24 Şubat 2011 Perşembe

Ebru, sen ne yapıyorsun?!

Kendimi gözlemlerken farkettiğim şeylere çok gülüyorum.

Bugün sabah kendimi eşime üstünlük taslarken yakaladım. O, komşumuz otoparktan çıkmak için arabasını çekmesi isteğiyle sabahın 7'sinde hem kapıyı hem telefonu çaldırıp bir de üstüne telefonu "arabanı çeker misin?" diye direkt konuya girerek açınca sinirlenmiş, burnundan solur durumdaydı. Ben duşta olduğumdan bütün bu gürültüyü duymamış, şarkılar söyleyerek ve her sabah olduğu gibi şu "su" denilen şeye hele de "sıcak su" olayına şükrederek pür neşe banyodan çıktığımda karşılaştığım manzara buydu. Ona ders vermeye kalktım, her zamanki gibi, "niye sinirleniyorsun ki?", "adam ne yapsaydı ki?", "geç kalsan sen ne yapardın ki", "amaan bu ne sinir sabah sabah" gibi laflarla, benim bu durumlarda ne kadar sakin ve munis bir insan olduğumu oysa kendisinin nasıl da sinir küpü olduğunu ona kanıtlamaya çalıştığımı farkettiğimde sustum tabii ki. Sanki içimde olmayan bir şey dışımda olabilirmiş, sanki hayatım boyunca böyle bir tepki vermemişim, sanki tüm ömrümün %50'sini trafiğe, insanların aptallıklarına, düşüncesizliklerine, hassasiyetsizliklerine kızarak geçirmemişim gibi...

Çok komikti gerçekten, ben kimim ki ona üstünlük taslayayım? Ben de "tam" o da "tam" iken.

Eşimin varlığına özellikle hep şükrediyorum çünkü o benim gerçekten en büyük, en değerli öğretmenlerimden biri. Kendimi bulma yolunda onun hakkını ödeyemem. Allah ondan razı olsun, ne diyeyim?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder