31 Temmuz 2012 Salı

Orion Takımyıldızı ve İnsanoğlu: Kesişen Geçmiş


Orion Takımyıldızı, Ekvator bölgesinde, çıplak gözle bakıldığında dört tanesi dörtgen, Orion kuşağı denilen üç tanesi de bu dörtgen içinde eğik bir çizgi üzerine sıralanmış toplam yedi yıldızdan oluşur. İnsanlık tarihinin yolu, bu takımyıldızı ile bir çok kez kesişmiştir. Neredeyse ilk çağlardan beri her zaman Güneş, Ay, Merkür veya Venüs gibi gözümüzün önündeki gök cisimleri kadar insanlığın dikkatini çekmiştir.

Örneğin neden yapıldığı hala gizemini koruyan ve pek çok spekülasyona konu olan Güney Amerika’da ki Nazca çölünde yere kazınmış çok çeşitli dev figürlerden biri olan örümcek motifinin Orion Takımyıldızının yer küredeki temsili olduğu iddia edilmektedir. Antik Yunan mitolojisine göre Orion, Poseidon’un oğludur. Her zaman köpeği ile gezen büyük bir avcıdır. Yakışıklılığı ve kadınlara düşkünlüğü ile ün salmıştır. Hera’yı kıskandıracak kadar güzel karısını kaybettikten sonra, misafir olduğu Oinopion’un kızı Merope’yi baştan çıkarmaya kalkışmıştı, Oinopion da bunun üzerine onu kör etti. Daha sonra Eos tarafından kaçırılan Orion’u, bakire tanrıça Artemis bir akrebe sokturarak öldürdü. Akrep, ödül olarak burçlar arasında yerini aldı. Orion’a gelince, o da gökyüzünün karşı yanında bir takım yıldız haline gelmiş; köpeği ise Sirius yıldızı olmuştur. Sirius’un aynı zamanda Köpek Yıldızı olarak da anılması bu sebepledir.

Bir başka coğrafya, Hindistan’da ise Orion Takımyıldızı Zaman-Adamı anlamına gelen Kal-Purush olarak bilinir.

Bu yıldız kümesinin en güçlü motif olarak kullanıldığı kültür, eski Mısır medeniyetidir. İnanışa göre Gök Tanrıçası Nut, Osiris ile Seth adlı iki erkek tanrıyla, İsis ve Nephthys adlı iki kardeşi dünyaya getirir. Osiris, hem tanrı hem de insan olduğu için Mısır’ın ilk kralı olmuş, kız kardeşi İsis de onun eşi olmuştur. Osiris iyi bir yönetimle, insanlara dini ve uygarlığın sanatlarını öğretmiş, Mısır’ı zenginleştirmiştir. Ancak, kralın kardeşi Seth bir komplo kurarak, onu öldürür. Vücudunu parça parça doğrar ve Mısır’ın dört bir yanına saçar. Bu sırada Osiris ve İsis’in tahta geçecek bir velihatları yoktu. Ancak İsis kendi sihir gücüyle kocasının vücudunun parçalarını gizlice toplar; bir araya getirip Osiris’in vücudunu yeniden oluşturur, böylece ilk mumyayı yapmış olur. Mısırlıların mumya kültürünün kaynağının bu olay olduğu bilim adamlarınca kabul edilir. İsis, yeniden hayata dönen Osiris ile cinsel ilişkiye girerek hamile kalır. Osiris, kendisi için geçici ve kısa süreli bu olaydan sonra, bir yıldız varlık haline dönüşür. İnanışa göre, Orion Takımyıldızı böyle oluşur.

Eski Mısırlıların Orion ile ilişkileri bununla sınırlı değildir. Örneğin Keops ve Kefren isimli dev piramitleri ile beraber bu piramitlerin tepe noktalarından geçen eksenden az kaçık şekilde inşa edilmiş küçük Mikerinos piramitleri de bu takımyıldız ile ilişkilendirilmektedir.

Bilindiği gibi en başta yer alan en büyük piramit Keops hakkındaki ididalar pek çoktur. Yüzlerinin dört ana yönü göstermesi, üzerinden geçen meridyenin dünya kara parçalarını tam ikiye ayırması, bunlardan yalnızca ikisidir. Fakat bu üç piramide topluca bakılınca bu güne kadar gözden kaçan bir başka anlam ortaya çıkmıştır. Bunun için en sonda duran en küçük cüsseli Mikerinos piramiti yol göstermiştir.

Antik Mısır tarihçilerinin, Mikerinos piramidini inşa eden firavunun bu piramidi başka bir yerde yapmak yerine neden bu iki dev piramidin yanında yaptırdığı konusundaki açıklamaları, soru işaretlerini kaldırmamaktadır. Çünkü bu piramit kendi başına alındığında hiç de küçük değildir, fakat diğer iki dev piramidin yanında cüceleşmektedir. Ayrıca inşa edilen zeminde hiç bir problem olmamasına rağmen, neden bu piramidin Keops ve Kefren piramitlerinin tepe noktalarından geçen eksenden az kaçık inşa edilmiş olması da karanlıkta kalan diğer bir konudur.

Belkide açıklama Orion takımyıldızının kendisidir. Orion takımyıldızı kuşağında iki tane parlak yıldız, bu iki yıldızı kesen eksenden az kaçık ve çok daha az parlak bir üçüncü yıldız yer alır. Piramitlerin yerleşim planı ile bu yıldızların yerleşimi tamamen aynıdır. Ayrıca Mısır’ı ortadan ikiye bölen Nil Nehri ile gökyüzünü aynı şekilde ortadan ayıran Samanyolu, eski Mısır Gök dininde birbirleriyle ilişkilendirilmişlerdir.

Ne ilginçtir ki Nil Nehri’nin bu piramitlere göre yeri ile Samanyolu’nun Orion takımyıldızına göre yeri aynı şekildedir.

Giza’da bulunan bu üç piramit dışındaki bölgeler de yer alan diğer bazı piramitler ile takımyıldızın diğer üyelerinin yeryüzündeki temsilcileri tamamlanmaktadır. Abu Ruwash’daki Nebka piramidi Orion’un sol ayağı olarak adlandırılan yıldızı, Zawyat Al Aryan’daki piramit ise Orion’un sağ omzunu simgelemektedir. Mısırlıların, bu takımyıldıza verdikleri önem rahatça görülebiliyor.

Ancak, Dünya ve Ay gibi gökyüzünde daha kolay izlenebilecek ve devirleri bir yıl veya bir ay gibi kısa dönmelerde ölçülebilen gök cisimleri varken neden antik uygarlıkların bu takım yıldıza merak sardıkları ve onun ile ilgili detaylı takvimler yaptıkları hakkında doyurucu bir cevap yoktur. Ancak, bu takım yıldızın, Antik medeniyetlerde bıraktığı izlerle ilgili bu yazıyı hazırlamak için arşiv karıştırırken, bir gazete kupürü dikkatimi çekti. Milliyet gazetesinin 1 Ağustos 1998 sayılı nüshasından kesilmişti. Bu kupürde; bilim adamlarının, hayatın temel taşlarını oluşturan moleküllerin Dünya’ya Orion nebulasından ulaştığına dair bir haber yer alıyordu. Bu haber, sizi bilmem ama antik uygarlıkların bu takım yıldıza neden merak sardıkları konusunda benim aklımı daha da karıştırdı…

GÖKYÜZÜNDE BİR AVCI: ORİON

Yılın bu mevsiminde (kış) gökyüzünde en göze çarpan yıldız grubu Orion veya Avcı’dır. Uzun kış gecelerini aydınlatan, her zaman gökyüzünün en üstüne karşılık gelen başucu noktasına doğru (Zenit) olan yolun yaklaşık yarısında, düşey bir dikdörtgen şeklinde geniş bir yıldız kümesi olan Orion; hem astronomlar için doyurucu bir göz zevki sunmakta hemde astronomiye yeni başlayanlar için kolay bir hedef tahtası, diğer yıldızların ayırdedilmesi ve tanınması için yol gösterici bir harita niteliği taşımaktadır.

Bu dikdörtgen 20 derece uzunlukta ve 12 derece genişliktedir. Merkez bölgesinde köşegensel bir çizgi üzerinde çok düzgün dizilmiş üç parlak yıldız bulunur. Sırasıyla soldan sağa Alnitak , Alninam ve Mintaka adını alan bu üç yıldız İnci dizisi olarakta bilinir. Mitolojide avcının belini ve kuşağını oluşturur.

Grek-Roma mitolojisinde, Orion çok tanınmış bir avcıdır ve kendisini öldüremeyeceği başka bir varlık olamayacağını iddia etmeye başlar. Buna çok kızan tanrıça Hera , onu sokması için bir akrep gönderir . Orion akrepi sopasıyla ezer , ama akrep, ölmeden önce Orion’u ısırmayı başarır ve tabiki akrebin öldürücü zehirine fazla uzun süre dayanamaz ve ölür. Bu olaya çok üzülen yedi kız kardeşler ağlamaya başlarlar. Bu haykırışlara fazla dayanamayan büyük tanrı Zeus Orionu ve Akrebi gökyüzüne yerleştirir. Fakat Orion akrebin iğnesinin tadını unutamamış olacak ki gökyüzünde sürekli ondan kaçar: Birisi doğarken diğeri batmaktadır. Orion’un diğer önemli özelliği ise bize kış takımyıldızlarının yerlerini ve sınırlarını bulmamıza yardımcı olmasıdır.

Orion’u birbütün olarak düşünürsek kuşağı oluşturan bir çizgi, bizi gökyüzünün en parlak yıldızı olan Sirius’a ulaştırır. Kuzey batıya yapacağımız uzatma , bizi Boğa takım yıldızının en parlak yıldızı Aldebaran’na götürür. omuzundaki iki yıldızın doğrultusunda doğuya uzandığımızda ise Küçük köpek takım yıldızının en parlak yıldızı Prokyon’a erişiriz.

Orion’un en parlak yıldızı olan Rigel, 3′lü kuşak ve Betelgeus’tan geçen hat ise bizi İkizler burcunun parlak yıldızları Castor ve Pollux’a götürür. Görüldüğü gibi Avcı takım yıldızı bize diğer Önemli yıldızları bulmada bir pusula gibi yol göstericidir.

Avcı, Ülker’le birlikte dünya edebiyatçılarının en çok iltifat ettikleri takım yıldızlardır. Mesela, Homeros’un Odysseia’sında Orion sık sık geçer. Mitoloji dışında da bir çok hikaye, roman, şiir ve diğer edebi ve sanatsal şekillerde, bu takım yıldızlara atıflarda bulunulur.

Ayrıca, Avcı gök ekvatoruna yakım konumu nedeniyle iki yarım küredende görülür. Şimdi ise biraz takım yıldızın yıldızlarını tanımaya çalışalım. Kadın savaşçı, Amazon yıldızı olarak bilinen Belatriks Avcının bize göre sol omzunu oluşturur. Aynı yıldız arapçada Al-Cabbar olarak bilinir ve ikinci kadirden bir yıldızdır. Bellatrix’in sağında sönük yıldızlarınoluşturduğu bir eğri vardır. Bu eğri kuzey güney yönünde uzanır.Avcı’nın kalkanı olarak adlandırılmışlardır. Sağ omuzundaki yıldız olan kırmızı renkli Betelgeus, gökyüzündeki yaşlı, kızıldev türü yıldızlara verilebilecek en güzel örnektir. Diğer taraftan Betelgeus, oldukça yakın bir yıldız olup bizden yaklaşık 500 ışık yılı uzaklıktadır.

Bugün gördüğümüz ışığı ,ondan 500 yıl önce ayrılmıştır diyebiliriz. Bu güneşe çok yakın kızıldev, öylesine büyük bir yıldızdır ki ,Güneşin yerin e koyarsak, Dünya dahil Mars’a kadar olan bütün gezegenleri içine albilecektir. Şimdi Avcının belinde duran ve onun kılıcını temsil eden diğer üç yıldıza dikkat edelim. Kılıç’ın ortasındaki ışıltı aslındabir yıldız olmayıp. Samanyolu içerisindeki muhteşem gaz ve toz bulutlarında biridir.İlk kez Hollanda’lı fizikçi olan Huygens tarafın dan keşfedilen bu bulutsu bizden yaklaşık 1500 ışık yılı uzaktadır.

Devasa bir hidrojen bulutunun merkez bölgesinde oluşmuş yıldızlarca ısıtılması ve aydınlatılması ile görünür hale gelen bulutsunun 30 ışık yılı genişlikte olduğu, bazı yıldızların 2 mily on yıldan daha genç olduğu hesaplanmaktadır.

Takımyıldız bölgesindeki diğer ilginç bir bulutsuda, kuşağın hemen solundaki Zeta Ori (( Ori) ve alnitak’ın hemen yanında en meşhur karanlık bulutsu olan Atbaşı bulutsusu (IC434) bulunmakta. Orion’un dörtgenin’nin sağ alt köşesind parlak mavi bir yıldız olan Rigel Avcı’nın dizini oluşturur yaklaşık 1000 ışık yılı uzaklıkta olup ışıması çok güçlüdür. Her saniyede güneşin 50 000 katı daha fazla ışık yayar.Rigel çok genç ve sıcak bir yıldızdır. Sıcaklığı 15 000 K olup yaydığı ışın mavi renk ağırlıklıdır.Avcının sol alt köşesinde ise Saif (Arapça kılç anlamına gelir) bulunur.

Yazarlar : Yusuf Koç, Özer Metin

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder