23 Aralık 2013 Pazartesi

ALTIN FREKANS Yeni Dünya Enerjileri Aralık 2013/Ocak 2014 Başmelek Mikail ~ Celia Fenn kanalıyla

(Bu mesajı tüylerim baştan aşağı diken diken olarak okudum. Bu olağan üstü dönemin bütünün ve her birimizin hayrına olması bilinciyle...)

Sevgili Işık Ailesi, bu Aralık 2013 ayında ve Ocak 2014′e girerken, Dünyanız Altın Işın Frekansını demirlemeye başlarken, büyük Frekans geçişleri ve ayarlamaları yapıyor.

Güneş bu frekans değişimine yardımcı olmakta ve son altı ayın yoğun Güneş aktivitesi Dünya’nın frekansını yeniden ayarlamaya yardımcı olmakta ve bu yeni frekansın yerleşmesine ve demirlenmesine izin vermektedir.
Sevgili Aile, bunun sizler için ne kadar zor olduğunu biliyoruz. Işık Ailesi olarak, bir çok seviyelerde karşılaşmış olduğunuz zorluklara rağmen Işığınızı taşımak için çalışmak zorunda kaldınız. Şimdi, bu Aralık ayında 2013′ün çalışmasını tamamlıyorsunuz ve Tezahür ve Bolluğun yeni yoluna başlıyorsunuz. Bu mesajda, önce 2013′ten 2014′e geçişi ve 12/12′nin ve Gündönümünün güçlü enerjisini ve tartışacağız ve sonra 2014′ün gelen enerjilerine ve genç yetişkinler olan Kristal Çocukların rolüne bakacağız.

2013: Dualiteyi Aşma Yılı

Dünya Aralık 2011′de 5 nci Boyut zaman çizgisine geçiş yaptı. Aralık 2012′de, Dünya “Yeni Dünya” olarak Zamanın Yeni Döngüsüne başladı ve şimdi size Aralık 2013′te hayatınızda dualiteyi aşarak ve Kozmik Mesih Bilincinin Altın Işınını demirleyerek Işık Üstatlığınıza girme fırsatı verilecek.

19 Aralık 2013 Perşembe

Konstelasyon Nedir?

Benim konstelasyon çalışmaları diye adlandırdığım, Bert Hellinger tarafından ortaya konulan sistem ile ilgili bilgi almak isteyenler olursa, aşağıdaki kaynaklardan faydalanabilirsiniz.
Çalışmak isteyenler bana ulaşabilirler.
Sevgiyle...
http://konstelasyon.com/aile-konstelasyonu
http://konstelasyon.com/organizasyon-konstelasyonu
http://www.tsde.org/index.php?id=310000&dil=TR
http://www.ailedizimi.net/sevginin-kokleri-svagito/
http://www.vivianbroughton.com/?page_id=50

27 Ekim 2013 Pazar

Yaşam tam şu andadır! Daha sonra değildir. Emekli olunca değil, sevgilin gelince değil, o yeni eve taşınınca, daha iyi bir iş bulunca da değil. Yaşam tam şu andadır! Her zaman da şu anda olacaktır. Tam da şu anda yaşamdan zevk almaya başlasanız iyi olur çünkü hiçbir zaman tam şu andan daha iyi bir zaman olmayacak, tam şu anda daha iyi olana kadar... 

12 Eylül 2013 Perşembe

Ekinoks Dönüşümleri

Yılda iki kez güneş ışınlarının ekvatora dik vurması sonucunda aydınlanma yaşanır.
Bunlardan birincisi 21 Mart 2013 ikincisi ise 23 Eylül 2013 lineer zaman dilimleridir.
Bu dönemler yaklaşırken hızlı bir değişim ve dönüşüm sürecine girilir.
Bu değişim ve dönüşüm süreçlerinizin farkındalığında olmak sizi yeniler ve tertemiz ışığa taşır.
Bu farkındalıkta olmayanlar ise yeni ışıktan geçemezler ve ışıkları zayıflar.
Şimdi dönem kendi kişisel farkındalıklarınızda olma dönemidir.
İçinizden dışarıya akmak için çırpınan her ne varsa bırakın aksın, ancak dikkat etmeniz gereken o akan enerjilerle akmamak.
İçinizden akana dahil olursanız ışığınız zayıflar ve aydınlık geçişine gücünüz yetmez.
21 Marttan çok güçlü geçtiniz, ışığınız büyüdü, kendiniz büyüdü ve çevreniz büyüdü.
Tüm kontrolünü ruhsal bedene kaptıran zihinsel bedene bu dönem yeniden iktidar olma fırsatı doğar.
Bunu da içinizden akmakta olanlarla çok kolay başarabilir.
İçinizde, ülkenizde, gezegeniniz de oluşacak dalgaların sebebi budur. Dahil olduğunuz her dalga titreşiminizi alır ve büyür. Biteceğine inanarak titreşim katmadığınız dalgalar arınır ve yenilenmek zorunda kalır.
Gezegenin bir çok yerinde ışık çemberleri kurulmakta ve gezegenin beş boyutlu yaşam düzeni hazırlanmakta.
Bu çemberlerin oluşma sebebi ekinoks döngüsüdür.
İlk ekinokslarda çember kurulur hazırlanır, düzenlenerek geliştirilir.
İkinci ekinoks ise tamamlayarak aydınlığa taşır.
Çember tamamlanır.
Bu çember ekinokslarında yıldızlar ve gezegenlerde hizalanarak dengelenirler.
Güneş ışınlarının dik olarak aktığı gün ise tüm gezegende eşitlik sağlanır. Gece ve gündüz eşitlenir.
Her bir hücrede eşitlenir.
Bu eşitlik çizgisinden dengede ve hizada geçmek aydınlığı büyütür.
Vakit Kişisel farkındalık vaktidir.
Sadece kendi farkındalığınıza ve kendi kimliklerinize bakın.
Ülkeye, dünyaya, siyasete, kaoslara , kişilere değil kendinize koyun odağınızı.
Öğrenilmiş kimliklerden, etiketlerden sıyrılın.
Sizin ışığınız tüm kimlik ve etiketlerden daha üstündür.
Yükselttiğiniz ve geliştirdiğiniz ışığınıza sahip çıkın.
Birlikteliklerinize ve gücünüze sahip çıkın.
Akanı yazarak akıtın ve suya atarak dönüştürün.
Bu dönemde seçimlerinizi maddesel ve fiziksel ihtiyaçlarınız dışında çoğaltın.
Yargı – yorum – etiket – savunma – saldırı – ispatlama – kıskanma – enerjilerinizin farkında olun ve bırakın.
Ben – sen – o – şu – bu kelimelerini sözlüğünüzden çıkartın.
Kendinize güveniniz tam olduğunda bu enerjilerin dışında kendinizi var edebildiğinizde;
Yargılanmayan, etiketlenmeyen, saldırılmayan olduğunuzun farkına varın.

26 Temmuz 2013 Cuma

Yeni Enerjiye Açılmak

Arkadaşlar, yeni enerjiye açmak demek, evinizi yeniden dizayn etmek için bir iç mimara teslim etmek gibidir. Mimar sizden gelecek talimatı bekler. Siz de hadi dediğiniz anda başlar ekibiyle çalışmaya. Önce evinizdeki tüm eşyaları çıkarttırır. Her ne varsa. Bu arada o eşyaların altından unutulmuş neler neler çıkar. Nasıl toz toplamıştır altı yumak yumak böyle. Hani normalde kendi evimizi cillop gibi yaparız da ruhumuzun evlerini temizlemeyiz pek. Hatta alışkanlıklarımız nedeniyle babaanne evlerine benzer ruh evlerimiz. Girip gezebilsek normal evlerimiz gibi neredeyse çıldırtıcı şekilde kendimize ait eşyalar sandığımız şeylerin aslında hep atalarımızdan kalanlar olduğunu, onlardan miras aldıklarımızı doldurduklarımızla yaşadığımızı görürdük ruhumuzun evlerinde. Mobilyalar dededen gelir, yatak odası takımı anneden, örtüler perdeler anneanneden, yemek takımları babaanneden, iş eşyaları babadan... Sizin kendinizin beğenip aldığı anca birkaç oyuncak vardır belki de... İşte bizlerin ruhsal evleri aynen böyledir ve buraya o kadar alışmışızdır ki elbette ki iç mimar girip ne var ne yok attırırken içimizden parçalar sökülür resmen...

"Ama ama ama o benim anneannemin perdesi... Bana 'Kızım böyle gezilir mi sere serpe, ne der elalem' dediği gün takmıştım evime" diye itiraz edersin; ama iç mimarla kontratında der ki "Bir kere mimar girdiğinde eve işini bitirmeden çıkışı olmaz ve mimar tüm evi baştan aşağı değiştirme hakkına sahiptir" Bunu yapmalıdır çünkü yeni yapacağı tasarıma o perdeler gitmez. Dedenin "Ağır oturaklı olacak erkek dediğin, ne öyle zıp zıp zıplıyorsun" koltukları da gitmez yeni tasarıma... Babanın "Öyle oyunla falan geçirecek zamanın yok, ekmek aslanın ağzında, sürünürsün" diyerek aldığı çalışma masası da...

Mimar büyük eşyaları çıkarttırır ve ardından bir bakarsın evin içini olduğu gibi tahtakuruları sarmış. Kemirilmiş ruhunun evi. Önce tüm ahşaplar sökülür. Hayatını dayandırdığını sandığın her ne varsa. Sonra da ilaçlama ekibi girer devreye, iyice dezenfekte eder ruhunuzun evini... Bu arada bir sürü gizli bölme bulur ekip, oralara neler tıkılmıştır ailenizden saklamaya çalıştığınız neler. Ne oyuncaklar, ne resimler, ne anılar. Çok sevmişsinizdir ama korkmuşsunuzdur paylaşmaya... Mimar onları gülümseyerek, restore ettirmeye yollar bir arkadaşına. Elden geçirtecektir onları, parlattıracaktır ve yeni tasarımda camdan bir pano içinde sergileyeceksinizdir evinizin içinde onu...

29 Haziran 2013 Cumartesi

Ebeveylerin Tüm Bilinç ve Bilinçaltı İnançları Enkarnasyonla Birlikte Çocuklarına Aktarılır

Bugün dikkatinizi inanç sistemlerine odaklamak istiyoruz,daha spesifik olarak ebeveynlerin inanç sistemlerinin çocukları üzerindeki etkisini paylaşmak istiyoruz.

Çoğu insan inançlarını çocukları üzerindeki inanılmaz etkisinden haberdar değil.Tüm çocuklar ebeveynlerinin inanç sistemlerinden direkt olarak etkilenir.Sadece çocuklarınıza öğrettiğiniz inanç sistemlerinden bahsetmiyoruz,varlığınıza kodlanmış her inanç sisteminden bahsediyoruz;bilinçli ya da bilinç altı inancı olsun olmasın ebeveynin sahip olduğu her inanç enkarnasyonla birlikte çocuklarına yüklenir.Tabi ki bunun çocuğun erken yaşlarında ve çoğu zamanda yetişkinlik dönemi başlangıcında dünyayı nasıl görüp deneyimlediği üzerinde derin bir etkisi vardır.

Tüm ruhlar bu realitede enkarne olmayı seçmeden önce bunun farkındadır. Aslında, ailelerinden onlara "miras" kalacak inanç sistemleri ve şekillerine göre ebeveynleri seçmek ruhlar için oldukça yaygındır.Bu,ruhlara hayatlarının erken dönemlerinde kendilerine aşılanmış inançlardan kaynaklanan belirli hayat derslerine daha dikkatli olarak odaklanmalarına yardımcı olan belirli bir dizi inanç sunmaktadır.

Ebeveynlerin inançları çocuklarına aktarılıp çocuğun bilinçaltında keşfedilmeyi ve eğer istenilirse bir dizi yeni inançla değiştirilmeyi bekler.Tabi ki çocuğun realitesinde gerçekleşen sayısız deneyimin tek nedeni ebeveynlerin inançları değildir,bazı rahatsızlıklar ve deneyimler ruhun bu deneyiminde yer alan herkesin büyüme deneyimlemesi için yaptığı tercihlerin direkt sonucudur.Belirli bir deneyim ruhun enkarnasyondan önce yaptığı bir seçimin sonucu olsa bile onun tezahürü hala deneyim içinde yer alanların inançlarına bağlı olacaktır.Unutmayın ki enkarnasyonla birlikte belirleyici faktor özgür irade olmaktadır.

11 Haziran 2013 Salı

Onu görür görmez vuruldunuz ve ne güzel ki o da size... Kader ağlarını ördü ve bu vurulma sizi evliliğe kadar götürdü; çok mutlusunuz. Amanın o da ne o artık hamile ve 9 ay sonra artık dokunmaya bile kıyamadığınız bir bebeğiniz var kucağınızda. Misler gibi kokuyor. Ona doyamıyorsunuz. Dünyada başka bir şey yok ondan başka gözünüzde... Sonra yıllar geçiyor. O bebek büyüyor, okula gidiyor, sonra ilkokul bitiyor, sonra lise, sonra üniversite. Artık iş bulması lazım onun. Hayatını kurması lazım. Çünkü siz hep başında olamayacaksınız. Mümkünse devlete girsin de garantili bir işi olsun ya da sabit maaş alabileceği bir kurum olursa süper olur. Yeter ki hayatını kurtarsın. (!) Sonra mı? Bir işe girdi hayırlısıyla ve o da evlendi ve şimdi torununuz var kucağınızda. Allaaaah! Mis gibi kokuyor, tıpkı çocuğunuz gibi. Özlemişsiniz bu kokuyu. Ohhh! Derken aradan yıllar geçti, torununuz büyüdü, ilkokul, lise, üniversite. Artık iş bulması lazım onun. Hayatını kurması lazım. Ölmeden mürvetini görmeniz lazım. Şanslıysanız, torununuzun çocuğunu sevebilirsiniz...

"Damdan düştü bir kurbağa, titretti kuyruğunu, bunu gören jandarma şöyle yazdı mezar taşına: Damdan düştü bir kurbağa, titretti kuyruğunu, bunu gören jandarma şöyle yazdı mezar taşına: Damdan düştü bir kurbağa, titretti kuyruğunu, bunu gören jandarma şöyle yazdı mezar taşına..." diye sonsuza kadar uzanan bir tekerleme vardır. Aha da bizlerin hayat adına bildiğimiz, aslında "üretim bandı"na sokulmuş ve benzer biçimde şekillenen kölelikten ibaret. Başta çok az bir azınlık var. Her şey ama her şey ellerinde ve bunu devam ettirmek adına Dünya'da yapmadıkları oyun, çektirmedikleri acı yok. Diğer tarafta kendini özgür zanneden ama aslında ruhlarından beslenilen milyarlar var. Tıpkı Matrix'teki gibi, orada elektrik üretiliyordu insanlardan; burada ruhları sömürülüyor üretim bantlarında...

İşte artık bu senaryonun değişme zamanı geldi insanlık tarihinde... Binlerce yılın senaryosu değişiyor ve insanlık tarihinin en önemli ruhsal devrimini yaşadığımız dönemlere adımları -daha yeni- attık. Şu anda yaşadıklarımız sadece bir başlangıç, tüm dünyada niceleri zıplayacaklar görün bakın. Mevcut kurulu düzenler değişecek ve insanlık bambaşka bir boyuta geçecek... Bizler de bu değişimde canlı kanlı rol alanlarız. Bu dünyaya niye geldik diye mi soruyordunuz? Bundan daha eğlenceli bir sebep olabilir mi?

Hiç kimseye, partiye vs. karşı zıplamıyoruz biz orada. Biz insanlığın uyanışını kutlamak, kutsamak ve bu aydınlık enerjiyi dünyaya yaymak için zıplıyoruz. Üretilen bu enerjinin karşısında hiç bir şey duramaz ve bilakis zaten onlar da tadını alınca katılırlar bu okyanusa... İşte bu yüzden zıplayın... Ruhlarımızın uyanışı için... İnsanlık için... Gelecek nesiller için...

Hasan “Sonsuz” Çeliktaş
www.derki.com
www.thewisemag.com
Genel Yayın Yönetmeni

Facebook: www.facebook.com/hceliktas
Twitter: www.twitter.com/hasansonsuz

10 Haziran 2013 Pazartesi

Çarpıcı Açıklamalar...

Vallahi yıllardır Benjamin Fulford'u takip ediyorum. Üzerimizde oynanan "büyük oyunlar"ı anlamaya çalışıyorum. Özüm bunları doğruluyor diye bu yazıyı paylaşmak istedim. Çocukluğumdan beri dilbilim'e, tarihe, etimolojiye meraklı olduğumdan yıllar içinde biriktirdiğim, (özellikle uzak tarihle ilgili olarak) böyle olmuş olmalı dediğim bilgilerin büyük bir bölümü bu yazıda var. Karşıma çıkmasında bir hayır vardır diyorum ve takdiri size bırakıyorum. Ve tekrar söylüyorum, artık tiranların sonu geldi. Bize, kendimize ulaşma yolundaki hizmetleri için teşekkür ederiz...

DÜNYA TARİHİNDEKİ, ÜLKEMİN TARİHİNDEKİ TÜM KATİLLERE, TÜM KURBANLARA, TÜM FAİLLERE VE MAĞDURLARA KALBİMDE BİR YER AÇIYORUM. TAM ŞU ANDA KENDİ ADIMA OLAN HER ŞEYE OLDUĞU HALİ İLE EVET! DİYOR VE YEPYENİ BİR SAYFA AÇIYORUM...

-----------------------------------------------------

ŞEYTANDAN ÇARPICI AÇIKLAMALAR

 “Atatürk yüzünden, planlarımızı yarım yüzyıl ertelemek zorunda kaldık.” diyen ABD’li bankacı iş adamı David Rockefeller, başka neler demiş? Biraz uzun… Daha uzundu ama ben sadece bizim için önemli olan bölümlerini aldım. Oldukça düşündürücü…

İşte David Rockefeller’in söyledikleri:

TÜRKİYE'YE ADNAN MENDERES ZAMANINDA "MARSHALL YARDIMI" İLE EL ATTIK
Mesela Türkiye’yi ele alalım. Türkler de yıllar boyu komünizme karşı savaşmıştır. 1950’lerde ülke yönetimine bize desteğimizle Adnan Menderes gelmişti. Aslında Menderes bizimle başta gayet güzel bir diyalog kurmuştu. Bizden seçimde aldığı destek karşılığında, Marshall yardımı adı altında devamlı borç alıyor ve ülkesinde yatırımlar yaparak sanayi yapısını geliştiriyordu. Fakat o kadar plansız ve programsız harcama yapıyordu ki ödeme günleri geldiğinde, bizden, borç ödemek için tekrar tekrar borç istemeye başladı. Biz de kendisinden ülkesini yabancı sermayeye açmasını ve bizim şirketlerimize özel imtiyazlar tanımasını, diğer bir deyişle Osmanlı İmparatorluğu’na dayatılan kapitülasyonlar benzeri şeyler talep ettik Menderes bize bunu hiçbir zaman kabul etmeyeceğini söyledi ve bizden uzaklaşamaya başladı. Ülke insanı ilk defa asfalt yollarla tanışıyor, fabrikalar arka arkaya dikiliyordu. Ülkenin çoğunluğu Müslüman olduğu için ülkenin her yerine camiler yaptırıyordu. Menderes bu şartlarda iktidarda ki yerini uzunca bir süre için, sağlamlaştırdığını sanıyordu. Bir darbe ile bu işe bir son verildi ve sonunun öyle bitmesini istemediğimiz halde, çalışma arkadaşlarıyla beraber idam edildi. Sadece CELAL BAYAR kurtuldu, çünkü bir MASONDU ve yakın arkadaşı Papa Roncalli ya da diğer adıyla 23. John, Vatikan’ın baskısıyla onu idamdan kurtardı.

1980 DARBESİ BİZİM İSTEKLERİMİZ DOĞRULTUSUNDA YAPILDI

The Greatest Speech Ever Made (Turkish Subtitles)



Bir daha seyretmenin tam zamanı...

9 Haziran 2013 Pazar

İndigo Devrimi

5 Haziran : Değişim… Değişim… İndigo Devrimi ve Türkiye …

Son iki yılda, Türkiye’de yoğun bir şekilde çalışmaktayım. Aslında, Türkiye’de diğer ülkelerde olduğundan daha fazla zaman geçirdim, buna “Orta Doğu Misyonum” adını veriyorum, bu değişken ve çok önemli bölgede Başmelek Mikail ve Işık Üstatları ile çalışıyorum. Anadolu’ya seyahat ettim ve İstanbul ve İzmir’de zaman geçirdim. Türkiye’yi seviyorum ve son iki yılda oldukça iyi tanıdığımı düşünüyorum. Şimdi orada değilim, ama iki hafta önce oradaydım! Ve Mart ayında oradayken, İstanbul’da şehri keşfederek ve Türk tarihini okuyarak bir hafta geçirdim. Bir uzman olduğumu iddia etmiyorum, ama temelleri ve ayrıca son zamanlardaki huzursuzluğun ve şiddetin Spiritüel yönlerini anlıyorum. Ve Mart ayında İzmir’de seminer yaparken, Başmelek Mikail Türkiye’de “Eski ve Yeni” arasında bir çarpışma olacağını, bunun yazın gerçekleşeceğini ve tüm bölgeye temel bir değişim getireceğini, en sonunda Küresel denge getireceğini söylemişti.

Evet, Başmelek Mikail Türkiye’ye “Alfa Yaratım Noktası” adını veriyor. Bu, Türkiye’de tohumların atıldığı ve bunların Küresel Uygarlığı etkilediği anlamına geliyor. Atlantis olaylarından sonra, Türkiye Yıldız Kapıları vasıtasıyla dünya dışı yaşam formlarının herhangi bir müdahalesi olmadan ortaya çıkacak olan yeni İnsan uygarlığını besleyecek, destekleyecek ilk yerlerden biriydi. Türkiye’de M.Ö. 15,000 yılına dek uzandığı tahmin edilen yerleşimlerin kalıntıları var. Ayrıca Avrupa ve Asya arasındaki pozisyonu nedeniyle, Bizans ve Osmanlı imparatorlukları dahil bir çok imparatorluğun odak noktası oldu. Bugün, Gezegendeki en başarılı ekonomilerden biridir ve İstanbul Avrupa ve Asya arasında uzanan Boğazı ile canlı ve hareketli bir şehirdir.
Birçok insan Türkiye’deki olaylardan şaşkına döndü. Bu durumda, ayaklanma veya “devrim” ekonomi ile ilgili değil, zengine karşı yoksul ile ilgili değil. Siyaset veya din ile ilgili değil, bunlar sorun olabilse de. Bu, ayağa kalkıp “Bu bizim için işlemez” diyen İndigo nesli ile ilgilidir. Tayyip Erdoğan ve Güvenlik Kuvvetlerinin hazırlıksız yakalanıp olan bitenler ile başa çıkamaması şaşırtıcı değil. Erdoğan ayaklanmayı “aşırı uçların ve radikallerin” işi olarak karakterize etti, onların “marjinal gruplar” olduklarını ve bunun yakında sona ereceğini söyledi. Radikallerdeki bu aynı inanç ve “radikaller” ile nasıl başa çıkacağınız inancı polis kuvvetlerinden gelen şiddetin arkasındaki motive edici güç idi. En sonunda, direniş büyüdükçe ve her yaştan ve her siyasi görüşten çok daha fazla sayıda insan sokaklara döküldükçe, burada gerçekleşen başka bir şeyler olduğu görünür hale geldi. Aşağıdaki resmin olan biten ve olmakta olan şeyin doğasını özetlediğini düşünüyorum… sadece yazlık elbise giyen ve ince bir omuz çantası taşıyan, saldırgan bir polisin gaz sıktığı genç bir kadın.

Onların, bunun İndigo Devrimi olduğunu tam olarak anlamadıklarını tahmin ediyorum. “Hayır… yeter” diyen ve saldırının karşısında sakince duranlar genç insanlar, çünkü onlar ışık savaşçıları ve sistem yıkıcılar. Onlar bu nedenle buradalar. Türkiye’nin ve çoğu Orta Doğu ülkelerinin çok büyük miktarda genç yetişkinleri var, değişimler yapmak için burada olduklarını bilen milyonlarca İndigoları var. Başmelek Mikail ile birlikte “İndigo Kristal Macerası” kitabımı yazarken, Mikail Dünyada değişimin “motorunun” İndigolar olacağını ve onların misyonlarında korkusuz olacaklarını vurgulamıştı. Bu, onların şiddeti savundukları anlamına gelmiyor. Türk hükümetinin bile arkalarından çöpleri temizleyen ve Çöp Kamyonları tarafından toplanan mavi plastik torbaları düzgünce bağlayan “göstericileri” hatırladığını düşünüyorum. Aşağıdaki Taksim Gezi Parkı civarında yaşayan bir dostun ilk “isyandan” sonra çektiği resimdir. Çevreyi gözetmek buradaki sorunun merkezi kısmıdır:

12 Mayıs 2013 Pazar

Başmelek Metatron: Beyaz Kartalın Geri Dönüşü

James Tyberonn kanalıyla

Selamlar Üstatlar! Ben Işığın Lordu Metatron’um ve sizi sevgiyle kucaklıyorum! Bu toplantıya Ruhun bir ekibiyle, Beyaz Kartal adı verilen gruptan Yükselmiş Üstatlar ile katılıyoruz, bu birçoğunuzun yüksek veçhede bir parçası olduğunuz en yüksek erdemin kollektif enerjisidir.

Sevgililer, 2013 Yeni Dünyanın Birinci Yılıdır ve çok özel, çok güçlü bir zamandır. İnsanlık ve Yeni Dünyanın En Yüksek Hayrının Birlikte – Yaratımı için özellikle uygundur. Dharma’nın geri döndüğü ve Sedona Vorteks açıklığına gittiği yıldır. Dolunay Tutulmasındaki Wesak bu birlikte – yaratıcı demirlemenin bir parçası olmak için ruhsal kontrat yapmış olan herkese açık bir çağrıdır. Birçokları çağırılıyor ve birçokları yanıt verecek. Bu kutsal bir yemin ve yerine getirmedir. Bu, Beyaz Kartalın Geri Dönüşüdür.

LeMurya Alemlerinden olanların, Atlantis Altın Çağının Poseida’sının Bir’in Yasasından olanların bir çok alemlerde, bir çok çağlarda grup enkarnasyonlarını paylaşmış olan bir ruh grubu olduğunu söylüyoruz. Bunlar Dualite Dünyasından önce Mu’da başladı ve Atlantis, Og, Rama, Mısır, Yunanistan, Eski Filistin, Camelot, Tibet ve Batı Amerika’ya devam etti.

Başmelek Mikail'den Mesaj - Mayıs 2013 "Kim Olduğunuzun Özü"

BAŞMELEK MİKAİL’den MESAJ* LM-5-2013
RONNA HERMAN KANALIYLA
KİM OLDUĞUNUZUN ÖZÜ

Sevgili üstatlar, sizlere “Yaratıcının Nefes Alışı olduğunuzu” söylemiştik. Bunlar, daha engin Varlığınız ile uyuma girmek ve Baba/Anne Tanrımızın bu Alt – evrenin genişlemesi planının tamamlayıcı parçası olmak için tüm geçmiş karmik sorunlarınızı çözme potansiyeline sahip olduğunuz benzeri görülmemiş zamanlardır. Acı, yoksunluk ve ıstırabın kördüğümünden çıkmanızı engelleyen eski kısıtlamaların, inançların ve sınırlamaların hepsini kesin olarak salıvermeye hazır mısınız? Zihninizin ve kalbinizin Ruhunuzun ve Canınızın yüksek bilgeliğine açılmasına izin verecek misiniz? Bilincin eterleri veya yüksek titreşim alanları en büyük hayallerinize ve arzularınıza kalıplanmayı bekleyen engin potansiyel ile doludur.

Bir kez daha, ister farkındalığın giriş seviyesinde olun, ister Yoldaki ileri bir öğrenci olun, ortasında bulunduğunuz, her insan Varlığının karmaşık Ruh Yolculuğunu anlamanıza yardımcı olmak için geçmişten öğretilerimizin bazılarını gözden geçireceğiz. Ruhun,  Benliğin ve birlikte yaratımın ayrılığında, bölünmesinde Kendi deneyiminin en uzak noktasına eriştiği bir zaman gelir.

O zaman, Ruh varlığı Yaradılışın şu andaki kozmik devri için “yeniden birleşme ve bütünleşme” sürecine başlamaya hazırdır. Ruhsal Benlik giderek, insan zihninin bilincine yavaşça süzülen İlahi Hoşnutsuzluk ile aşılanır. Bu, insan varlığı içine dönmeye, ego kişiliğini yumuşatmaya ve Ruh ile, ÜstRuh/Yüksek Benlik ile ve ayrıca Kendisinin daha büyük Benliğinin çoklu fasetleri ile yeniden bağlantı kurmaya başladığı zamandır.

İnsanlık kitlesel bir uyanışın ortasındadır. Kitlesel oranlarda bir dönüşüm başladı, bu küresel, galaktik ve Alt – evrensel yeniden birleşmeyi kapsıyor: Yaratıcının/Ruhun aşıladığı bilincin yüksek haline yükselişin başlangıcı. Kozmik seviyede, Mutlak Yaratıcı şimdi Büyük Merkezi Güneşler vasıtasıyla aşağılara Kendisinin ışıltısını gönderiyor, bu ışıldama bu güneş sisteminin Güneşi aracılığıyla Baba/Anne Tanrımızın Kutsal Kalp Özündeki Yaşamın Canlı Beyaz Ateş Özünün büyük patlamalarıyla Dünyaya süzülmekte.

İlahi Kalbinizin Şefkati ve Onuruna Dünyada Barış İçin

Kutsamalar sevgili kalpler,
Aşağıdaki yazı insanlığa huzur, sevgi ve bilgelik yollarıyla sevgiyle yardımcı olan ve destekleyen Aydınlanmış Varlıklardan güzel bir mesajdır. Kalbinizin gerçeğini bilmenize ve bu sonraki yıl bu gerçekle yaşamanıza yardımcı olmasını dilerim.
Tüm Sevgimle,
Qala Sri’ama Phoenix
Founder of the Divine University

KİŞİSEL HUZUR VE DÜNYA BARIŞININ YARATILMASINDA SİZİ DESTEKLEYEN, KALBİNİZ İÇİN BİR MESAJ

Dünya’nın kadim zamanlarında, her birimiz basit hayatlar yaşardık ve yerküreye daha yakın bağlantı içinde yaşardık. Işığımızı oluşturmak ve bedenlerimizi Dünya’nın ve Evren’in ışığıyla beslemek bu basit hayatla kolaydı.

Şimdi bu zamanlarda, enerji sistemlerimiz dünyamızın teknolojisiyle aynı potansiyelde gelişiyor. Yüksek yetenekleri aktive olmuş ve yüksek bilincimize erişime sahip kristal ışık varlıklar olmak için dualite ve korku alemlerini aşıyoruz, özgür irademiz ile enerjimizi kullanarak gerçekten bir fark yaratıyoruz.

Yarattığımız bu fark başkalarının gözünde küçük veya büyük görülebilir, ama dünya ana ve Tanrı’nın kalbine ve kutsal ruha göre yarattığınız bu fark ilahi bir kutsamadır ve ölçülemez.

Kalbinizin enerjisinden kaynaklanan eylemlerinizin, tohumlarınızın ve sözlerinizin sonuçları birçok görünmeyen boyutları ve gerçekliğinizin ve insanlık toplumunun birçok görünen boyutlarını etkiliyor. Ve sizler DÜNYAYI DEĞİŞTİRİYORSUNUZ, sevgililer.

26 Nisan 2013 Cuma

Hathorlar - İnsan Kalbinin İyileştirici Gücü

Hathor Gezegen Mesajı ~ Tom Kenyon kanalıyla

Bu Hathor Mesajı saf sestir.

Başka deyişle, bu Hathor Gezegensel Mesajında sözler yok. Bu saf Hathor sesidir.

Hathorların başlıca iletişim tarzı ve dönüştürücü bilgi aktarma yöntemi her zaman kendi katalizör ses çalışmaları vasıtasıyla oldu. Bu saf ses – formları beden ve zihnin olağan olmayan hallerini aktive eder, bu olağandışı halleri varoluşumuzun çok boyutlu gerçekliklerine erişmek için kullanabiliriz.

Özet olarak, onların seslerinin bu kadar güçlü olmasının nedeni budur.

Çok boyutlu doğamızı direkt olarak deneyimlemek yalnızca zihni ve kalbi özgürleştirmez, hızla yeni içgörüleri açığa vurabilir, yaratıcılığı yükseltebilir ve ruhsal cesareti ilham edebilir.

Bu yazının altında bu ses meditasyonuna direkt bağlantıyı bulabilirsiniz. Ayrıca websitemizin Listening (Dinleme) bölümünde bu ses meditasyonunun linkini bulabilirsiniz. (www.tomkenyon.com).
(https://tomkenyon.box.com/s/5qvzrgzn3mdvi7u4mqrz)

Bu özel “ses meditasyonu” 13 Nisan 2013′te İstanbul’da gerçekleşen bir günlük Hathor Intensive sırasında canlı kaydedildi. Bu ses meditasyonu sırasında odağımız kalp çakrasında idi ve seslerin engin İstanbul şehrinin altında uzanan birçok yeraltı geçitlerine yayılmasını duyumsamak beni şaşırttı. Bu seslerin, hem bu kadim şehrin Avrupa’yı Asya’ya bağlayan coğrafi yeri, hem de eşsiz enerjisel özelliklerinden dolayı İstanbul’dan dünyanın geri kalanına yayılmakta olduğunu açıkça duyumsadım.

Ses meditasyonu sırasında bir noktada, yeraltı geçitlerinde yaşayan Dünya Koruyucularının ev sahibi tarafından selamlandığım güçlü psişik izlenimini aldım. İstisnasız onların her biri dünyanın radikal bir dönüşümden geçmek üzere olduğu hakkında beni bilgilendirdi. Bununla tam olarak neyi kastettikleri benim için açık değildi, ama değişimler insan yaşam şeklimiz için çok rahatsız edici olacak.

21 Nisan 2013 Pazar

Galaktik Yeniden Bağlantı ve Galaktik İnsan Evrimi 2013 ve Ötesi

Yeni Dünya Enerjileri - Nisan 2013
Başmelek Mikail ~ Celia Fenn Kanalıyla

Sevgili Işık Ailesi, bu yoğun Geçiş ve Değişim ve Ortaya Çıkış zamanında, Yeni Altın Gül Galaksisinde Yeni Galaktik İnsanın Doğuşunun çalkantısını hissediyorsunuz. Yeni Gerçekliğin Yeni Enerjilerine ve Frekanslarına alışıyorsunuz.  Eğer yalnızca Tek Bir Şeyi hatırlarsanız, bu Yeni gerçeklik ile başa çıkmanın çok Basit olduğunu söylemek istiyoruz – Her şey Enerji ve Frekanstır!

Hepsi Frekans İle İlgilidir!

Bu Yeni Gerçeklikte yönünüzü bulmak ve Huzuru, Uyumu ve Bolluğu bulmak sadece bir Frekans Konusudur. İlahi Kalpten akan İlahi Yaratıcı Zekanın Frekansı, İlahi Sevgi ve Şefkatin Frekansına Uyumlanma ve bunlarla Tınlama konusudur.

Bu, ulaşmak için çok çalışmak zorunda olduğunuz veya araştırmak zorunda olduğunuz, onun için ıstırap çekmek zorunda olduğunuz veya onun için yeterince iyi olmak zorunda olduğunuz bir şey değildir. Kendinizi iyileştirmek veya blokları uzaklaştırmak zorunda değilsiniz, bu sizin doğuştan hakkınızdır ve sadece onu Seçmek ve İçine Adım Atmak zorundasınız! Bu Sizin İçinizdeki bir Frekanstır ve onu kalbinizde bulmalısınız ve varlığınızı bu Frekansa uyumlamalısınız.

2 Nisan 2013 Salı

Başmelek Mikail - Geleceğe Giden Yolu Geçmek

Ronna Herman kanalıyla aktarılmıştır, LM-04-2013

Sevgili üstatlar, sizi bu görkemli günde selamlıyorum ve aktarım vasıtasıyla bu olağanüstü dönüşüm zamanlarında size yardımcı olması için sevgi enerjisinin harika dalgalarını ve cesaretlendirme  sözcükleri gönderiyorum. Birçoğunuz şöyle düşünüyorsunuz, “Bunlar bana o kadar da harika görünmüyor. Neyi yanlış yapıyorum? Senin vaat etmiş olduğun gibi ilerlemek, mezun olmak ve aydınlanmak için yeterince değerli değilim. Ben arkada mı bırakılacağım? Neden benim dünyam bu kadar kaotik, bu kadar çalkantılı görünüyor? Geleceğini söylediğin huzur ve neşe nerede?” Zihninizi rahatlatmama ve süreci anlamınıza yardımcı olmama izin verin. Başarısız olmayacaksınız. Tam olarak olmanız gereken yerdesiniz – siz olduğunuz mükemmel yolsunuz. Eğer duygusal, zihinsel ve fiziksel bedenlerinizi saflaştırmaya çabalarken, sadece Yüksek Benliğinizin sizi Işıklandırmasına izin verirseniz, hepiniz gereksinim duyduğunuz tüm yardıma ve problemlerinizin tüm yanıtlarına sahip olursunuz.

Bizi sınamanızı istiyoruz. Lütfen size rehberlik yapmak ve ilham vermek için bize izin verin ve bunu yaparak arkanızda Cennetin güçlerine sahip olursunuz. Cesur kalpler, sadece çaba göstermezseniz veya vazgeçerseniz başarısınız olabilirsiniz. Kalp merkezinde ve Ruha odaklı kalmak için yavaşça ve inançla mücadele ederken, gittikçe, ama kesin şekilde daha fazla İrade Gücü ve Tanrı – bilinci kazanacağınızı göreceksiniz. Kutsal Kalbinizin ön ve arka portallarından Yaratıcı Işığın Adamantine Parçacıklarının sürekli akışını sürdürmeyi öğreniyorsunuz.

Şimdi, bilincinizi dışarı doğru, kendinizden uzağa ve küçük realite resminizden uzağa yansıtmanızı istiyorum. Genişlemiş farkındalığı üstlenin: yaşamınızı ve etrafınızdakilerin yaşamlarını bizim görüş açımızdan gördüğünüzü imgeleyin, bu size andan ana gerçekleşen şeyin kuşbakışı görünüşünü görme yeteneğini verir. Geçmiş yıllarınıza geri bakın ve bir envanter oluşturun. Büyük aşamalar kaydetmediniz mi? Çok daha bilge, daha şefkatli ve daha aydınlanmış bir insan değil misiniz? Geçmişinizde gerçekleşmiş olan şeylerde mükemmellik veya en azından adalet göremiyor musunuz? Yol boyunca tecrübe ve sınavlarınız için daha kuvvetli ve daha bilge değil misiniz? Size en yakın olanları gözleyin. Onlar ilerleyip farkındalıklarını genişlettiler mi yoksa hala yaşamla ilgili dar bakış açılarında eylemsizlik, kapana kısılma ve korku dolu olmanın çarkına mı yapışıp kalmışlar?

28 Mart 2013 Perşembe

Evrensel Sevgi Nefesi


Lauren Gorgo

Bu yöntemi niyet ile ve en yüksek hayır için uyguladığımız zaman, bizim için her zaman mevcut olan şifa, gençleşme enerjisinin sınırsız rezervine erişimimiz vardır.

Pleiadesliler evrimleşmekte olduğumuz bu yeni insan formunun onların “yaşam nefesi” adını verdikleri yaşayan & nefes alan adamantine zekasının bütünleşmiş, yönetilen sistemi olduğunu söylediler.

Pleiadesliler “adamantin parçacığını” hem tezahür etmiş & hem de tezahür etmemiş varoluştaki maddenin en küçük, en temel (bilinçli) atom altı parçacıkları olarak tanımlar.

Adamantine parçacıkları nötrdür ve onları harekete geçirmek veya onlara komut vermek için SEVGİ gerekir. Bu Sevgiye yüksek kalp vasıtasıyla erişilir ve ruh tek yönlendirici güç olduğu zaman bu sevgi ortaya çıkar.

Adamantine parçacıkları yeni insan kalbi sisteminin 5B parçası olarak yüksek kalbin rezonansına (528 Hz) karşılık verir.

5 Mart 2013 Salı

Yeni Dünya Enerjileri - Mart 2013

BM Mikail: Kutsal Yerde Yaşamak: Yeni Realite ve Yıldız Tohumları ve Yıldız Dansçıları
Başmelek Mikail ~ Celia Fenn kanalıyla

Sevgili Işık Ailesi, birçoğunuzun Yeni bir Realite ve Yeni Bir Uzayda olmanın farkında olduğunuzu ve bu yeni enerjilere ayarlanmak için çalıştığınızı biliyoruz. 2012 Portalından geçişten sonra, hala “ayaklarınızı diğer tarafta bulma” sürecindesiniz. Bazıları için bu, Yeni Realitede duygusal ve fiziksel dengenizi bulmaya çalışırken, küçük sorunların bile büyüdüğünün görüldüğü çok değişken, dengesiz bir periyot oldu.

Evet Sevgililer, bu yeni Beşinci Boyut Realitesinde Eski realitenin “filtreleri” veya “perdeleri” gitmiş gibi görünüyor ve her şey daha yoğun ve daha anlık, doğrudan ve anda Seçimler ve Kararlar yapmanızı istiyor. Siz artık çözülmemiş duygusal sorunları geçiştiremezsiniz, her şey kendinizi Anda tam olarak hizalamanızı istiyor. Geçmişte yaşayamazsınız, gelecekte yaşayamazsınız, Şimdiki Anda yaşamalısınız ve ortaya çıkan ve baş edilmesi gereken şeylere ve Zaman ve Mekanın Akışında hangi seçimleri yapmanız gerektiğine dikkat etmelisiniz.

Sevgililer, sizler Yoğun İlahi Işığın bu yeni Akışına daha fazla alışırken, Yeni Realitede dengenizi nasıl taşıyacağınızı ve nasıl gelişeceğinizi öğreneceksiniz. Bu Beşinci Boyut Realitesinde hatırlayacağınız en önemli şey, bunun Her Şeyin Yaşamın Akışında Birbirine Bağlı olduğu Birbirine Bağlılık ve Birlik Alemi olduğudur. Sizler Dualitenin ötesinde ve her şeyin yargılandığı ve kategorize edildiği eski referans çerçevesinin ötesinde yaşıyorsunuz. Bu Yeni Realitede, Her Şeyin Kutsal olduğunu, çünkü Her Şeyin Tanrı’nın Işığının bir İfadesi olduğunu algılamaya başlıyorsunuz!

4 Mart 2013 Pazartesi

Yaşam Oyununun Şifresi

Birkaç gündür Zeynep Alan Sevil Güven'im " Kimse kusura bakmasın ama burada yazanların büyük çoğunluğu kendini Yaratıcı Kaynak'a şirk koşuyor. Herkes dünyada 'ben olsaydım bunu böyle yaratmazdım' dediği alanda ne yapacağını yazıyor ve Yaratıcı Kaynak dünyayı böyle zihninde tuttuğuna göre değişmesi gereken şeylerimiz var hala içimizde demektir." sözlerini düşünüyorum. Peki o zaman hiçbir şey yapmadan saksı gibi oturmak mı lazım diye algılıyor insan. Ne yaparsam yapayım değişim adına; bu, Yaratıcı Kaynak'a şirk koşmak oluyor çünkü. Derken az önce şunu farkettim, ya Yaratıcı Kaynak kendimizi keşfetmemiz adına bunları dünyaya yerleştirdiyse. Ya özellikle kapalı kapılar sürekli karşımıza bu yüzden çıkıyorsa ve biz sürekli zorlayarak açmaya çalıştığımız için sürekli daha da canımız yanıyorsa. Koşup koşup kapıya omuz atıyoruz veya hep birlikte yüklenelim arkadaşlar haydi yallah diyoruz ama değişen hiçbir şey olmuyor.

Sonra aklıma "Prince of Persia" oyununun 11. bölümü geldi yeniden, taa ortaokulda oynadığım. O bölümde karşınıza Prens'in kendisi gelir. Bu onun yansımasıdır ve ne yaparsanız yapın onu dövemezsiniz veya yenemezsiniz. O hep sizden daha iyidir, o sizin yansımanızdır çünkü. O bölümü geçmenin tek yolu vardır "boşluk" tuşuna basıp kılıcınızı yerinize sokmanız. Karşınızdaki yansıma da kılıcını yerine sokar. İki prens selamlaşır ve yol açılır.

Bizler "iyi" niyetli de olsak, cidden bir şeyleri beğenmeyerek, eleştirerek, saldırarak, kabullenmeyerek, karşı saldırılar yaparak; onu değiştirebileceğimizi zannediyoruz. Çünkü "haklıyız", "başaracağız" ve "kazanacağız". İnsanlık tarihi boyunca düsturumuz bu oldu ve birbirimizi daha “haklı” olma uğruna kesip biçtik hem madden, hem de manen. Peki soruyorum size: Kim haksız? Herkes kendine göre haklı değil mi dinlediğinizde. Ee doğru bu. Herkes “Hak”lı yani “Hak” benim yanımda iddiasında; bu yalan mı? “Hak”kın yanında olmadığı kimse var mı, herkes “Hak”kın parçasıyken. Ben karaciğerime katılıyorum, ama barsaklarım yanlış yapıyorlar, onların yanında değilim der misiniz konu bedeniniz olunca?

8 Şubat 2013 Cuma

Ben Ben'im Farkındalığı, Ben Ben'im Nefesi

Şimdi nefes alın diyeceğim ama siz hemen aldıktan sonra arkasından ne okuyacağınızı ve bundan ne elde edeceğinizi merak edeceksiniz. Bu zihinsel bir durumdur...Merak etmeden sadece enerjisel duruma  nefesle geçerseniz bu sizi kendi farkındalığınıza getirecektir. Bunun en derin anlamı; zaten aktarılan tüm bilgiyi biliyorsunuz demektir. O halde bunu neden tüm yaşantınıza yayma izni vermiyorsunuz?

Zaten tüm bilgiyi biliyor olmak; kendi potansiyellerinizin de farkında olarak yaşamak değil midir? Bilinmezlik korkusunu özgürleştirmek gerçek bir deneyim alanı yaratmaz mı tüm insanlık için? Nefes; bu merkezde kalabilmek için sizin en önemli katalizörünüzdür...

Zihinsel olmak;  gelen bilgiyi ilk defa öğreniyormuş gibi ya kabul verecek ya da reddedecektir. Sizler bilinç durumuna geçtiğiniz an kabul ve reddetmek yerine bütünleşik enerjiyi hissetmeye başlarsınız. Zihnin ötesine geçmek demek; onu kendi bilinç alanınıza getirmek demektir. Onu tümüyle reddetmek demek değildir. Bilmediği zannettiği alanı ona aslında bildiğini göstererek ona rehberlik etmek demektir. Nefes bilinmezliği ortadan kaldırır.

Kendi merkezinde kalamayan varlıklar aslında zihinlerinin onlara rehberlik etmesini seçmiş demektir. Bu da toplu bilinç enerjileri ile çalışan egosal zihnin, rekabet ve arayış içinde olmasına sebep olur.

6 Şubat 2013 Çarşamba

Düşüncelerin Ormanı

Tanrı dedi ki:

Karmaşa ve akıl karışıklığı bir ormanda yürürken farkına vardığınız, hissettiğiniz şeylerdir sadece. Ormanın ağaçlarla dolu olduğunu söyleyebilirsiniz. Orman iyidir. Açıklık alanlar da iyidir. Keşmekeş bile iyidir. Sizin bir yere gittiğiniz gösterir.

Ormanda kaybolabilirsiniz ama orman bulunabileceğiniz bir yer de olabilir pek ala. Düşünce ormanının içinde kendinizi bulursunuz siz.

Ormanda yürürken gökyüzüne bakmak; ağaç dallarının, yapraklarının arasından sızan gün ışığına, güneşe doğru bakıyor olmak hayırlıdır, iyidir. Dünya ormanını yarattım Ben ve onun iyi olduğunu, hayırlı olduğunu söyledim.

Bu ormanla ilgili bir sonuca varmak zorunda olduğunuzu düşünmüş olabilirsiniz. Ağaçlara belirli yerler ayırmanız, onları pay edip düzenlemeniz gerektiğini düşünmüş olabilirsiniz; fakat tüm yapmanız gereken o ormanda yürümeye devam etmek aslında. Orman nizami, düzenli falan olmak zorunda değildir. Ormanlar peyzaj alanı değildir. Yabani otlardan arındırılamaz onlar. Yeknesak, aynı tip bir yapıda olmazlar. Planlanmamışlardır, bir projeleri yoktur. Doğal halleriyle, akış içinde büyüyüp gelişirler ve büyüleyici yerlerdir ormanlar; gün ışığı ağaçların tepelerinde nasıl da oyunlar yapar, onca kuş ve tüm o canlılar nasıl da yaşar oralarda ve siz de nasıl kendinize bir yol yapar, oradan yürür gidersiniz ormanda. Orman ormandır ama hiçbir biri birine benzemez onların, öyle olmaları da gerekmez zaten.

31 Ocak 2013 Perşembe

Başmelek Mikail - Kendinin Farkındalığının Sekiz Aşaması

Ronna Herman kanalıyla aktarılmıştır, LM-02-2013
Sevgili üstatlar, sizler bilincin bir çok seviyelerini ve alt seviyelerini geçerken gerçekleşmekte olan şeyler hakkında geçmişte açıklama yaptık, ama hafızanızı tazeleyeceğiz. Aura alanınızdaki bozulmaları temizlerken, aynı zamanda gerçekleşmekte olan içsel bir süreç de vardır. Tüm fiziksel yapınız, bütünleştirmekte olduğunuz yüksek frekans kalıpları tarafından tetiklenen karmaşık değişimlerden geçiyor; bu yüksek frekans kalıpları Işık Şehirleri vasıtasıyla Yaratıcı Kaynaktan geliyor. DNA’nız, çakra merkezleriniz ve Kutsal Kalbiniz/Zihniniz İlahi Mavikopyanızı içerir. Yaratıcı bilincin Adamantine Parçacıklarının daha fazlasını bütünleştirirken, gerçeğiniz olarak kabul ettiğiniz olumsuz kavramlar nedeniyle yaratmış olduğunuz tüm bozukluklar/kusurlar yavaşça düzeltiliyor. Bu çarpıtılmış kavramların çoğu, iyileştirilmek veya elimine edilmek için bilinçli farkındalığınıza süzülüyor; ve sizler kozmosun bilgeliğinin daha derinlerini araştırırken, bunun rahatsız edici, endişe verici olabileceğini anlıyoruz. Bunu yaparken, duyarlı farkındalık ve sabır halini sürdürmeniz çok önemlidir. İnsanlık unutkanlık halinden veya Benliğin sınırlı farkındalığı denilebilecek bir halden ortaya çıkıyor.

Sizler ayırt etme güçlendirici armağanı vasıtasıyla, mevcut olan bilgi çokluğunu ve yeni kavramları analiz etmede çok becerikli hale geliyorsunuz. Şimdi, ÜstRuhunuza – Yüksek Benliğinize ve içinizdeki küçük sese daha fazla uyumlu olduğunuz için, bir kavramın içsel gerçeğiniz ile uyumlu olup olmadığını hızla saptama yeteneğini kazanıyorsunuz. Eğer uyumlu değilse, kötü niyet veya yargılama olmadan onu seçim dışı bırakmanızı gerektirir veya eğer emin değilseniz, onu bir kenara bırakın ve Yüksek Benliğinizden onu sizin için belirgin bir şekilde doğrulamasını isteyin. Birçok yeni kavramlarla bombardıman edildiğinizin farkındayız, bunların bazıları kavramsal anlayışınızın sınırlarını zorluyor. Lütfen, deneyimlemekte olduğunuz şeylerin hepsinin ortasında olduğunuz yükseliş ve yeniden birleşme sürecinin parçası olduğunun ve bunun zaman geçerken hızlanacağının farkında olun. Yükseliş Yolunda nerede bulunduğunuz önemli değil, anlayış seviyenizle huzurlu olun ve kendinize karşı sabırlı olun. Size durmaksızın “Yeterince iyi değilsin. Etrafındakilerin gerisindesin. Sen değerli değilsin. Tüm spiritüel terimleri, teknikleri ve meditasyonları asla öğrenemeyecek, anlayamayacak ve bunlarda mükemmel olamayacaksın!” diye fısıldayan egodur. Bu gerçekleştiği zaman DURUN ve nazikçe zihninizi seçtiğiniz bir kaç onaylama ile merkeze geri getirin.

Dünyadaki her Ruhun varoluşun yüksek alemlerine geri dönüş Yolunu izlemesi önceden belirlenmiştir; ancak, bu çok kişisel bir yolculuktur. Bir çok kez belirttiğimiz gibi: alçak yolda, orta yolda veya yüksek yolda gidebilirsiniz; bu size bağlıdır, ancak en sonunda Işığın daha ince boyutlarına geri döneceksiniz. Baba/Anne Tanrımız tarafından yaratılmış olan Işıklandırılan bu dünyasal, önceden belirlenmiş İlahi Mavikopyanın çerçevesi içinde ÖZGÜR İRADEYE sahipsiniz. Sizler bilincin yüksek seviyelerine erişirken, beyninizin düşük kısımlarının veya üçüncü/dördüncü boyutların düşük frekansları ile rezonansa giren ve hayvan/insan içgüdüsel doğamızı içeren kısımlarınızın giderek uyarlanacağının veya kapatılacağının farkında olmalısınız. Sizler Kutsal Zihninizin bilgeliğine erişirken ve Yüksek Benliğiniz, rehberleriniz ve melek yardımcılarınız ile etkileşim kurma yeteneği kazanırken, yavaşça içgüdüsel doğanızın yerine sezgisel doğanız geliyor. Tüm engin tarihinizin, soyağacınızın ve İlahi mirasınızın yüksek bilincinizin hazine sandığında saklandığı yüksek beyin yapınızda – Kutsal Zihninizde – saklanan bilgeliğin Işık paketlerine erişme yeteneği kazanıyorsunuz.

28 Ocak 2013 Pazartesi

Eğer Ben Sizi Tüm Kalbimle Sevebiliyorsam Siz de Kendinizi Sevemez misiniz Peki?

Tanrı dedi ki:

Bugün kendinizde kusur bulmayı bırakmanın günüdür. Evet, lütfen kendinizde sonu gelmeyen kusurlar bulmaya son verin artık. Söylediğiniz veya yaptığınız ya da söylemediğiniz veya yapmadığınız bir şey için her gün elinizi başınıza vurup pişmanlık yaşıyorsanız eğer, bu Heavenletter bilakis sizin için demektir.

Sizin için biraz mola vermenin zamanıdır.

Tabii ki hatalar yapıyorsunuz. Tabii ki başka türlü davranmış veya konuşmuş olmayı diliyorsunuz ama bunu yapmaktan artık usanmadınız mı?

Yaptıkları iyi, güzel şeyleri çocuklarınıza nasıl gösteriyorsanız, yaptığınız tüm o güzel şeyleri de kendinize göstermelisiniz. İyi bir yüreğiniz var. Başkalarını umursuyor, onları önemsiyorsunuz. Artık kendinize de önem verin, değer verin.

Bir başkasını kendinizi yerden yere vurduğunuz şekilde hırpalamazdınız hiç. Didik didik, lime lime etmezdiniz böyle. Kusurlarınızı, hatalarınızı yakalamakta uzmansınız. Kusurları unutun. Kendinizde bu kadar kusur bulmak demek Bende kusur bulmak demektir. Bende kusur bulmak için kendinizi alaşağı etmezdiniz değil mi? Sizden kendinizi sevmenizi istiyorum Ben, lütfen. Benim size nasıl baktığımı düşünün. Ben size sevginin gözleriyle bakıyorum. Şimdi, kendinizi de aynı şekilde sevmenin zamanıdır. Eğer Ben sizi tüm kalbimle sevebiliyorsam siz de kendinizi aynı şekilde sevemez misiniz?

27 Ocak 2013 Pazar

Gerçeğiniz Nedir?


Jennifer Hoffman Tarafından kanallık edilen Başmelek Uriel Mesajı - 21.01.2013

Kim olduğunuz, yaşam amacınız, yaşamınızın amacı, yarattığınız yolculuk ve yaptığınız seçimler, hepsi gerçeğe dayanır. Gerçek size verilmez ya da sizin için yaratılmaz, o sizin yargılarınıza dayalı olarak yarattığınız titreşimsel bir frekanstır. Başka bir deyişle gerçek, bir enerji akışı yargılama tarafından dondurulduğunda oluşturulan algılamadır. Her insanın kendi gerçeği vardır ve sizler gerçeklerinizin kesişimi vasıtasıyla diğerleriyle birleşirsiniz.

Enerjiyi dondurarak gerçekliğinizi oluşturursunuz çünkü ruh, fiziksel alanda var olabilmek için yoğun gerçekliğe ihtiyaç duyar. İşte bu şekilde dersleri öğreniyor ve insanlığın yolu olan yükseliş evrimini oluşturuyorsunuz. Yargılamalar yaratıyor ve belirli bir gerçek üzerinde enerjiyi donduruyorsunuz, böylelikle onu yanlış yapabileceksiniz, bu sizin şifa yolculuğunuz. Bu yargılamalar aracılığıyla 'Ben bu değilim' senaryoları yaratıyorsunuz, böylelikle 'Ben buyum' varlığınızı geri çağırabiliyorsunuz. Çoğu 'Ben bu değilim' senaryolarınız eylem ve kelimeler aracılığıyla başkalarınca yansıtılmıştır. Başkalarının gerçeklerini değiştirmek yerine, onların sizin kendi gerçekliğinizi değiştirmeye yardımcı olduklarını bilin.

Birinin gerçeği, onun sizin için gerçek olduğunu inanın ya da inanmayın, sahip olduğunuz bir gerçekle uyumlu olduğu zaman gerçek bir bağ oluşur. Bu gerçek genelde sizin 'Ben bu değilim' gerçeğinizin bir veçhesidir ve siz onu reddederek karşılık verirsiniz. Fakat bu onu gerçek dışı yapmaz ve o sizin için çok güçlü bir öğrenme, şifa ve dönüşüm barındırır. Acı veren gerçeklerin kendi inanç ve anlayışınızın bir yansıması olduğunu kabul ederek bu gerçeklerin size sunduğu şifaya ulaşabilirsiniz.

Boyutlar ve Çok Boyutluluk

15 Aralık 2012
The Group~Steve Rother

Elrah devreye girer...

Oh, işte oradasınız !

Benim geleceğimi düşünmüyordunuz fakat ben Elrah ve ben buradayım. Ben Ritmik Servisten Elrah. Ben oturamıyorum, ayağa kalkmak zorundayım. Tamam. Hatta bu ceketi Koruyucu için onaracağım çünkü o bu ceketi seviyor. Bu ceketin içinde iyi görünmüyor mu? Bu iyi görünüyor mu ? Hepiniz hoş geldiniz.Sizinle uğraşıyorum kameramanlar.Bunu beklemiyordunuz değil mi ? Evet,insan rolünü gerçekten iyi oynuyorum,şöyle bir uğruyorum ve her türlü komik şeyi yapıyorum.Buraya Zamanın Koruyucusu sizinle konuşmadan önce geldim çünkü o benim kardeşimdir,biliyorsunuz ve biz onunla her zaman konuşuyoruz.Aramızda hiçbir problem yok , çünkü bizim egomuz yok.Egom varmış gibi davranmaya çalışıyorum ve şimdiye dek bunda oldukça başarılı oldum,fakat bu sadece bir varsayım oyunu çünkü onun aracılığıyla konuşmuşum ya da benim aracılığımla konuşmuşuz buna aldırmıyorum.Hiç bir farkı yok çünkü her birimiz birbirimizin bir parçası,sizin de olduğunuz gibi.Bunu daha çok, daha çok görmeye başlayacaksınız,çünkü önümüzdeki günlerde oldukça farklılık göreceksiniz.Şimdi size gerçekleşmekte olan şeylerden biraz bahsedeceğim.

Oluşmakta olan bir vortex(girdap) var ve o gittikçe ilginç bir hal alıyor.Hiç sifonu çektiğinizde tuvalete bakıp aşağıya doğru dönen suyu gördünüz mü? Bu bir vortex.Eveeet.Bunu burada Birleşik Devletlerde her yerde göremezsiniz.Avrupa'da aynı şeyi yapmıyorlar,o bir anda aşağıya iniyor.Her neyse,eğer bir vortexe bakarsanız sadece resimin yarısını görebilirsiniz,çünkü görülen tarafı bu kadardır.Her zaman vortexin enerjik bir çifti vardır,yani her ne kadar siz yarısını görsenizde görmediğiniz tam bir parçası vardır.Sizler,Zamanın Koruyucusunun size açıklayacağı bir zaman vortexine henüz yeni girdiniz.Fakat bu kavramı sizinle öncelikli olarak ben paylaşmak istiyorum çünkü halihazırda ona giriş yaptınız.Dostum,giriş yaptınız derken bu sefer gerçekten de giriş yaptınız.Meydana gelmekte olan şudur.Yeni bir dünyaya giriyorsunuz.Ahhh işte burda sizi biraz yakaladık,değil mi? Bunu beklemiyor fakat uzun bir zamandır planlıyordunuz-hatta Mayalar bile bunun geleceğini biliyordu.Bunun tam ortasından giriş yaptınız , fakat buradan oraya kadarki geçiş büyük bir adımdır ve bu bir çok insan için çok korkutucu.Bu yüzden hareket etmeniz için bir insan dalgası başlattık ve vortexi açtık.Şimdi gerçekleşmekte olan şey ise vortexin tamamlanıyor olmasıdır.Siz diğer taraftan enerjetikleri çeken bir tarafa sahipsiniz,sonra hepsi çalışmaya başladığında bu bir portala(kapı) dönüşür.''Neyin portalı?' diye soruyorsunuz.Evet,bahsettiğiniz dünyaya açılan bir portal,''Yuva'' dediğiniz o mükemmel yere.Ben ondan büyük 'Y' ile Yuva olarak bahsediyorum çünkü ben oradanım ve siz hepiniz de oradansınız.Kainat boyunca bir çok farklı şekillerde dans edip durdunuz ve şimdi buraya,Dünyaya tam da zamanında bu portaldan geçişinizi izlemek üzere kondunuz.

İsrafil Sur'u Üflediğinde

http://www.derki.com/ruhsallik/item/3093-israfil-sur%E2%80%99a-uflediginde-bolum-1

22 Ocak 2013 Salı

Titreşimlerin Sırrını Çözen Kainatın Sırrını Çözer: Frekanslar ve Hayatımıza Etkileri

Bundan yirmi yıl önce size evrenin aslında kocaman bir titreşim olduğu söylenseydi, küçük evren insanın da etrafındaki her şeyle birlikte her an titreşmekte olduğunu ve hayatın sırrının titreşimlerde saklı olduğu söylenseydi ne düşünürdünüz?

Nikola Tesla titreşimlerin sırrını kısmen de olsa çözmüştü

Muhtemelen bu söylenilenlere çok fazla anlam veremez ve üzerinde de fazla durmazdınız. Çünkü o zamanlar titreşimlerin bu derece önemli olduğu insanlık tarafından bilinmiyordu. Gerçi hala da tam olarak bilindiği söylenemez… Hâlbuki bundan 100 yıl önce Nikola Tesla kendi icadı olan deprem makinesini anlatırken şu sözleri söylemişti: “Birkaç saniyede binanın titremeye başladığını hissettim. On dakika daha devam etseydim binayı ve sokağı yıkabilirdi. Aynı cihazla Brooklyn Köprüsünü 1 saatten kısa bir süre içinde East River’a indirebilirdim.” Tesla frekansların yani titreşimlerin sırrını kısmen de olsa çözmüştü. Tesla’ya göre evren kocaman bir titreşimdi ve hepimiz bu titreşimin küçük birer yansımasıydık. Ya da başka bir deyişle evren bir gitar, bizler de onun telleriyiz ve diğer tüm tellerle birlikte her an titreşiyoruz. Bilim adamları yüzyıllardır bu şarkıyı anlamlandırmaya çalışıyorlar ve sonunda notaları keşfettiler. Şimdi de gitarın tellerini koparmadan melodiyi çözmeye çalışıyorlar… Bu yazıda melodiye ait birkaç sol anahtarı vermeye çalışacağız.

Saniyede 10 bin kez hızla titreşen canlıları göremiyoruz

Her şeyin özü enerjidir. Kütle, enerjinin yoğunlaşmış halidir. Düşünce enerjidir. Enerji sürekli titreşerek bir salınım oluşturur. Bizler de insanoğlu olarak sürekli titreşen enerjileriz. Titreşim seviyemiz düşük olduğu için yeryüzünde çökeltilmiş şekilde yani kütle-beden olarak hayatlarımızı devam ettiriyoruz. Bizim titreşimimize uygun şekilde titreşen enerjileri de kendi titreşim dünyamızda kütle olarak görebiliyoruz (diğer insanlar, hayvanlar, masa, sandalye vs.) İnsan bedeninin doğal titreşim düzeyi saniyede ortalama 300 titreşimdir. Dünya işleriyle fazlaca ilgili olan insanlar bu titreşimin altındadırlar. Frekans yani titreşim düzeyi arttıkça kişilerin doğaüstü güçleri de artmaktadır. Şifa verme gücüne sahip olan kişilerin titreşim düzeyleri saniyede ortalama 500 titreşimdir. 800 titreşim seviyesine gelindiğindeyse medyumik güçler ortaya çıkar. 1000 titreşimin üzerinde telepati kanalı gayet akıcı şekilde açıktır. Saniyede 10 bin titreşim seviyesindeki insan astral seyahat yapabilir konuma gelir. Bu tıpkı bir gitarın tellerinin titreşmesi gibidir. Gitarın telini oynattığınızda önce hızla titreşir, teli göremezsiniz. Sonra titreşim azalmaya başlar ve tel görünür hale gelir. Bizler de şu anda saniyede 300 titreşimle birbirimizi görebiliyoruz ama saniyede 10 bin kez hızla titreşen canlıları göremiyoruz. Onları boyut üstü varlıklar olarak adlandırıyoruz. İçimizden pek azımız yani medyum diye tabir ettiğimiz kişiler onlarla temasa geçebiliyor. Bazen kanal olarak da onlardan gelen bilgileri aldıklarını iddia edebiliyorlar. Bu kişilerin bir kısmı şizofren hastası, bir kısmı dolandırıcı olabilir ama titreşim seviyesini saniyede 10 binin çok üzerine çıkartıp zaman mekân mefhumunu aşan insanların da var olduğu biliniyor. Çok büyük kâhinler bu frekans seviyesinde oldukları için söyledikleri pek çok şey doğru çıkmaktadır. Duru görü yapan medyumlar kaybolan eşyaları bu şekilde bulabilmektedir. Şifacılar tek bir dokunuşla hastanın hasarlı olan organına en uygun frekansı vererek onu iyileştirebilmektedir. Şifacı ya da bioenerji uzmanı olarak tabir ettiğimiz kişilerin yaptıkları şey özünde kendileri vasıtalarıyla hastaya doğru frekansları vermektir.

16 Ocak 2013 Çarşamba

Tevazunun nimeti

Tanrı dedi ki:

Canlarım, size olan saygımdan şüphe etmeyin ve kusura bakmayın ama "Kim oluyorsunuz da bir başkasını affetmeniz gerekiyor?" diye sormak zorundayım burada. Bir başkası sizin o affediciliğinize mazhar olmak, bunu hak etmek için ne yapmıştır acaba? Muhtemelen bazı standartlar dayatıyorsunuz siz?

Belki de biri ya da belirli bir grup insan, sizin olmaları gerektiğini düşündüğünüz gibi değil. Belki de sizin gibi giyinmeleri gerektiğini ya da sizin onlar nezdinde inandığınız biçimde konuşmaları gerektiğini düşünüyorsunuz. Bunu nereden çıkardığınızı sorabilir miyim acaba?

Başkalarının nasıl ya da ne gibi olmaları gerektiğine karar veren bir merci misiniz siz? Size soruyorum; biri size Dünyanın En Önde Gelen Otoritesi olduğunuzu falan mı beyan etti? Bunu Ben yapmadım! Öyleyse kendi kendine gelin güvey olan, görev biçen siz olmalısınız? Canım; neyin makbul, neyin trend olduğuna yönelik kanaatlerini sana kaç kişi sordu ve kaç kişi de sormadı acaba?