29 Haziran 2011 Çarşamba

Derinden Seviliyorum...

Geçen hafta iş için Göcek'e gittim.
İş için bile olsa o güzelim denize yakın olmak, çevredeki farklı renklerdeki muhteşem begonvilleri seyretmek, kocaman ağaçlarla konuşmak çok güzeldi.
Hep söylüyorum ya ağaçlar, çiçekler, kuşlar, tüm varlıklar benimle konuşuyor diye. Bu kez, gerçekten, ciddi bir kanıt var elimde, o yüzden paylaşmak istedim.

Göcek'te bir cafe'de yemek yiyorduk. Çok yaşlı bir ağacın altında, sakin ve huzurlu bir öğlen yemeği. Ağacı hayran hayran seyrediyordum, yaşlı ve bilgeydi. Bana yaşamından kesitler sundu, sanki beynimin içinde bir ekran vardı ve ağacın gördüğü, yaşadığı şeyler geçiyordu ekrandan. Göcek koyuna sığınmış kadırgalar gördüm, korsanların birbiriyle kavgasını, sahilde sevişen bir çifti, onları gizlice seyredip gelip kızı öldüren birini, köle ticareti yapanların gemilerden indirdikleri zincirlenmiş güzel kadınlara, siyahi adamlara sopalarla vurarak yürütmesini, ciddi bir depremde ağacın köklerinin yarılmasını, fırtınaları gördüm. Ağacın niye böyle 4 parçaya ayrılmış gibi durduğunu anladım. Çok uzun yıllardır yaşadığını söyledi bana, 600 yıldan çok. Onun köklerinin başka ağaçlara yol verdiğini, en derin yer altı sularının enerjisini alabildiğini...

Hayran hayran ona bakıyordum, ona onu ne kadar çok sevdiğimi, takdir ettiğimi söyledim. Varlığı için teşekkür ettim. O da bana teşekkür etti. Gölgesi altında olmamızdan ne denli mutlu olduğunu, zaten onun var olma amacının bu olduğunu, bizim soluduğumuz havayı oluşturmak, bize faydalı olmak için var olduğunu ve bunun takdir edilmesinin çok güzel olduğunu söyledi.

Tam bu sırada, tam kafamı kaldırmış onun devasa dallarına bakarken, gözlerimin önünde bir yaprak koptu ve yavaşça, sanki ağır çekimle kucağıma düştü. Ve yaprak... Aşağıdaki fotoğrafta...


Umarım yaprağın üzerindeki E harfini görebiliyorsunuzdur. Bu ağacın bana bir hediyesi değil de nedir? Sanki elle oyulmuş gibi bir E harfi.

Hepimiz gerçekten, derinden seviliyoruz. Bundan bir an bile şüphe etmememiz gerek. Doğa her parçası ile bize bağlı ve bizi sevmeye, kucaklamaya hazır...

İşte böyle...

Sevgi ve ışıkla...

Evrenin Derinlerine Yolculuk / Zooming into the Universe Wonders HD

Choice Point

Choice Point

Bizim ortaya çıkmamızı ister misiniz?

Alttaki mesaj internet aracılığıyla tüm dünyada bir çok kaynağa ulaştı ve hiç birinde yazarına ilişkin bir tanımlama yok. Dünya dışından olduğu söyleniyor ama kim ve nasıl aldı bilinmemekte. İster dikte edilmiş, ister kanal olarak alınmış veya dünya insanı tarafından yaratılmış olsun, özünde bu mesaj bize “doğru” geliyor. Aslında tamamı ortak seçimle ilgili. Biz galaktik vatandaşlığı mı seçeceğiz; yoksa korku, yadsıma ve güvensizlik ile giderek tükenen bir nesil olmayı mı? Seçimse tamamen bize ait.

“DÜNYAYI SADECE SEVGİNİN ÜSTÜNLÜĞÜ DEĞİŞTİRİR!”

“GÖRÜNMEMİZİN GEREKİP GEREKMEDİĞİNE KARAR VERİN!”

Bu mesajı size kimin yazdığının önemi yoktur ve zihninizde anonim olarak kalmalıdır. Önemli olan bu mesaja ilişkin ne yapacağınızdır! Her biriniz kendi özgür iradenizi kullanarak mutlu olmayı istersiniz. Özgür iradeniz sizin kendi gücünüz çerçevesindeki bilginize, mutluluğunuzda alıp verdiğiniz sevgiye bağlıdır. Gelişimin bu evresinde tüm bilinçli ırklar gibi sizler de kendi gezegeninizde kendinizi izole olmuş hissediyor ve bu durumun etkisiyle kendi kaderinize mutlak gözüyle bakıyorsunuz. Ama yine de küçük bir azınlığın farkında olduğu büyük bir değişimin eşiğindesiniz. Kendi seçiminizin dışında sizin geleceğinizi değiştirmek bizim sorumluluğumuzda değildir.

Bu mesajı dünya çapında bir referandum olarak alın. Ve yanıtınızı da bir oylama olarak düşünün. Biz kimiz? İnsanlığın binlerce yıldır tanık olduğu açıklanamayan göksel olaylarla ilgili ne bilim adamlarınız ne de dini liderleriniz ortak bir fikir oluşturabilmiş değiller. İnançlar ne denli saygı duyulur olsa da, doğruyu ve gerçeği bilmek için bu inanç filtrelerinin dışına çıkılması gerekir. Artan sayıdaki bilinmeyen araştırmacılarınız yeni bilginin yollarını keşfediyor ve realiteye çok yaklaşıyorlar. Bugün uygarlığınız içinde bir okyanus kadar büyük bilginin içinden özellikle sizi daha az üzecek kısmının çok küçük bir parçası ortaya dökülmüştür. Özellikle son elli yılda tarihinizde saçma veya inanılmaz görünen olaylar daha sıklıkla olasılık ve farkındalık alanınlarına girmiştir. Geleceğin daha da sürprizlerle dolu olduğunu bilin.

28 Haziran 2011 Salı

Ders Yerine Mutluluk Verin Siz!

Tanrı dedi ki:

Herkesin öğretmeni olduğunuz doğrudur. Herkes sizin söylediklerinizden bir şeyler öğrenme fırsatına sahiptir. Ama siz de başkalarından öğrenirsiniz. Herkes diğer herkesin öğretmenidir ve herkesin de başkalarından öğreneceği şeyler vardır... Şüphesiz böylesi çok şey vardır.

Herkes sizin uygunsuz davranışlarınız denli cömertliğinizden de bir şeyler öğrenebilir örneğin. Eylemleriniz her ne olursa olsun insanların sizden bir şeyler öğreneceği gerçeği ise uygunsuz davranışlara bir mazeret teşkil etmez. Dünyada sınırlamalar vardır ve bunların çoğu da sizin azami yararınızadır. Olumlu davranışlar vardır ve olumsuzlar vardır. Kabalığın iyi bir davranış olmadığını söylemek son derece yerindedir. Ancak burada davranış yerine fikir veya düşünce demek Benim açımdan daha faydalı olacaktır. Bazı şeylerin iyi birer fikir olmadığı son derece açıktır. Örneğin On Emre riayet etmenin iyi bir fikir olduğunu söylerdim Ben. Bunları ihlal etmenin iyi bir fikir olacağına kendinizi ikna etmeniz de iyi bir fikir olmayacaktır bu durumda.

Masaların, sehpaların üzerinden atlamak genellikle uygun görülmeyen bir harekettir. Kalabalık bir odanın öbür tarafına gitmek istediğinizde bir masanın üzerinden atlarsanız buradaki hayır nerededir ki? Belki de bir nevi saygısızlık sergiliyorsunuzdur. İnsanlara ders vermek size düşmez. Ben size müsaade ettim mi? Bir şeyi yapmayı seçmeniz, o eylemi erdemli mi kılar?

22 Haziran 2011 Çarşamba

Holografik Dünyamız / Holographic World

Holografik bir dünyamız var. Yani bütündeki tüm bilgi en küçük parçada aynen kayıtlı. Bu yüzden en küçük parçanın bütünü değiştirme gücü de bulunuyor. Sonuç olarak bizim bireysel titreşimimiz tüm dünyayı etkiliyor. Bu yüzden her olaya, insana, duruma sakin, barışcıl, dürüst, açık fikirli, kendinden emin ve sevgi dolu yaklaşmak için elimizden gelenin fazlasını yapmalıyız. Gerçekten dünyamızın kaderi bizim ellerimizde.

(Reiki Master'ım Don Beckett'in son yazısından: http://johreiki.net/)

We live in a holographic world. That means, the whole picture is replicated in every particle. Therefore, every particle has the ability to change the whole picture. Your energetic vibration at every moment affects the whole world. Please do your best to affect everything in a peaceful, honest, open, loving, confident way! The fate of the whole world truly depends on it.

(From his last article, my Reiki Master Don Beckett. http://johreiki.net/)

16 Haziran 2011 Perşembe

Büyük Sıçrama / The Great Leap



Harika Kozmik bir olay gerçekleşiyor.

Evren’de Galaktik Solar merkezden Kozmik Işık dalgaları geliyor,
İnsanlığın bilincini yaşamı algılamanın yeni şekline senkronize etmek için…
Yeni bir Dünya doğuyor
Bu kozmik dalgalar bizi dürtüyor, bizi genişletiyor,
Realiteyi yaratmanın yeni yollarını ilham ediyor
Hepimiz davetliyiz,
Gezegendeki her varlık bu Büyük Sıçramaya çağırılıyor.
Doğa, Dünyanın ve Suların kristalleri,
Elementler ve Elementaller,
Ve her bir Canlı Varlık bu Büyük Uyanışa davet ediliyor!
Bu gerçekleşiyor… tam burada, tam Şimdi!
Dünya Ana seyreyliyor…
Kozmik okyanus
Dev bir Uzay Gemisi gibi kozmik dalgalarda sörf yapıyor
Bu bizi büyük Uyanışa hizalıyor!
Kalbinizi açın, DNA’nızı uyandıracak olan bu kozmik dalgaları alın.
Ve büyük kutlamaya katılın!
Tüm Gezegen kalpten şarkı söylüyor…
Birliğin melodisini…
Birlikte Yeni Dünya’ya yürüyelim…
Sevgi ve İşbirliğinde.
http://www.kosulsuz-sevgi.com/

14 Haziran 2011 Salı

Kimim Ben? / Who Am I?


Dün renklerden bahsetmiştik, Shirlee Hall'ın bu videosu güzel geldi...

Yaz Ekinoksu için Günlük Meditasyon Çalışması

Bugünden itibaren 21 Haziran'a kadar tam 10 gün her akşam bu meditasyonu yapmamızı evrendeki dostlarımız tavsiye ediyor. Denemek ister misiniz? Ruhumuzdaki gerçek güce ulaşmamız için güzel bir araç.

1- Kendinizi rahat hissedeceğiniz bir ortamda meditasyon için hazırlanın. Mümkünse ışıkları iyice azaltın, mumlar, tütsüler yakın, tütsü sevmiyorsanız kokulu çiçekler alın, hafif bir meditasyon müziği koyun.
2- Nefesinize odaklanın. 5 dakika nefesinize odaklı bir şekilde kalın, düşünceleri ve endişeleri bir kenara bırakmaya çalışın. Gitmiyorlarsa "şimdi değil, sonra" diyerek onlara teşekkür edip gitmelerini sağlayabilirsiniz.
3- Niyet edin. Şu cümleleri yüksek sesle söyleyin: Yüce Tanrıyı (ya da nasıl hitap etmek isterseniz), "Ben" varlığımı, tüm ruhsal varlıkları ve evrensel ışık federasyonunu buraya davet ediyorum. Bir araya gelin ve benim "ruhumun kutsal gücü" ile birleşmem için bana yardımcı olun. Benim için hazırlanan bu özel armağan için şükürlerimi, teşekkürlerimi lütfen kabul edin.
4- Bundan sonra 7 kere "OM - MANİ - PADME - HUM" (Çok önemli bir Budist mantrası olan bu sözler aşağı yukarı "lotus çiçeğinin içindeki mücevher" anlamına gelir. Yani bir anlamda insan/ruh/benlik diyebiliriz) mantrasını tekrarlayın.
5-Sonra 2-3 dakika, elleriniz dışa dönük kucağınızda olacak şekilde oturun ve size verilen bu armağanı özümseyin, tadını çıkarın.

Sevgi ve ışıkla...

Ben ışığın ta kendisiyim...

Dün gece meditasyon sırasında aşağıdaki sözleri söylemek üzere yönlendirildim. Defalarca aynı şeyi tekrarladım, tekrar tekrar, tekrar tekrar. Bildğimiz şeyler elbette ama bu üçleme bana çok huzur verdi, paylaşayım istedim sizlerle...

Ben saf sevgiyim...
Ben saf ışığım...
Ben saf enerjiyim...

Sevgi ve ışıkla.

12 Haziran 2011 Pazar

Renk Meditasyonu

Lauren Galey'in meditasyon e-postaları geliyor bana ve gerçekten çok güzel yöntemler öneriyor. E-postalarına abone olmanızı tavsiye ederim. 5 gün önce gelen bir meditasyon özellikle dikkatimi çekti, tek kelime ile süper, muhteşem bir şey ve çok da kolay. Ben de henüz deneyemedim ama hep birlikte deneyip deneyimlerimizi paylaşabiliriz diye düşünerek çevirdim, sizin için burada:

Renkler, Çakralar ve Su...

Bildiğiniz gibi renk tayfındaki renklerin aynıları çakralarımızda var. Bu meditasyonda hangi çakrayı şifalandırmak istiyorsak ona odaklanacağız. Banyo küvetiniz varsa harika, işin içine suyu da katabilirsiniz.
Suyu kırmızı, turuncu, sarı, yeşil, mavi, indigo ve mor renkle boyayacak banyo tuzları, yağları hatta bana kalsa iyice neşelendirmek için gıda boyası kullanabilirsiniz.

Hangi çakraya odaklanmak istediğinize karar verin ve ona göre banyonuzu hazırlayın.
Suyun içine gömülün, sırtınızı dayayın ve kendinizi suyun sıcaklığına ve sükunetine bırakın.

Bundan sonra hangi çakraya odaklanıyorsanız; aşağıda yazılan duygu ve düşüncelere odaklanarak istediğiniz kadar suda kalın:

Kök Çakra / Kırmızı: Güvenme ve güvende olma duygusuna odaklanın. Emniyette olmaya, içinde bulunduğunuz millete ve hepimizin "bir" olmasına.

Sakral Çakra / Turuncu: Eğlenceye, neşeye ve yaratıcılığa odaklanın. Üretmeye ve kendi kendinizi takdir etmeye.

Solar Pleksus Çakrası / Sarı: Başkalarını takdir etmeye ve sevmeye odaklanın.

Kalp Çakrası / Yeşil: Herşey sevgi. Herşeyin sevgi oluşuna odaklanın. Kalp çakrası tamamen sevgi üzerinedir.

Boğaz Çakrası / Mavi: Sadece gerçeği aramaya, sadece gerçeği dile getirmeye odaklanın.

Üçüncü Göz Çakrası / İndigo: Büyük güce odaklanın. Sizin için o neyse, nasıl adlandırıyorsanız öyle olsun. Büyük güce teslim olun ve olanın (sizin için uygun görülenin) tadını çıkarın.

Tepe Çakrası / Mor: Barış, mutluluk, gerçek ve sevgiye odaklanın.

İşte bu kadar basit... Sevgi ve ışıkla...

dahası için : http://www.acoustichealth.com/

Doğa Beni Büyülüyor...

