13 Eylül 2009 Pazar

Evrensel Yasalar - 6

G Ü V E N   Y A S A S I
RUHA GÜVENMEK
Güven, evrensel bilinçle doğrudan bağlantımızdır.
Güven işittiğimizden, okuduğumuzdan, öğrendiğimizden daha fazlasını bildiğimizi bize hatırlatır.
Hepimizin içinde olan Evrensel Ruhun bilgeliğini, sevgisini hissetmek için görmemiz, dinlememiz ve güvenmemiz yeterlidir.
Güven duygusu ruhun olabildiğinden daha ötesini görebilmesi için var olan bir meydan okumadır aslında.
Şöyle bir düşün ve kırlara çıktığında her tarafın kırmızı, sarı, mavi çiçeklerle dolu olduğunu gördüğün anları hatırla.
Sabah güneşiyle açan çiçekler sana ne hatırlatıyor? Sadece bir güzellik duygusu mu, yoksa dinsel bir anlam da veriyor musun gördüklerine.
Güven ne dışsal bir olgudur sadece ne de dışsal bir Tanrı'ya inanmayı gerektirir. Çiçeklere inan yeter.
Ama çiçeklerin hazzına varan biri Tanrı'yı da hisseder. Bir inanç olarak değil, mucizenin ve gizemin sarhoşluk duygusu gibi.
Güven Yasası senin ve her şeyin içinde var olan sevgiye ve zekaya güvenme duygusudur.
Sorunu duydum. Merak etme ihtiyatlı olmanı engelleyen bir şey değil bu.
Güven kör değildir. Hepimiz dürüst olmayan ve tehlikeli insanları tanıyoruz. Bu yüzden ihtiyatlı ve güçlü olmak zorundayız. Tevekkülle ilgili olarak anlatılan bir hikayeyi hepiniz hatırlarsınız.Hikayenin öğrettiği gibi 'Allah’a güven ama eşeğini sağlam kazığa bağla.'
Güven Yasasını uygulamak için herkesin doğruyu yapacağına güvenmen gerekmiyor. Bu yasanın daha geniş bir anlamı var: Güven, ruhun her birimiz, her kişi ve her koşul aracılığıyla kendisini ifade ettiğini bilmek demektir. Güven aynı zamanda görünen ne olursa olsun daha iyiye doğru hizmet edildiğinin farkındalığıdır.
BU BİRAZ  FAZLA ESNEKLİĞİ GEREKTİRMİYOR MU? ÖZELLİKLE ÇOK ACI ÇEKTİĞİMİZ ZAMANLAR DİYORSUN ÖYLE Mİ?
Haklısın, güven insanın atabileceği en büyük adım ve kaldırabileceği en büyük esnekliktir. Ne olursa olsun devam etmeniz gerekiyor. Değil mi?
BU ADIMI NASIL ATABİLİRİM?
Şu anda kesinlikle yüksek bir zekanın insanlık için senin ve herkesin aracılığıyla çalışlığını bilseydin her acının ve her hazzın bir amacı olduğunu bilseydin?
BİLSEYDİM NE OLURDU?
Ne olurdu biliyor musun, öncelikle büyük farkındalıklar yaşardın.
Güven Yasasını uygulamak için inanman gerekmiyor çünkü. Ama yaşamını bunu biliyormuş gibi yaşamana rehberlik ediyor. Bu yasanın ışığı altında yaşamını sürdürdüğünde algılamalarında ve deneyimlerinde büyük farklılıklar oluşacaktır. Her zorluğa seni olgunlaştıran bir test olarak bakacaksın. Her zorlukta dersler ve olanaklar bulacaksın.
GÜVENİ, MANTIĞA TERCİH ETMENİ  SÖYLÜYORUM GİBİ GELDİ SANA DEĞİL Mİ?
Bu eğlenceli bir bakış açısı olurdu yalnızca. Ama ne yazık ki öyle değil.
Çünkü güven mantığın zıddı değildir. Güven Yasasını uygulamak yaratıcı bir yaşam için en yapıcı, en pratik ve en mantıklı şeyleri yapmayı sağlar…
Bir çiçeğe dokunduğunda dikkatini yoğunlaştırırsan net olarak hissedersin. Doğanın en hassas yaşam formlarından biri olan çiçek kısa ömürlüdür. Dikkatsiz bir ayak soğuk bir kış, seller gibi boşanan yağmur, hassas tomurcuk için yaşam-ölüm farkı demektir. Çiçeklerin bize güven konusunda öğretecekleri çok şey var. Kendi yaşamında güven bahçesini suladığın zaman tıpkı bir çiçek gibi yeniden açacaktır.
Güven sahip olduğun bir nesne değildir. O her şeyde kendini ifade eden, gözlerindeki ışığın ardındaki yaratıcılığın merkezinden yayılan, sevecen ve gizemli zekadır.
Bir çiçeğin güvenine bile sahip olmadığını fark ettiğinde bu söylediklerim tam da en derin duygularını harekete geçirmiş olabilir mi?
GÜNLÜK YAŞAMIMDA BÖYLESİNE BİR GÜVENİ NASIL HİSSEDEBİLECEĞİNİ MERAK EDİYORSUN ÖYLE Mİ?
Öncelikle Ruhun konuştuğu yüreğinin sezgisel bilgeliğini dinle. Çoğu kişi bakış açılarını geçerli kılmak için öğretmenlere, kitaplara, bilim insanlarına, medyumlara, bir takım insanların yönlendirmelerine ihtiyaç duyuyor.
Öğretmenlerin ve kitapların değeri vardır. Sana rehber olacak ve ilham verecek kaynak yaşamına değişik şekillerde girer. Ama hazinenin içinde olduğunu asla unutma; hiç kimse sana zaten sahip olmadığın bir şeyi veremez; ancak kendi içsel zenginliğinin kapısını açan anahtarın yerini gösterebilirler. Deneyimden konuşan insanları dinle. Nerede karşılaşırsan karşılaş bilgelikle kucaklaş. Ama her zaman yüreğinin bilgeliğiyle dışarıdan gelen rehberliği tart.
Kendine güvendiğin, karar verdiğin ve yanlış olduğunu gördüğün nice anlar olmuştur. Bir yolu diğerine seçebilirsin ve bu kararının sonucunda zorluklarla karşılaşabilirsin. Bu, en yüksek iyiliğin ve öğrenmen için yanlış seçim yaptığın anlamına mı geliyor?
Tabii ki hayır değil mi?
Güven her zaman doğru seçim yapmış olduğunu bilmektir.
BÖYLESİNE BİR GÜVENE SAHİP OLMAYI HERKES İSTER DEĞİL Mİ?
Öz güven doğal olarak kendi doğrudan deneyimlerinle gelişir; bedeninin güdülerine, yüreğinin sezgilerine, zihninin evrensel zekayla bağlantı kurma kapasitesine güvenmeyi öğrenirsin.
Yüksek düşünceler, beyninden gelmez ama onun aracılığıyla gelir. Sen, dışsal bilgilerin yüklendiği bir bilgisayar değilsin; yaratıcılıkla kendisini ifade eden evrensel zekanın frekanslarını algılayan bir radyo gibisin. Yapman gereken şey dinlemek ve güvenmek.
Keşke ben de bu kadar  emin olabilseydim diyebilirsin.
Güven emin olmadan yaşamaktır. Yaşam pusulanı hissetmek, yüreğinin bir lamba gibi karanlığı aydınlatmasına izin vermektir. Mutlak güven olmadıkça mutlak eminlik duygusu olamaz. Bu her şeyin senin istediğin gibi gideceği anlamına gelmiyor. Ya da ilahi adaletin seni her yaralandığında iyileştirme görevi üstleneceğini göstermiyor. Güzel ya da çirkin her şey bu hayatta olabilir. Küçük aklımız daima en büyük resmi göremez ve en büyük iyiliğimizin hangi yolla olacağını bilemez.
Yaşamın karmaşa ve güvensizliği içinde tıpkı kırlardaki bir çiçek gibi güvenle yaşamayı öğrendiğinde zihninin algılayabileceğinin çok ötesinde Ruhun her yerde, her kişide, her şeyde ifade bulduğunu da görebileceksin.
Yani böylesi bir bilgeliğe ulaştığımda hiç hata  yapmayacak mıyım deme sakın.
Her an ayağın takılabilir ve baş aşağı yuvarlanabilirsin.
Ama yerde yuvarlanırken eğer düşmeseydin asla görme şansını elde edemeyeceğin bir taşı da görebilirsin.
Gördüğün gibi, güven asla hata yapmamak ve her şeyin istediğin gibi gitmesi anlamına gelmiyor.
Güven, esnek olmak, hata yapma riskini almak, hatalarından öğrenmektir. Bir başka deyişle, yaşam sürecine güvenmektir. Ruha bu şekilde güvendiğinde yaşam gücünle doğrudan iletişim içinde yaşamını sürdürüyor olacaksın.
İşte o zaman içinde olağanüstü bir dinginlik ve iyilik hissedeceksin. O anda insanlığın karşılaştığı zorluklar ve geçmesi gereken testler ne olursa olsun Dünyamızın Ruhun elinde olduğunu öğreneceksin...
Tıpkı Işığa ulaşmak için yönelen çiçek gibi. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder