30 Ekim 2012 Salı

Değişim Dönüşüm Günlükleri 5

Acıyı durdurmam gerek!
Acı çekmemek için sonu acı bitecek her şeyi de durdurmam gerek! Gerekirse yarısında çekip gitmeliyim.
Acı çekmemek için kendimi sevdiğime inandırmalı ama gerçekten sevmemeliyim, acı çekmemek için kolayca çözülebilecek düğümler atmalıyım, koşulsuzca bağlanmamalıyım.
Gidebilir... Her şey gidebilir...
Acı... Çok acı...

Fark ettim ki acı çekerken o kadar küçükmüşüm ki acıyı çok büyük sanmışım.
Evimizin tavanlarını altı metre yüksekliğinde sanmam gibi.
Ama acı ya da tavanlar değil, ben küçükmüşüm.

Ama artık büyüğüm. Acılar da küçük. Hatta gereksizmiş...

Boş yere mi taktım onca maskeyi, yürüttüm onca taktiği?
Boş yere mi senaryo yazmak için o kadar kafa patlattım?

Ama oyun buydu. Oyun zaten bu değil miydi?
Unutma oyunu.
Maskeyi gerçek sandım.
Rol yapan beni yöneten beni de gerçek sandım...
Küçükken öğrettiler...
Binlerce farklı rol öğrettiler, acıdan kaçmak için, hissetmemek için.
Hem yazdım hem oynadım.

Oysa özün senaryoya ihtiyacı yok ki!
Öz sadece var!
Sadece Ol!

Tamam! Hatırladım...

29 Ekim 2012 Pazartesi

Emsalsiz Bir Tekamül Süreci

BAŞMELEK MİKAİL - KASIM 2012
Ronna Herman tarafından aktarılmıştır.
EMSALSİZ BİR TEKÂMÜL SÜRECİ

Sevgili üstatlar, Balık Çağının yaratıcı Tanrı Işınları ki bu DÖNEMİN yaratıcı sürecine ait özel nitelikler, yönler, erdemler ve tasarımlar/formüller içermektedir, Dünya insanlık üzerine 2000 yılı aşkın bir süredir ışımaktadır. Bu Yaratıcı Işınlar, şimdi geri çekilme ve kapanma işleminden geçmektedir. Dengesizlik içindeki üçüncü boyutun ve dördüncü boyutun alt seviyelerinin yanılsaması ve titreşim frekanslarında sıkışıp kalmış olan kitlelerin, kendilerini yönlerini kaybetmiş hissetmelerinin nedeni budur; hiçbir şey eskisi gibi işlememektedir ve gelecek için hiç umut kalmamış görünmektedir. Eski düzenler, yöntemler, tıpkı birçok köklü kurum ve dini organizasyon gibi, güvenilirliğini kaybetmiştir ve havlu atmaktadır. Üçüncü boyuta ait hemen hemen tüm ırksal, kültürel, sosyal ve politik sınırlar arasındaki ayrılık, parçalanıyor ya da zor bir dönemden geçiyor. İnsanlığın bilinci yükseliyor ve bu yükselişi hiçbir şey engelleyemez. İNSANLIK RÜŞTÜNÜ İSPAT EDERKEN, her şey bu genişlemiş farkındalığı takip etmek zorundadır yoksa eylemsizlik ve kaos tuzağına düşecektir.

Neyse ki her geçen gün daha fazla insan Kendini-farkındalığını yükseltmek için içlerine yönelme sürecine uyanıyor ki nihayetinde bu süreç, İlahi Rahatsızlık enerjileri vasıtasıyla daha yüksek bir Ruhsal-bilinç arzusuna doğru yönelecektir. Dünya üzerindeki her kültürel grup, her ırk ve her ülke, takip edebilecekleri bir yön ya da daha yüksek bir felsefi yol arayışında. Bu fenomen, şu gerçeğe dayanmaktadır: Balık Çağının İlahi Kopyasını içeren Dünyanızın Yedi Tanrı Işını, neredeyse tamamen geri çekilmiş ve Kova Çağının galaktik bilincinin daha ince, daha yüksek frekanslı on iki Işını ile yer değiştirmiştir.

Uyanışın ilk aşamalarında, kişide Ruhsal Birleşme gerçekleşmeden önce, bir İlahi armağan olan ve nihayetinde büyük ve külfetli sonuçlara sahip bir armağan haline gelen, özgür irade sebebiyle, yüksek âlemler tarafından hiçbir müdahale söz konusu değildir. Ancak, kişi, dördüncü boyutun orta ve üstü seviyelerine ait Menekşe Alevi frekansları ile rezonans içinde olan enerji imzasını kazandığında, artık beyan edebilir: “Uygundur. Benim ve her şeyin en yüksek hayrı ve akıbetini talep ediyorum,” böylece kişisel irade ile Yüksek Benlik ve Dünyanın İlahi Planının İradesinin hizalanması gerçekleşir. Sonuç olarak, Işığın sihirli yolu, bireyin kişisel Sevgi/Işık/Yaşam kolonu vasıtasıyla Ruha kadar genişler. Bu Işık Yolu, genellikle Yaşam Nehri olarak adlandırılır ve sonu özgün Bilinç Özü’ne çıkar. Burada gerekli bilinç seviyesine ulaşmış olan her birey, yeni galaktik ya da Alt-Evren İlahi Planı / Görevi için şifreli kristal Tohum Atomlarından kendi payına düşeni almaya başlayacaktır. Bu yeni Tohum Atomları, ayrıca, geleceğin yeni Altın Galaksisinin yaratım sürecinin başlangıç aşamalarında bir katılımcı olmak için gerekli olan ileri düzey bilgi, yetenek, özellik ve nitelikleri de taşıyor olacaktır.

Tekâmül süreci değişiyor; tüm insanlığın bedensel yapısı yavaş yavaş incelecek ve geliştirilecektir. Kutsal Kalp / Kutsal Zihinlerini ayarlamış ve bireysel iradelerini İlahi İradenin yönetimine bırakmış olanlara rehberlik ve yönlendirme yapılacaktır.

Değişim Dönüşüm Günlükleri 4

Bilgisayarın başına geçmiş, spiritüel sitelerde geziniyordum. Şu an tam olarak adını hatırlayamadığım,''astral parazit şifalandırma''yla ilgili bir yazıyı okumaya başladım. Yazı bir dua niteliğindeydi ve içeriğinde; Yükselmiş Üstatlardan, Elohim'den, Meleklerden ve 5.Boyut Tıp ekibinden yardım isteniyordu. Yazıyı sesli bir şekilde okurken anlımın sol tarafına bir çizik atıldı. Bu sırada,bilinç altıma sorulan ve zihnimin duyamadığı bir soruya cevap verdim. Şu sözleri söyledim, ''Bana, Yükselişime ve Gezegensel Yükselişe negatif bir etki yapmayacak herhangi bir zarar vermeyecekse sadece biyolojik bir inceleme için beni alabilirsiniz.''

Aynı gece yatağıma yattıktan sonra bir ameliyat masasında uyandım (kesinlikle rüya değildi, uyandım). Yattığım ameliyat masası yerden 1 m ile 1,40 m yüksekteydi. Tavan beyaz ve yüksekti. İlk başta gözüme sarı bir ışık çarpmıştı, daha sonra bu ışığı gördüğümü hatırlamıyorum. Çiziği hissettiğim alnımın sol tarafını, kafatasımı, tırtıklı, keskin ve daire şeklinde bir metalle kesiyordu biri. Canım kesinlikle yanmıyordu ve çok güzel bir histi. Sağ bacağımın yanından bana doğru bakan bir yüz gördüm. Büyük siyah, sinek gözü gibi gözler. Beyninin işleyişi çok güçlüydü. Tüysüz, açık gri bir ten, kafası vücuduna göre büyük...


27 Ekim 2012 Cumartesi

Değişim Dönüşüm Günlükleri 3

İçimdeki mağarada; ben ve ganimetlerim, üzüntülerim, sıkıntılarım, acılarım, hayal kırıklıklarım, suçluluk duygularım, geçmiş, gelecek, taktığım yüzlerce maske, yadsıdığım onlarca durum, inanarak söylenmiş binlerce yalan, korkular, korkular, korkular, geçmişten bana devredilen tonlarca yük ve benim kendi hazırladığım paketlerim, ağırlıkla dolu küfelerim... hepimiz. mutluyduk. mutluyuz.
Farkı...
Artık bu mağaraya ışık geliyor.
Artık ben hepsini görüyorum.
Artık onları seviyorum.
Artık mağaradan çıkmaya hazırım.
Rol yapan Ebru'yu seyreden Ebru'yu gözlemleyen Ben!
Artık "start" almaya hazır(olmak üzereyim)ım...

23 Ekim 2012 Salı

Bilerek İnanın ve İnanarak Bilin


Gillian MacBeth-Louthan tarafından aktarılmıştır.

Sizler, bugüne kadar olduğunuz ve ileride olmayı seçeceğiniz her şeyin bir kesişimisiniz. Kalbinizdeki duvarların arasında – geçmiş, şimdi ve geleceği taşıy...orsunuz. Kalbinizdeki duvarların arasında, gelecek için taşıdığınız umut ve istekleriniz var. Kalbinizdeki duvarların arasında, içinde muhtemel yaratımların embriyosunu bulunduran tüm göksel seviyeleri taşıyorsunuz.

Her biriniz, kendi kapınızda durmuş nefesinizi tutmuşsunuz ve hayatın size hangi yöne gitmeniz gerektiğini, hangi yöne doğru sevmeniz gerektiğini ve hangi yöne bakmanız gerektiğini göstermesini bekliyorsunuz. Hepiniz o kapılarda dikilmiş, cennetten, dünyadan ve hayattan size bir sinyal gelmesini bekliyorsunuz. Kendinizi olduğunuz kişi sandığınız dağın zirvesinde duruyorsunuz ve sizden bir sonraki tepeye, doğanıza yabancı bir yere sıçramanız isteniyor. Kendinize dair her şeyi unutup yeteneklerinizin ötesine geçmeniz isteniyor ki nihayetinde sizi bekleyen bilgi küresine konabilesiniz.

Kucaklamak üzere olduğunuz ışığınıza ait birçok seviye var, tıpkı insanlığınıza dair kucaklamaktan korktuğunuz birçok seviye olduğu gibi. Sevginin tüm seviyelerini kabul edeceğinizi kendinize ilan edin – ister geçmişte size acı vermiş bir sevgi olsun, ister şu anda karşılık bulmamış bir sevgi olsun, ister yönünü değiştirmiş sizden uzaklaşıp giden bir sevgi olsun. Kendinize sevginizi ilan edin, çünkü bir sonraki yükseliş seviyesi ve uyanışa sadece insan kalbi vasıtasıyla ulaşılabilir, insan olarak bildiğiniz sevgi yoluyla. Hayatınıza bakın – geçmişinize, ebeveynlerinize, eşinize, çocuklarınıza – ve onları ne kadar çok sevdiğinizi ama yine de tam olarak onları kucaklamamış olduğunuzu görün.

Dolu Bir Kaynaktan Vermek


Gillian MacBeth-Louthan tarafından aktarılmıştır.

Her gün dünyayı dualarınızla, sözlerinizle, niyetlerinizle onurlandırıyorsunuz ama kendi hayatınızın dikişleri atıyor. Enerjiniz dağılmış. Fiziksel bedeniniz tükenmiş ve uyku düzenleriniz bozulmuş. Hayatınızın bu şekilde dağınık, toparlanamıyor olmasının sebebi ise ışığını cömertçe dağıtmakla meşgul uçarı bir deniz feneri bekçisi olmanız ve kendi ihtiyaçlarınızı ihmal etmenizdir. Kendinizi kurbanlık koyun gibi feda etmeniz, oyunda sizi öne geçirmeyecek. Çölde bebeğiyle mahsur kalmış bir anne gibi, doğal olarak son suyu bebeğine verecek kendini feda edecek. Peki sonra bebeği kim kurtaracak? Siz gittikten sonra vermekte bir gelecek yoktur.

Kadim kitaplar ve gizem okulları, verme enerjisinden bahseder. Dolu bir kuyudan vermekten, temiz ve arınmış bir kuyudan vermekten bahsederler. Sevgi ve ışık dolu olduğunuzda – 360 derecede yoluna çıkan her şeye dokunacak şekilde yayılır. Bu yayılmada, dalga etkisi vardır, enerji çoğalır, otlardan bilinmeyen yıldızlara kadar her şeye dokunur.

Kişisel olarak boş olduğunuzda – ne kadar dua ederseniz edin, ne kadar ışık yayarsanız yayın, ne kadar olumlama ya da meditasyon yaparsanız yapın – istenilen odaklara ulaşmayacaktır. Ancak gerçekten dolu olduğunuzda verebilirsiniz.

Değişim Dönüşüm Günlükleri 2

Yükselişe kitlenmiş beklerken, biraz daha paylaşalım dedim ve içimden gelen bir ses hatırladığım ilk mistik deneyimi yazmamı istedi.

Yüzü koyun yatar haliyle uyanmıştı. Algısı anın sonsuzluğunda, dördüncü boyuttaydı. Yatar halde başını hafifçe kaldırırken, gözüne ilk çarpan şey mavi çarşaf olmuştu. Ne kadar güzel bir renk diye düşündü. Mavi çok canlıydı. Dünya zamanıyla belki iki, belki kırk saniye baktı maviye, ona göre sonsuzluğu dolduran bir andı. Yanı başında ki kitap rafının köşesine takıldı gözleri. Sivri bir köşeydi bu. ''Köşe'' ne kadar garip bir şeydi. Yan odadan kuşların sesi geliyordu. Aman Allah'ım! bu ne güzel bir sesti. Diğer odadan bilgisayar açılış sesi geldi. Sonra da klavyenin tuşlarına basılınca gelen tuş sesleri... Sesler çok gerçek, çok canlıydı. Çok, çok güzeldi. Belki bir dakika, belki kırk beş dakika sürmüştü her şey. Kim bilebilirdi?

Dördüncü boyut yavaş yavaş kaybolurken, ''HAYIIIIR YİNE Mİ'' diye haykırdım. Haykırışım astralde yankılandı. Yine üçüncü boyuta enkarne olmuştum. Doğduğum beden 18 yaşındaydı. Dünya anlatımıyla diyebilirim ki annemden doğmamış, ruh göçü yoluyla, bir walk-in olarak dünyaya gelmiştim. Belki de 18 yıl bu bedende konaklamış olan ruh-zihin bütünlüğünün (insanın), gelecekte ki daha gelişmiş bir haliydim. Bedeni O'ndan devraldığımda hafızasını da almıştım. Ailesini, okuduğu okulu, karmasını, korkularını, her şeyini...

14 Ekim 2012 Pazar

İçsel Gerçekliğinizi Geliştirmek


Natalie Glasson Kanallığı 29.09.2012
Maria Magdalena

Şimdi, sevgi ve gerçek ile sizlerin önüne çıkıyorum, Ben, Mary Magdalene’nin özü ve ışığıyım. Sizlerin yolunu ileriye doğru ışıklandırmak, duygularınız, zihniniz ve fiziksel bedeniniz ile ilgili uzmanlaşmanıza yardımcı olmak için buradayım. Duygularınız, zihniniz ve fiziksel bedeniniz, içinizdeki ilahiliği uyandıracak ilahi öğretmenlerdir.  Bazen duygu, zihin ve fiziksel bedeniniz, sizi içinizdeki gerçeklikten uzağa sürükleyebilir, ama tutunduğunuz illüzyonlar ile ilgili farkındalık kazanmanızı sağlayarak ve dikkatinizi çekmek için reaksiyonlar yaratarak, varlığınızın içerisindeki gerçeklik servetini açığa çıkarırlar ki berraklık içinde görünebilsinler. Ben kendimi berrak kristal bir ışık küre olarak görüyorum,  zorlukları, kusurları farkedebiliyorum, yükselmekte olan büyük uyanışı da; ama aynı zamanda kendimi herkese eksiksiz tam bir gerçek olarak sunuyorum, enerji ve niyetimin saflığı görülebilsin diye.

Benim inancım, kendinizi ışığın kristal küresi olarak görmeye başlamanızın sizin için kıymetli olacağıdır. Bu küre sizin için, zaten ilahi, saf olduğunuzu, ve niyetleriniz gibi, enerjinizin de kristal berraklığında olduğunu sembolize edecektir.  Ondan sonra eğer yolunuzda sendelediğinizi hissederseniz, varlığınızdaki üstün berraklık ve gerçeklik sayesinde; bunun sadece farkedilmesi ya da temizlenmesi gereken küçük bir leke olduğunu göreceksiniz.  Artık üstesinden gelmeniz gereken bir çok sorun ve içsel meseleniz olduğu bilgisi sizin için ne gereklidir ne de uygundur. Yükselişin bu safhasında varlığınızın gerçeğini  ayrımsamak, berraklığını kabul etmek, varlığınızın temelidir.

Kendinizi saf berrak kristal enerji olarak kabul ettiğinizde, egonuzu değil, varlığınızın özünde bulunan esas gerçekliği enerjilendirmiş olursunuz. Varlığınızın özünde, öyle saf, öyle ilahi ve kutsal bir gerçeklik var ki, bazen onu varlığınızın bir vechesi olarak tanımakta zorluk çekersiniz. Bu gerçeklik, kristal ışık küresi ile benzerlik gösterir, bu kristal küre içinde istediğiniz şeyi tezahür ettirebilir, Yaratıcı’nın tüm evrenini izleyebilirsiniz, çünkü Yaratıcı’nın tüm varoluşu bu kristal ışık küresindedir.

Sizden, bir dakika huzur içinde oturmanızı rica ediyorum, zihninizin çevrenizdeki yaratılmış gerçekliği gözlemlesini ve bu gerçekliğin size gerçek gibi görünüp görünmediğini farketmenizi istiyorum. Sonra kalp çakranızdaki enerjiyi gözlemlemenizi rica ediyorum, varlığınızın özünü ve her zaman orada olan Yaratıcıyı… Kendinize, kendi özünüz ve gerçeğinizin; sizin gerçek realiteniz olup olmadığını iyice düşünmeye izin verin.

11 Ekim 2012 Perşembe

Kuantum Şifa - 2

Bu celse, Vancouver, BC, Kanada'da gerçekleşmiş ve 26 Ocak 2008’de Lee Carroll kanalı ile alınmıştır.

Size gerçeğin ne olduğunu söylememe izin verin: Gerçek şu ki boyutlararası bir dünyada yaşıyorsunuz, ve bunu artık biliminiz bile kabul ediyor. Ancak, her şeyi, sizi yaşlandıran ve doğal olarak sürekli her şeyi yenilemeye iten düz bir zaman çizgisi üzerinde algılamaya devam ediyorsunuz. Ancak ruhsal olarak meydana gelen ve hücrelerinizde olan her ne ise ufacık bir çemberden bahsediyoruz. Bir kez yaptığınızda, tüm çember sonsuza kadar etkilenir. Gerçekleştirdiğiniz anda o şeyi tekrarlamanıza gerek yoktur, çünkü işlem tamamlanmıştır, sonsuza dek! İşte zor kısım. Beni takip edebildiyseniz, rayınız daire şeklindeyse, aynı anda tüm alanı kat etmiş olursunuz.

Bu demektir ki geriye baktığınızda gördüğünüz bir an önceki geleceğinizdir! Önünüze baktığınızda da geçmişinizi görmektesinizdir. Daire budur işte. Öyleyse bir sorum var: Şu anda altınızda olan rayı değiştirecek bir şey yaptığınızda geçmişinizi de değiştirir misiniz? Benimle kalın. Dinleyin. Bu imgelemi ve zaman paradoksunu kullanarak, şimdi size boyutlararası ile ilgili, kolaydan zora ve inanılmaza uzanan, üç özellik vereceğim.

Kolay

Yapabileceğiniz en kolay şey, tabi boyutlararası şemayı kullanarak, gençleşmektir. Gençleşmek bizim kelimemizdir (Ç.N. İngilizce youthing kelimesi), beden saatini yavaşlatmak anlamında partnerime verilmiştir. Bedeniniz 3B zaman çerçevesindedir. Böyle olmak için tasarlandı. Yeryüzünün, güneş sisteminin ve ayın döngüleri ile birlikte hareket eder, bunu biliyorsunuz. Yılları sayabilmektedir. Kendini yeniden üretir (hücre bölünmesi) ve bunu yaparken içinde bulunduğunuz çevreye kilitlenmiş bir beden saati kullanarak yapar ve bu siz saati değiştirene kadar da böyle devam edecektir. Saati değiştirmek sizin realitenizde imkânsızdır, çünkü daima aynı hızda hareket eder. Ancak, hücrelerinizin saate verdikleri tepkiyi değiştirebilseydiniz? Başka bir deyişle, ya "içinizdeki saati" değiştirebilseydiniz? Değiştirebilirsiniz. Hücrelere yaşlanmayı yavaşlatma talimatının verildiği bir durum yaratabilirsiniz. Ek olarak (hazır olun), genç olduğunuz zamana ait bir ray imgeleyebilir ve DNA'nıza bu imgelem vasıtasıyla bunu taklit etmesini söyleyebilirsiniz!

Değişim Sonrası: Geleceğe Bir Pencere

Kirael Değişim Raporu: Mayıs 2003

Bölüm Bir- Yedinci Boyuttan Kirael’in sevgi dolu rehberliği ile Reverend Fred Sterling tarafından aktarılmıştır.

AÇILIŞ SÖZÜ

İyi akşamlar. Dostlarım, şunu diyerek başlamak isterim ki ne zaman ortaya çıksam, eterik ışıktaki beni dinleyen kalabalık, insan ışığındakilerden daha fazla oluyor. Melek aleminde ve rehberler aleminde Dünya’ya söyleyeceklerimi gerçekten duymak isteyenler var; öğrenmek için değil, Dünya’da yer alan bu olayın içinde olmak için.

Bu gece, “Değişim sonrası”nı kuşatan olaylar ve durumlardan, Değişimden sonra nasıl görüneceğinizden, Dünya düzleminin nasıl görüneceğinden bahsedeceğiz. Burada, Büyük Değişim adını verdiğimiz bu olay konusunda hala emin olmayanlar olabilir. Anlayın dostlarım, bu, bu gezegende yaşanacak gelmiş geçmiş en büyük değişimdir.

Dünya ana, kendi evriminde yeni bir bilinç seviyesine geçme durumuna geldiği her seferinde, Yaratıcı, sonsuz sevgi ve bilgeliğiyle o zamanda bütün deneyimlere izin verir; insanın ışığa dönüşüyle beraber. Bunun için, Buzul Çağları ve kataklismik olaylar ortaya çıktığında, insan ışığı yuvaya dönmüştür.

Ama bu sefer, birçoğunuz kendi yolunuzu Büyük Değişimin güzelliği ile deneyimleyeceksiniz. Sürpriz. Diyorsunuz ki “Yaratıcı bizim değişimden geçmemize nasıl izin verdi?” Bu Yaratıcının seçimi değildir, dostlarım. Bu, her bir ışığın kendi seçimidir.

Fakat tamamen açık olmasını istediğim bir şey var: bu gece sizinle paylaşacaklarımın bazıları bilinç altlarınızda korku etkisi yaratabilir. Korkularınızın gitmesine izin vermeniz ve aydınlanmayı görmeyi seçmeniz için dua ediyorum çünkü her şey söylendiğinde ve yapıldığında, dostlarım, korku var olmaz. Korku akıllarınızın hayal ürünüdür. Beyninizin sağ tarafı korkuyu bilmediğinden, korku sol tarafta nöbet tutar.

10 Ekim 2012 Çarşamba

10-10-2012 Işığın Onuncu İnisiyasyon Kapısı

Anrita Melchizedek

10 Ekim 2012′de, Kutsallığın onuncu ışını ve Andromedalı Galaksilerarası Işık Varlıklarının Işıklandırmasıyla Işığın onuncu inisiyasyon kapısına giriyoruz.

Kutsallığın onuncu ışını Güç, Sevgi ve Bilgeliğin üç katlı Alevinin mükemmel dengesini taşır, Tanrının İradesi, Yüksek Zihnin Bilgeliği ve tüm Yaradılışın Kozmik Kalbi vasıtasıyla bizler yeni dengeyi deneyimlerken, gerçekte olduğumuz Tanrının İlahi, Kutsal Işığı olmamıza izin veriyor. Bu ışının etkisi altında, yanılsamanın tüm kalan perdelerini yükseltebiliriz ve birleşen Meshedilmiş zaman çizgilerinde tüm geçmiş, şimdi ve gelecek olası realitelerin sentezini deneyimleyebiliriz. Zamanın uzun periyotlarında sonsuz ve ebedi Şimdiyi deneyimlerken, bu güzel inci parlaklığındaki Kutsallık Ateşi vasıtasıyla kendimizin tüm veçhelerimizi Varlığımıza bütünleştirerek ve içimizdeki Kutsal Benliğin tüm etrafımızda olanlardaki Kutsal Benliği tanıdığını bilerek, Yaşam derslerimizi daha çok görebiliriz.

Bu Şimdi anında, Kozmik Mercek vasıtasıyla görülen Benliğimizin saklı bilgilerine erişmeye başlıyoruz. ÇünküKutsallığın onuncu ışını Akaşik Kayıtların kilidini açar ve Kayıtlar Salonundaki En Yüksek Potansiyelimizin bilgisinin ortaya çıkmasını sağlar. “Derinlikteki vizyon” olarak tanımlanabilen bu kutsal bilgiler yalnızca gerçek bir Üstada verilir; bu dünya planının sınırlamalarını aşmış olan, unutkanlığın bantlarını çıkarmış olan ve her zaman duygusal bağlantısızlıkta kalan Üstat. Çünkü Üstat Tek Birlik Bilincine götüren tüm yolları ve tüm realiteleri bilir ve bu bilgelik, Sevgi ve tüm Yaşama hürmet kendisiyle birlikte denge, adalet, alçakgönüllülük ve hakikat niteliklerini getirir.

Bu inisiyasyon kapısında, kendimizi İkinci Derece Rahip olarak deneyimliyoruz ve İlahi Sevginin bu kutsal dönüştürücü Alevleri olarak daha büyük Elçi rollerini üstleniyoruz. Kutsal Olana güvenerek ve teslim olarak yüksek boyutlara Işık köprümüzü inşa ederken, bizlere Kalbimizin Tapınağına giderek ve kalplerimizdeki üç katlı alevde sevilmeye ve desteklenmeye gereksinim duyan şeyleri görerek, Sevgili Ben’im Varlığımıza ve Anne/Baba Tanrıya bağlantımızı derinleştirme fırsatı veriliyor. Kutsal Sevginin bu kapısında, tüm ilişkilerimizi iyileştirirken, bağışlama ve anlayışla, kendimizi berrak ve sevgi dolu bir şekilde ifade etmek için boğaz çakrasını aktive ediyoruz. Bundan başka, bedenlerimizin ve Galaksilerarası Işık Bedenlerimizin kristalin matriksinde organik kristallerin hücresel genişlemesini deneyimliyoruz.

Şimdi, Işığın Foton Işınları vasıtasıyla canlandırılan süper – elektron ve Metatronik Bilincin tam Kozmik kucaklayışına giriyoruz. Fotonlar elektron ve onun anti – parçacık karşıtı olan pozitronun çarpışmasıyla oluşur, bu Işığın iki quanta’sını üretir. Ve süper – elektron alt boyutlarda pozitronun dönüşümünü uyaran Yaşam aktive edici kuvvettir. Bu Dünya planının içine girip çıkmakta olan ve 12-12-12 ve 21-12-12 Kapılarında daha daimi olarak deneyimlenecek olan Işığın Foton Işınları süper elektron vasıtasıyla teşvik edilmektedir ve dünya planımızda alt- elektron kullanan Işığın Foton Işınları olarak tezahür etmektedir. Çünkü dünyasal elektron, Çoklu Evrenimizin tek elektronu olan süper – elektronun içindeki alt – elektrondur. Foton Işınları karma temizliğini daha fazla kolaylaştırır, bu bireysel ve kollektif olarak hepimiz için çok fazla arınma gerçekleşmesinin nedenlerinden biridir. Ve Yükselişimizde, Solar Mesih Bilincini ve şu anda bu dünya planında deneyimlediğimizden çok daha yüksek titreşimli Işık olan elektron vasıtasıyla Foton Işınlarının enerji titreşimini deneyimleyeceğiz.

Bu onuncu inisiyasyon kapısında, İlahi Eril Ruhlarımızın iyileşmesini deneyimlemek ve Akaşik Kayıtları incelerken bu inci parlaklığındaki üç katlı Kutsallık Alevi vasıtasıyla Kutsal Sevgide tüm ilişkilerimizi yeniden yaratmak için Japonya’daki Fuji Dağının üzerindeki Kristal Işık Şehrine davet ediliyoruz. İlave olarak, omurga sütununda onuncu Gümüş Kozmik Mesih Holografik Diski ve iki küçük diski demirliyoruz.

7 Ekim 2012 Pazar

Ekim 2012 Enerjileri

Jennifer Hoffmann

Öngörülen tarih 21 Aralık 2012 ye yaklaşıyoruz. Fakat üzerinde düşünmemiz gereken tarih 22 Aralık çünkü hayat, dünya, evren hepsi devam edecek. Sorulması gereken şudur :'' Nereye gitmesini istiyoruz?'', '' Ne yapıyor olmayı istiyoruz ? '' Günlük yolculuğumuza odaklanmak artık her zamankinden daha önemli; her bir adım, seçim, ders ve deneyimle birlikte tüm yükseliş yolunun dinamiklerini değiştirmekteyiz. Ekim ayı bize öğrendiklerimizi eyleme geçirmeye başlamak için teşvik edici önemli enerjiler getiriyor. Aslında bu ayın anahtar kelimeleri ''düzeltme ve yeniden amaçlandırma''.

Ekim ayında enerjimizi düzenleme ve yeniden amaçlandırma fırsatı sunan birçok büyük olay var. İlki Satürn'ün 2009 Ekim ayından beri bulunduğu terazi burcundan akrep burcuna hareketi. Bu ayrıca bizi Aralık 1982 deki Satürn'ün teraziden akrep burcuna tam devinimine götürüyor. O zaman verilen hangi kararlar, seçimler, fırsatlar ve olaylar yine tekrar ediyor? Terazideki Saturn bize dengeden çıkmak için ne kadar bireysel ve kollektif realitenin izin verildiğini gösterdi. Önümüzdeki 3 yılda kendinizi içerde nereden iyileştireceğimizi keşfetmek için içeriye yönelebilirsiniz, böylece dünyayla daha dengeli ve daha kuvvetli bir şekilde yüzleşirsiniz. Dış kuvvetin herhangi bir iç kaynak olmadan sadece bir illüzyon olduğunu dünyada gerçekleşenlerden öğreniyoruz. Ayrıca Merkür Kasım ayındaki gerilemesine hazırlanırken 18 Ekimde kendi gölgesine giriyor. En büyük hayrımızla uyumlu ve bütünlük içinde olmayan her şeyi silkeleyip atan Uranüs/Pluto alanının süregelen etkileri de her ne kadar görmek istemesek bile hala mevcut. Sahip olduğumuz tüm yaralar, güvensizlikler, uyumsuzluklar, bağlantısızlıklar ve korkular salıverilmek üzere kendilerini sunuyorlar. Gitmelerine izin verme kararını verin çünkü bunlar enerji alanlarınıza darbe vuran büyük enerji kurutucular.

İnsanlık Uzak Geçmişini Hatırlıyor...

Fiziksel ve Gezegensel Yükseliş Sürecindeki Kanıtlar

Metafizikle ister uzun zamandır ilgilenin, ister yeni ilgilenmeye başlamış olun bu blogda bu yazıyı okuyorsanız, son yıllarda ve son aylarda biyolojik bedeninizde, kişisel değer yargılarınızda, doğru ve yanlış dediklerinizde, duygularınızda ve zihinsel mantık sürecinizde değişimler yaşıyor olmalısınız.Yükselişe yaklaşırken yaşadığımız değişimleri birbirimizle paylaşmalıyız çünkü her ne kadar emin olsak ya da olmasak da üçüncü boyutta ki zihnimiz yükseliş gibi bir kuantum sıçrama olgusunu bize yalanlar ve materyal kanıtlar isteriz.

Öncelikle yükselişin ne olduğunu yazmak istiyorum. Sonra size bunu matematiksel formüllerle ve tarihle kanıtlamak istiyorum. Yazacaklarımı ve fazlasını biliyor olabilirsiniz ve buna rağmen yeterli bir kanıt görmeyebilirsiniz. Bu çok normal çünkü bu işin doğası bu. Sürekli üçüncü boyutun üzerinde mistik deneyimler yaşasanız bile yaşanılan deneyimler üçüncü boyuta demirlenemediğinden bu yüzden de kesintisiz yaşanılamadığından üçüncü boyutta zihin aradığı kanıtları bulamıyor çünkü zihin bu boyutta geçmiş, gelecek ve şimdi algısı denen bir zaman farkındalığı yaşıyor. Yaşanılan deneyim zamansız bir kanıt olsa da, deneyim bitince lineer zaman algısı onu hayal gibi algılıyor ve sanki elinde hiç bir şey yokmuşçasına deneyimi kanıt olarak görmüyor. Biz üçüncü boyutun doğası gereği geçmişte ki bir deneyimimiz kanıt niteliği taşıyorsa bile onu şimdide de göremiyorsak şüpheye düşüyoruz.

Yükseliş boyut atlamak demektir. Üçüncü boyutun sevgi derslerine devam etmek isteyenler ya da hazır olmayanlar (hazır olmamak hazır olmaktan daha düşük ya da daha değersiz bir seviye değildir) aradıkları yaşama başka bir üçüncü boyut gezegeninde devam edecekler. Zaten eğer bu yazıyı buraya kadar okuduysanız hazır olmamanız söz konusu değildir. Geçişi yaşayacak olanlar arasında, tekamül sürecinde 3. boyutta olanlar dördüncü boyuta geçecekler ve iki yoldan birine hasat olacaklar. Işık ve karanlık diye bilinen kendine hizmet-başkalarına hizmet kutbu ya da başkalarına hizmet-kendine hizmet kutbu... Her ikisi de eşit değerde kutsallıktadır ve biri yanlış diğeri doğru değildir. Eğer bu geçişi yaşayacaklara yardımcı olmak ve tabii ki kendi tekamülünüze de ivme katmak için bu gezegene gelenlerdenseniz ki öylesiniz sıçrama anında dördüncü boyuta geçer, dördüncü boyutun ötesinden gelmişseniz onu bir tramplen gibi kullanıp kendi boyutunuzun farkındalığına uyanırsınız. Bu farkındalığı dördüncü boyutsal olan kristal bazlı bedende deneyimlersiniz (şu an karbon bazlı bedendeyiz). Daha sonra kristal bazlı bedende kalma, ışık bedene geçme ya da boyutuna geri dönme gibi seçeneklere sahip olursunuz. Metafizikle yeni ilgilenmeye başlayanlara şunu söyleyebilirim 4. boyut hayal edebileceğiniz cennettir ve ötesi onun da ötesidir.

6 Ekim 2012 Cumartesi

Değişim Dönüşüm Günlükleri 1

Yazsana yazsana Ebru yazsana...
Yazsana yazsana Ebru yaz artık...
Haydi Ebru...
Haydi Ebru...

İçimdeki ses ben bildim bileli bunu söylüyor.
Yazmayı öğrendiğimden beri de yazıyorum.
Ama hiç yeterli olmuyor.
Sanki ne kadar yazsam, tam olarak ne demek istiyorsam onu ifade edemiyorum gibi.

Neyse bu ayrı bir konu. Onu ayrıca yazarım. :))

[not: bu arada "kendi yazılarım" etiketli yazılar bana ait]

Blogda günlük olarak kendi değişim dönüşümümü yazmaya hep yelteniyorum. Ama yazdıklarımı yine, her zamanki gibi beğenmediğimden kayıtlar sayfasını çeşitli taslaklarla doldurmaktan ileri gidemiyordum... ki... Adsız bir okuyucunun "hadi"leyen yorumu ile bari ben bir şeyler yazayım, böylece belki okuyucular da kendi değişim/dönüşümleri ile ilgili bir şeyler yazar, böylece blog da herkesin birbirinin deneyimini okuyabildiği eğlenceli bir tat kazanır diye düşündüm. O zaman teşekkürler Adsız okuyucum...

Azıcık süreçten bahsedeyim önce diyorum:

1- Farkındalık neymiş anlamaya başladım. Basbayağı attığın her adımın, söylediğin her sözcüğün, düşündüğün her bir şeyin farkında olup derinde yatanı o anda keşfetmekmiş. Şöyle yaşamaya başladım son zamanlarda; "hah attın kıtırı Ebru", "hah, yine alındın", "bak yine karşındakinin enerjisini aldın, olay seninle ilgili değildi, niye kişiselleştirdin şimdi?", "hah, gördün mü, duygu sömürüsü yaptın", "ne oldu, niye kızdın şimdi, ne kazandırdı sana bu yani", "bak egon konuşuyor, yeme bunu, bırak konuşsun, sen bir adım kenara çekil, seyret, bırak içini döksün", "yalan söyleme, yalan söylemeeee!", "adam önünü kesti diye kızıyorsun, sen herkesin önünü kesiyorsun, nasıl olacak bu iş?", "basbayağı üstünlük tasladın, hani herkes birdi?" vs. vs. Bunun gibi binlerce örnek sayabilirim. Sanki içimde bir Yaşam Koçum var. Beni yönlendiriyor, çalıştırıyor.

2- Korkunç kontrol manyağı, güvensiz, bilgi açı, aşırı entellektüel olma havalarında, yalandan komünist, sevgi açı, korkak mürebbiyeden Pollyanna'ya, oradan kendini olduğu haliyle kabul ettiğini zannedip tüm duygularını salan, sürekli ağlayıp gülüp manyak manyak hareketler yapan ne idüğü belirsiz insandan, zoraki Pollyanna'ya, oradan da şu an içinde bulunduğum; çoğunlukla (her an diyemem) anda, akışta, geleceğe güvenen, geçmişe olan takıntısını bayağı bir temizlemiş (tamamen değil, bayağı), duygusal bağlardan, bağımlılıklardan bayağı bir uzaklaşmış, iyiyse iyi olmakla barışık, kötüyse kötü olmakla barışık, kendini ifade etmekten korkmayan, yalansız yaşamak için bilinçle uğraşan ruh haline geçiş yaptım. Bu aşağı yukarı 10 yıllık bir süreç diyebilirim. Oldum demiyorum, haddime mi düşmüş ama ciddi yol kat ettim diyebilirim.

5 Ekim 2012 Cuma

Kalbinizde Merkezlenmiş Kalın

Başmelek Indriel’den Mesaj: Kalbinizde Merkezlenmiş kalın. Bella Capozzi kanallığı ile, 3 Ekim 2012

Işığın Sevgili Çocukları, ben Indriel, aziz bir yurttaş ve rehber bir varlığım.

Ne kadar çok sevildiğinizi size hatırlatmayı seçiyorum. Bu güzel günde, şimdiye dek yaptığınız çalışmalar için sizi ne kadar övsem azdır. Hiç kolay olmadığını biliyorum, tam olarak neler yaşadığınızı kimse hayal edemez. Ama yine de buradasınız işte. Hala ileriye ve yukarıya doğru devam ediyorsunuz. Yolunuz üzerinde sayısız engel vardı ama hiçbir şeyin sizi yolunuzdan döndürmesine izin vermediniz. Bazen sendeliyorsunuz, hem kendinizi hem amacınızı sorguluyorsunuz. Elbette yapacaksınız! Bu çok doğal ve hemen ayağa kalkıp, düzelip işinize bakmanız da bir o kadar doğal. Yol ne kadar çetrefilli olursa olsun, sizi bekleyen daha da büyük zorluklar olduğunu bilseniz bile, bilin ki vazgeçmek sizin doğanızda yok. Sizler yepyeni bir toplumun öncülerisiniz, pırıl pırıl yeni bir ülkenin yepyeni bir ırkısınız. Bu yeni toplumun sakinlerine eve dönüş yolunda liderlik edip yol gösteriyorsunuz. Daha da inanılmaz olan, bunları gerçek yeteneklerinize ve araçlarınıza erişiminiz olmadan yapıyor olmanız, elinizde yol gösteren bir harita, net bir tarif olmadan arkanızda iz bırakarak ilerliyorsunuz. Ne kadar mükemmel derecede muhteşem olduğunuzu anlıyor musunuz şimdi?

Şimdiye kadar kat ettiğiniz yol tüm umutlarımızın ve beklentilerimizin üzerinde oldu. Bizler, sizin Melek Takımlarınız olarak, ne kadar onur duyduğumuzu ve sabrınızı ve bizim sevgi dolu rehberliğimizi arayıp bulup kabul etmek anlamında ne kadar istekli olduğunuzu görmenin bizi nasıl derinden etkilediğini bilmenizi istiyoruz. Bizleri yaşamınıza kabul etmeye bu kadar hazır olmanız kalplerimizi sıcacık yapıyor. İleride, yakın bir zamanda birbirimize yakın olduğumuz bu günleri anacaksınız. Şu an, her zamankinden daha da fazla sevgi, güven dolu, açık bir kalp ile yaşamaya gayret etmeniz çok önemli. Kalp, üst alemlerdeki her şeyi işleten işletim sistemidir. 3. boyut yoğunluğunda fazla zamanınız kalmadı ve içinde yaşayanların lineer, ego bazlı bir düşünüş yapısının güdümünde olduğu tek örnek budur. Kalp, gerçekte sadece bir duygu depolama yeri değildir. Sevgi hissetme becerisinin yanı sıra; idrak, yüksek bilgelikle gelen seçim, bilginin içselleştirilmesi ve engelsiz bir iletişim ve düşünme becerilerine sahiptir. Sanki içsel bir yönetim merkeziniz varmışçasına kalbinizde merkezlenmiş olduğunuzda ve kendinizi buradan idare ettiğinizde içiniz rahatlar ve yaptığınız her şeyin tam olarak doğru olduğuna güvenebilirsiniz. Kalbinizdeki alanda yaşayıp sisteminizi oradan işlettiğinizde telaş, yargılama, acı, drama ve tutarsız negatif duygulardan arındığınızı göreceksiniz.

Ölmeden Önce Ölmek...

Benliğinizin Hakikati

Tanrı dedi ki:

Kendi döngüleriniz halinde ortaya çıkıyorsunuz. Kendinizi tekrar tekrar dönüşüme sokuyorsunuz. Katlayarak şekil verdiğiniz bir kağıt gibisiniz.

Nefes almanın nasıl bir şey olduğunu henüz tam olarak bilmiyorsunuz. Nefesinizi tutuyorsunuz. Olduğunuz şeyden ziyade olmadığınız şeyin fazlası, dahası olmaya çalışıyorsunuz. Gerçekte ise çok güzelsiniz. Başka türlü de olamazsınız zaten, ama siz kendinizden başka bir şey olmaya çabalıyorsunuz. Burada pek çok seviye hakkında konuşuyorum Ben. Kendinizi kandırmaya devam ediyorsunuz. Sırf saçınızı boyadığınız için daha genç olmuyorsunuz, daha fazlası olmuyorsunuz. Saç renginizi değiştirmeniz hoş bir şeydir tabii. Ama saç boyasına da aslında sahip olmadığı vasıfları, nitelikleri yüklemek iyi değildir. Tıpkı sizin gibi saç boyası da bir başka şey olmaya yönelik bir illüzyon, bir yanılsama içinde olabilir sadece. Bu yanılsama için orada nasıl da büyük bir pazar vardır ama.

Diploma sizi daha zeki, daha akıllı yapar mı? Öğrenmek iyi bir şeydir. Diplomalar, sertifikalar bir şeyler söyler tabii ama bu belge olsun veya olmasın aslınıza, özünüze dair bir kelime bile etmez aslında.

Kendiniz olarak bazı eklentilere, bazı ek unsurlara, vasıflara bel bağlamanız temel bir yanılsama halidir. Yanılsama yakalamak için koştuğunuz bir otobüs gibidir. Otobüs sahtedir. Otobüsün illüzyonuna yetişip yetişmemeniz gerçekte önemli değildir.

Gerçekten önemli olan unsurlar sevgidir, hayırseverliktir, iyiliktir, merhamet ve nezakettir. Bunlar ek meziyet veya unsur da değildir, bunlar sizin asıl, özgün benliğinizdir. Şimdi bunların olduğu cebe uzanmalı ve hepsini dışarı çıkarmalısınız. Onları çok uzun zamandan beri orada bırakmış olabilirsiniz. Bu gibi durumlar dahilinde de kendinizi gerçekte Kim olduğunuza yönelik yeniden yapılandırır, adeta restore edersiniz. Dünyadaki insan halinizin özünü, esasını ortaya çıkarırsınız. Mış gibi yaptığınızdan, öykündüğünüzden çok daha fazla, çok daha ötesiniz.

Ulu İlahi Yönetici’den Mesaj

1 Kasım 2012’de alınmıştır. Tazjima tarafından.

Günaydın, Ben Ulu İlahi Yöneticiyim. Kanalım (habercim) olarak kullandığım bu hanım aracılığı ile, elbette onun rızası ile size mesajımı ileteceğim.

Olaylar hızla ilerliyor. İnsanlığın ani uyanışı ile baraj kapakları açılmak üzere. Bu; dünya tarihinde hatta evrenin tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir olaydır. Daha küçük toplumların topluca yükselişi gerçekleşmiştir ama hiçbir zaman gezegensel düzeyde bir yükseliş olmamıştır. Başka kanalların da bildirdiği üzere; bu gezegeni bir kez daha ışığa kavuşturma olayı; planlaması çok önceden yapılmış, titizlikle tasarlanmış bir olay. Yanlış anlamadınız, büyük insan sürüsü hiç bitmeyecekmiş gibi görünen uykularından uyanmak üzere ve sizler; önümüzdeki günlerde ve aylarda büyük mucizelere tanık olmak üzeresiniz. Yakında olacak büyük gelişmelerin sonucunda sizler, yol göstericiler olarak, farklı görevleri aktif olarak üstlenecek şekilde bir adım öne çıkıyor olacaksınız.

Evet yol göstericiler; buraya en başta gelmenizin nedeni olan görevleriniz artık sizlere bildirilmek üzeredir. Kanalımızın da öğreniyor olduğu üzere, kimse senin kim olduğunun farkında olmadan yaşamını sürdürmek ile aniden tüm dünyanın gözleri üzerine dönecek şekilde sahaya itilivermek arasında ciddi fark var. Yine de, dünyanın tüm nüfusunu göz önüne alırsak mesajları bayağı az insana ulaştı sayılır. Çok yakında milyonlarca insanın soruları olacak ve bu sorulara cevap isteyecekler. Yol göstericilerimizin hepsi, ışık taşıyıcıları, kanallar, öğretmenler ve ışık savaşçıları olarak, yaşayan rehberler ve örnekler olarak kendilerini dünyanın gözleri önünde bulacaklar. Bunun sonucunda, sevgili yol göstericiler, ayağa kalkma zamanıdır, öne çıkma ve kendini gösterme. Kostümlü prova başlıyor ve açılış gecesi ufukta göründü.

Geçenlerde, başka bir blogda, sabırsız ya da belki biraz sinirli ışık işçileri ortaya bir soru attılar: “Yükseliş aniden mi olacak, bir süreç mi olacak?”. Denise Le Fey bu soruya, her zamanki soğukkanlı tavrı ile cevap verdi. Yükseliş devam eden bir süreç, her seviyede yol göstericiler için son 25 yıldır fiziksel rahatsızlıklar, yaşamlarında büyük değişimler ve zorluklar şeklinde ortaya çıkan yavaş yavaş devam eden bir süreç. Kanalımızın tuttuğu kayıtlarda (Blue Dragon Journal arşivlerine göz atılabilir) da görüleceği gibi o ve diğer birçok yol gösterici, arkadan gelenler için enerjiden oluşan bir iz bırakarak yol döşüyorlar. Genelde bu öncüler çok sınırlı kaynaklarla ve dış dünyada doğru dürüst bir ipuçları olmadan, tek başlarına çalıştılar. Yaptıkları sadece kalp çakraları ve kristal epifiz bezleri yoluyla kendi yüksek benliklerinden gelen mesajlara tepki vermek oldu. Bu zorlu öncüler cesurların en cesurudurlar; kendilerini, sessiz ve derinden, her tür sosyal kurala karşı durmak pahasına, gezegenin her yerine ışığı demir atan çapalar olarak konumlamışlardır. Kimsenin haberi bile olmadan, bu çalışmaları ile, yüzyılların yanlış hizalanmış enerjisini, acı çeke çeke kendi bedenlerinde dönüştürdüler. Ve, şimdi, karanlık vadinin bitiminde, insanlık için gün doğumunun ilk ışıklarının yükselişi zaferini kazanmış haldedirler.