4 Ekim 2010 Pazartesi

Dünyada en çok ne olmak istiyorsunuz?

Tanrı dedi ki:

Hayattaki denge, yolda yürüyen bir fil gibidir. Fil nasıl da iridir, adımları nasıl da kuvvetlidir. Bir yük de taşıyabilir o ama hızını kendisi belirler. Sağlam ve dengelidir bir fil.

Hayattaki dengesizlik ise daha ziyade huzursuz, yerinde duramayan bir maymun gibidir. Bir maymun hızlı hareket eder, yükseklere tırmanır, sıçrar, zıplar, sağa sola koşuşturup enerjisini boşa harcar ve nefes nefese kalmış gibi sesler çıkarır.

Bir fili ne sarsabilir? Bir filin korkuyla titremesine ne sebep olabilir? Öte yandan hoplayıp zıplayan bir maymunu da ne sakinleştirebilir? Bir fil, fil olarak doğmuştur; bir maymun da maymun olarak.

Siz de insan varlığı olarak doğmuş durumdasınız. Ne bir fil ne de bir maymunsunuz lakin arzu ettiğiniz nitelikleri kendinizde geliştirebilirsiniz. Seçeneklerinizin olduğu alan budur. Gökten bir şey düşer ve zıplayabilirsiniz. Gökten bir şey düşer ve onun ne olduğunu anlamak için yukarı bakabilirsiniz.

Bir fil küçük bir alana sığamaz. Maymun ise bunu yapabilir; saklanabilir o.

Fili maymuna yeğlediğim, onu daha çok beğendiğim gibi bir düşünceye kapılmayın lütfen. Her ikisini de keyifle, mutlulukla yarattım Ben. İkisinin de kendi avantajları vardır ve kendi idrak sınırları, erişim alanları. Sizinse canlarım alanınız sınırsızdır. Seçenekleriniz sınırsızdır. Yeryüzündeki dilediğiniz canlının niteliklerine sahip olabilir, bunlara öykünebilirsiniz. Bu niteliklerden hangilerini istersiniz. Hangi kabiliyetleri seçersiniz?

Serinkanlı ve vurdumduymaz bir fil olmak sınırlı bir metafordur sadece. Meselenin özü maymun ya da fil olmak arasında bir seçim yapmak zorunda olmadığınızdır. Dilediğiniz nitelikleri seçebilirsiniz. Sınırsızsınız. Bir köpek denli sadık, bir kedi kadar başına buyruk, bir fare kadar ürkek ve hareketli olabilirsiniz.

Tercihlerinizi kullanmak için tüm bir dünyaya sahipsiniz ve seçenekleriniz var. Her daim yaptığınız da budur zaten. Tercihler yaparsınız.

Bundan böyle arzu ettiğiniz tercihlerin peşinde olun. Sıkışıp kalmış bir durumda değilsiniz. Gezip dolaşacağınız pek çok alan var. Bugünün dahilinde ne olmak istiyorsanız onu olabilirsiniz, olmak istemediğiniz bir şeyi olmak zorunda değilsiniz. Neyi arzu ediyor, neye can atıyorsunuz?

Tarafımca yaratılmış olan tüm hayvanlara karşı büyük bir sevgi ve saygı besliyorum Ben. Hayvan varlıklarıma duyduğum hürmetle soruyorum size, bir tilkinin kurnazlığına mı sahip olmak istersiniz, bir geyiğin hızına mı yoksa bir keçinin çevikliğine mi? En çok hangi özelliği istiyorsunuz? Benim üzerinde durduğum nokta bu. Hangi özellikleri istiyorsunuz ve sizi bunlara sahip olmaktan ne alıkoyuyor?

Bir aslan güneşli, hoş bir günde çayırlara uzanıp aslan olmanın memnuniyetini yaşayabilir, bundan hoşnutluk duyabilir.

Sizse güneşli bir günde şaşaalı, muhteşem ipeklerin üzerine uzanıp memnun olmayabilirsiniz. Bu durumda, çimenlerin üzerindeki hoşnut aslan mı olmak isterdiniz yoksa ipeklerin üzerindeki hoşnutsuz kendiniz mi?

Aralarından tercih yapacağınız on kapı olsaydı önünüzde, bunların üzerinde ne yazmasını isterdiniz? Üzerlerinin boş olmasını istemezsiniz değil mi? Tahminlerde bulunmak istemezsiniz. Aralarından seçim yapabilmeyi istersiniz, böylelikle o kapıları siz isimlendirir ve bulmak istediğiniz şeyleri bulma arzusuyla açarsınız onları. Dolayısıyla kendinizi kendinize açarsınız. Bir define sandığı olursunuz ve ne olmayı arzu ediyorsanız kendinizi de onunla doldurmanız gerekir. Bunu şansa bırakmanız gerekmez.

Belki de mevcut niteliklerinizi şansa bırakmıştınız. Belki talihli belki de talihsizdiniz. Bundan böyle seçim yapmanızı söylüyorum size. Nasıl tanınmak istiyorsunuz? İnsanlar sizi nasıl bilsin istiyorsunuz? Dünyaya neyi miras bırakmak istiyorsunuz? Dünyada en çok ne olmak istiyorsunuz? Onu olun.

Çeviren: Engin Zeyno Vural
http://www.heavenletters.org/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder