12 Haziran 2009 Cuma

Şu sürünceme meselesi...

- Bütün çareler bende, çözümler hep benim içimdeyse neden kendimi sürüncemeler içinde bırakacak olaylar yaratıyorum sence?

- Karar vermekten korktuğun için olmalı...

- Neden korkuyorum ki karar vermekten?

- Karar vermek bir seçim yapmaktır, seçim yapmak ise seçmediğin bir şeyler olacak anlamına gelir, seçmediğin şey ise egonun sana acı yaratma isteği için bir fırsattır, sürekli seni "onu seçmedin, bak böyle oldu" diye kışkırtmaya çalışır. En olumlu durumlarin içinden bile bir olumsuzluk bulup çıkarır. Bu da hep bir kuşkuya, şüpheye sürükler seni.

- Karar vermeyip sürüncemede bıraktığımda ise tüm olasılıklar hep elimin altında olur, doğru.

- Tabii, o zaman hala şansım var dersin, hala en doğru olanı düşünüp seçebilirim. Olasılıkları hep geleceğe bırakırsın, hep bir gün gelecek güzel günleri bekleyerek, bu anı kaçırırsın, yani aslında tek gerçek olanın avuçlarından kayıp gitmesini seyrederek bekleyip durursun...

- Ne yapmalı peki?

- Yüreğinden geçeni yapmalı denilebilir. Eğer sesimi duymaya niyet edersen, ben sana yolundan sapmaman için doğru olanı söyleyerim zaten. Ama birçok zaman yaşaman gereken deneyimler için yoldan sapman gerekir, beni duymazsın bile, türlü türlü acı verici seçimler yaparsın, sonra pişman olursun, sonra daha iyi seçimler yapmak için kendine söz verir, sonra daha beterlerini yaparsın ta ki o zaman gelene kadar...

- Suçlamayı bırakana kadar...

- Evet seçimleri kendinin yaptığını anlayana kadar. Karşına çıkan şeylerin kara bahtının, kötü kaderinin, ailenin, çevrenin vs. vs.'nin değil senin özgür iradenin sonucu olduğunu görüp, kabul edip, bununla barışınca...

- O zaman zaten doğru seçimleri istemsiz yapmaya başlarım değil mi?

- Evet o zaman doğru yanlış, iyi kötü, güzel çirkin, tatlı acı, hepsi hepsi anlamını yitirir. Mutlak kabul, iç huzuru, yaşam neşesine kavuşursun...

- Elveda sürüncemeler derim!

- Düşüncelerinin üzerine çık. Onları sen yarat, seni yaratmalarına izin verme!

- Uğraşıyorum...

- Peki.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder