20 Mayıs 2009 Çarşamba

Fark etmek üstüne...

Gün geçmiyor ki yeni bir şeyler farketmeyeyim...

Trafikte önüme atlayan, kendinden başka kimseyi umursamayan sürücü, ön camı silmeye çalışan, kendini mağdur göstermek için özel bir çaba harcayan çocuk, önümde giden kamyonun kasasına oturmuş ümitsiz gözlerle dışarı bakan iki adam, televizyonda ölüm, şiddet haberleri hepsi çığlık çığlığa bağıran spikerler eşliğinde... Hepsi benim! Hepsi ben'im.

Sinirlenenler, sitem edenler, baskı uygulayanlar, kıskananlar, özenenler, hırs yapanlar, küçümseyenler, vurdumduymazlar, haksızlık edenler, önyargılılar, inatçılar, dağınıklar, umursamazlar, tembeller, gıcıklar, çok konuşanlar, saygısızlar, dalga geçenler, egosunun esiri olanlar, yalancılar, çocuk gibi kapris yapanlar, hepsi hepsi... de ben'im.

Farkediyorum ki olayları değiştirmek olmasa bile onları algılama biçimimi değiştirmek elimde... Yaklaşımım duygularımı oluşturuyor, duygularım ise düşüncelerimi... Ve düşüncem de dünyamı oluşturuyor...

Farkediyorum ki dünya salt, saf, katıksız sevgi üzerine kurulu ve ikiye ayırarak yargılamak herşeyi ve herkesi beni mutsuz etmekten başka bir işe yaramıyor... Dünyanın iyisi de kötüsü de bir, herşeyi sevgi...

Her geçen gün yeni bir şey öğreniyor, her geçen gün kendimi daha derinde keşfediyor, her geçen gün bir ampul daha yakıyorum bilinçaltımın en dip dehlizlerine... Her geçen gün yeni bir deneyim yaratıyorum bahane olsun diye üzerine ışık tutmaya...

Yaşam sonsuz, bol ve cömertmiş, bunca zaman farkedememişim. "Yazık olmuş!" demiyorum artık, "iyi ki bu deneyimi yaşamışım!" diyorum... Yaşadığım, başıma gelen her olay ve yaşantıma giren herkes için tanrıya şükrediyor, onu arkamda bırakıyor ve akıyorum...

Durmak yok. Işık heryeri kaplayana, aydınlanmamış hiç bir yer kalmayana kadar devam. Sevgi olma, ışık olma yolundayım. Şükürler olsun!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder