sonraki enkarnasyona geçmelerini sağlayan bir statüye geçmelerine izin verilir! Bu yükseliştir. Anlıyor musunuz? Siz biyolojinizi koruyarak, ölmenize gerek kalmayacak kadar yüksek bir düzeyde titreşerek bir sonraki tasarlanmış enkarnasyonunuza geçersiniz. Bu, sizin burada ne kadar uzun bir süre kalmanızı istediğimizi gözler önüne seriyor mu? Bunun üzerinde düşünün.

Ama bu biz zaman-çizgisi de içerir, ve size bunu da anlatacağız. Yükseliş bir evliliktir. O sizin yaşamınızda o tahtta oturan ve Yüksek Benlik dediğiniz altın melekle bir partnerliktir. O kararlılığı, kendini adamayı, sadakati gerektiren bir evliliktir. O bir evliliktir, yükseliş budur.

Kryon - Dördüncü Kitap, Tanrı'yla Birlikte, 5. Bölüm, 186 ve 187. sahifeler.

Gerçekte Kimsin?..

Who Are You.... Really - 41 Translation(s) | dotSUB

Jiddu Krishnamurti - Kimim ben? (Türkçe Altyazı)

Tanrı’nın size sevgisi

Tanrı dedi ki:

İnsanlara nasıl davranacaklarını ya da nasıl davranmaları gerektiğini dikte edemezsiniz. Bu size düşmez, sizin alanınız bu değildir. Siz ne yapılacağını sadece kendinize söyleyebilirsiniz, size düşen de sadece budur.

Değerleriniz de onları yüksekte tutmak da sizi ilgilendirir. Siz kendi değerlerinizi yüceltin, onları yüksekte tutun ve diğerlerinin de hayatlarını kendilerine uygun gördükleri şekilde yaşamalarına müsaade edin. Değerleriniz sizindir, başkalarına mal edilme, başkalarına yüklenme durumu yoktur onların. Hiç kimsenin sizin standartlarınıza uyma mecburiyeti yoktur. Bazen siz bile kendi standartlarınıza ulaşamazsınız. Bazen standartlarınızın gerçekte ne olduğunu siz bile bilmezsiniz ama başkalarının ne yaptığına ya da yapmadığına burnunuzu sokmak kolayınıza gelir. Bunu yaptığınızda canlarım dedikodu yapmış gibi olursunuz. Dolayısıyla da vazifeniz olmayan küçük meselelere müdahil olmuş olursunuz. Başkalarında kusurlar, kabahatler görmeniz sizin değerlerinizin yüceldiği, yükseldiği anlamına gelmez. Hem de hiç gelmez.

Kendisini hep haklı, erdemli ve yüksekte gören, kendisini öven, kibirlenen bir tutum içinde olmamaya dikkat edin; zira böyle yaptığınızda tamamen yargılayıcı bir tutum içindesiniz demektir.

Yargılayıcı olmaktan vebadan kaçar gibi kaçınmak gerekir. Neden mi? Çünkü sizin için iyi değildir ve ayıplama nesneniz için de iyi değildir. Yargılamak elinizde bir tokmak tutup bir diğer Tanrı evladının kafasına bununla vurmak gibidir. Eleştirdiğinizin kişilerin işitme mesafenizde olup olmadıklarının bir önemi ve konuyla bir alakası yoktur. Negativiteniz her halükarda onlara ulaşır. Düşünceleriniz işitilir. Tüm dünyada işitilir ve evet, o ya da bu şekilde geri gelip size dadanır bu düşünceler, aklınıza mıhlanırlar.

10 Haziran 2012 Pazar

Dünya Üzerindeki Enerji Etkileri


http://www.kirmizicember.com/?&Bid=1414422&/%C5%9Eaud-10--Evrimin-Sonu-

Şu an, Dünya’ya gelen bu enerjiler, tıpkı bir süngerin suyu emdiği gibi, Dünya’nın ve insanların içine emilmekteler. Çoğu insan – çoğu – bu süreçte pek bir şey hissetmediler. Siz muhtemelen– dünyanın her yerindeki siz, Şambra, – şuan enerjilere karşı daha hassas olduğunuz için daha fazla hissettiniz.

Bu enerjiler şuan emilmekte. Haziran oldukça ilginç bir ay olacak. Sizin için olmasa da. Haziranın sizler için sakin ya da akmakta olan bir ay olacağını söyleyebilirim. Hiç sıkıcı olmayan; ama akıp giden bir ay. Ya dünyanın geri kalanı? Onlar, o yoğunluğu hissetmeye başlayacaklar. Ve sizler şuan gerçekleşmekte olan bazı güneşle ilgili ve astrolojiyle ilgili olayları bedenliyorsunuz. Yaz sıcağını – sadece sıcaklığı; woo-woo enerjileri unutun – ve garip havayı – garip, garip, garip hava – insanları etkileyecek. Önce onların bedenlerine çarpacak, çünkü gelmekte olan bu enerjiler güzel bir amaca hizmet ediyorlar.

Öncelikle, insanların kalıbındaki ( Adam Kadmon bedenini ) biyolojik yapınızı değiştirerek, tam olarak DNA’nızı değiştirerek ve uzun süredir biyolojinizin parçası olan Atlantis uyum enerjilerini sizden ayırarak, fiziksel değişimi destekliyor ya da onu kolaylaştırıyor olacaklar. Özellikle de, hazır olanlar için. Ve aslında çok da hazır olan yok. – garip alet (Sahnedeki yeni fana bakarak) – çok yok ama hazır olanlar için, bu enerji biyolojinizin içine girecek ve aile kalıtsal özelliklerinizi, Atasal karmalarınızı sizden çekip çıkaracak. Ve bunu ilk olarak da bedenlerinizde fark edeceksiniz.

Sık sık, Şambra, aynaya bakıp bedeninizi süzüyorsunuz. Bu bir bakıma atalarınızın bir yan ürünü. Bu aslında bedeninizin üzerine giydiklerinizin dışında, gerçekten çok fazla sizin seçiminiz değil.  Bedeniniz – sizin fiziksel bedeniniz – sadece sizin kahrolası atalarınızın bir yan ürünü. Evet. İyi de kötü de olsa, görüyorsunuz ya. Enerjiler gelirken, şuan olmakta olan şey, hazır olanlar için, o sizi bundan uzaklaştırıyor. Tüm bu atalardan kalma şeylerden dışarı çekiliyorsunuz.

9 Haziran 2012 Cumartesi

Haziran 2012 Gökyüzü Enerjilerinin Ruhsal Etkileri

Dur zihnim, dinlen biraz.
Dinlen ki, duygularımın içindeki bilgiyi alabileyim.
Dinlen ki, korkularımla yol almayı bırakabileyim.
Küçük molalarla dinlen biraz…
Dinlen ki, dış dünyanın gürültüsünü kısıp,
dişi tarafımla buluşabileyim, dişi ve eril dengeme açılabileyim!
Varoluş var orada… Yaradan’ın sevgisi var Güneş’te, Ay’da, toprakta, dağda, taşta, denizde, börtü böcekte.
Yaradan’ın sevgisi var  sevdiklerimde ve sevgilide…
Aslında tek gerçek bu sevgide! Bir dinlen ki yeniden bunu hatırlayabileyim .
Dinlen zihnim, dinlen biraz… Yoruldum sorgulamalardan, yoruldum korkulardan, yoruldum sorumluluklardan, yoruldum geçmişi temizlemeye çalışmaktan, yoruldum bana öğretilen dünyasal hayat mücadelesinden…
Bir dinlen ki, yorgunluğum azalsın ve O  sevgiyi hatırlayarak yeniden yola çıkabileyim.
Dinlen ki, mücadeleye  gerek  olmadığını bileyim. Çabalayayım elbet ama akışta yol alarak, mücadele ederek ve savaşarak değil…

7 Haziran 2012 Perşembe

Bizi Sıkıştıran Şeyleri Salıvermek

Musa Kocatepe'nin izni ile kullanılmaktadır. http://www.sayaka.com.tr

6 Haziran 2012'den itibaren geçişe hazırlık olmak bize verilen destek biraz daha artırıldı.
Bu kapsamda; sizlerin de kendinize uygulayabileceğiniz, akrabalarınıza, arkadaşlarınız ile paylaşabileceğiniz bir tekniği aşağıda izah ediyorum.
Aşağıda 4 adet 7'li rakam dizisi verilmiştir.
Bunların her birini sıra ile çalışacağız.

YEŞİL 8246615
MAVİ 7714411
TURUNCU 2218648
ALTIN 8644111

Bu sayıları bir kağıda yazabilir veya ezberleyebilirsiniz.
Önce ilk sıradaki rakamları tek tek veya bir bütün olarak yeşil renk ile yazılmış olarak görün. Bir süre bu rakam dizisine bakın bir süre sonra silik bir görüntü haline dönüşecekler. Bu durumda iken o görüntüyü bir yeşil ışık demeti olarak kalbinize getirin.
Sonra ikinci sıradaki rakamlara mavi renk ile benzer çalışmayı yapın.
Üçüncü sıradaki rakamlar için turuncu ve dördüncü sıradaki rakamlarla altın rengi ile çalışın.
Sonra verilen destek için teşekkür edin ve bırakın.

6 Haziran 2012 Çarşamba

Tanrı’nın Yüzü

Tanrı dedi ki:

Kendinizi güzel olarak kabul etseniz, dünyada bir başka yürür, dünyaya övgülerde bulunurdunuz. Dünya da sizin sayenizde bir başka dönüyor olurdu. Dünyanın ritmi değişirdi. Sizin kendinizi ve dolayısıyla dünyayı nasıl gördüğünüze bağlı olarak dünya da kendisini değiştirip dönüştürürdü.

Sizden güzel olarak bahsettiğimde sizin yüreğiniz olan güzelliğinizden söz ediyorum Ben.

Bir moleküle nasıl baktığınızın, onu hangi gözle gördüğünüzün o molekül üzerinde tesiri olduğunu bilim göstermiştir. Peki kendinize yönelik bakışınızın sizi nasıl etkilediğini düşünüyorsunuz acaba?

Kendinizden hoşlanmaya, kendinizi sevmeye bakın siz. Bunu yapmalısınız. Kendinizi Benim -keskin ve net görüşlü Bir'in- sizi gördüğüm gibi görmeye bakın, bu noktaya gelin. Bu konuda hiçbir fikir ayrılığımız olmasın. Güzel olduğunuzu söylüyorum. Bana inanın. Yüreğimin güzelliğisiniz. Benim güzelimsiniz; Benim güzel, güzel Sevgi Çocuğumsunuz. Benim güzel aziz canımsınız. Benim olun. BenimSİNİZ. Sadece güzellik yaratabilirdim. Bir Yaratıcının sanatkarıyım Ben. Siz de Benim güzel Yaratım, güzel Hilkatımsınız. Benim Sanat Eserimsiniz.

Dünya size istediğini söyleyebilir, istediğini diyebilir ama siz kendinize güzel demelisiniz, çünkü sizi Ben yarattım.

06-06-2012 - İlahi Sevginin Venüs Transiti ve Altıncı Işık İnisiyasyonu Kapısı



Anrita Melchizedek

6 Haziran 2012'de, Venüs Transiti ile yükseltilen ve bizi İlahi Sevgi ve Yüksek Zihin Zekasının Merkezine götüren İlahi Zekanın üçüncü ışınının Işıklandırmasıyla Altıncı Işık İnisiyasyon Kapısına giriyoruz. Anne/Baba Tanrının Kozmik Kalbi ve Zihninde kucaklanarak, Işık inisiyeleri olarak En Yüksek Potansiyelimizin kalıpları vasıtasıyla İlahi Sevgi ve Bilgeliğin Altıncı İnisiyasyon Kapısını deneyimliyoruz. Daha önce yükselmiş olduğumuzun "bilişiyle" BEN'İM Avatar Irkı olarak bu Şimdide kollektif olarak yükselmeye başlıyoruz. Kendi yaratımlarımızın kalp atışında, Dünya Ana ve tüm Yaşamın titreşim rezonansında dans ederek, uyum, barış, neşe, Sevgi ve bolluk bilinci içinde Meshedilmiş zaman çizgilerinde Dünyada Cenneti birlikte yaratıyoruz.

Venüs Transiti bu birleşen zaman çizgileri ve Ankh sembolü vasıtasıyla Sevgide Hizmetin daha derin anlayışını sunarken, kendi kalplerimize bir kapı açarken yaratıcı armağanlarımızı yükseltiyor, bizi Benlik Sevgisine daha derin götürüyor. Kendi içimizde İlahi Dişilin daha derin bütünleşmesini deneyimlediğimiz kısmi Ay Tutulması ve Dolunayın sonunda, şimdi kendi içimizde Işığın İlahi Dişil ve İlahi Eril arketipleri ile bütünleşme fırsatı veriliyor. İlahi Zekanın üçüncü ışını vasıtasıyla, bilgelik, deneyim ve bilgi vasıtasıyla Ruhsal amacımızı tezahür ettirirken, orijinal İlahi sekiz - hücre mavi kopyamıza uyumlanıyoruz. Ek olarak, tüm Yaşamın Kutsal Eşitliğini fark ederek Tek Birlik Bilincinin daha derin ifadesine ilerliyoruz ve "...den az ve ..den daha iyi" bilincinden çıkıyoruz.

Zamanda bu çok önemli Şimdi anında bizi İlahi Sevginin Venüs Kapısına götüren odak, bu altıncı inisiyasyonda sevgili Ben'im Varlığımızla birleşmek ve bütünleşmek ile ilgilidir. Bu inisiyasyon için, bir Yıldız Kapısı Işık Portalı olan Titicaca Gölündeki Kristal Işık Şehrine yolculuk yapıyoruz. Başmelekler Chamuel ve Charity ve Elohim Heros ve Amora tarafından ışıklandırılarak, Serapis Bey güzel sarı renkteki bu kutsal ışığın niteliklerini, üçüncü ışın nitelikleri ile ilişkili enerji merkezi olan boğaz merkezimize demirleyecek. Sonra 12 Yüksek Benliğimiz ile birleşeceğiz ve tüm 143 Ruh ışını uzantımız ile birleşeceğiz, kendimizle birlikte sevgili Ben'im Varlığımızın 144 Ruh ışını çekirdek grubu oluşuyor.

5 Haziran 2012 Salı

Bugün ve Yarın İçin Çalışma...


4 Haziran saat 14:13'e niyet ederek hala  - evet hala - günlük yaşamda karşılaştığınız, sevgi olmayan tüm seçimlerinizi (öfke, kızgınlık, sabırsızlık, inat, inanmama, endişe, korku, şüphe, tereddüt, erteleme...) yazıp yakabilirsiniz.

Bunu sadece kendinizde değil, etrafınızda gördüğünüz tüm sevgi olmayan seçimler için de yapın. Bunu yaparak artık karanlık bilincini de bırakıyoruz çünkü. Tabii her an ışığı seçmek bize düşüyor. Her an! "Zor" demeyin, "kolay" deyin, "bu bir seçim" deyin; çünkü gerçek bu ve hepimiz aslında buraya bu zamanda ışığı seçmeye geldik. Artık yaşam derslerimizi öğrenme zamanı. "Yeter!!" diyorsanız, affedin, sevgi yollayın, güzeli konuşun ve düşünün ve olsun.

Yarın için ise çok farklı bir çalışma öneriyor rehberim bize. Bu çalışma için en etkili saate niyet edin (yukarısı bunu biliyor) dilediğiniz saate, 6 Haziran günü, rahat bir şekilde oturun ve gözlerinizi kapatıp birkaç derin nefes alın. Yukarıdan 3. Göz çakranıza dalgalar halinde açık mavi "huzur, barış ve anlayış" aktığını hayal edin, hissedin veya bu enerjiyi almaya niyet edin. Bu enerjinin 3. Göz çakranızdan (iki gözün ortasında, alında) içinize aktığını, yüreğinizi ve sizi doldurduğunu hissedin (veya buna niyet ederek nefes alın). Bir sure sonra, kalp çakranıza huzur, sevinç veya sadece "güzel bir his" dolacaktır. Bu hissi bir sure tutun ve artık dünyanın, herkesin ve sizin bilincinize ışığın; huzur, barış ve anlayışın yayıldığını bilin ya da hissedin. Çünkü o anda anlasanız da, anlamasanız da olan tam bu. Işık olsun ve oldu!

Beki İrakla Erikli

Venüs Geçişleri ve İlahi Dişilin Geri Dönüşü

2004 te Venüs, Dünya ve Güneş arasından geçti, ve “Venüs Geçişi” diye bilinen 8 yıllık bir devre başladı.Venüs Geçiş devresi, Venüsün Güneş önünden iki kez –başlangıçta ve 8 yıllık bir periyod sonunda- olmak üzere,  her 113-130 yılda bir vuku bulan nadir bir Göksel olaydır. İkinci Venüs geçişi 6.Haziran.2012 günü gerçekleşecektir. Astrolojik olarak Venüs, bizim diğerleriyle olan ilişkimizi betimler. İletişim, bizim bütün ilişkilerimizdeki baş faktördür. Kaydedilen geçmiş tarihte hernezaman Venüs Güneşin önünden geçse, iletişimlerde ani ve önemli bir gelişme vardı. Örneğin, 1874 deki son Venüs geçişi zamanında, Translantik Telgraf Kablosu, batı ile doğu arasında ilk kez Kıtalararası bir iletişim ağı yaratarak tamamlanmıştı. 1761 de, Venüsün bir başka geçişinde, Dünyadaki 77 gözlem noktasında, Güneş ile Dünya arasındaki mesafeyi belirlemek için Astronomların işbirliği vardı.

Bu gün, İnternet ve Uydular aracılığıyla yığınlara erişmede Küresel bir iletişim büyüklüğüne sahibiz. Dünya çapında birbirimizle iletişim yeteneğimiz sürekli genişliyor. Şimdi bazı sorular var: Dünyamızla nasıl bir iletişim kuruyoruz, sevgi ya da korkuylamı? Ve, bir bütün olarak medyamız (internet, bilgisayar oyunları, sinema endüstrisi, cep telefonlar vb.) toplumu nasıl etkiliyor?

Başarılı bir ilişki, birini bir diğeri için düşünmek, karşılıklı saygı ve iyi bir iletişimle yaratılır. Bu, hepimizin içindeki Birliği onurlandırır ve tanırsak gerçekleşir. Bunu yaptığımızda, herbirimizin, organizasyonlarımızın, hükümetlerimizin ve ülkelerimizin arasındaki barışı yaratacağız. Diğerleriyle olan kargaşayı çözmenin iyi bir yolu, ne kadar farklı olmadığımızı, ne kadar aynı olduğumuzu kabul etmektir. Bu, bizim inşa edebileceğimiz pozitif ve barış dolu bir ilişkiden gelen bir temel yaratır. Örneğin, eğer bir anne çocuğunu bir savaşta kaybetmişse, onun rengine ya da inancına bakılmaksızın, bu acı aynıdır. Birisi saygı ve sevgi gösterdiğinde, sevinç aynıdır. Eğer siz ve sizin düşman olarak algıladığınızın her ikisininde huzur ve barışı istediğini idrak ederseniz acı çekme bir sona erebilir, sonrasında siz, durumu kötüleştirmekten ziyade, ortak anlayışınızın bir noktasından konuşmaya başlayabilirsiniz.

İlahi Dişil Uyanıyor

Venüs Güneşi geçerken, bizim Dünyamızdaki İlahi Dişil Enerjisinin bir uyanışını betimler. Binlerce yıldır, Dünya Ataerkil toplumlarca yönetilmiştir. Bu Eril yöneticiler savaşlar, güç çabaları, yıkım, kirlenme, korku, acı, ayrılık ve kıtlık yarattı. Onlar Dünya Anamıza ya da Dişil Bilgeliğe küçük ya da hiç bir saygı göstermediler.


4 Haziran 2012 Pazartesi

Venüs Geçişi - Tanrıçanın Dönüşü Kitlesel Meditasyonu

Venüs Geçişi - Tanrıçanın Dönüşü Kitlesel Meditasyonu

Aynaya Bak! Ne Görüyorsun?

İçinizdeki Azamete Dönün Siz

Tanrı dedi ki:

Maziyi özgür kılmak demek pişmanlığı, vicdan azabını, kendini suçlamayı, hayal kırıklığını, elemi, kederi, yargılamayı ve bunların herhangi birine olan her nevi bağımlılığı bir kenara bırakmak demektir.

Geleceği özgür kılmak ise taleplerin, ısrarların, bağımlılıkların, zaafların, gereksinimlerin, sahip olma mecburiyetinin ve kontrolün peşini bırakmak, bunları özgür kılmak demektir. Hayata saygı göstermek demektir. Mutluluğa zihnen sahip olmak ve onun hangi yollarla gelmesi gerektiğine kafa yormamak, gereksinim duymamak demektir.

Şimdide, anda yaşamak ona sıkı sıkıya tutunmamaktır. Şimdide yaşamak demek o ana tanıklık etmektir. Şimdide yaşamak bağımlılık duymamanın, tabi olmamanın mükemmel bir halidir.

Geçmiş, şimdi, gelecek; sarılmak, bağlanmak yoktur burada. Özgürlük vardır. Kendinizi bağımlı olmaktan, tabi olmaktan özgür kılın. Bağımlılık zamk kavanozuna düşmek gibidir. Bağımlı olmak, tabi olmak kendinizi iyice dibe batırmak demektir.

Bağımlı olmak, tabi olmak sıkı sıkıya tutunup yapışmaktır.

Eğer hayat bir dağa tırmanmak gibiyse o dağa kendinize eziyet etmeden, kendinizi çivilemeden tırmanın. Kendinizi yere çivilemişseniz nasıl tırmanabilirsiniz ki?

Venüs Transiti - Küresel Dua Günü

Dünya Çapında Bağlantı -  6 Haziran 2012

Sevgili Kalpler,

Bu mailde Aydınlanmış Üstatlardan bir armağan olan basit bir mesaj bulacaksınız. Bu, günlük yaşamınızda her gün sevdiğiniz hayatı yaratmaya yardımcı olsun. Kristal Işık Aktarımı yaratım gücümüzdür. Hepimiz güçlü ışık varlıklarıyız ve hepimiz ışığımızla yaratma yeteneğine sahibiz ve bu mesaj mutluluğunuzun taşıdığınız bu güç vasıtasıyla yaratılabileceğini anlamanıza destek oluyor.

Bu mesajda 6 Haziran Venüs Transitinde yapılacak olan Dünya Çapında Bağlantı var, Dünyada barış için o gün ışıklarını ve bilinçlerini yaymak için herkes davetli. Lütfen bu dünya çapında bağlantıya ve küresel şifa aktarımına katılabilmeleri için bu maili başkalarına aktarın.

Bu bağlantı Güney Afrikalı Zulu Şaman Büyüğü Credo Mutwa'nın eylem çağrısını desteklemek içindir. Aşağıda Credo'nun Dalai Lama'ya yazdığı mektup var, bu mektupta Dünya'ya ve sevgili Dünya Anamızın geleceği için korku duyan tüm insanlardan korkuyu kaldırmaya odaklanma olarak özel bir günün yaratılması isteği var. Credo kehanetler nedeniyle birçok insanın yaşadığı korku ve panik ile ilgili kaygısını anlatıyor ve dua edilmesini ve bu korkunun iyileştirilmesini istiyor.

Bu büyüğün kalbinin isteğine yanıt olarak yaratılmış olan güne Küresel Sevgi Dolu Dua Günü adı veriliyor - bu günün odağı ve dua ile ilgili Dünya Barış Günü Bilgisi ve Credo'nun Dalai Lama'ya gönderdiği mektubun kopyası şu linkte bulunabilir:

www.ancientpeacekeeper.com

Lütfen katkıda bulunmak istiyorsanız bu mektubu okuyun ve duaya katılın. Kendi evinizde oturun, dualarınızla diğerlerine katılın ve grup olarak birlikte güçlü bir şey yaratmak için özel bir zaman ayırın.

Çağların Gizli Sırrı

Ronna Herman kanalıyla aktarılmıştır

Sevgili üstatlar, her Ruh aydınlanmaya ve kendi İlahi Benliği ile yeniden bütünleşmeye götüren özel olarak tasarlanmış yolu, kendi özel kaderini izlemelidir. Öğrendiğiniz ve mükemmelleştirdiğiniz dersler bütüne katkınız olacak. Görünürdeki bu acı verici deneyimler, büyük tasarımın size özel parçasını gerçekleştirmek için gereksinim duyduğunuz bilgelik mücevherleridir. Kendinizi ve ilerleyişinizi başka insanlarınki ile yargılamayın. Başkalarının ustalaştığı ve tezahür ettirdiği yeteneklere ve armağanlara huşu ve kıskançlık ile bakmayın, çünkü sizin içinizde keşfedilmeyi bekleyen hazineler var.

Yüz binlerce yıldır insanlardan saklanmış bir hakikati, var oluşun üçüncü/dördüncü boyut dünyasının yanılsamalı realitesinde gizlenmekte olan bir sırrı keşfetmenin ortasındasınız: Gerçek sevginin doğası, onun ne olduğu ve ne olmadığı ile ilgili hakikat. Sevgi sadece, bütünlük duygusu hissetmek için fiziksel duyguların duyumsanması, bir başkasına sahip olma yoğun arzusu değildir. Gerçek sevgi o anda "büyük ödül" olduğu görünen şeyi ele geçirme veya elde etme heyecanı değildir, aslında bu çoğu zaman büyük bir yük olmak ile sonuçlanır. Dışsal bir odak, sizin dışınızda olan sevgi her zaman incinebilirlik duygusu getirir, çünkü ego - arzu bedeni sürekli olarak başkalarından veya bir şeylerden onaylanma arar. Sevgi ne Kendini feda etme ne de mağdur olmaktır, kendini feda etme ve mağdur olmada kendinizin çoğunu verirsiniz, artık kendi kimliğinize sahip olmazsınız. Sevgi etrafınızdakilere size saygısızlık yapma ve suistimal etme fırsatı vermek değildir, onlar sizin kendi değersizlik yansıtmalarınızı kuvvetlendirirler. Sınırlar koymaya ve kendiniz ve başkaları için sevgi, kabullenme ve değerli olma berrak mesajları göndermeye istekli değilseniz, başka birinin size saygı ve sevgiyle davranmasını nasıl bekleyebilirsiniz?

Kalp/Ruh sevgisinin yüksek frekanslarını alabilecek ve yayabilecek iseniz, kalbinizin ve duygularınızın etrafına yerleştirdiğiniz eterik bariyerleri veya filtreleri uzaklaştırmalısınız. Sevdiklerinizi kaybetme ile ilgili korkunuzla yüzleşmeli ve geçmişin hayal kırıklıklarını ve ihanetlerini salıvermelisiniz, bunlar çoğu zaman yakınlık korkusu veya başkasına söz verme korkusu olarak tezahür eder. Kendinize inanmayı ve güvenmeyi öğrendikçe, başkalarına güven geliştirirsiniz ve diğerleri size inanır ve güvenir, çünkü güven güvene yol açar.

2 Haziran 2012 Cumartesi

Venüs Transiti

Global bir meditasyon yapılıyor, ilgilenenler için: http://2012portal.blogspot.ca/. Ayrıca aşağıdaki Youtube sayfasında da detaylar var.



Bu da konu ile ilgili güzel bir video.
http://www.youtube.com/watch?v=ehHY9fTrb7Q&feature=player_embedded#!

Son olarak ilginizi çekebilecek bir sayfa:
http://www.transitofvenus.org/

Sistit ve idrar yolu problemleri

Geçmişte dönem dönem çok çektiğim bir hastalık. Nevşah Fidan güzel açıklamış, paylaşmak istedim.
http://www.hurriyetaile.com/yazarlar/nevsah-fidan-karamehmet/sistit-ve-idrar-yolu-problemleri_2536.html

Laura'ya Yüksek Benliği’nden Mesaj – 31 Mayıs 2012 – Kollektif Bilinci ve Dünya Ana’yı Dinleyin!

Bugünün mesajı basit. Bu aralar her geçen gün bedeninizle daha fazla meşgul olacaksınız. Danışman ve rehber olarak gittikçe daha fazla içinize döneceksiniz. Gözlerinizi kapayın ve kollektif bilinç ile ve Dünya Ana ile bağlantıya geçmek için kendinize izin verin. Yaşam gücünüzü bir fener gibi kullanarak iç pusulanızı dinlemeyi öğrenin. Kendinizi omuriliğinize demirleyin. Yukarıdan verilen yaşamı dinleyin. O, en yüksek, en saf enerjiye bağlıdır.

Bedeninizi, en güvenilir bilgi kaynağı olarak düşünün. Zaten bedeninize can veren yükselmiş güçler, yüksek alemlerden sizinle ilişkiye geçmek için bedeninizi 3 boyutlu bir arabirim olarak kullanıyorlar. Yukarıdan sürekli olaram mesaj geliyor size ama bilinçli olarak farkına varmıyorsunuz. Sezgisel olarak bedeninizi, duygularınızı dinlemeye yönlendirileceksiniz ve bu da sizin yüksek boyutlardan gelen mesajların şifrelerini çözmenizi sağlayacak.

Şimdiye kadar kendi çekim merkezinize doğru çekiliyor olmanız gerek, bu gerçekten de bir mıknatıs gibidir. Demek istediğim, dikkatinizi içinize döndürdükçe, merkezlenmeniz ve bütün bunlarla bağlantıya geçmeniz de kolaylaşır. Yüksek varoluş katmanları ile iletişiminiz içinize çektiğiniz hava miktarı ile gelişir. Hava büyülü bir maddedir ve modern bilim insanlarınız onun fonksiyon ve işleyiş biçiminin çok büyük bir bölümünden habersizdirler. Hava sizler için bir çeşit gıdadır, besleyicidir; bilinçli olarak ve doğal akışına müdahale etmeden alınması yüksek benliğiniz ve yüksek boyutlarla bağlantıya geçmenize yardımcı olacaktır.

Haziran 2012 Ay Tutulması ve Venüs Transiti

Children of the Sun Humanitarian Foundation

Mayıs ayının önemli astronomik geçişleri, Güneşin yüzeyi boyunca yolculuk yapacak tarihi Venüs Transiti ile Haziran ayında da devam ediyor. Bundan önce Ay Tutulması olacak. Kısmen tutulan Dolunay Güneş, Venüs ve Mars'ı kapsayan kararsız bir T - kare oluşturuyor, bu cinsiyet sorunlarını ve her türde ilişkileri iyileştirme fırsatı veriyor.

Ay tutulmasından hemen sonra 5 - 6 Haziran'da Venüs Transiti olarak bilinen nadir ve muhteşem bir olayı deneyimleyeceğiz. Aslında bu bir tutulma, ama ayın Dünya ve Güneşin arasına girmesi yerine, Venüs gezegeni Dünya ve Güneşin arasına giriyor. Maya "Uzun Sayım Takvimi"ne dayanarak, birçokları tarafından Venüs Transitine "Döngünün Kapanışının Büyük Dönüşümünün" başlamış olduğunun göksel işareti olarak bakılır.

Güneş ve Venüs'ün harmanlanan radyasyonları Dünya'nın elektromanyetik alanına ilerlerken, kitlesel bilince aydınlatıcı sevgi ve birliğin enerjilerini dokuyor. Bu, kitlesel şifa, 3B cinsel tutumların aşılması ve cinsiyet kutuplulukların bütünleştirilmesi için mükemmel ileriye fırlatıcı bir kuvvet ve fırsattır.

Birleşik Odaklarımız:
"Kişisel Sevgi"yi Aşmak
Cinsel Arzu ve Kontrol Kalıplarını Aşmak
Çarpıtılmış Cinsel Damgayı Dönüştürmek
Cinsiyet Kimliğini Aşmak