18 Eylül 2016 Pazar

Her gece aynı saatte uyanıyor musunuz?



Her gece belli saatlerde uykunuzdan uyanıyor musunuz?

İnsan vücudunda, bedensel fonksiyonlarımızı yöneten içsel bir saat bulunur. Her gece aynı saatlerde uyanıyorsanız, belli bir organla ilgili bir konu size uyandırıyor olabilir.

Organlar ve onlarla ilişkili saatler şöyle:
-      
21:00 – 23:00 arası: Bu saat aralığı endokrin sistemimizin tekrar dengelendiği ve enzimlerin dolu hale getirildiği zamandır. Bu saatlerde uyumakta zorlanıyorsanız; vücudunuz “kaç-savaş” modunda takılı kalmış olabilir.
-      
23:00 – 01:00 arası: Bu saatlerde sık sık uyanıyorsanız, birine gücendiniz, darıldınız ve bunu salıvermiyorsunuz, taşıyorsunuz demektir. Kendinize dönün, kendinize sevgi verin, yapabildiğiniz kadar sakin kalmaya ve enerjinizi bu alana harcamamaya çalışın.    
-      
01:00 – 03:00 arası: Bu saat aralığı bedeninizin toksinleri atmak ve yenilenmek için kullandığı çok önemli bir zamandır. Bu saatlerde uyanıyorsanız; genelde öfke, hayal kırıklığı ve olumsuz düşüncelerin işareti olabilir.
-      
03:00 – 05:00 arası: Bu saatler; akciğerlerin onarımda olduğu ve bedeninize oksijen akıttığı saatlerdir. Akciğer sorunları çoğu zaman keder ve derin üzüntü belirtisidir.
-      
05:00 – 07:00 arası: Bu saatlerde daha önce tespit edilen toksinler vücuttan atılır. Kalın bağırsak da bu saatlerde aktiftir.  

10 Eylül 2016 Cumartesi

Bütünsel Farkındalık Çalışma Grubu

Bloğumu yıllardır takip eden değerli dostlarım, öncelikle varlığınız için teşekkür ediyorum ve şükrediyorum. 

Yıllardır yaptığım çok çeşitli çalışmalar ile ruhsal olarak belirli bir farkındalığa geldim. Ulaştığım bu yerde, artık kendimi deneyimlerimi paylaşmaya hazır hissediyorum. Bunun sonucunda; bireysel olarak yaptığım konstelasyon çalışmaları dışında bir çalışma grubu oluşturmaya karar verdim. Aşağıda bununla ilgili ilk duyuruyu bulabilirsiniz.

Çalışma grubu 15 günde bir hafta içi 19:00 ile 22:00 arası toplanacak. 
Katılmayı düşünenler olursa calismagrubu@degisimdonusumatolyesi.biz adresine bir mail atarsanız, daha detaylı bilgileri içerin bir pdf hazırladım, onu yollayabilirim. 

İlk duyuruyu burada yapmak istedim çünkü burayı takip eden sizler; elbette, benim için çok daha özel insanlarsınız. Diğer mecralarda duyuruları hafta başı yapacağım.

Hepinize içten sevgiler, güzellikler diliyorum.  


8 Eylül 2016 Perşembe

Zaman zaman blogda paylaşımlarda bulunan "BİRi rumuzlu dostumuzun yazısını sizinle paylaşıyorum.
İyi okumalar...

_________________________________________________________________________

Var olan, (buna isterseniz Ruh diyelim) orijinalinde sadece var olduğu  için var olma hakkına sahip olmalı. Eğer dünyamızda olduğu gibi var olmak için enerji girişine ve çıkışına ihtiyaç duyarsa bu onun tutsaklık yaşadığını gösterir. Midemin kölesiyim yani insan vücudu programımın, tabiatımın kontrolü altındayım. Bu dünyanın ve algıladığımız gerçekliğin kurallarına göre yemek yemeliyim yoksa yaşayamam.Yani enerji almalıyım. Peki bu enerjiyi nereden alıyorum? Başka hayvanların ve bitkilerin etinden. Onların yaşam enerjisini kendime aktarıyorum. Sadece bir kaşık yoğurt yiyerek milyonlarca bakteriyi mide asidimde can çekiştiriyorum. Sizce böyle bir varoluş programlanırken amaç nedir? Böyle bir program iyi niyetle mi yazılır?

Biz aslında limitsiziz yani orijinalimiz, aslımız limitsiz. Uzaysız, zamansız, sınırsızız. Sınırsız farkındalık ve sınırsız yolların ta kendisiyiz. Fakat bir form aldığımızda uzay denen yapay olguda sınırlanıyoruz. Belli bir farkındalığa sahip olduğumuzda aslen sınırsız olan farkındalığımızı terk ediyoruz ve sınırsız varlığın hapis hayatı yaşaması için gereken en önemli şeyde bu. Doğuyoruz ve hiçbir şey hatırlamıyoruz.Sizce bu orijinal yol olabilir mi?

Yaşamın orijinal yolu gerçekten iç içe geçmiş ve paralel yaşam formlarının birbirleriyle zoraki ya da anlaşmalar yoluyla enerji alışverişi yapmak zorunda olduğu bir hologram mı? Yoksa bu hologram sınırsızlığın içinde ki bir alan mı?