Her zaman böyleydi. Her zaman doğanın her bir küçük detayı beni çok etkilemiştir. Mükemmel düzen, mükemmel renkler, mükemmel bir tasarım. Ama son zamanlarda hem alışverişimiz, hem iletişimimiz arttığından olacak, büyüleniyorum adeta.

Bu sabah yağmur var İstanbul'da. Hani şarkıdaki gibi, gerçekten tam da öyle bir gün. İşyerime geldim, müşteriler yavaştan gelmeye başladı. Oyunu kullanan bir uğrayıp bakmak istiyor.

Çimenlere çıplak ayakla çıkasım, yağmurda ıslanasım geldi ama taktığım maske buna izin vermedi. Bakalım ne zaman aşacağım bu kalıbı, göreceğiz.

Bugün güzelim yağmur, terasımda açan çiçekler, karşı sitedeki bahçe katının önündeki begonviller derken iyice doğa ile büyülenmiş bir anımdayım. O yüzden resmen ilan etmek istedim. Ben bitkilerle ve hayvanlarla konuşabiliyorum. Vallahi nasıl oldu ben de bilemiyorum. Bir şamanlık aktivasyonu almıştım zamanında, o zamanlar gidip herhangi bir bitkiye bakıp sohbete girişme denemeleri yapıyordum ama karşı tarafdan bir cevap alamadığımdan bırakmıştım ipin ucunu. Ama artık, kendiliğinden oldu işte. Geçen sabah terasımda katmer katmer açan sardunyaların içinde kuru yaprakları ile duran bir ceylan gözüne "hadi artık" dedim. "Hadi artık yani. Evet zor bir kış geçirdin, evet ben çok ilgilenemedim seninle. Ama bak artık buradayım, artık bahar geldi, hadi aç artık, gözlerini açtığını görmek istiyorum". Buna benzer bir şeylerdi.

Allah sizin inandırsın, akşam eve bir geldim, bitkinin üzerinde onlarca açmaya hazır tomurcuk var, ertesi akşam bir geldim, manzara şu şekilde:


Doğa canlı. Doğa bizden. Doğa bizimle iletişim kurmaya hazır. Tüm unsurları ile bizi sevmeye hazır. Yeter ki biz buna hazır olalım.

Dünyada olduğum için, su için, yağmur için, tüm bitkiler, hayvanlar, güneş, ağaçlar, dağlar, akarsular, yaylalar, durgun denizler, okyanuslar, bütün bütün varlıklar için sonsuz ve içten teşekkürlerimi sunuyorum.

Bugün çok özel, çok güzel bir gün. Büyük değişimlerin günü. Bunu hissediyorum.

Bütünün hayrına, herkesin hayrına, benim hayrıma... Sevgi ve ışıkla...

10 Haziran 2011 Cuma

Başmelek Mikail’den Mesaj - Bir Işık Salgını Dünyayı Süpürüyor

Ronna Herman kanalıyla aktarılmıştır

Sevgili üstatlar, Dünya’daki her insanın Tanrı Işığının ince frekanslarıyla bombalandığı bir Işık salgını var; ancak, her insan sadece fiziksel bedeninin barındırabileceği ışık frekanslarını emebilir ve bütünleştirebilir. Tanrı ışığından faydalanmak ve onu kullanmak için Tanrı Işığını metabolize etmelisiniz.


Şu terimi hatırlayın: IŞIK PERDELERİ, çünkü bu kavramın zihninizde berrak şekilde tanımlanması önemlidir. Üçüncü/dördüncü boyutların yanıltıcı realitelerine yolculuğunuza başladığınız zaman, hafızanıza yerleştirilen Işık perdeleri vardı. Kutsal Zihninize ve Kutsal Kalbinize giriş yerine yerleştirilen Işık perdeleri vardı. Üçüncü Gözünüzü/içsel görüşünüzü çevreleyen bir Işık perdesi vardı/vardır. Yüksek Benliğiniz Üçüncü Gözünüzün açılmasının zamanı geldiğini kararlaştırdığı zaman, bu sanki alnınıza Kutsal bir enerji akını almışsınız gibi olur. Bu belirli amacı olan frekanslar Epifiz bezindeki Işığın Tohum Kristallerini açar, bu da telepatik iletişim yeteneğini başlatır.

Çoğunuz gezegeni çevreleyen ince bir Işık Radyasyonu Perdesi olan Ring-Pass-Not’u işitmişsinizdir. Bu kademeli olarak Dünyanın atmosferinden çözülen bir tür kısıtlayıcı karantina idi ve Kozmik Bilgeliğin sonraki seviyesinin Dünya Hizmetkarları/Kozmik Habercilerin seçkin bir grubuna yağabilmesi için, Kozmik bilgi taşkın kapakları (boşaltma vanaları) sonuna kadar açıldı. Yaşamlar boyu herkes yüksek alemlerde bu yoğun hazırlık aşamasında idi. Bu ileri öğretileri doğru, düzenli ve zamanına uygun şekilde getirmek için bu yoğun eğitim periyodu gerekliydi. Bu, sonraki, daha ileri seviyeye ilerlemek için yeni gerçeğin her bir seviyesini bütünleştirmeniz ve deneyimlemeniz gereken Kozmik Yasadır. Bu eşsiz ve özel bir inisiyasyon yoludur. Kozmik Işık Konseyinin Yükselmiş Üstatları herkese açık olarak öğretmezler. Çoğunlukla ilham vererek kendi öğrencileri ve inisiyeleri vasıtasıyla çalışırlar. İnisiyeler zihinsel seviyelerde çalışırlar, ayrıca çoğunlukla sahne arkasında çalışırlar. Ancak, seçkin bir grup dünyada açıkça öğretiyor, çünkü Dünya Hizmetkarları olmaları için başkalarına ilham vermek onların en önemli görevidir.

Sizin için tasarlanmış olan Yolu azimle izlemiş olanlarınız, son on yılda içinde bulunduğunuz özel Aydınlanma aşaması için hızla tamamlanma haline ilerliyorsunuz. Gerçek Kendinin – üstatlığını elde ettiğiniz zaman, düşünceleriniz ve sözleriniz zararsız olacak, çünkü eleştiri ve negatiflik sevgi ve gerçeğin Işığında barınamaz. Arzunun egonun en büyük itkisi olması gibi, Hizmet Ruhsal benliğin özgün itkisidir, dürtmesidir.

6 Haziran 2011 Pazartesi

Suçlama beni...

Bugün 3 kere aynı konu gündeme geldi. Benim insanları suçlamam meselesi.
İşle ilgili bir tanıdığım bana bir e-mail yazmış; ben hep onu suçluyormuşum, benim hiç mi suçum yokmuş?
Sonra çalıştığımız bankadaki görevliye yapmadığı bir şey için sitem edince o da direkt beni suçlayıcı konuşuyorsunuz cümlesini sarfetti.
Üzerine ofisimizdeki arkadaşlarımızdan biri siz hep beni suçluyorsunuz ama dedi bir konuda şakalaşırken.
Şaka falan ama sonuçta 3 oldu. 3 önemli. 3 olunca iyice ciddiye almak gerek. Zaten dikkatimi çekmişti, tam pekişti.
Son dönem gerçek bir temizlik dönemi. Dip köşe temizliği. Hele bu 3 tutulma arka arkaya gerçekten büyük değişimlerin, kendi içine dönüp kalan kırıntıları temizlemenin, kendine yolculukta yoldaki bütün engelleri kaldırmak için yapılacak özverilerin zamanı.
Bu yüzden olsa gerek bu aralar sürekli temizlik halindeyim. Bilinçaltımda en derinlerde kalmış en negatif inançlar açığa çıkıyor. Onlarla ilgili olaylar peşpeşe geliyor. Geliyorlar bakalım ben ne tepki vereceğim diye. Nasıl seçimler yapacağım diye. Heyecanlı bir oyun bu.
Anlayabilene, sindirebilene.
Yoksa, doğrusunu söylemek gerekirse, insan çıldırabilir.

5 Haziran 2011 Pazar

Neden Ben?

Çok ama çok iyi bilinen bir anektod ama sabah sabah bana çok iyi geldi. Paylaşmak istedim...
Sevgi ve ışıkla...

Efsane Wimbledon'un ilk zenci Şampiyonu Arthur Ashe kan naklinden kaptığı AIDS'den ölüm döşeğindeydi. Hayranlarından biri sordu. 'Tanrı böylesine kötü bir hastalık için neden seni seçti?' Arthur Ashe cevap verdi. 'Tüm dünyada 50 milyon çocuk tenis oynamaya başlar, 5 milyonu tenis oynamayı öğrenir, 500 bini profesyonel tenisçi olur, 50 bini yarışmalara girer, 5 bini büyük turnuvalara erişir, 50'si Wimbledon'a kadar gelir, 4'ü yarı finale, 2'si finale kalır. Elimde şampiyonluk kupasını tutarken Tanrı'ya 'Neden ben?' diye hiç sormadım. Şimdi sancı çekerken, Tanrı'ya nasıl 'Niye ben?' derim?

Mutluluk insanı tatlı yapar. Başarı ışıltılı. Zorluklar güçlü. Hüzün insanı insan yapar, yenilgi mütevazı. Tanrı'ya asla 'Neden ben' diye sormayın. Ne olacaksa olur...

1 Haziran 2011 Çarşamba

Başmelek Metatron Mesajı - Tutulma Üçlüsü

James Tyberonn kanalıyla

Sevgili Üstatlar, sizleri Koşulsuz Sevginin OMM Dalgasında sarmalıyoruz.

Ve aslında bu sevgi her birinizin 2011’in kalan aylarında ve 2012’de taşımayı arzu ettiğiniz rahatlatıcı, merkezleyici esenliktir.

Sevgili İnsanlar Haziran 2011’de Dünya ve insanlık için önemli geçiş tamamlamaları ve değişim sunacak olan 30 günlük bir periyot başlayacak. Bu periyot gerçekte aylar önce başlayan devinimlerin çoğunu tamamlıyor. Yeni Dünya ile rezonansta olmayan “eski – enerji” senaryolarının, durumlarının ve ilişkilerinin salıverilmesi, makro ve mikro, küresel ve bireysel olarak gerçekleşecek.

Kuzey Afrika ve Orta Doğu hükümetlerindeki grup hareketlerinin bu ‘değişim rüzgarının’ parçası olduğunu söylüyoruz. Sizin kendi enerjilerinizle uyuşmayan enerjileri taşıyanlarla, yargılama olmadan, bazıları geçici olarak, bazıları daimi olarak bağlarınızı koparacaksınız. Bu uygundur. Bu çoğu zaman sevgiyle salıverilmiş, en yüksek hayır için büyüme ve değişim katalizörü olan ayrılık sürecidir. Bu, 21 Haziran’ın Gündönümü enerjileri ile güçlendirilecek.

Tutulmalar içinize dönme, iyileşme, salıverme ve yeniden yapılandırma zamanıdır. Benliğe odakla ince ayar yapmak için eyleme geçin. Böylece bu fırsatın her anı hızlanmanızı sağlayan bir olanaktır. Bu önce Benlik ile gerçekleşir ve bu ‘Değişim Rüzgarının’ önemli akışını en iyi şekilde kullanma yeteneğinizi kolaylaştıran statiğin uzaklaştırılması ile gerçekleşir. Bu devinimde eşsiz zorluklarınızla yüzleşerek, en sonunda kazanır ve büyürsünüz. Ama bunu sevgiyle yapın. Sevgi her zaman anahtardır. Ama sevgi kuvvet gerektirir ve kusursuzluk kendi benliğinize hakiki olmak ile tanımlanır. Zaman şimdidir! Günü yakalayın!