6 Şubat 2012 Pazartesi


Uyananlar; gönül gözleri açılanlar; kalp merkezli, gönül merkezli yaşamaya başlayanlar; zihnin esaretinden kurtulup hakikati, sevgiyi ve nuru her nefesleriyle içlerine çekenler... Zamandan an'ın sonsuzluğuna ve akışkanlığına geçiş yapanlar... Ormanda aslan olanlar.. Akışkan ve doğal olanlar... Sevgisiz ne evrim ne de devrim mümkün değildir... Tek gerçek devrim sevgi devrimidir... Ve insan ancak o zaman gerçekten evrimleşebilir...

Uyuyanlar; kendilerinin kim ve ne olduklarını bilmeyenler; zihinsel algının ötesine geçemeyenler; kendilerini sadece zihinleriyle dar ve kısıtlı bir algıdan tanımlayanlar, egosal-benliklerini kendileri zannedenler; sürüde koyun olanlar... Mekanikleşen insanlar... Tüm varoluşun her zerresi, yeniyi, değişimi, dönüşümü ve hakikati her an müjdelerken; apaçık işaretleri ve mucizeleri göremeyen gözleri egolarının, zihinlerinin, önyargılarının ve kibirlerinin perdesiyle bağlı olanlar...

Hepimize düşen görev, var gücümüzle hakikate olan uyanışımıza, yükselişimize devam etmek; kendi özleri ve gerçekleri olan hakikate; ışığa; aydınlığa uyanmak isteyen ve uyanmaya hazır olanların uyanışlarına yardımcı olmaktır... Unutmayalım ki uyanmak istemeyeni kimse uyandıramaz... Herkesin ışıklanacağı bir an gelecektir... Her insan elbet bir gün özünün, hakikatinin farkına varacaktır...

David Doğan Beyo

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder