19 Ekim 2016 Çarşamba

Cennetin Katları

CENNET DEDİĞİNİZ YER, HAYATIN DEĞİŞİK DÜZEY VE KATLARIDIR...

İsa yedi cennetten söz etti. Evet gerçekten de yedi cennet vardır. Bu katların hiçbirinde insanlara işkence eden, onları cezalandıran cehennem diye bir yer yoktur. Çünkü insan zaten kendine yeterince işkence edip cezalandırıyor!...

Bedeninizi terk ettiğiniz zaman daima cennete, yani bilinç anlayışınıza ya da bu dünyadaki duygusal eğilimlerinize uygun titreşim düzeyine gidersiniz.

Yedi tane idrak ya da bilinç düzeyi vardır.
Bu yedi düzey şunlardır:

1- Üreme ve içgüdüsel yaşam.
2- Korku ve ıstırap.
3- Güç.
4- Hissedilen sevgi.
5- İfade edilen (verilen) sevgi.
6- Tanrıyı tüm yaşamda görebilmek.
7- Tanrı-Ben.

Bunu daha iyi anlayabilmeniz için şöyle açıklayabilirim:



Düşündüğünüz ve benimsediğiniz her düşüncenin, duygusal bir titreşim frekansı vardır. Örneğin, bir ağrıyı anlayıp kavrayabilmek için ağrıyla ilgili sınırlı düşüncelere odaklanırsınız, bu da duyunuzda ağrı olarak hissedilen düşük titreşim frekansları doğurur. Eğer sevgiyi ifade etmeyi düşünürseniz, paylaşılan ve ifade edilen sevgi düşüncesinin yüksek titreşim frekanslarının yarattığı coşkuyu hissedersiniz. Bilincinize hangi anlayış düzeyi egemense, o anlayışa uygun cennete gidersiniz, yani auranızın manyetik alanı, varlığınızın özü sizi o katın titreşimine çekecektir.

Bu dünyaya, bu cennete “uygulama katı” denir. Çünkü burada varlıklar yaratıcı güçlerini ve duyguyla ifade ettikleri davranışlarını ancak maddede görebilirler. Bu dünya yedi kat içinde karanlık olan ve ışığın müziğini işetemediğiniz tek kattır. Buraya varlıklar büyük bir bilgiyle doğarlar, ancak toplumsal bilinç programlamaları yüzünden bildiklerini unuturlar. Bu yüzden dünyada evrim çok çetindir...

Size, eğer görebilseydiniz çok üzüntü duyacağınız bir kattan söz edeceğim.
Bu birçok varlığın yer aldığı birinci ve ikinci bilinç katıdır.

Orada ne göreceksiniz?
Işık formları halindeki dağları, nehirleri, çimenleri ve gökyüzünü değil, milyarlarca varlığın ışık bedenleriyle sonsuz sıralar halinde uzandığını göreceksiniz. Uyur gibi uzanmış durumda ve ölü olduklarının illüzyonunu yaşayan bu varlıklar, yaşamın mezarın ötesinde var olmadığına inananlardır. Düşünceleri hala canlı ve manyetik olarak değişkenlik gösterebilme yeteneğine sahip olmasına ve aslında hala yaşamalarına rağmen, enerji olarak ölmüş olduklarını sanırlar.

Unutmayın, öte tarafta inandığınız, daha doğrusu kendinizi doğru olduğuna inandırıp gerçek sandığınız her şey kendini gerçeğe dönüştürür.

İşte iradeniz ve yaratıcılığınız bu denli güçlüdür. Birçok insan, öldüğünde bir Mesih gelip kendini uyandırıncaya dek ölü kalacağı öğretisiyle yetiştirildi. İlahi sevgiden uzak kalacakları korkusuyla insanlar bu öğretiyi doğru olarak kabul ettiler ve öldükten sonra gittikleri yerde yeniden diriltilecekleri günü bekleyeceklerine inandılar. İşte bu düzeyde, güçlü bir varlık tarafından diriltilecekleri günü bekleyen sıralar dolusu varlık var.

Onları uyandırmaya çalışsak da çok azı uyanıp kalkıyor, çoğunluğu şeytan ya da benzeri bir varlığın uyanmaları için kendilerini kandıracağı öğretisine inandığı için uyanmayı reddediyor! Yaşadıklarını idrak edip uykudan uyanmaları bazen binlerce yıl alır...

Ne kadar talihsiz bir öğreti!
İşte ıstıraplı tek yer bu kattır. Böyle bir öğretinin doğruluğuna kesin olarak inanmış varlıkların bulunduğu kat!...

Diğer tüm katlar eşsiz güzelliktedir...

Ramtha

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder