26 Şubat 2011 Cumartesi

Hoop, bir sakin ol bakalım!

Bugün; 11:00'deki Nefes dersi için saatimi 08:00'a kurdum. Kalkıp Tibet Ayinleri'ni yapmak, sonra biraz meditasyon yapmak, 40 günlük bereket planını okumak, duş alıp kahvaltı etmek, her zaman sevdiğim gibi biraz kitap okuyup 10:30'da evden çıkmak niyeti ile dün gece yatmıştım. Ama bir uyandım: Saat 10:00. Her zamanki Mavi ruhumla (Structogram karakterimi başka bir yazıda anlatmalıyım) programım bozulunca dehşete kapıldığımdan (bu ne yaparsam yapayım karakterimin değişmeyecek yanlarından biri ve kendimi bu şekilde sevmeyi, onaylayıp kabul etmeyi öğrenmek niyetindeyim) yine aynı dehşet duygusuna kapıldım. Çabucak Tibet Ayinleri'ni yapıp acele bir duş alıp, giyinip kendimi sokağa attığımda 10:40 olmuştu. Yol boyunca kendime olan sinirimi dönüştürmek için zamanın bir illüzyon olduğu, dünyanın dışına çıkınca hiç bir anlamı olmadığı sadece dünya deneyimi için yaratılmış olduğu, Venüs'te yaşasam ne olacaktı yani vs. vs. önermelerle kendimi sakin tutmaya çalıştım elbette ama gel de bunu iflah olmaz egoya anlat bakalım.

Nefese bir telaş ve gerginlik duygusu ile vardığımda kendime olan kızgınlığım halen geçmemişti ama her zamanki nefes mucizesi etkisini gösterdi allaha şükür, nefes seansından soba başındaki kedi gibi kalktım...

Bugün nefes seansındaki niyetim kendimi, özümü ifade etmekten korkmamak, kendimi olduğum gibi kabul edebilmekti. Çünkü son günlerde kendimi ifade ederken, özümden geleni değil yapmam/söylemem gerekeni, karşı tarafın işine gelecek olanı, beni kabul edeceğini düşündüğüm şeyleri söylediğimi, takmam gerektiğini düşündüğüm maskeyi takındığımı farketmiştim. Nefes seansında her zamanki gibi enteresan deneyimler yaşadım. Bir ormanda, taş bir yol vardı ve ben orada yürüyordum. Her yer dev ağaçlarla kaplıydı. Muhteşemdi. (Bu arada seansta tir tir titriyordum nedense) Ve nefes alırken alevler nefes alıyordum ve verirken içimdeki bütün negatiflikleri (simsiyah dumanlar şeklinde) salıyordum ve ormanın içindeki balina ve yunuslar (evet ormanda, denizde değil yani) onları alıp temizliyor, filtreliyor ve mavi ışıklar olarak gökyüzüne salıyorlardı. Böyle bayağı bir yürüdüm. Bitti mi bitmedi mi tam bilemiyorum ama kalktığımda kendimi gerçekten çok iyi, arınmış hissediyordum...

Nefes böyle bir mucize işte, bir niyetle yatıyorsun ve karşına bir sürü deneyim çıkıyor. Şükür ki böyle bir deneyim yaşama fırsatı çıktı karşıma...

3 yorum:

  1. süper bır yazıydı.. bende yoga ve nefes calısması yapılan bır yere gıtmek ıstıyorum.. anadolu yakasında, atasehırde oturuyorum. bildigin bir yer var mı acaba? onerebileceğin?

    YanıtlaSil
  2. ben anlattıklarınızın hepsini yapmak istiyorum ama sivasta yok böyle şeyler.peki benim kendi kendime yapabileceğim birşeyler var mı? yardımcı olursanız çok sevinirim.

    YanıtlaSil
  3. Sevgili Pırıltılı Cadı,

    Yoga ve Nefes derslerine katılabileceğin, bildiğim bir yer var, benim de gittiğim Yoga Rooms. Kalamış'ta ve çok temiz, güzel bir yer. Nefes hocaları; Ebru ve Ceylan çok tatlı, çok süper kızlar. Yoga hocaları da çok başarılı bildiğim kadarı ile. Temiz, kaliteli bir yer. Cumartesi günleri 11:00'de Nefes var. Onun dışında Salı akşamları da Nefes seansları oluyor. Ayrıca yoga da çeşitli saatlerde var. Cumartesi nefese gelsene, çok muhteşem gerçekten.

    http://www.yogarooms.com.tr/page.aspx?id=40

    Sevgili Dalga Sesleri,

    Bana bir mail atabilirsen ve İngilizce bilip bilmediğini de yazabilirsen sana bir çok şey tavsiye edebilirim. Mail adresim : ebrualtan@gmail.com

    Sevgiyle ve ışıkla kalın...

    YanıtlaSil