27 Haziran 2012 Çarşamba

Şifa

Tanrı dedi ki:

Dışarıya yönelik yürüttüğünüz o savaş ve uyumsuzluk hali her zaman sizin dahilinizde, sizin bünyenizdedir. Bu savaştığınız her zaman için kendinizsiniz. Hasmınız kendinizsiniz. Anlaşmazlığın görünen sebebi her ne olursa olsun siz kendinizle savaşırsınız. Karşınızdaki olarak algıladığınız biri sizi gücendirmiş, sizinle kavgaya girmiş vb. göründüğü içindir ki bu sözünü ettiğim şey sizin için bariz olmayabilir. Lakin her halükarda kavga ettiğiniz sizin içinizde bir şeylerdir.

Serbest bırakmadığınız, özgür kılmadığınız bir şeyler vardır. Sizin içinizde olan bir şeyler. Kavga eden sizsiniz. Siz kavga ediyorsunuz. Kavga sizsiniz. Hepsi sizin bünyenizde yatıyor bunların. Kavgayı sıkı sıkı elinizde tutuyor ve gitmesine izin vermiyorsunuz. Koşullar ve olaya dahil olan insanlar tamamen farklı olabilirler ama kavga, sizin içinizdeki kavganın tezahürüdür.

Sürdürdüğünüz kavgaya istinaden uygun sözler bulacak olsam, önünüze koyduğunuz ve ihtiyaç olarak gördüğünüz meseleye teşhis koyacak olsam, her daim sahip olduğunuz o öfkenin kökenine inecek olsam bu şöyle bir şey olurdu, bakın: "Yeterince seviliyor muydum? Yeterince seviliyor muyum? Çok sevilmem, yeterince sevgi görmem gerekiyor. Çok sevilmeyi istiyor, bunu talep ediyorum."

Doğru değil mi bu? Sizin için doğru değil mi?

Peki şifa nerede canlarım? Şifa, sevildiğinizi ve yeterince sevildiğinizi bilmenizde. Talep edeceğiniz hiçbir şey yok sizin için. Kızdığınız, bozulduğunuz kişi layık olduğunuz ve özlem duyduğunuz o hürmeti size göstermemiştir sadece, hepsi bu.

Buradaki iyi nokta ise layık olduğunuzu bilmeniz. Evet, layıksınız. Evet, elbette ki layıksınız. Şimdi kendinizi avuçlarınızın içine alın ve Cennet seviyesindeki tüm sevgiye sahip olduğunuzu kabul edin. Bunun tamamı sizindir. Hak ettiğiniz, layık olduğunuz itibarı size başkalarının göstermek zorunda olduğu fikrinden uzaklaşın. Aslını isterseniz, aradığınız ve hak ettiğiniz o itibarı siz kendinize gösterdiğiniz zaman alınacak, gücenecek, kavga edecek ne kalır geriye? Bir an düşünün. Var olan, mevcut olan tüm sevgiye sahip olduğunuzu anlayın. Benim sevgime ve Cennet'teki tüm sevgiye sahipsiniz. Ezeli, ebedi ve sonsuz sevgiye sahipsiniz ve siz bu sevgisiniz. Artık, o olun.

Siz farkındalığınız dahilinde yükseldiğinizde kavgalı olduklarınız da yükselecektir. Onlar da sizin istediğiniz, özlemini çektiğiniz sevginin kanıtı için feryat ediyorlar. Size karşı gelenleri, muhalefet edenleri sevin. Onları sessizce sevin böylelikle kavga edecek hiçbir şey kalmayacaktır. Sevilmediğini ya da yeterince sevilmediğini hissetmenin bedeli çok yüksektir. Teslim olun. Teslim olun, kabul edin ve hayatla iyi geçinin. Yüreğinizde sevgiden daha az olan her ne varsa bulun ve bertaraf edin. Yeterince sevilmediğiniz fikrine tutunmayın siz.

Dünya şartları dahilinde bakarsak sevgi ihtiyacı egonun sevgi ihtiyacıdır. Egonun küçük, dar bir çeperi vardır. Benim güzel çocuğumu Yeryüzünde ifade eden, icra eden sizler şu andan itibaren oradaki tüm sevgiye sahip olduğunuz ve bunu bildiğiniz hale, yani Cennet'teki halinize rücu edin, ona dönüşün artık. Bunda hiçbir mesele yok.

İsimli ya da isimsiz, Yeryüzündeki Büyük Spritüel Varlıklar yüreklerini ve ruhlarını basit, döküntü düşüncelerle harcamadılar. Kendilerini düşünceleriyle yücelttiler. Onlar da insandı. Düşüncelerinin haricinde sizden daha yüce, daha yüksek bir konumda değillerdi. Düşünceleri yüksekteydi onların. Sevginin talebinde olmadılar. Sevdiler. İlgi görme gereksinimi içinde olmadılar, onlar ilgi ve yakınlık gösterdiler. Konuştular ve onlara kulak verildi. Düşünceleri dünyanın yaygın, sıradan düşünceleri değildi. Sizin düşünceleriniz de dünyadaki yaygın, sıradan düşüncelerden olmamalı zaten.

Dünyadaki sıradan insanın sıradan düşüncesi "Ben, ben, ben,"dir. Bir çok insan kendisini sevmeyi henüz başaramadığı içindir ki kaale alınmamaktan, değer görmemekten şikayet ediyor ve sevgiye kanıt istiyor; dolayısıyla bu insanlar ayaklarını yere vurup seslerini yükseltip ihtiyaç duydukları sevgi dozunu kendilerine karşılarındaki insanın vermesini talep ediyor.
Sevginizi ilk önce siz gösterin, sevginizi önce siz verin. Onu sessizce sunun; böylelikle hasımdır, karşıdakidir gibi mevhumlar hiç olmayacak artık. Hiç var olmayacak bunlar.

Çeviren: Engin Zeyno Vural

Copyright © 1999-2007 Heavenletters™
Tanrıya ve kendi yüreklerine daha yakın olmaları için İnsanoğluna yardım eden
Gloria Wendroff, Overseer (Sorumlu yönetici)
The Godwriting™ International Society of Heaven Ministries
703 E. Burlington Avenue, Fairfield, IA 52556
Email angels@heavenletters.org
Ziyaret edin www.heavenletters.org

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder